*Doç.Dr.Murat BATI
17 Kasım 2020 tarih ve 31307 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun m.19 ile foreks yani kaldıraçlı işlemlerden elde edilen kazançlar GVK Geçici m.67 kapsamına alınarak 01.01.2021 tarihinden itibaren elde edilen gelirlerden %10 stopaj yapılmasına hükmedildi.
Foreks yani kaldıraçlı işlemlerden elde edilen gelirlerden vergi kesintisi yapılması vergilemenin tabiatı gereği olağan bir durumdur. Ancak Kanun maddesinde “diğer sermaye piyasası aracının yabancı para cinsinden ihraç edilmiş olması halinde tevkifat matrahının tespitinde kur farkı dikkate alınmaz” denilmiş olsa da aracı kurumlarca kaldıraçlı olarak kur farkı üzerinden de kesinti yapılmaktadır (Nazmi Karyağdı; FX’te Stopaj Kesintisi Doğru Yapılıyor mu?, Vergi Algı). Böylece kur farkından dolayı zarar dahi edilmiş olsa bir vergi kesintisi yapılmaktadır. Konuyu Sayın Nazmi Karyağdı Üstadım Vergi Algı web sayfasında detaylı bir şekilde ele aldı. Bu yüzden işleyişini burada tekrara düşmemek adına yazmayacağım. Dileyenler yazıya bakabilirler.
Ancak kur farkı dolayısıyla oluşan zarar durumunda yapılan stopaj işleminin gelir vergisinin ruhuna uygun olmadığını söyleyebilirim. Hele ki döviz kurlarının bu denli yüksek olduğu şu günlerde. Söz konusu işlemin zarar ile sonuçlanması durumunda da stopaja tabi tutulması esasında bir vergi hatasıdır ve bu hatalı işlemin düzeltilerek tahsil edilen stopajların da hak sahiplerine iade edilmesi gerekmektedir.
Peki nasıl olacak bu? Önce yasal dayanağımızı sonrasında da yasal süreci izninizle anlatmaya çalışayım.
“Kur farkı dolayısıyla oluşan zarar” gelir vergisinin konusuna girer mi?
Gelir vergisi, gerçek kişilerin gelirleri üzerinden alınan dolaysız bir vergidir. Gelir Vergisi Kanunu’na göre gelir, “bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır” şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre GVK m.1 uyarınca elde edilen kazanç ve iratlar gelir vergisine tabi tutulur. Elde etme kavramı, ekonomik açıdan satın alma gücünde ortaya çıkan bir artışı, hukuki açıdan ise kişinin malvarlığında ortaya çıkan artışı ifade eder. Bu artış GVK m.2’de sayılan gelir unsurlarından birinin ya da birkaçının gerçekleşmesinden kaynaklı ise elde etme gerçekleşmiş kabul edilir. Elde etme kavramını bu anlamda üç hukuki bölümde düşünmek gerekir. Bunlar; alacak hakkının doğması, talep edilebilir hale gelme ve edimin gerçekleşmesidir. Buna göre alacak hakkının doğması “tahakkuk esasını”, edimin gerçekleşmesi ile malvarlığında ortaya çıkan artış ise “tahsil esası” olarak ifade edilmektedir.
Bu çerçevede gelir vergisinin konusuna ancak malvarlığında oluşan bir artış girebilir: aksi durumda VUK m.3’e uyarınca yapılacak lafzi yorum gereğince zararların gelir vergisine tabi tutulmaması gerekir. Bir diğer durum ise Anayasa m.73 vergilerin ancak kanunla konulacağı yani kanunilik ilkesi uyarınca GVK kapsamında kanunun konusuna girmeyen bir işlem için vergi alınmaması gerekir. Kanunun konusuna girecek işlemler ise ancak kanunla konulabilmektedir.
Bu kapsamda foreks işlemlerinde kur farkı nedeniyle oluşacak bir zarar durumunun gelir kabul edilerek stopaja tabi tutulması bir vergi hatasıdır (VUK m.118/3).
Nasıl düzelteceğiz?
Bu işlem hatalı bir işlemdir, bunu anladık da “şimdi ne olacak” diyorsunuzdur. Bunu düzeltmenin iki yolu var; ya Gelir İdaresi bunu şimdi fark edip düzeltecek ya da bireysel olarak biz şimdi yazacağım yasal prosedürü uygulayarak hem kur farkı dolayısıyla zarardan ödediğimiz stopajları iade alacağız hem de Gelir İdaresine bu işlemin hatalı olduğunu anlatmaya çalışacağız.
