Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Pazartesi günkü kabine toplantısı sonrası “Tasarruflarını değerlendirirken kurdaki yükselişten kaynaklanan kaygılarını gidermek isteyen vatandaşlarımıza yeni bir finansal alternatif sunuyoruz” diyerek açıkladığı yeni adımlar, Türk Lirası’nın akşam saatlerinde hızla değer kazanmasını sağladı.
Bu adımların arasında bankadaki TL mevduat hesaplarının getirisinin döviz getirisi altında kalması durumunda aradaki farkın vatandaşlara ödenecek olması ve ihracatçılara Merkez Bankası tarafından ileri vadeli kur rakamı verilmesi vardı.
Gün içinde 18,36’ya kadar yükselen dolar/TL kuru, kararın ardından 12,3 seviyesinin altını gördü.
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından sonra birkaç saat içinde 1 milyar dolar satıldığını söyledi.
Çakar, dövize çevrilebilir mevduat uygulamasının maliyetinin Hazine tarafından karşılanacağını açıkladı.
Peki ekonomistler bu adımları nasıl yorumladı? Yerli ve yabancı ekonomistlerin açıklamalarını inceledik.
Mahfi Eğilmez: Dolaylı faiz artışı
Mahfi Eğilmez bunun dolaylı bir faiz artışı olduğunu belirtti, “Kur % 40 artmış, faiz % 14 ise aradaki 26 puan ödenecek. Ve bunun adı faiz olmayacak. Müthiş” dedi.
Stockholm Institute’tan Erik Meyersson, bu programın döviz riskinin kamu bütçesi ve vergi mükellefleri tarafından üstlenilmesi anlamına geldiğini söyledi. Meyersson, Türkiye’nin risk priminin gelişmekte olan diğer ülkelerle farkının 2012’den beri en yüksek seviyede olduğunu paylaştı.
Hakan Kara: Yakın tarihin en dolarize bilançosu
Eski Merkez Bankası Başekonomisti ve Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan Kara da son yıllarda dövizle borçlanma, Merkez Bankası’nın rezerv satışları ve ödeme garantileri ile hükümetin kur riskini üstlendiğini hatırlattıktan sonra “Listeye dövize endeksli mevduat ve ihracatçıya ileri vadeli kurun eklenmesiyle kamu kesimi yakın tarihin en dolarize bilançosuna sahip oldu” ifadelerini kullandı.
Ima Sammani: İyimserliğe yol açtı
Reuters’a konuşan Monex Europe’tan döviz kuru analisti Ima Sammani, “Erdoğan’ın tasarrufları kur dalgalanmalarından koruyacak yeni önlemler açıklaması iyimserliğe yol açtı. Erdoğan Haziran 2023’teki seçimler öncesinde kısa vadeli siyasal istikrar sağlamaya çalışıyor gibi gözüküyor” dedi ve ekledi:
“Adımlar piyasaları şimdilik sakinleştirse de TL’nin hâlâ bir yıl önce hayal edilemeyecek seviyelerde. TL’nin geçen yılki seviyelerine geri dönmesi için ise Merkez Bankası’nın adım atması gerekiyor.”
Refet Gürkaynak: Ülkenin kafasını gözünü yardılar
Bilkent Üniversitesi’nden Refet Gürkaynak, “Adına faiz artışı denmeyerek epik faiz artışı yapıldı” dedi ve “Merkez Bankası %14 ile para vermeye devam edecekse bu da işe yaramaz. Temel iktisat ile kavgaya girip bütün ülkenin kafasını gözünü yardırdılar” yorumunda bulundu.
Reuters’a konuşan döviz alım satım şirketi Tempus’un başkan yardımcısı John Doyle, “TL’de bugün yaşanan hareketlilik devasa olsa da biraz daha geniş zaman aralığına baktığımızda TL’nin değeri Perşembe günkü seviyelerde. Hükümet bu planı nasıl uygulayacağını henüz açıklamadı” dedi.
Baki Demirel: Toplumsal maliyeti kur atağına göre daha düşük olabilir
Yalova Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Doç. Dr. Baki Demirel, “Kur artışındaki hızlanma düşer ve hatta geri çekilme devam ederse bence bu uygulamanın toplumsal maliyeti kur atağının devam etmesine göre çok daha düşük olacaktır” dedi.
Demirel aksi takdirde borç yükünün artması nedeniyle devletin borcunu ödeyemeyeceği endişesi yaratarak ülke risk primini ve dolayısıyla dış borçlanma faizini yükseltebileceğini, bu yüzden riskli olduğunu vurguladı.
