İyi Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, elektrik faturalarına yansıtılan dağıtım bedeline ilişkin, “2020 yılında 7 milyar TL olan toplam dağıtım bedeli, 2021 yılında 22 milyar TL yükseltiliyor. Bu 22 milyar TL’lik toplam dağıtım bedeli ödemesi dolara ve enflasyona endekslenmiş durumda. 2021 yılında 30 milyar TL olacağı tahmin ediliyor. 2020 yılında, ortalama bir tüketicinin bu kapsamda dağıtım bedeline yansıtılan miktar yıllık 184 TL imiş. Şimdi bunu 30 milyar TL üzerine hesap ettiğimizde, bu rakam 769 TL’ye çıkıyor. 184 TL’den 769 TL’ye çıkan bir soygun var” dedi.
TÜİK’in paylaştığı işsizlik oranına da değinen Usta, “TÜİK, İş Gücü İstatistiklerini açıkladı. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 11,2. Ancak bu, maalesef Türkiye’deki işsizlik gerçeğini yakalayan bir gösterge değil. Dolayısıyla daha çok TÜİK’in yayınladığı atıl iş gücü veya geniş tanımlı işsizlik oranına bakmak gerekiyor, orası da yüzde 22,8. Geçen aya göre de yükselmiş durumdadır” ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında elektrik faturalarına yansıtılan dağıtım bedellerini eleştirdi. Usta özetle şunları söyledi:
“Gelişmiş ekonomilerde işsizlik, sadece pandemi döneminde 2 puan civarında artmıştır”
“TÜİK, İş Gücü İstatistiklerini açıkladı. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 11,2. Ancak bu, maalesef Türkiye’deki işsizlik gerçeğini yakalayan bir gösterge değil. Dolayısıyla daha çok TÜİK’in yayınladığı atıl iş gücü veya geniş tanımlı işsizlik oranına bakmak gerekiyor, orası da yüzde 22,8. Geçen aya göre de yükselmiş durumdadır. İşsizlik, çok ciddi problem olarak Türkiye’nin gündemindedir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın, kabine toplantısı sonrası, ‘Gelişmiş ülkeler de işsizlik içerisinde kıvranıyor orada çok ciddi işsizlikler var’ şeklinde açıklamalarının çok doğru olmadığı ifade etmek gerekiyor. Gelişmiş ekonomilerde işsizlik, sadece pandemi döneminde 2 puan civarında artmıştır. Yüzde 4’lerden yüzde 6’lara çıkmıştır, ortalama olarak. Ancak Türkiye’deki işsizlik oranı yüzde 22,8.”
“Başka ülkelerin yıllık enflasyonu kadar bizim sadece aylık enflasyonumuzda sapma var”
“Bugün, Merkez Bankası’nın beklenti anketi sonuçları açıklandı. Bütün ekonomik göstergelerde çok ciddi bozulmalar olduğunu görüyoruz. Merkez Bankası’nın tavırları ve Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere kabine üyelerinin veya bakanların tavırlarından dolayı Türkiye’de enflasyon beklentileri son derece kötüleşmektedir, bu da anket sonuçlarına yansımıştır. Bugün açıklanan anket sonuçlarına göre; yıl sonu TÜFE beklentisi yüzde 23,85’e çıkmıştır. Bu, daha geçen ay yüzde 19,31 idi. Yani bir ülkede, yılın bitimine birkaç ay kala enflasyona ilişkin rakamlarda yaklaşık 4-5 puan civarında bir artış var. ‘Başka ülkelerde de enflasyon var’ deniliyor. Başka ülkelerin yıllık enflasyonu kadar bizim sadece aylık enflasyonumuzda sapma var. Hatta gelecek 12 aya ilişkin yine Merkez Bankası beklenti anketindeki TÜFE rakamı yüzde 21,30’dur. Yani TÜFE’nin TÜİK tarafından baskılandığını hepimiz biliyoruz. ÜFE rakamları yüzde 46’larda. Baskılanmış TÜİK rakamlarında bile çok ciddi bir artış olduğunu görmek gerekiyor. 24 ay sonrası için bile Türkiye’de piyasanın beklediği enflasyon yüzde 14,41’dir. Maalesef gelecek yılın başlarında Türkiye yüzde 30’ları görecek. Dünya’da böyle bir trend yok. Kısmi bir artış var, yüzde 2-3 puanlık artışlar var, ancak 24 ay sürecek bir enflasyon beklentisi değil. Üç beş ay sonra, ‘Enflasyon arttı’ denilen o ülkelerde enflasyonun çok hızlı bir şekilde aşağı geleceğine ilişkin beklenti varken Türkiye’de hala yüksek enflasyon trendinin devam edeceğine yönelik bir beklenti var.”
