Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Güler Sabancı: Dünyamızın geleceği tehdit altında; geri dönülmesi mümkün olmayan bir noktaya doğru ilerliyoruz

Güler Sabancı: Dünyamızın geleceği tehdit altında; geri dönülmesi mümkün olmayan bir noktaya doğru ilerliyoruz


Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, TÜSİAD’ın “Oyunun kuralları değil, kendisi değişti” temalı “Dijital Türkiye Konferansı”nda konuştu. Sabancı, dijital teknolojinin bağışçı ve dernekler arasındaki ilişkileri daha takip edilebilir hale getirdiğini vurgulayarak “Böylece desteğimizin hedefine ulaştığını gönül rahatlığıyla takip edebiliyoruz” dedi. Sabancı ayrıca “Gelişen teknolojiler sayesinde toplumsal sorunlara karşı yenilikçi çözümler üretebildiğimizi görüyoruz” dedi. Güler Sabancı dijital dönüşümün hayırseverliğe olan katkılarına işaret ederek “2020 yılında dijital ortamlarda bireysel katılımı teşvik eden kampanyalarda 10 kattan daha fazla bağışçıya, 3 kattan daha fazla bağış gelirine ulaşılabildi” diye konuştu.

2021’in derin yoksulluklara tanıklık edilen “zor” bir yıl olduğunu ifade eden Sabancı “Dünyamızın geleceği tehdit altında. Geri dönülmesi mümkün olmayan bir noktaya doğru ilerliyoruz” şeklinde konuştu.

Gençlerin çevre duyarlılığına da dikkat çeken Sabancı “Günümüzde çokça konuşulan Z kuşağının ana odağında onların yaşamlarının bir parçası olan teknoloji ve dijitalleşme yer alıyor. Türkiye’de 15-23 yaş arasındaki gençler üzerinde yapılan araştırmada gençlerin yüzde 78 çevresel meselelerle ilgilenirken, yüzde 73 çevre dostu markaları tercih ediyor” ifadelerini kullandı.

Konuştuğu sivil toplum kuruluşlarının liderlerinden edindiği bilgileri paylaşan Güler Sabancı “Yoksulluk, kadına şiddet kadar kritik hale geldi” diye konuştu.

Güler Sabancı yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:

Dünya değişim ve dönüşümden geçiyor. 2021 pandemi ve iklim aciliyetinin tetiklediği afetlere artan eşitsizliklere ve derin yoksulluğa tanıklık ettiğimiz zor bir yıl oldu. Dünyamızın geleceği tehdit altında. Geri dönülmesi mümkün olmayan bir noktaya doğru ilerliyoruz. İklim acil durumu ve pandeminin artırdığı eşitsizliklerin yanı sıra dijitalleşmenin hız ve önem kazandığı bir dönemdeyiz.

Yapılan son araştırmalara göre iş dünyasının pandemiden sonraki en önemli aciliyet konusunun yüzde 75’le dijitalleşme olduğunu görüyoruz. Biraz öncede sayın Başkan’dan TÜSİAD’ın bu konudaki başka çalışmalarını da duyduk. Birazdan bu dönüşümü, bu değişimi, bizzat yöneten iş dünyasının temsilcilerinden dijital teknolojilerin yarattığı yeni iş modellerini içinde barındırdığı fırsatları ve tehditleri ve en önemlisi bütün bunlarla bizim nasıl değer yaratacağımızı hep birlikte dinleyeceğiz.

TÜSİAD’ın kurucuları ve üyeleri toplumsal duyarlılığı yüksek insanlardır. TÜSİAD’da bu duyarlılıkla kurulmuştur.

“Gençlerin yüzde 78 çevresel meselelerle ilgilenirken, yüzde 73 çevre dostu markaları tercih ediyor”

Bugün sizlere dijital dünyada hayırseverliğin dönüşümdeki bazı öğrenimlerimizi paylaşmak istiyorum.  Hayırseverliğin özünde insan var. Ve tanımı çok net; dünyada var olan eşitsizliği gidermek, fırsatlara ve imkanlara erişimi daha kısıtlı olanlara destek olmak kimseyi geride bırakmamak için el uzatmak, harekete geçmektir hayırseverlik.

