Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Karamollaoğlu: ‘Millet İttifakı’nın tek ortak noktası seçim sistemini değiştirmek’

Karamollaoğlu: 'Millet İttifakı'nın tek ortak noktası seçim sistemini değiştirmek'


Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, “Millet İttifakı’nın sistemi değiştirmek dışında şu anda ortak bir politikası yok” dedi.

Güncel politik ve ekonomik konuları değerlendiren Karamollaoğlu, HDP ile ilgili ise, “HDP’nin politikalarını benimsiyoruz dememiz mümkün değil. Onlar farklı bir politika yapıyor. Diğer partilerin de yani CHP’nin de ayrı politikası ve gündemi var, İYİ Parti’nin de öyle. Biz HDP ile de bu görüşmeyi yaptığımız zaman her konuda ittifak ettik veya birbirimizi destekleyeceğiz diye bir netice çıkarılmamalı. Ancak bizim temel kanaatimiz bütün partilerin birbiriyle konuşabilmesi. Çünkü konuşamazsak birbirimizi tanıyamayız ya da ilerde farklı konularda anlaşma ihtimali bütünüyle ortadan kalkmış olur” dedi.

 

Karamollaoğlu, “Biz insanız ve insanlar konuşa konuşa anlaşır. O nedenle bunun bizim siyasetimizde çok önemli bir yeri olması gerektiğine inanıyorum. Şu anda da siyasete hakim olanların birbirlerine karşı çok ağır ifadeler kullanmalarını tasvip etmiyorum. Başta Sayın Cumhurbaşkanının tavrı olmak üzere muhalif olan herkesi çok ağır bir şekilde itham ediyor. Bu doğru değil. Dünyada barış böyle olur, barış çok farklı görüşlere sahip olan kesimlerin birbiriyle konuşabildikleri ortam oluşursa kavga durur.” yorumunu yaptı..

 

Karamollaoğlu şunları söyledi:

 

“AK Parti’nin attığı adımlar var. Bugün Türkçe yayın yapan bir kanal var, Kürtçe konuşması suç değil ki geçmişte maalesef bu bir suçtu. Yine kendilerini ifade etmelerine fırsat verilmedi ama şimdi var. Bunun ötesinde bir sorun yok.

 

Biz başlangıçtan beri ülkenin bütünlüğü, huzuru ve barışı çerçevesinde bu problemlerin ele alınması gerektiğine inanıyoruz. Biz bütünlüğümüzden vazgeçemeyiz. Birbirimizle münasebetlerimizde de şiddete başvurmamalıyız. Terörü kabullenmemiz mümkün değil. O zaman konuşmamız icap eder. Bir partidir, ilke ve programlarını benimsemeyebilirim ama demokratik şartlar altında konuşmamızdan da tabi bir şey yok. Aslında bir takım mesafeler katedildi. AK Parti ilk zamanlar benim söylediğim çerçevede bu meseleye yaklaşmaya çalıştı. Bir süreç takip edildi ve barış görüşmeleri yapıldı. Ama o süreç esnasında da terörün şiddetlenmesi ister istemez kutuplaşmaya sebep verdi. Ben şuanki noktada ümit ediyorum ki HDP de terör ile arasına mutlaka bir mesafe koyacaktır ki koyuyor da…

 

HDP’nin için de bunlar da var, yine parti içinde farklı gruplar ve sesleri çıktığı da bir gerçek. Onun için terörü bir tarafa bırakmamız ve demokratik şartlar altında konuşmamız gerekir. Kendi lisanlarını konuşması gibi bu istikamette AK Parti’nin attığı adımlar da var. Bugün Türkçe yayın yapan bir kanal var, Kürtçe konuşması suç değil ki geçmişte maalesef bu bir suçtu. Yine kendilerini ifade etmelerine fırsat verilmedi ama şimdi var. Bunun ötesinde bir sorun yok. Ama birisi bölünmeye, şiddete başvuralım derse elbette bunun karşısındayız.

 

Ben şuanki noktada ümit ediyorum ki HDP de terör ile arasına mutlaka bir mesafe koyacaktır ki koyuyor da… HDP’nin için de bunlar da var, yine parti içinde farklı gruplar ve sesleri çıktığı da bir gerçek.

 

(SP’den AKP’ye oy kayması olup olmadığı ile ilgili) Yok, bizim tabanımızdan kayacak olan ve gidecek olan kesim AK Parti’ye kaydı zaten. Bizim tabanımız yüzde iki veya iki buçuk değil. Normalde bizim fikir ve düşüncelerimizi kabullenen kesim çok daha yüksek. Fakat hepsi AK Parti’de beklediklerini buldu mu? Onu diyemem… Bizim AK Parti’de olan taban ile bir münasebetimizde bir problemimiz yok. Biz şu andaki yönetim tarzıyla problem yaşıyoruz. Bunu hem geçmişte hem de bugünki görüşmemizde Cumhurbaşkanına söyledim. Biz layüsel bir başkanlık sistemini benimseyemeyiz. Sorgulanmayan ve hesap vermeyen bir sistemi kabul etmemiz mümkün değil. Bunun değişmesi ilk şartımız.

 

Mevcut Saadet Partisi ve hatta AK Parti tabanı da bundan rahatsız. Sayın Erdoğan yola çıkarken bir sac ayağıyla yola çıktı. Kimlerdi bunlar? Bülent Arınç, Abdullah Gül ve Abdüllatif Şener… Ama üçü de ayrıldı. Tayyip Bey ilk sac ayağında tek kaldı. Arkasından on küsur yıl beraber çalıştığı arkadaşların tamamı da ayrıldı. Bu durum son gelinen noktada kimsenin söz söyleme hakkının kalmadığını gösterir. Bunu millet bunu kabullenemiyor artık. Millet de yoruldu, sistemin muhakkak değişmesi lazım. Tayyip Bey bu konuda ısrarlı, yeni ekipler kuruyor ve çalışıyor ama bu ekipler bile sık sık değişmeye başladı. Hala istikrar sağlanamadı.’

 

(Millet İttifakı’nın olası cumhurbaşkanı adayı ile ilgili) Benim bir isim söylemem spekülasyona girer, başkaları söylesin ama ben söylemem. Bu seçim zamanında tam olarak gündeme gelmesi gereken bir konu. Tayyip Bey bile söylemiyor. Kemal Bey de olabilir misiniz diye sorulunca olmam demedi. Hiç bir siyasi parti başkanı ben olmam diye bir ifade de bulunmaz. Doğru da olmaz. Ben de dahil. Ama ben yokum dedim. Bunlar şimdi konuşulacak konular değil, zorlanıyor.

 

İttifakın yol haritası zamanı gelince seçime gideceğiz, başka bir şey yok. Muhalefetin ısrarla seçim istemesinin sebebi iktidarın Türkiye’nin problemlerini çözemediğini görmesi.

 

Seçim kararını alabilecek tek kişi Sayın Erdoğan. O da diyor ki yok. Ben o zaman seçim zamanında yapılabilir derim. Ancak Tayyip Bey fikrini değiştirebilir mi? Eğer şartlar uygun hale gelirse hemen bir ay sonra seçime gidiyoruz diyebilir. Şu anda AK Parti eriyor ve Sayın Erdoğan’a verilecek oylar da eriyor. Bundan dolayı da Tayyip Bey seçimi kaybedeceğini bile bile erken bir seçime gitmesini mümkün değil diye görüyorum. Ama üstesinden gelirim diye bir atmosfer yakalarsa seçime gidebilir.”

 

Haberin kaynağına buradan ulaşabilirsiniz


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version