Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Bir infaz yöntemi: Polisin ‘dur ihtarına uymadı’ cinayetleri

Bir infaz yöntemi: Polisin ‘dur ihtarına uymadı’ cinayetleri


Baran Tursun, Çağdaş Gemik, Suriyeli Ali El Hemdan, Şerzan Kurt, Kemal Kurkut, Dilek Doğan…Bu isimlere en son Çetin Kaya eklendi. Sayıları yüzleri bulan bu isimlerin ortak özellikleri polis kurşunuyla öldürülmeleri. Bazıları ‘dur ihtarına uymadıkları’ gerekçesiyle, bazıları da silah kullanma yetkisi artırılan polisler tarafından başka keyfi gerekçelerle ‘kanun namına’  öldürüldüler.

Havadan, istemeden ya da sekerek gelen (!) polis kurşunlarının hedefi oldular.

İstanbul Kadıköy Göztepe’de, set emekçisi Çetin Kaya, Etkin haber Ajansı’ndan (ETHA) muhabiri Nadiye Gürbüz’ün haberine göre, ters kelepçe takıldıktan sonra ensesinden vurularak öldürüldü. Görgü tanıklarına çağrıda bulunan Çetin Kaya’nın arkadaşları, olayın basit bir “silahın ateşlenmesinden” farklı olduğunu kamuoyuna açıkladılar. Ailenin avukatı, olayın saniyeler içinde yaşandığını, Kaya’nın baş kısmından vurulduğunu, havaya uyarı ateşi dahi açılmadığını ve tek el ateş açıldığını söyledi.

Yaşanan olayı benzin istasyonun kamera kayıtlarından izlediklerini söyleyen avukat, şunları ekledi:

“Sivil bir araç Çetin beyin aracını hızlı bir şekilde takip ediyor. Kovalamaca gibi. Sonra bu sivil araç Çetin beyin aracının önüne kırıyor. Araçtan bir kişi iniyor ve kaçmaya yelteniyor. Araştırdığımız kadarıyla narkotik tarafından aranan biri. O nedenle kaçmaya yelteniyor. 4-5 saniyede olay bitiyor.”

PVSK DEĞİŞİKLİĞİ: POLİSİN SİLAH KULLANMA YETKİSİ GENİŞLETİLDİ

Peki Çetin Kaya’yı ve daha yüzlerce ismi kolayca infaz eden polisler bu yetkiyi nereden alıyor?

14 Haziran 2007 yılında Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’n (PVSK) 16. maddesinde yapılan değişikliklerden sonra kolluk kuvvetlerinin silah kullanma yetkisi artırıldı. Devlet namına ya da daha bilindik adıyla ‘kanun namına’ hareket eden polisler, adeta suç işleme serbestliğine sahip olunca, ‘dur ihtarına uymadı’ gibi gerekçelere ya da iddialara sığınabilecekleri cinayetler de peşi sıra geldi.

Bunlardan ilk akla gelenlerden biri de adına daha sonra vakıf kurulan, 2007’de öldürülen Baran Tursun. PVSK’da 2007 tarihinde yapılan değişiklikten 2020 yılına kadar 403 kişi  ‘kanun namına’ öldürüldü.

Yine, polisin silah kullanma yetkisinin genişletildiği bir başka değişiklik ise İç Güvenlik Paketi’yle oldu. 27 Mart 2015 tarihinde Meclis’te kabul edilen düzenlemenin ardından en az 218 kişi polis kurşunuyla öldürüldü.

İÇ GÜVENLİK VE SON İNFAZ PAKETİ

Son İnfaz Paketi ile yürürlüğe giren ceza indirimleri ise cezasızlık zırhını daha da güçlü hale getirdi. Yıllarca süren davalarda yargılanan sanık polislere ceza indirimi getirildi. Düzenleme ile ‘kasten yaralama suçu’ndan ceza alan polislerin yatacakları süre yarıya düşecek. Buna bir de denetimli serbestlik eklenince hakiki bir cezasızlık tablosu ortaya çıkacak.

Sonuç olarak öldürme yetkileri artırılmış polisler, yargının cezasızlık zırhıyla aynı suçu işlemeye devam edebilecekler.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ile İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre 2019 yılının ilk 11 ayında; kolluk güçlerinin ‘dur ihtarına uyulmadığı’ gerekçesiyle yargısız infazla veya rastgele ateş açması sonucu 10 kişi hayatını kaybetti 4 kişi de yaralandı. 2020 yılının ilk 11 ayında 12 kişi öldürüldü, 10 kişi de yaralandı. 2021 yılının ilk 7 ayında en az bin 563 yaşam hakkı ihlali yaşandı, bunlardan 4’ü yargısız infazla öldürüldü.

BİR İNFAZ YÖNTEMİ

‘Dur ihtitarına uymadığı’ iddiasıyla infaz edilen bu kişilerin birçoğunun davası uzun yıllardır devam ediyor. Bunlardan bir kısmı Kürtlere karşı yürütülen politikalar nedeniyle daha baştan faili meçhul bırakıldı, birçoğunun sanığı polisler ise az cezalar ve indirimlerle adeta ödüllendirildi. Yeni infazlar için cesaretlendirildi.

