Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İmamoğlu’dan restoran açıklaması

İmamoğlu'dan restoran açıklaması


“Devletin imkanlarıyla MOBESE kamerasının böylesi magazinsel bir sürecin parçası olarak kullanılmasının takipçisi olacağım”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kar yağışı olduğu sırada Sarıyer’deki bir balıkçı restoranında olmasına ilişkin olarak çıkan tartışmalar hakkında,”Bu konunun devletin imkanları kullanılarak bir MOBESE kamerasının böylesi bir magazinsel, kaotik bir sürecin parçası yapılacak şekilde servis edilmesinin sağlanmasının takipçisi olacağım. Çok önemli bir meseledir bu, kişisel de bir meseledir. Bu konudaki düşüncemi İstanbul Valisi Sayın Ali Yerlikaya ile dün ve bugün paylaştım” dedi. 

 

İBB Başkanı İmamoğlu, İstanbul’da günlük hayatın aksamasına neden olan kar yağışının etkilerine ilişkin olarak AKOM’da düzenlediğin basın toplantısında “İstanbul’u sorunsuz bir noktaya taşıdık bugün itibarıyla. Bütün sorunları aştık. Kar süreçlerinde 20 milyon insanın -16 diyoruz ama mültecisiyle, öğrencileriyle, konuklarıyla 20- sorunsuz bir süreç yaşamasını beklemek hayalcilik olur. Elbette mağdur ettiğimiz, yolda değil 5 saat 1 saat bile beklettiğimiz vatandaşlara söyleyeceğimiz tek şey var, özür dileriz” dedi. 

 

İmamoğlu, kar yağışının yoğunlaştığı 24 Ocak’ta, İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott ile bir restoranda yemek yemesinin iktidara yakın medyanın servis edilmesi hakkında da konuştu. İmamoğlu,”Benim yoğun bir gündemde çalışırken böyle bir yemeğe gitme meselemin bu kadar gündeme taşıtılmasını ve bu süreçle ilgili manipülasyonu şaşkınla takip ettiğimi ifade etmek isterim” dedi. 

 

İmamoğlu, restorana gidişinin MOBESE görüntülerinin paylaşılmasıyla ilgili olarak da, “Kamera sistemleri bir kazanın, suçun tespiti için kullanılır. Bunun kuralları vardır. Genel Başkanımız da dile getirdi bazı takip, dinlenme iddialarını. Hukuksal tarafı ayrı, -bunlar varsa eğer, bilmiyorum- biz bundan çekinmeyiz. MOBESE gibi hususların ne için kullanılacağı bellidir, olayların, suçların tespitidir. Bu, sürecin parçası yapılarak servis ediliyor, birileri bunu kullanıyor. Bu çok önemli bir meseledir. Bunun talimatını kim verdiyse, kim müsade ettiyse, önemini bir insan şu an gözlerimin içine bakarak anlayabilir. Mevcut konunun önüne geçmesin diye bu kadar konuşuyorum. Ama hukuki olarak takipçisi olacağımı, mücadelemin devam edeceğini söyleyeyim” ifadesini kullandı. 

 

İmamoğlu, yolcuların uzun saatler boyunca İstanbul Havalimanı’na mahsur kalmasına ilişkin olarak da kapatılan Atatürk Havalimanı’nın önemine vurgu yaparken, “Biz ilgisiz kalmadık. ‘Gıda, barınma, nakil ihtiyaçları hususunda ne yapılabilir’ diye aradık, ilgililerle görüştük. ‘Size ihtiyacımız yok’ cevabı alındığı için sadece bekledik” diye konuştu.

 

“12 saatte trafik akışını sağladık”

 

İmamoğlu’nun açıklamaları şöyle: 

 

“İBB olarak sorumlu olduğumuz alanlarda 12 saat içinde bire bir burada da takip ederek, sahada da takip ederek büyük bir ekiple, valilikle sıklıkla kurduğumuz irtibatlarda hangi noktada irtibat varsa, kendi yetki alanımızla ilgili 12 saatte akışkanlığı sağladığımızı duyurmak isterim. Bu başarılı bir zaman dilimidir. 

 

İnsanların araçlarını bırakması halinde bile evlerine erişebilmesi noktasında, kesintisiz metrobüs hatlarını çalıştırdık. Metrobüs güzergahında 33 iş makinemiz sürekli çalıştı. Vatandaşlarımızı gidecekleri yere eriştirmek konusunda çaba gösterdi. O bölgedeki ilçe belediyelerini bizzat aradım. 2004’te 16 saat araçta mahsur kalmış biriyim, neyin nerede ihtiyaç olduğunu biliyorum. Metrobüs hattını sabaha kadar devam ettirdik. 