“Dolarları ucuz olarak birilerine verdik, aynı gün bir iki saat sonra kur eski yerine geldi”
“Yıl sonu dolar kuru beklentisi, yine Merkez Bankası anketinde bir önceki ay 9,98 iken şimdi 13,77’ye çıkmış, yıl sonu için. Bunun da çok gerçekçi olmadığını ve yıl sonunda yaşanacaklarla göreceğiz. Gelecek 12 aya ilişkin beklenti de 15 lira 56 kuruşa çıkmıştır, bu da bir önceki aya göre yüzde 42,3 dolar kurunda artış demektir. Bugün Merkez Bankası piyasaya müdahale ediyor. Yanlış hatırlamıyorsam 13,95’e kadar kur çıkmıştı, müdahale edildi. Bu müdahalelerin hiçbirinden sonuç alınamaz arkadaşlar. Yanlış olan politikadır, politikayı değiştirmediğiniz sürece borç olarak aldığımız rezervleri tüketmekten başka bir işe yaramaz. İki tane müdahaleyi gördük, aşağı doğru geldi bir miktar, ne oldu? Dolarları ucuz olarak birilerine verdik, aynı gün bir iki saat sonra kur eski yerine geldi.”
“Kurun her gün arttığı bir ortamda malları da yurt dışından getiriyorsanız bunların fiyatları artacaktır”
“Esas bugün basın toplantısındaki konumuz elektrik faturalarındaki soygun. Oraya geçmeden önce dün Meclis Genel Kurulu’nda gündeme getirdiğim bir konu daha var. Sayın Cumhurbaşkanı 22 Kasım’da da yaptı bunu, sonraki tarihlerde tekrar yaptı. Konuşmalarında bizim banklarda döviz mevduatlarının yüksek olduğunu, hatta yastık altında ciddi döviz olduğuna ilişkin beyanatlar var. Bir de fiyat artışlarından tamamen stokçuları sorumlu tutan bir Cumhurbaşkanı var. Sürekli doğal gaza, akaryakıta zam geliyor. O zaman en büyük stokçu BOTAŞ, böyle bir şey diyebilir miyiz? Kurun her gün arttığı bir ortamda bu malları da yurt dışından getiriyorsanız bunların fiyatları artacaktır, bu kaçınılmaz bir şeydir. “
“Denetim yok, paralar alınıyor, fakat yatırım yapılmıyor”
“Diğer bir konu ise bu elektrik tarifeleri. Bu konuyu Plan Bütçe Komisyonu’nda diye getirdim. Bakandan, EPDK Başkanı’ndan hiçbir cevap yok. Enerji Bakanlığı’nın Genel Kurul’daki görüşmelerinde de gündeme getirdim; soru-cevap faslı da oldu, hiçbir cevap verilemedi. Dağıtım şirketleri, 21 tane şirkete bölündü, özleştirme yapıldı AK Parti hükümetleri döneminde. Amaç şuydu; bu dağıtım şirketleri verimli çalışacak, kayıp kaçakları düşürecekler, yatırım yapacaklar, millete daha ucuz elektrik vereceğiz. Fakat şu an geldiğimiz nokta tam fiyasko, tam bir soyguna dönüşmüş durumdadır. Şimdi bizim faturalarımıza iki tane şey yansıtılıyor; bunlardan bir tanesi yatırım bedeli. O nedir? Dağıtım şirketleri hatları zaman zaman yenileyecekler, elektrik dağıtım kalitesini artırmalarını bekliyoruz