ANKARA – İmralı’da uygulanan tecride dikkat çeken Ağrı Milletvekili Abdullah Koç, Adalet Bakanı’na, “Avukatların görüşme talepleri neden reddediliyor? Bu konuda halka açıklama yapmak durumundasınız” diye sordu.
Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen Adalet Bakanlığı bütçesinde HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç, İmralı Cezaevi’nde uygulanan tecride dikkat çekti. Koç, adalet reform paketiyle hak ve özgürlüklerin korunması, yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı ve şeffaflığının geliştirilmesi, ceza adalet sisteminin etkinliğinin artırılması gibi hedefler ortaya koyan bir bakanlıktan bahsettiklerini, ancak bunların gerçekleşmediğini dile getirdi.
TOPLAMA KAMPLARI
İlk yargı paketiyle valilere OHAL yetkileri verildiğini söyleyen Koç, “Kişi hak ve özgürlükleri kısıtlandı, OHAL yasaları kalıcı hâle getirildi, demokrasiye dair ne varsa bir bir geri alındı. Siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine, üniversitelere dair kısıtlamalar bir bir sıralandı ve tek adam rejiminin tahakkümü sağlandı. Devam eden paketlerde de bütün dünyayı sarsan, kasıp kavuran ve ‘pandemi’ olarak ilan edilen süreçte, herkes risk altındayken Birleşmiş Milletlerin cezaevlerinin boşaltılması çağrısında bulunduğu bir süreçte, İçişleri Bakanlığı, fırsattan istifade ederek kayyum operasyonları yapıp partimize yönelik siyasi soykırım politikalarıyla cezaevlerini toplama kampları hâline getirdi” dedi.
‘GÖRÜŞME NEDEN ENGELLENİYOR?’
İmralı Cezaevi’nde uygulanan tecride dikkat çeken Koç, şöyle konuştu: “Tecrit politikaları kanunsuz bir şekilde ülkenin her alanında yaygın hâle getirildi. İmralı Cezaevinde sekiz yıl aradan sonra en son Sayın Öcalan 7 Ağustos 2019 tarihinde avukatlarıyla görüşebildi. Avukatları her hafta 2 kez olmak üzere Bursa Ceza İnfaz Hâkimliğine başvuru yapmakta ama infaz hâkimliği, avukatlarına herhangi bir gerekçe göstermeden görüştürme taleplerini reddetmektedir. Sayın Bakan, 16 Mayıs 2019 tarihinde, siz, Öcalan’la görüşmeyle ilgili olan beyanatınızda aynen diyorsunuz ki: ‘Hükümlülerin avukatlarıyla konuşması kanuni bir haktır. Daha önce verilen kısıtlama kararları vardı, görüşme yasağına ilişkin kararlar vardı; onlar kaldırıldı, görüşme imkânı getirildi.’ Peki, görüşme hakkı neden hâlâ engelleniyor ve bu tecrit neden devam ediyor? Bu konuda halka açıklama yapmak durumundasınız.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
Mevcut iktidarın politikalarıyla ülke yoksullaşmış ve artık geniş halk kitleleri açısından yaşam çekilmez bir hâl almıştır. Güvenlikçi politikaların hâkim olduğu ve hukuki güvenlik ortamının olmaması, bütün bu ortamların doğurduğu bir alan hâline gelmiştir. Adaletin olmadığı bir ülkenin karşı karşıya kaldığı gerçeklik ne yazık ki budur. Adaletsizlik anlayışı, hukuksuzluk, emekçilerin, sabit gelirlilerin, halkın daha da yoksullaşmasına, gelir dağılımı adaletsizliğinin daha da artmasına ve işsizliğin artmasına neden olmuştur.
Sayın Bakan, bütün soruşturma ve operasyonlar İçişleri Bakanı tarafından yapılmaktadır. İçişleri Bakanı her gün burada suç işlemekte ve mevcut olan adaleti tanımadığını beyan etmektedir. Bütün bunlara rağmen siz adaleti ne şekilde sağlayacaksınız? Bu iktidarın bakış açısı muhalefeti bastırma, düşünce hürriyetini kısıtlama ve özgürlükleri sınırlandırma üzerinde kurgulanmıştır.
KOBANÊ DAVASI
Sayın Bakan, bakın, siz bütün konuşmalarınızda -zannederseniz ki- Almanya, Fransa ve İsviçre’nin Adalet Bakanıymış gibi konuşmalar yapıyorsunuz. Muhtemelen bu akşam da konuşmanızı bu meyanda yapacaksınız. Fakat şunu belirtmek isterim ki bir Kobanê kumpas davası söz konusu; bu Kobanê kumpas davasına neden müdahale ettiniz? Neden müdahale ediyorsunuz? Peki, mevcut olan heyeti neden değiştirdiniz? Bu konuda bir açıklama yapmak zorundasınız.
ADALETİ NASIL GERÇEKLEŞTİRECEKSİNİZ?
Cumhurbaşkanı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını tanımadığını söylüyor; peki, buna rağmen siz adaleti nasıl gerçekleştireceksiniz? Sağlık Bakanı suç işliyor ve soruşturmaların tamamının alt zeminini hazırlıyor, buna rağmen siz nasıl adalet sağlayacaksınız? Bu konularda halka açıklama yapmak durumundasınız. Bakın, toplumun yarısından fazlasını fişlediniz. Sadece 11 ayda 26 bin 225 kişi hakkında soruşturma başlattınız Sayın Bakan. Peki, bunlar ortadayken sizin bu paketler bu topluma ne getirdi? Bu topluma sadece ve sadece cezaevlerini reva gördünüz Sayın Bakan. Bunca hukuksuzluğa rağmen nasıl bütçe talebinde bulunuyorsunuz Sayın Bakan.
MUSA ANTER VE CEYLAN ÖNKOL
Peki, ben size sormak istiyorum: Sayın Bakan, bu bütçeyle -halkın parasını aldığınız zaman- Musa Anter’in dosyasında ve davasında adalet olacak mı? Bu bütçeyle Sayın Bakan, Ceylan Önkol adalet bulacak mı? Sayın Bakan, Roboski katliamı adalet bulacak mı? Sayın Bakan, Deniz Poyraz katliamı adalet bulacak mı? Bunları size sormak istiyorum Sayın Bakan. Kandıra Cezaevinde yaşamını yitiren Garibe Gezer, cinsel saldırıya uğradı ve işkenceye maruz kaldı. Bu konu adalet bulacak mı Sayın Bakan? Sayın Bakan, bakın, Çatak’ta helikopterden atılan ve ağır yaralanan Osman Şiban hakkında dava açıldı. Buna sebep olan ve bu suçu işleyen kişiler hakkında bir soruşturma olacak mı ve bu konuda adalet sağlanacak mı? Bu nedenle, siz bu adaleti getirmeyeceksiniz, biz de size şimdiden ‘hayır’ diyoruz.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***