 

Köylerimizle ilgili çalışmalara yoğunlaştık.  Bu sabah Sayın Valimizle Hadımköy-TEM gişelerinde yığın halinde bekleyen TIR’lara yönelik çözüm arayışlarımız sürüyor. 

 

“Yolda değil 5 saat 1 saat bile beklettiğimiz vatandaşlara söyleyeceğimiz tek şey var, özür dileriz”

 

İstanbul’u sorunsuz bir noktaya taşıdık bugün itibarıyla. Bütün sorunları aştık. Kar süreçlerinde 20 milyon insanın -16 diyoruz ama mültecisiyle, öğrencileriyle, konuklarıyla 20- sorunsuz bir süreç yaşamasını beklemek hayalcilik olur. Elbette mağdur ettiğimiz, yolda değil 5 saat 1 saat bile beklettiğimiz vatandaşlara söyleyeceğimiz tek şey var, özür dileriz. Ama bu bir doğal afet sürecidir. Kimsenin burnunun bile kanamaması sevindiricidir. İddiayla söylüyorum ki günün sonunda, hızlı ve kaliteli bir çalışma yapılmıştır. Dilini bozmayan ve kurumları ayrıştırmayan, burada bulunduğu gibi omuz omuza hissetmeye çalıştığımız bir süreç yönetilmiştir. Büyük oranda insanlarımızın hızla normal hayata döndükleri bir süreç oldu. 

 

Karla ilgili bir öngörü önümüzde yok, bir miktar yağış ihtimali var önümüzdeki günlerde. Makul yağışların karın erime süreçleriyle ilgili de iyi olabileceği ifade ediliyor. Dünyanın iklimle mücadele ettiği bir ortamda kuraklığın konuşulduğu bir noktada bu kar yağışının barajlara etkili bir biçimde yansıyacağını, doluluk oranının yüzde 70’lere oturacağını ifade etmek isterim.

 

“Yemeğe gitmemin bu kadar gündeme taşıtılmasından dolayı şaşkınım”

 

(Sarıyer’deki restoran) Benim yoğun bir gündemde çalışırken böyle bir yemeğe gitme meselemin bu kadar gündeme taşıtılmasını ve bu süreçle ilgili manipülasyonu şaşkınla takip ettiğimi ifade etmek isterim. Bir büyükelçi ile, Türkiye’nin en yoğun ilişkide bulunduğu bir ülkenin ana temsilcisi ile yenilen bir yemekten bahsediyoruz. Bu yemek daha önce İBB’yi ziyaret etmiş, kendisi ile resmi bir görüşmemizi yapmış, akabinde böyle bir buluşmayı tasarlamış bir belediye başkanıydım. 20-25 gün önce netleştirmiştik, mekanı da belirlemiştik. Gizli bir yemek değil bu, kamuya açık bir alan. Her yeri cam pencere olan benim 23 yıldır gittiğim bir mekan. Orada yaşanan bazı hususlar beni üzmüştür tabii ki, neticede şeffaf bir yemekti. Sayın Büyükelçi bu kara rağmen verdiği söz gereği bir gün önce Ankara’dan İstanbul’a gelmişti. Gün boyu yaptığım çalışmalardan sonra bir vakit dilimi ayırıp oraya gidip bu resmi buluşmayı -tabii ki hususi bir tarafı da var- eşlerimizle birlikte yaptık. Sohbet ettik, yemeği, ülkemizi, İngiltere ilişkilerini konuştuk. Bir İBB Başkanı’nın karla mücadele kadar dünyanın bu tarz ülkelerinin büyükelçileriyle ilişki kurması da sorumluluğudur. 30 ay içinde belki de tarihinde ilk defa bu kadar yoğun dış ilişkiler konusunda ilgi gören bir İstanbul yönetimi var… Bunun hakkını vermek zorundayım. Tabii ki sürecin sonrasıyla ilgili tarafı beni çok ilgilendiriyor. Oradan görüntü verildi birileri tartıştı, savundu, hakaret etti… Bunlar bir kenara, beni ilgilendirmiyor, ilgilensem işimi yapamazdım. Bir belediye başkanının 1-2 saat başka bir yere gitmesi kadar doğal bir şey olamaz. Sahada on binlerce kişi var, yardımcılarım, genel sekreterim var… İBB insanların aklındaki gibi her şey anlamını taşımıyor bizim için her şey hepimiz demek… 

 

“Bu konudaki düşüncemi Sayın Yerlikaya ile dün ve bugün paylaştım”

 

Sonrası önemli, bu konunun devletin imkanları kullanılarak bir MOBESE kamerasının böylesi bir magazinsel, kaotik bir sürecin parçası yapılacak şekilde servis edilmesinin sağlanmasının takipçisi olacağım. Çok önemli bir meseledir bu, kişisel de bir meseledir. Bu konudaki düşüncemi Sayın Yerlikaya ile dün ve bugün paylaştım. 

