Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

‘Reis ne demek’ sorusuna biri ‘Erdoğan’ demiş geçmiş diğeri ‘Temel Reis’ demiş kalmış’

'Reis ne demek' sorusuna biri 'Erdoğan' demiş geçmiş diğeri 'Temel Reis' demiş kalmış'


KPSS’den yüksek puan alıp mülakatta elenen öğrencilere sahip çıkan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “İkisine de sormuşlar ‘reis ne demek’ diye. Biri ‘Recep Tayyip Erdoğan’ demiş geçmiş, biri ‘Temel Reis’ demiş elenmiş, böyle sübjektif olur mu?” dedi.

Özel, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Kendimiz yapmıyoruz, biz inanıyoruz ki bize yaptıran Allah’tır” sözlerine; “Normalde böyle bir şey yaptığında akıl hastanesinden görevliler gelirler, önlüğü giydirir götürürler. Kara kışın ortasında insanlar doğal gaz yakamaz, kömür alamaz hale gelmiş; ‘bunu bize yaptıran Allah’tır’ diyerek kurtaracak ama, yaptığı iş İslam dini açısından da tam bir rezalet. Süleyman Soylu, aklını yitirmiş bir meczup değilse; sizi dinle kandıran biridir” tepkisini gösterdi.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özgür Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

‘BÖYLE ÜLKEDE NE BİLİM NE ÖZGÜR DÜŞÜNCE OLUR’

Yine bizlerin tanık olmadığı, yaşamadığı bir ülkeden bahsediyor kendisi. Öyle bir ülkede yaşamayı, siyaset yapmayı gerçekten isterdik. Recep Tayyip Erdoğan’ın tarif ettiği ülkede şu varmış. Bilimin ve düşünce özgür düşüncenin hamisi olmuşlar. Neresiymiş burası? Ahmet Şık. 2012 yılı, kitap hazırlığında. Kitabın adı ‘İmamın Ordusu’ olacak. Dönemin yetkili savcısı Zekeriya Öz. Şu an firari, harekete geçiriyor ve basılmamış kitabı toplatıyor. Erdoğan da ‘o kitap değil, bazı kitaplar bombadan tesirlidir’ diyor. Sonra o kitabı, farklı yayınevleri, farklı uğraşlarla bastılar. ‘Dokunan yanar’ ismiyle çıkardılar. Çok aldığımız ağır tahribat var. O darbeyi araçsallaştıran, ‘Allah’ın lütfu’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’ın ilan ettiği OHAL bizi bu perişanlığa getirdi. Cumhurbaşkanıyla alay etmenin akıldan geçmesinin mümkün olmadığı ülke. Sabah kapıya geliyor, alın bunu, Cumhurbaşkanı’na hakaret. Önceki cumhurbaşkanını toplamının 50 katında dava açtı. 14 yaşında çocuklar var. Düşünceyi ifade etmeyi bırakın, aklından geçirmeyi denetlemeye kalkan bir iktidarla karşı karşıyayız. ‘19 yılda özgür düşünce hakim olmuş.’ Keşke akademisyenlerin bir bildiriyi imzaladıkları için kamudan atılmadıkları ülkeyi konuşuyor olsaydık. ‘Boğaziçi’ne kayyım atama’ ama buna karşı öğrencilere akla gelmedik ağza alınmayacak terör örgütlerinin hepsini sıraladılar. Bir de ‘temel birimlerde zayıfız.’ Akademisyenler düşündükleri, yazdıkları, öğrettikleri, protesto hakkını kullandıkları için uzaklaştırıyorlar. Böyle bir ülkede ne bilim ne özgür düşünce olur.

‘SEN İKTİDARI İSMET PAŞA’DAN MI ALDIN, HER ŞEYİ CHP’YE YÜKLÜYORSUN’

Okul öncesi eğitim Milli Eğitim’in işi mi Diyanet’in işi mi? Öyle olunca fiziğin ‘f’si yok. Orta çağ düşüncesini kurumsallaştırmanın ne faydası var ne Anayasa’ya uygunluğu var. 20 yıl sonunda okuduğunu anlamayan bir nesil. Dindar ve kindar. Tabi anlamaz. Senin karşına yetiştirdiğin hepimizin çocukları. Böyle gidiyoruz. 20 yıl sonra notun kırıksa, bu notu Bay Kemal’e mi veriyorsun? Sen iktidarı İsmet Paşa’dan mı aldın da her şeyi CHP’ye yüklüyorsun. Getiren sensin!  Bütün annelere söyleyelim ki, bu işin müsebbibi Recep Tayyip Erdoğan ve onun kuru inadıdır. Bizim çocuklar Türkiye dışında hayal kuruyor. Yüzde 72.