UĞUR KAYMAZ: 12 YAŞINDA 13 KURŞUN

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 21 Kasım 2004’te babası Ahmet Kaymaz ile birlikte evlerinin önünde yaylım ateşine tutulması sonucu katledilen Uğur Kaymaz ile ilgili soruşturma faili meçhul bırakıldı. Otopsi raporunda 12 yaşında olan Uğur’un bedeninden 13 kurşun çıkarıldı. Baba Ahmet Kaymaz’ın bedeninden ise 8 kurşun. “12 yaşında 13 kurşun” sözleri, adalet arayışının sloganı haline geldi.

Baba ve oğulun öldürülmesinin ardından tıpkı 1995 yılında öldürüldükten sonra yanına kalaşnikof marka silah bırakılan 11 yaşındaki Fatma Erkan gibi silah bırakılarak fotoğrafları çekildi. Bu fotoğraflar “terörist” denilerek basına servis edildi.

BARAN TURSUN KENDİ KENDİNE ATEŞ ALAN SİLAH

Bugün ismi adalet mücadelesinde sembolleşen Baran Tursun, İzmir’de 24 Kasım 2007 tarihinde otomobiliyle evine dönerken ‘dur ihtarına uymadığı’ iddiasıyla öldürüldü. Ailesi, cinayetin araştırılması ve benzer olayların yaşanmaması için Baran Tursun Vakfı’nı kurdu. Sanık polisin savunmasına göre Tursun’u vuran silah kendi kendine ateş almış ve asla hedef gözetmemişti.

ÇAĞDAŞ GEMİK: YARGITAY’IN BOZMAKTAN YILMADIĞI KARR

Çağdaş Gemik ise 28 Ekim 2008 günü motosikletle devriye görevindeyken ’dur’ ihtarına uymadığını gerekçe gösteren polis Mehmet Ergin tarafından öldürüldü. Gemik’in ölümüyle ilgili Antalya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Mehmet Ergin’e 16 yıl 8 ay hapis cezası verdi. Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi, suçun niteliğinde yanılgıya düşüldüğü gerekçesiyle kararı bozdu, sanığın ’yaralama sonucu ölüme neden olmak’ suçundan yargılanması gerektiğine hükmetti. Yerel mahkeme, polis Mehmet Ergin hakkında verdiği ’olası kastla adam öldürme’ kararında direndi. Mahkeme, Yargıtay’ın ’sanığın kaçan maktulü durdurmak için hayati bölgelerini hedef alarak ateş ettiğini gösteren kesin ve yeterli kanıt bulunamadığı şeklindeki’ gerekçesini kabul etmenin mümkün olmadığını belirtti.

Yargıtay kararı yeniden bozdu. İkinci kez bozulan ve 2012 yılının Aralık ayında davayı tekrar gören yerel mahkeme, ’suçun işleniş biçimi ve suç işlemede kullanılan araç ve yöntemleri’ göz önünde bulundurarak, bu kez ’yaralama sonucu ölüme neden olmak’ suçundan sanığın alt sınırdan 12 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Sanığın mahkemedeki olumlu hal ve tavrı nedeniyle ceza 10 yıla düşürüldü. Ergin, hapiste geçirdiği süre göz önüne alınarak tahliye edildi.

ŞERZAN KURT: 10 YILLIK YARGILAMAYA 7 YILA DÜŞEN İNDİRİM

12 Mayıs 2010 tarihinde Muğla Üniversitesi’nde polis kurşunu ile öldürülen Şerzan Kurt davasında, Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin bozma kararına uydu ve sanık Gültekin Şahin’i kasten yaralama sonucunda ölüme sebebiyet vermekten önce 12 yıl hapis cezasına çarptırdı, haksız tahrik  ve iyi hal indirimi sonucunda 7 yıl 6 ay  hapis cezasına hükmetti. Kurt’u katili polis 10 yıllık yargılama sonucunda ceza indirimiyle ödüllendirildi.

AYTEKİN ARNAVUTOĞLU: KATİLİ 4 YILLA KURTULDU

Aytekin Arnavutoğlu, 2006 yılında arkadaşlarıyla eğlenmek için dışarı çıktığında vuruldu. Gazeteci Gökçer Tahincioğlu, davasına ilişkin şunları yazdı: “Direksiyondaydı. Önlerini bir araba kesti. Sonra silah sesleri. Polise göre, Aytekin, ‘dur ihtarına uymayarak hareket etmiş, hiçbir çevirmenin olmadığı, hareket halindeki trafikte, polisler, Aytekin’in bazı suçlardan arandığını da tespit etmişti.  İki kez Yargıtay’dan dönen davada, polisin, arabanın camına ateş ederek Arnavutoğlu’nu kafasından vurduğu net biçimde anlaşıldı. Başta müebbetle yargılanan polisin, sonuçta indirimlerle aldığı ceza 4 yıl 2 ay.”