Hatalı işlemi düzeltmenin yasal yolu
Kur farkından kaynaklı oluşan zararlardan vergi kesintisi yapılma işlemi esasında VUK m.118/3 “mevzuda hata” kapsamındadır. Söz konusu madde hükmü “Açık olarak vergi mevzuuna girmiyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır” şeklindedir. Bu nedenle kur farkından kaynaklı oluşan zarar gelir vergisinin mevzuuna girmediğinden bir mevzuda hata hali söz konusudur.
Buna göre kur farkı nedeniyle oluşan zararın gelir vergisinin mevzuuna girmediğine ve dolayısıyla da VUK m.118/3 kapsamında “mevzuda hata” olduğuna ikna olduysak sırada “bunu düzeltmek” var demektir. Yapılan bir tarhiyatın VUK’un 117 ve 118’inci maddeleri kapsamında bir hata olması durumunda söz konusu amme alacağı kesinleşmiş olsa dahi konunun idari ve yargı nezdinde çözümü mevcuttur. Ancak bunun için stopajı yapan aracı kurumlar değil, stopajı yapılan müşteriler bu işlemleri yapabilir.
Bu çözüm sistemi şöyle işler; yapılan tarhiyatın VUK’un 117 ve 118’inci maddeleri kapsamında bir hata olduğu fark edildiği zaman ilgili gerekçenin de yazıldığı bir dilekçeyle tarhiyatı yapan vergi dairesine başvuru yapılması gerekmektedir. Bu dilekçede “işlemin bahsettiğim gerekçelerle hatalı olduğu ve kesilen stopajların kur farkı dolayısıyla oluşan zarardan yapıldığı gerekçesiyle iade talebinizi” belirtmeniz gerekmektedir. Söz konusu dilekçeye 30 gün içinde olumlu cevap gelirse sorun yok ancak olumsuz cevap gelirse ki genelde olumsuz cevap gelmekte ya da hiç cevap verilmemektedir; bu kez Hazine ve Maliye Bakanlığına “Şikayet Yoluyla Başvuru” şeklinde bir dilekçe ile başvuru yapılması gerekmektedir. 30 gün içinde cevap gelirse bu süreden itibaren, şayet Hazine ve Maliye Bakanlığı cevap vermezse 30’uncu günü takip eden günden (zımnen ret) itibaren yargıya (vergi mahkemesine) gidilebilmektedir.
Yani önce vergi dairesine kur farkı nedeniyle oluşan zarardan stopaj yapıldığı, bu işlemin zarar olması nedeniyle GVK m.1 kapsamına girmediği, VUK m.118/3 uyarınca düzeltilmesi ve kesilen stopajların faiziyle iade edilmesi gerektiği yönünde bir dilekçe vereceksiniz. Kuvvetle muhtemel vergi dairesi “yaptığımız işlemde sorun yok, işlem doğru” şeklinde cevap verecektir. Bu kez Vergi Usul Kanunu’nun 124’üncü maddesindeki “vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanlar şikâyet yolu ile Maliye Bakanlığı’na müracaat edebilirler” hükmü uyarınca Hazine ve Maliye Bakanlığı-Gelir İdaresi Başkanlığına “Şikayet Yoluyla Başvuru” şeklinde bir dilekçe ile müracaat edilebilir. Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan 30 gün içinde cevap gelirse İYUK’un 37/b maddesi uyarınca şikâyetin ret yazısının mükellefe tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açılabilir. Hazine ve Maliye Bakanlığı şikâyet yoluyla başvuruya 30 gün içinde cevap vermezse başvuru reddedilmiş sayılacak ve İYUK’un 10/2’nci maddesi uyarınca dava açma süresi bu 30 günlük süreden itibaren 30 gün olacaktır. Dava açma yeri vergi mahkemeleridir. 30 günlük cevap süresi dilekçenin Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verildiği tarihten itibaren başlar. Bu sürenin bitim tarihinin tatile, hafta sonuna ya da mali tatile denk gelmesi durumunda bu süre uzamayacaktır. Diğer taraftan düzeltmeye başvurma verginin tahsilini durdurmaz. Bu süreci sağlıklı bir şekilde işletebilmeniz adına profesyonel destek almanızı öneririm.
Sanıyorum anlatabilmişimdir.
Teşekkür; bu yazıda teknik bir aksaklık olmaması adına okuyarak destek veren Sn. İris Cibre Hanımefendi’ye çok teşekkür ederim.
** Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ali Fuad Başgil Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölüm Başkanı
murat.bati@omu.edu.tr
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***