‘SÜLEYMAN SOYLU’NUN TERÖR ÖRGÜTLERİYLE İLGİLİ KULLANMADIĞI TEK İMKAN BİLLBOARD’

Gündemden düşmeyen bir İçişleri Bakanı. Dün Bursa’da konuştu, yine kendinden geçti. Titreye titreye konuşuyor. Geldin burada konuştun, 20 gündür sus pustun. İBB ile ilgili büyük iftira kampanyasının başında ve anlık yürütüyor. İki tane suçlu bulsa, CHP’ye yükleyecek, oradan yürüyor ama saymış saymış bütün terör örgütlerini, terör örgütü reklamı yapmamak lazım. Süleyman Soylu maşallah 360 derece kampanya yapıyor, her yerde söylüyor. Türkiye’deki terör örgütleriyle ilgili Süleyman Soylu’nun kullanmadığı tek imkan billboard. ‘Biz bu kadar reklamımızı yapamazdık.’ İspat et, yok, tespit ispatla mümkündür. Bunu savcı yapar. Savcı iddia eder, mahkeme kanıtlara bakar. Yargılanan 455 kişi falan da yok. Geçen seneden 3-5 kişinin iddianamesi var, onların da bununla alakası yok. Dedikoduysa ülkeyi boşuna meşgul etmeyin, tespitse savcıya gitmek için bir an bile tereddüt etmeyin.

‘SÜLEYMAN SOYLU, MECZUP DEĞİLSE SİZİ KANDIRMAYA ÇALIŞAN BİRİDİ’

Bu kafa karışıklığı ile Süleyman Bey, çıkmış Bursa’ya; diyor ki, ‘Bizim yaptıklarımıza bakmayın. Biz kendimiz yapmıyoruz. Biz inanıyoruz ki bize yaptıran Allah’tır.’ Normalde böyle bir şey yaptığında akıl hastanesinden görevliler gelirler, önlüğü giydirir götürürler. Zam var, benzin fiyatları iniyor, ama pompaya yansımıyor, vergi olarak devlete gidiyor. Bir buçuk liralık ekmek, üç buçuk dört lira olmuş. İşsizlik artıyor. Kara kışın ortasında insanlar doğal gaz yakamaz, kömür alamaz hale gelmiş ‘bunu bize yaptıran Allah’tır’ diyerek kurtaracak ama, yaptığı iş İslam dini açısından da tam bir rezalet. Peygamber İslam dininde bu dili kullanmaz. Ayet var, hadis var, sünnet var. Peygamber bile ‘bana bunları Allah yaptırıyor’ demez. ‘Allah’ın isteğine uygun davranış biçimi budur’ diye söyler. Ama ‘bana bunları Allah yaptırıyor’ ifadesi inanç dünyasında sadece meczupların söylediği bir sözdür. Doğuda insanlar sandık başına gidiyorlar, yüzde 75 ile belediye başkanı seçiyorlar, kayyım atıyor, ‘bana bunları Allah yaptırıyor. Öğrenci gitmiş, protesto için gitmiş, kolunu büktürüyor, ‘terörist’ diyor, sonra ‘bana bunları Allah yaptırıyor.’ Herkesi terörist yaftası ile yaftalayan, hırsızı makamında ağırlayan… ‘Bu kadar da haramzadelik olur mu’ diyene, ‘bana sorma Allah yaptırıyor’ diyor. Süleyman Soylu, aklını yitirmiş bir meczup değilse; sizi dinle kandıran, dinle aldatan, bütün kusurlarını, günahlarını hep din üzerinden ‘Allah böyle istiyor’ diyerek üzerinden sizi dinle kandırmaya çalışan biridir.

‘YÜKSEK FİYATLAR VATANDAŞIN SIRTINA BIRAKILMIŞTIR’