ve bunun için bir tahsisat yapılıyor. Nereden yapılıyor? Vatandaşın faturasına yansıtıyoruz, her birimiz birey olarak veya sanayici bunları ödüyor. Bu paralar elektrik dağıtım şirketlerine veriliyor, onlar bunun karşılığında yatırım yapacaklar ve elektrik kesintimiz azalacak. Şu grafiğe dikkat edelim; burada şirketlerin elektrik kesintilerinde bir atış var. Biz bu paraları niye veriyoruz? ‘Yatırım yap’ diye para veriyoruz faturamızdan, ama kesinti süresi artıyor. Demek ki denetim yok, paralar alınıyor, fakat yatırım yapılmıyor. Tam bir soygun düzeni kurulmuş durumdadır ve buna hem EPDK hem Enerji Bakanlığı, sayın Cumhurbaşkanı’nın izni olmadan kuş dahi uçmadığına göre hem de sayın Cumhurbaşkanı buna izin veriyor.”
“184 TL’den 769 TL’ye çıkan bir soygun var”
Soygunun daha büyüğü şimdi arkasında. Bir şey daha bizim faturalarımıza yansıtılıyor fakat gizleniyor, faturaları net göremiyorsunuz. Dağıtım şirketleri, dağıtım yapmasına karşılık onlara bir hizmet bedeli veriliyor. Hizmet bedelleri EPDK tarafından 5 yıllık olarak belirleniyor, yıl içerisinde de kur, enflasyona göre bu ilk belirlenen rakamların düzeltmesi yapılıyor ayrıca. Kur arttığı zaman bizim hükümetten, devletten iş alanların hiçbirisi kur artışından zarar etmiyor. Mavi kısım, 2016’dan başlayarak 2020 yılına, dağıtım şirketlerine verilen paraları gösteriyor. Para kimden toplanıyor, vatandaştan toplanıyor. 2020 yılında, 7 milyar TL, eski parayla 7 katrilyon lira dağıtım şirketlerine para vermişiz. Bu kararı kim veriyor? EPDK alıyor. Şeffaf mı alınıyor, hayır. Yayınlanıyor mu karar, yayınlanmıyor. 2020 yılında 7 milyar TL olan toplam dağıtım bedeli, 2021 yılında 22 milyar TL yükseltiliyor. Türkiye’de ne değişti de bu miktar yükseldi. Trafo, şebeke, abone sayısında bir artış var mı, yok. Bu firmalarda tanıdık firmalar; Kolin, Cengiz, LİMAK gibi. Bu 22 milyar TL’lik toplam dağıtım bedeli ödemesi dolara ve enflasyona endekslenmiş durumda. 2021 yılında 30 milyar TL olacağı tahmin ediliyor. 2020 yılında, ortalama bir tüketicinin bu kapsamda dağıtım bedeline yansıtılan miktar yıllık 184 TL imiş. Şimdi bu 30 milyar TL üzerinden hesap ettiğimizde, bu rakam 769 TL’ye çıkıyor. 184 TL’den 769 TL’ye çıkan bir soygun var. İşte vatandaş o yüzden anlayamadı; emeklinin, asgari ücretlinin faturalarına yansıtıldı. Ortalamada her birimizi geçen yıl 184 TL olarak ödediğimiz dağıtım bedelini şimdi 769 TL ödüyoruz. Geçen yıl aylık dağıtım bedeli 15 TL iken şu an 64 TL’ye çıktığını görmüş olduk.” (ANKA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***