İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’daki karın son durumuna ilişkin olarak AKOM’da açıklama yapıyor.
İmamoğlu’nun açıklamaları şöyle:
“İBB olarak sorumlu olduğumuz alanlarda 12 saat içinde bire bir burada da takip ederek, sahada da takip ederek büyük bir ekiple, valilikle sıklıkla kurduğumuz irtibatlarda hangi noktada irtibat varsa, kendi yetki alanımızla ilgili 12 saatte akışkanlığı sağladığımızı duyurmak isterim. Bu başarılı bir zaman dilimidir.
İnsanların araçlarını bırakması halinde bile evlerine erişebilmesi noktasında, kesintisiz metrobüs hatlarını çalıştırdık. Metrobüs güzergahında 33 iş makinemiz sürekli çalıştı. Vatandaşlarımızı gidecekleri yere eriştirmek konusunda çaba gösterdi. O bölgedeki ilçe belediyelerini bizzat aradım. 2004’te 16 saat araçta mahsur kalmış biriyim, neyin nerede ihtiyaç olduğunu biliyorum. Metrobüs hattını sabaha kadar devam ettirdik. Köylerimizle ilgili çalışmalara yoğunlaştık.
Bu sabah Sayın Valimizle Hadımköy-TEM gişelerinde yığın halinde bekleyen TIR’lara yönelik çözüm arayışlarımız sürüyor.
İstanbul’u sorunsuz bir noktaya taşıdık bugün itibarıyla. Bütün sorunları aştık. Kar süreçlerinde 20 milyon insanın -16 diyoruz ama mültecisiyle, öğrencileriyle, konuklarıyla 20- sorunsuz bir süreç yaşamasını beklemek hayalcilik olur. Elbette mağdur ettiğimiz, yolda değil 5 saat 1 saat bile beklettiğimiz vatandaşlara söyleyeceğimiz tek şey var, özür dileriz. Ama bu bir doğal afet sürecidir. Kimsenin burnunun bile kanamaması sevindiricidir. İddiayla söylüyorum ki günün sonunda, hızlı ve kaliteli bir çalışma yapılmıştır. Dilini bozmayan ve kurumları ayrıştırmayan, burada bulunduğu gibi omuz omuza hissetmeye çalıştığımız bir süreç yönetilmiştir. Büyük oranda insanlarımızın hızla normal hayata döndükleri bir süreç oldu.
Karla ilgili bir öngörü önümüzde yok, bir miktar yağış ihtimali var önümüzdeki günlerde. Makul yağışların karın erime süreçleriyle ilgili de iyi olabileceği ifade ediliyor. Dünyanın iklimle mücadele ettiği bir ortamda kuraklığın konuşulduğu bir noktada bu kar yağışının barajlara etkili bir biçimde yansıyacağını, doluluk oranının yüzde 70’lere oturacağını ifade etmek isterim.
(Sarıyer’deki restoran) Benim yoğun bir gündemde çalışırken böyle bir yemeğe gitme meselemin bu kadar gündeme taşıtılmasını ve bu süreçle ilgili manipülasyonu şaşkınla takip ettiğimi ifade etmek isterim. Bir büyükelçi ile, Türkiye’nin en yoğun ilişkide bulunduğu bir ülkenin ana temsilcisi ile yenilen bir yemekten bahsediyoruz. Bu yemek daha önce İBB’yi ziyaret etmiş, kendisi ile resmi bir görüşmemizi yapmış, akabinde böyle bir buluşmayı tasarlamış bir belediye başkanıydım. 20-25 gün önce netleştirmiştik, mekanı da belirlemiştik. Gizli bir yemek değil bu, kamuya açık bir alan. Her yeri cam pencere olan benim 23 yıldır gittiğim bir mekan. Orada yaşanan bazı hususlar beni üzmüştür tabii ki, neticede şeffaf bir yemekti. Sayın Büyükelçi bu kara rağmen verdiği söz gereği bir gün önce Ankara’dan İstanbul’a gelmişti. Gün boyu yaptığım çalışmalardan sonra bir vakit dilimi ayırıp oraya gidip bu resmi buluşmayı -tabii ki hususi bir tarafı da var- eşlerimizle birlikte yaptık. Sohbet ettik, yemeği, ülkemizi, İngiltere ilişkilerini konuştuk. Bir İBB Başkanı’nın karla mücadele kadar dünyanın bu tarz ülkelerinin büyükelçileriyle ilişki kurması da sorumluluğudur. 30 ay içinde belki de tarihinde ilk defa bu kadar yoğun dış ilişkiler konusunda ilgi gören bir İstanbul yönetimi var… Bunun hakkını vermek zorundayım. Tabii ki sürecin sonrasıyla ilgili tarafı beni çok ilgilendiriyor. Oradan görüntü verildi birileri tartıştı, savundu, hakaret etti… Bunlar bir kenara, beni ilgilendirmiyor, ilgilensem işimi yapamazdım. Bir belediye başkanının 1-2 saat başka bir yere gitmesi kadar doğal bir şey olamaz. Sahada on binlerce kişi var, yardımcılarım, genel sekreterim var… İBB insanların aklındaki gibi her şey anlamını taşımıyor bizim için her şey hepimiz demek…
Sonrası önemli, bu konunun devletin imkanları kullanılarak bir MOBESE kamerasının böylesi bir magazinsel, kaotik bir sürecin parçası yapılacak şekilde servis edilmesinin sağlanmasının takipçisi olacağım. Çok önemli bir meseledir bu, kişisel de bir meseledir. Bu konudaki düşüncemi Sayın Yerlikaya ile dün ve bugün paylaştım.
Özellikle kamera sistemleri bir kazanın, suçun tespiti için kullanılır. Bunun kuralları vardır. Genel Başkanımız da dile getirdi bazı takip iddiaları, dinlenme vs… Biz bundan çekinmeyiz. Hukuksal tarafı ayrı bunlar varsa eğer… MOBESE gibi hususların ne için kullanılacağı bellidir, olayların, suçların tespitidir. Bu, sürecin parçası yapılarak servis ediliyor, birileri bunu kullanıyor. Bu çok önemli bir meseledir. Bunun talimatını kim verdiyse, kim müsade ettiyse, önemini bir insan şu an gözlerimin içine bakarak anlayabilir. Mevcut konunun önüne geçmesin diye bu kadar konuşuyorum. Ama hukuki olarak takipçisi olacağımı, mücadelemin devam edeceğini söyleyeyim.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***