Dani Rodrik: Faizler artmadıkça kur farkı da devlete binecek
Harvard Üniversitesi’nden Dani Rodrik, bu kararın “faiz enflasyona yol açar” anlayışıyla tutarlı olduğunu, bu anlayışın gerçek olması durumunda düşük faiz, düşük enflasyon ve düşük kur dengesi oluşturmanın mümkün olabileceğini söyledi ve ekledi:
“Ama yok eğer enflasyon beklentileri (ve dolayısıyla artan kur) ekonomideki temel makro dengesizliklerden kaynaklanıyorsa, bu karar olsa olsa ancak günü kurtarır.
“Çünkü (daha yavaş da olsa) kur artmaya devam edecek, faizler artmadıkça da kur farkı devlete binecektir. (Dövize çevrilebilir mevduatları hatırlayan var mı?)”
Reuters ajansına konuşan Swissquote Bank’ten kıdemli analist İpek Özkardeşkaya, ekonominin “freni patlamış bir kamyon” gibi gözüktüğünü söyledi.
Erdoğan’ın açıkladığı adımların alışılmış ekonomi politikalarından farklı olduğuna dikkat çeken Özkardeşkaya, “Türkiye karmaşık bir süreçten geçiyor. Artık oyunu kurallarına göre oynamıyorlar. Alışılmışın dışında her adım stratejiyi daha da karmaşıklaştırıyor ve bu kriz yönetiminin başarılı olup olmayacağına dair bir öngörüde bulunmayı imkansız kılıyor” dedi.
Erinç Yeldan: O zaman TCMB ne diye kendi faizini düşürüyor?
Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan “Döviz kuru ile mevduat arasındaki fark devlet tarafından ödenecek ise faiz getirisi piyasa koşullarına göre yükseltilecek demektir. O zaman TCMB ne diye kendi faizini düşürüyor?” diye sordu.
Merkez Bankası verilerini paylaşan iktisatçı Altuğ Özaslan, vadeli mevduatta 1,29 trilyon TL bulunduğunu, aylık mevduat faizi yüzde 2 iken son bir ayda dolar/TL kurunun yüzde 10 yükseldiğini, devletin ödemesi gereken yüzde 8’lik farkın 103,2 milyar TL’ye denk geldiğini söyledi ve ekledi:
“Bu para arzından aynı tutarda artış demektir ve çok ciddi enflasyonist etkisi olur. Sürdürülemez…”
York Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olan siyasal iktisatçı Ali Rıza Güngen, kur riskinin üstlenilmesinin Merkez Bankası ve Hazine’ye ne gibi yükler getirebileceğini hesaplamak gerektiğini söyledi ve “Kısa süreli, riskli ve fakat Erdoğan yönetimine zaman kazandıran hamleler. Kanımca şapkadan son tavşan çıktı” dedi.
Finansal analist ve bağımsız enflasyon hesaplama araştırma grubu ENAG üyesi Mehmet Çağdaş İşim, bunun geçmişte de denenen “dövize çevrilebilir mevduat” yöntemi olduğunu ve “yüksek enflasyon, tüplerin karneyle dağıtılması ve ekmek kuyruklarına yol açtığını” aktardı.
Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yalçın Karatepe “Fazla heyecanlanmayın. Geçmişe dönük bir şey yok. Bundan sonra dövize endeksli bono satacaklar. Aslında bu örtülü faiz artışıdır” dedi.
İktisatçı Arda Tunca, kur artışıyla faiz arasındaki farkın kim tarafından, hangi kaynakla ödeneceğinin belirsiz olduğuna dikkat çekti ve “Devlet, bir bankaya mı dönüşecek? Tam bir karmaşa!” ifadelerini kullandı.
Ümit Akçay, bu adımla kamu bütçesinin genel seçim öncesinde kullanılmaya başlandığını belirtti ve ekledi:
“En büyük sorun içerideki döviz talebiydi. Devlet, mevduat faizi ile kur artışı arasındaki farkı garanti ediyorsa bu talep gevşeyebilir.”
BlueBay Varlık Yönetimi’nden Timothy Ash, bu adımların ekonomiye dair mevcut sorunları çözmediğini belirtti ve dolarizasyon problemini özel sektörden kamuya aktardığını söyledi.
İlhan Döğüş, Merkez Bankası’nın ihracatçılara ileri vadeli kur rakamı vermesinin “örtük sabit kur rejimi” olduğunu yazdı.
Uğur Gürses ise Twitter hesabından iki soru sordu:
“Dalgalı kur rejiminde Merkez Bankası hedge fon gibi mi iş yapacak?
“‘TL’den kaçmayın diye size dövize endeksli enstrüman sunuyoruz’ diyen krizi çözebilir mi, derinleştirir mi?”
Burcu Ünüvar da “Yanlışı, yanlışla düzeltemezsin!” ifadelerini kullandı.
Kaynak: BBC Türkçe
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***