Dijital dünya bireylerin katılımını ve kolektif çalışmayı olumlu yönde etkiliyor. Sınırları aşarak yardımseverliğinizin amacına ulaşmasını sağlıyor. Dijital dünyada bu dönüşüme en hızlı gençlerin adapte olduğunu hatta değişimi sürüklediğini görüyoruz. Günümüzde çokça konuşulan Z kuşağının ana odağında onların yaşamlarının bir parçası olan teknoloji ve dijitalleşme yer alıyor. Bu neslin ana karakteristlik özelliğinin gerçeği aramak olduğu ifade ediliyor. Bu nesil çatışmaları çözmek ve dünyayı iyileştirmek için teknolojiyle beraber dayanışma ve birlikte hareket edilmesi gerektiğine derinden inanıyor.

Türkiye’de 15-23 yaş arasındaki gençler üzerinde yapılan araştırmada gençlerin yüzde 78 çevresel meselelerle ilgilenirken, yüzde 73 çevre dostu markaları tercih ediyor. Gençlerin cesareti gönüllükle hareket etme, el uzatma çözümün parçası olmak istekleri daha iyi yarınlara ulaşmak için hepimize büyük umut ve sevinç veriyor. Bu kapsamda gençlerin gönüllüğünün tam bir hayırseverlik örneği olarak gördüğümü belirtmek istiyorum. 

“Gelişen teknolojiler sayesinde toplumsal sorunlara karşı yenilikçi çözümler üretebildiğimizi görüyoruz”

Gönüllük alanında sayısı artan küresel iyi örneklere dünyanın her yerinden kolayca ulaşabilirsiniz. Benim dikkatimi çeken zamanlaması itibariyle de kıymetli bulduğum bir kaç örnekten bahsetmek istiyorum;

Bildiğiniz üzere pandemi döneminde gençler kendi aralarında kurdukları iletişim ağıyla kendi mahallerinde yaşayan ve evden çıkmayan kişilerin alışverişlerini yaptılar. Böylece kendi içinde bulundukları toplum için pratik, mikro çözümler ürettiler ve bu gençler çok kıymetli bir dayanışma örneği gösterdiler.

Diğer bir örnek Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin hayata geçirdiği ‘tok tut’, kurumlardan ve bireylerden aldığı desteklerle bu dönemde maalesef sayısı artan açlık sınırındaki insanlara sağlıklı yemekler dağıtıyor.

Gelişen teknolojiler sayesinde toplumsal sorunlara karşı yenilikçi çözümler üretebildiğimizi görüyoruz. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde, eğitime erişimde, engellilik alanındaki sorunların çözümünde ve iklim acil durumu mücadelesinde teknolojinin gücünden faydalanıyoruz ama daha fazla faydalanmalıyız. Örneğin cep telefonlarına yüklenen uygulamalar sayesinde şiddet gören kadınların acil hatlara ulaşması sağlanıyor.

“Yeni teknolojiler, bağışçı ve dernekler arasındaki ilişkileri daha takip edilebilir hale getiriyor”

Eğitim alanında iyi bir örnek var; e-bursum platformu, geleneksel bir hayırseverlik olan bursları dijitalleştirerek gençlerin eğitime ve istihdama erişimini kolaylaştırıyor. Böylece eğitimde fırsat eşitliğine önemli bir katkı sağlıyor.

Engellilik alanında ise sevgili Selin Alara görme engelli bireylerin sesli komutlarını algılayarak gitmek istedikleri yere doğru yönlendiren bir robot rehber köpek yetiştirdi. Bu ve bunun gibi özünde dijital teknolojiler olan pek çok iyi örnekler var. Özellikle engellilik alanında. Tüm bu girişimleri engelsiz bir dünyaya erişim için kıymetli buluyorum.