Nureddin Nebati. Her gün yeni bir gaf yapıyor. Saçıldığı yerde herkesi şaşırtıyor. Dün de 6 ay sonrasını işaret etmiş. Yani 6 ay boyunca temel çıkarım şu. ‘Keşke uyusanız’ diyor. Kara kış geldi, fiyatlar uçtu gitti. Türk İş’in söylemesine göre, ‘sadece aralıkta yüzde 25 arttı fiyatlar.’ Toplamda en az yüzde 50’lik bir fiyat artışına işaret ediyorlar. Şöyle bir rezalet yaşanıyor. ‘Kurlar nispeten inişte.’ Efendim ‘kur düştü, fiyatlar niye düşmüyor’ diyorlar. Düşmez. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu kışın uzun geçeceğinin imzasıdır. Özetle, cumhurbaşkanlığı kararı diyor ki, ‘kur yükselirken petrol, mazot, benzin fiyatları arttı; şimdi kur düşüyor, onlar da düşecek, aradaki ÖTV tahsil edilecek.’ Kur 18 liralıkken neyse akaryakıt fiyatı o fiyat kaldı zaten. Kamyonun, mazotun fiyatı ucuzlamadan, ürünün fiyatı ucuzlar mı? Hiçbir şeyin fiyatı akaryakıt fiyatları ucuzlamadan ucuzlamaz. Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla kriz, yüksek kur ve onun getirdiği yüksek fiyatlar vatandaşın sırtında bırakılmıştır. Nebati o yüzden ‘6 ay keşke uyusanız’ diyor. Millet artık uyandı. 6 ay sonra elinden tamamen gitmiş asgari ücreti görecek. Yine istikrarsız fiyatları ve mücadele edemeyen Merkez Bankası’nı görecek. Kimsenin gözüne uyku giremeyecek. Bütçede beş dakikası var adamın. 2 dakika dua, iki dakika tercüme, bir dakika da cumhurbaşkanına saygı okuyor. Geminin kaptanının kaptanlık belgesi yok, ehliyeti yok.

‘BU GEMİNİN SÜRÜKLENMESİNE CHP İZİN VERMEYECEK’

O dediği Çin’in; enflasyonu sabit, kuru 20 yıldır sabit. Fabrika yanındaki yatakhane demek Çin modeli. ‘Bunu mu diyorsunuz’ dedik? Sonra Türkiye ekonomi modeli- TEM. Herhalde seçim kaybettikten sonra TEM’den gitti ya Binali Bey. Kendilerine ayrılan TEM’den hızlı bir şekilde seçim bittiğinde gittiklerinde, o zaman ekonominin düzelmesi mümkündür. Korkarız Nebati, daha bana kaptanlık belgesini yollayacaktı, belge melge gelmedi. Ehliyetsiz, liyakatsizliği ile buz dağına doğru sürükleniyor. Gemi batarken Edvard gibi ‘elveda arkadaşlar ben gidiyorum’ diyecek. Bu gemiyi batırtmayız. Ne kaptan Edvardlar geldi geçti ama bu gemini sürüklenmesine CHP izin vermeyecektir.

‘DÜNYA GENÇLERİNİN BU ÜLKEYE GELMEYİ HAYAL KURDUKLARI ÜLKE HALİNE GETİRECEĞİZ’

Bu 2022 yılına giren herkes şunu bilsin. Türkiye’ye büyük moral geldiğinde nasıl olumlu değişimler olacağını hep birlikte göreceğiz. Dünyanın gençlerinin bu ülkeye gelmeyi hayal kurdukları bir ülke haline getireceğiz. 4 partinin ekonomi masası harıl harıl çalışıyor. Kimse enseyi karatmasın. En kötüsü geride kaldı. En kötüsü Albayrak’tı geride kaldı ama bu işin sonunda Türkiye Cumhuriyeti liyakatli ellerde ve en büyük ittifakında herkese huzur, güven veren mutabakatı yaşayacağız. Yorulmanın, yılmanın, teslim olmanın, kaygıya kapılmanın değil; umudu yükseltmenin günleridir. Çok inat ederlerse çok hasar vererek 2023’te ama emin olun ki 2022’de negatif olan moralin pozitife döndüğünü göreceğiz.

‘REİS NE DEMEK’ SORUSUNA BİRİ ‘ERDOĞAN’ DEMİŞ GEÇMİŞ DİĞERİ ‘TEMEL REİS’ DEMİŞ ELENMİŞ’

Çalışmış, yüksek not almış herkese, ‘söyleyemeyiz ama devletin bildiği var’ diyorlar. Çok mağdursunuz ya, bu kadarı kime yapıldı kardeşim? CHP iktidarında, bunlar gittiği gün, gelir gelmez ilk yapacağımız iş, mülakatı kaldırmaktır. Mülakatla olacak işlerde, kamera olacak. Elendin mi itiraz komisyonuna. ‘Beni haksız elediler.’ Orada da sonuç alamadı, mahkeme açık. Bunun dışında bir yöntemle kamuya alım yapılmayacak. Torpil listelerinin anlamı kalmayacak. Bugünkü torpil listelerinde, yargının yolu açılacak. Hesabı ver kardeşim. İkisine de sormuşlar ‘reis ne demek’ diye. Biri ‘Recep Tayyip Erdoğan’ demiş geçmiş, biri ‘Temel Reis’ demiş elenmiş, böyle sübjektif olur mu?” (ANKA)

 

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version