MAZLUM TURAN: 16 YAŞINDAKİ ÇOCUĞU ÖLDÜRMENİN CEZASI YOPK

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 28 Ağustos 2015 tarihinde “dur” ihtarına uymadığı iddiasıyla açılan ateşle öldürülen 16 yaşındaki Mazlum Turan’ın cinayeti sanığı polis memuru Süleyman Esenboğa hakkında bir süre önce yapılan yeniden yargılamada “Silahlı Kasten Yaralama Sonucu Öldürme” suçundan 10 yıl hapis cezası vermişti.  Sanık polis Esenboğa’nın avukatı bunun üzerine kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşımıştı.

Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi, 16 yaşındaki Mazlum Turan’ın öldürülmesine ilişkin sanık polis hakkında verilen 10 yıl hapis cezasını bozdu. Mazlum’un öldürülmesinin “hukuka uygun” bulan mahkeme, sanık polis “ceza verilmesine yer olmadığı” yönünde karar verdi.

DİLEK DOĞAN: “GALOŞ GİYİN” DEDİKTEN SONRA…

İstanbul Küçükarmutlu Mahallesi’nde yaşadığı eve 18 Ekim 2015 tarihinde, baskın düzenleyen ve ayakkabıyla içeri giren polislere “galoş giymeleri” uyarısında bulunan Dilek Doğan, polis kurşunuyla göğsünden vuruldu. 45 dakika sonra gelen ambulansla hastaneye kaldırılan Doğan, yoğun bakımda tedavi altına alındı ancak bir hafta sonra, 25 Ekim 2015’te, hayatını kaybetti.

Doğan’ı katleden özel hareket polisi Y.M. hakkında “kasten öldürmenin ihmalli davranışla işlenmesi” ve “Kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanmak” suçlarından 20 yıldan 26,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Davaya bakan İstanbul 12’inci Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Mart 2017 tarihinde yaptığı karar duruşmasında polis memuru Y.M.’ye “iyi hal” indirimi yaparak “bilinçli taksirle ölüme neden olmak” suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı. Yargıtay Başsavcılığı Doğan’ı katleden polis hakkında yapılan temyiz başvurusunu temmuz ayında reddetti. Hala Yargıtay’da olan dosya onanırsa, fail polis yalnız 45 gün cezaevinde kalacak.

KEMAL KURKUT: CANLI BOMBA DEDİLER, HERKESİN GÖZÜ ÖNÜNDE ÖLDÜRDÜLER

Malatya İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü öğrencisi Kemal Kurkut, 2017 yılında Diyarbakır’da katıldığı Newroz kutlamasında ‘dur ihtarına uymadığı’ iddiasıyla polis kurşunuyla öldürüldü. Kurkut’u kameralar ve vatandaşlar önünde öldürülen polislerin yargılandığı davanın 12’nci duruşmasında mahkeme, fail polis Y.Ş. hakkında “kesin ve inandırıcı deliller elde edilmediği” iddiasıyla beraat kararı verdi.

RECEP HANTAŞ: 5 POLİS DOĞRUDAN ATEŞ EDİYOR

Diyarbakır’ın Merkez Yenişehir ilçesi Şehitlik Mahallesi’nde bulunan Sümerpark’ta ,14 Nisan 2019 tarihinde 20 yaşındaki Recep Hantaş, polis tarafından vurularak öldürüldü. Hantaş’ın öldürülmesinde polis K.B. “bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçundan 40 gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi.

Olay anını görüntüleyen Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS) kamera kayıtlarında, 5 polisin açık bir şekilde Hantaş’a, havaya ve yere doğru ateş ettikleri görüldü. Otopsi raporunda Hantaş’ın vücuduna sıkılan 2 ateşli silah mermisinden birinin, ensesinin sağ tarafından girip sağ göz ve burun kısmından çıktığı, diğer merminin ise sağ bacak diz kısmından giriş yaptığı kaydedildi.

Polisler buna rağmen “Yanlışlıkla vurduk” dedi. Recep Hantaş’ın ölümünün üzerinden 2 yıl geçti, ancak iddianame hazırlanmadı.

ALİ EL HEMDAN: 17 YAŞINDA, SURİYELİ BİR ÇOCUKTU

Adana’nın Seyhan ilçesinde, 27 Nisan 2020 tarihinde 17 yaşındaki Suriyeli Ali El Hemdan, “dur ihtarına uymadığı” iddiasıyla polis memuru F.K. tarafından göğsünden tek kurşunla vurularak öldürüldü. Polis F.K. hakkında açılan davanın 6’ncı duruşması Adana 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Serbest Görüş:

 

Polis F.K., daha önceki beyanlarını tekrarlayarak, “Pişmanım. Öldürme kastım yoktu. Havaya ateş edecekken silah ateş aldı” diyerek tahliye ve beraatini istedi. İddia makamı, esas hakkındaki mütalaasını mahkeme heyeti sunarak, sanık polis F.K.’nin “kasten öldürme” suçundan müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Sanık avukatı ise mütalaaya karşı savunma yapmak için ek süre talebinde bulundu. Duruşma 21 Aralık’a ertelendi.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version