 

“Hukuki olarak takipçisi olacağım”

 

Özellikle kamera sistemleri bir kazanın, suçun tespiti için kullanılır. Bunun kuralları vardır. Genel Başkanımız da dile getirdi bazı takip iddiaları, dinlenme vs… Biz bundan çekinmeyiz. Hukuksal tarafı ayrı bunlar varsa eğer… MOBESE gibi hususların ne için kullanılacağı bellidir, olayların, suçların tespitidir. Bu, sürecin parçası yapılarak servis ediliyor, birileri bunu kullanıyor. Bu çok önemli bir meseledir. Bunun talimatını kim verdiyse, kim müsade ettiyse, önemini bir insan şu an gözlerimin içine bakarak anlayabilir. Mevcut konunun önüne geçmesin diye bu kadar konuşuyorum. Ama hukuki olarak takipçisi olacağımı, mücadelemin devam edeceğini söyleyeyim. 

 

(Açıklama zamanı) Açıklamalarımı bazı sosyal medya kanalları üzerinden yaptım zaten. Gerekli bulduğum uyarıları yaptım. O anda acil kararlar veriliyordu, biz de onlara eşlik ediyorduk. En doğru bulduğumuz, -ki olayın sıkışıklığı dile geldiği ortamdan itibaren- takip etmeye anbean milletimizi bilgilendirmeye devam ettim. Bugün itibarıyla süreç toparlandı. 

 

“4 milyar Euro’luk bir yatırım çöpe atıldı”

 

(İstanbul Havalimanı’ndaki mağduriyet, bakanların Atatürk Havalimanı’na inmesi) Gerçek ve acı meseleler bunlar… Konuşulması gerekenler de bunlar. Bu konuyla ilintili değil demeyelim, çok ilintili. Biz Atatürk Havalimanı’nın heba olmasını istemeyen, kontağını kapattığınız andan itibaren 4 milyar Euro’luk bir yatırımı çöpe atmış oluyorsunuz…  Bu kadar uzmanın anlattığı şu, ‘Atatürk Havalimanı kullanılmalı’ çöp yaptık… Daha acısı ne? Atatürk Havalimanı pandemide yüz milyonlarca lira harcanarak, güzelim pisti heba edilerek kulübe mantığında bir hastane yapıldı oraya. Gidin bakalım kaç kapasiteyle çalışılıyor içinde ne var. 100 milyonlarca lira harcanıp bir pisti paldır küldün bertaraf etmenin anlamı neydi? Biz Atatürk Havalimanı yaşasın dedik. Uzmanlar gelsin şeffaf biçimde tartışsınlar dedik. O havaalanı orada diye metro, marmaray yapıldı, 5 yıldızlı oteller yapıldı. Gidin bakalım o oteller yüzde kaç doluluk yaşıyor? Yazık değil mi bu kente? Biz bu kadar zengin miyiz paramızı heba edecek? 

 

Yeni havalimanın hava akışlarında riskli bir alanda olduğu da tartışılıyor. Atatürk Havalimanın çok daha efektif kullanılacağı iddiaları vardı. Günün sonunda İstanbul Havalimanı açıldı, toplu taşıması yok, Sabiha’nın metro hattı yapılıyor, İstanbul Havalimanınki yapılıyor… Havalimanı yapmanın böyle maliyetleri de var… Bunları kattığınızda biz hala yeni havalimanı için milyarlarca euro para harcıyoruz.

 

“‘Size ihtiyacımız yok’ denildi”

 

Orada binlerce insan mağdur kaldı, biz ilgisiz kalmadık. Aradık, gıda, barınma, nakil ihtiyaçları hususunda ne yapılabilir diye aradık, ilgililer ile görüştük. ‘Size ihtiyacımız yok’ cevabı alındığı için sadece bekledik. Bu terslik yaşandı… Talihsiz görüntülerdi. Birkaç saatliğine bu şehirde kalmak zorunda olan yolcuların birkaç gün mağdur olması da bizim hanemizde sıkıntılı bir pozisyon oluşturdu, umarım bir daha yaşanmaz. 

 

İnşallah bu şehrin yönetimini hep birlikte nasıl yapabiliriz anlayışını en güçlü seviyeye ulaştırmak dileği ile… Bu şehirle ilgil alınacak karar varsa, açıklanacak husus varsa aynı masada olabilme, yan yana durup yan yana konuşabilme beceresini bir sorumluluk olarak – ama seçilmiş ama atanmış kim ise- bu şekilde davranacağımız, şehrimizin her sorununa ortak çözümler bulabileceğimiz günleri hem güzel İstanbulumuz hem güzel memleketimiz ve insanlarımız adına diliyorum.”


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version