Geçtiğimiz yıl yaşadığımız doğal afetler sürecinde hepimiz bir şeyler yapmak katkıda bulunmak istedik. Online bir platform olan afet haritası üzerinde sivil toplum kuruluşları bir araya geldiler. Böylece dijital çözüm etrafında işbirliğinin çok kıymetli bir örneğini hayata geçirdiler. Orman yangınlarında ihtiyaç duyulan malzemeler web sitesi üzerinde listelendi, gönüllü ekipler aracılığıyla ihtiyaç olan bölgelere gönderildi. Yeni teknolojiler, bağışçı ve dernekler arasındaki ilişkileri daha katılımcı, daha sorumlu, şeffaf ve takip edilebilir hale getiriyor. Böylece desteğimizin hedefine ulaştığını gönül rahatlığıyla takip edebiliyoruz.

“Yoksulluk, kadına şiddet kadar kritik hale geldi”

Birbirimizden öğrenmeye deneyimlerimizi paylaşmaya ve dayanışmaya çok ihtiyacımız var. Ve iyi ki teknoloji sayesinde buna imkanımız da var.

Bu hafta başında vakıf olarak sahada çalışan bazı sivil toplum örgütlerinin liderleriyle bir araya geldik. Kadın liderlere 2021 ile ilgili deneyimlerini sorduğumuzda, yoksulluk meselesinin kadına şiddet kadar  kritik hale geldiğini belirttiler. Bir yandan da iklim acil durumu derken yarattığı yoksulluğu unutmayın diye bizi uyardılar.

Maalesef 202’ye bu sıkıntılarla giriyoruz. Biliyoruz ki bir yandan bu sıkıntılar devam ederken, diğer yandan teknolojinin ve dijitalleşmenin dönüşümü devam ediyor ve edecek. Bu dönüşüm kapsamında umut verici gelişmeler de yaşanıyor. Kadın sivil toplum liderleri, zorluklarla mücadelede ülkemizdeki dayanışmanın çok güçlü olduğunu ifade ettiler. Ekmeğini bölüşmeden, gönüllü gençlere, duyarlı iş dünyası temsilcilerinden, sivil topluma bu zor günleri hep birlikte aşacağız.  Ayrıca bu dayanışmanın etkisinin dijital teknolojiler sayesinde arttığını da vurguladılar.

“Dijital ortamlarda bireysel katılımı teşvik eden kampanyalarda 10 kattan daha fazla bağışçıya ulaşıldı”

Tüm dünyada hayırseverliğe ayrılan fonun küresel GDP’ye oranın sadece yüzde 3’ü geçmediğini biliyoruz. Ancak 2020 yılında dijital ortamlarda bireysel katılımı teşvik eden kampanyalarda 10 kattan daha fazla bağışçıya, 3 kattan daha fazla bağış gelirine ulaşılabildi. Bu veriler bize tüm dünyada duyarlılığın arttığını gösteriyor. Bahsettiğim bu duyarlılığın en iyi örneklerinden beri gençlerin duyarlı çalışmalarıdır. Bütün zorluklara rağmen teknolojik dönüşümün katkısıyla sivil toplum kuruluşlarına bireysel veya kurumsal olarak destek olup, gençlerin gönüllü olma potansiyelini teşvik etmeliyiz. Dünyada artan ve kaygı veren eşitsizliklere karşın çözüm parmaklarımızın ucunda, tek bir tıkla verdiğimiz desteğin yerine ulaştığını görebiliyoruz. Bence şimdi hep birlikte harekete geçebiliriz.

Değerli, TÜSİAD üyeleri BM’nin sürdürülebilir kalkınma amaçlarını hepimiz biliyoruz. Bu amaçların özellikle iş dünyasının gündeminde olduğunu, yakından takip edildiğini biliyorum. Bu hedeflere ancak kamu iş dünyası, sivil toplum ve akademi hep birlikte dayanışma içinde çalışarak ulaşabiliriz.”

TIKLAYIN: TÜSİAD Başkanı Kaslowski: Teknolojiye erişimde cinsiyetler ve bölgeler arasındaki farklılıkların giderilmesi gerekiyor

TIKLAYIN: Gençlerimizin istikballerini yurt dışında aramaları beni fevkalade üzüyor

TIKLAYIN: İmamoğlu: İstanbul’un akıllı bir kent olma hedefini sürdürüyoruz

 

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version