Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Tutuklu Yargıtay üyesi Hüsamettin Uğur: 9 aydır esir muamelesi görüyorum, can güvenliğim yok

Tutuklu Yargıtay üyesi Hüsamettin Uğur: 9 aydır esir muamelesi görüyorum, can güvenliğim yok



Yaşadıklarını kızına anlatan Uğur, “Ben kendimi güvende hissetmiyorum. Bunun arkası gelecek. Zaten söylediler. Savcılık da işin içinde.” dedi.

Dokuz aydır Afyon 1 Nolu T Tipi Cezaevinde kalan eski Yargıtay üyesi Hüsamettin Uğur, cezaevinde esir muamelesi gördüğünü ve can güvenliğinin kalmadığını söyledi.

4,5 yıl kaldığı Kırıkkale Keskin Cezaevinde de işkence, darp ve kötü muameleye maruz kalan Hüsamettin Uğur, bu nedenle Afyon’a sevk edilmişti. Kızı Nalan Dilara Uğur’un Twitter hesabından yaptığı paylaşıma göre kötü muamele Afyon’da da devam ediyor.

Yaşadıklarını son telefon görüşünde kızına aktaran Hüsamettin Uğur, 10-15 gardiyanın ani bir baskınla hücreye daldığını, ‘arama var’ diyerek bütün eşyalarının ortalığa saçtığını ve kendisi hakkında da ‘memura engel olmak’ suçlamasıyla tutanak tutulduğunu söyledi.

DİLEKÇELERİME CEVAP VERİLMİYOR

9 aydır esir muamelesi gördüğünü belirten Hüsamettin Uğur, “Keskin’de 4,5 yılda yaşadıklarımı burada 3 ayda yaşadım. Artık can güvenliğim kalmadı. Bunun arkası gelecek, zaten söylediler! Dilekçelerime cevap verilmiyor. Dilekçe yamaktan ellerim nasır tuttu.” dedi.

Gülen Hareketi soruşturmaları kapsamında 18 Temmuz 2016’da gözaltına alınan, 9 Ekim 2016’dan bu yana da hücrede tutulan Hüsamettin Uğur, 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevine girdiğinden beri birçok hak ihlaline maruz kalan Hüsamettin Uğur, insan hakları savunucularına ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e de seslendi.

Hüsamettin Uğur’un kızı Nalan Dilara Uğur’a aktardıkları şöyle:

BİLE BİLE HAKSIZLIK

“Hakkımda, ‘aramaya engel olmaktan, memurun görevini yapmasına engel olmaktan’ disiplin soruşturması açılmış. Açsınlar, alışkınız ama sahte belge düzenlenmiş. Bu yaptıkları bile bile haksızlık bile bile zulüm. 10-15 kişi odama girmiş ben tek başımayım ne yaparak engel olabilirim?

Onlar zannediyorlar ki, dövüp susturduğumuz adli mahkumlar gibi korkacak sinecek. Hayır. bugüne kadar yapmadıklarımı yapacağım. Daha çok şikayet hakkımı kullanacağım, dilekçe vereceğim. Bu konjonktürde yanlarına kalacağını sanarak ellerinden geleni ardlarına koymasınlar.

(Kızına hitaben) Sen tweetlerinde bana karşı işlenen suçları yazdın. Bu tweetlerden dolayı senin hakkında soruşturma başlatan savcı aynı tweetlerdeki şikayetlerini görmüyor mu? Bunun için neden harekete geçmiyor? 9 aydır bu cezaevinde esir muamelesi görüyorum. Neden beni çağırıp dinlemiyor?

BİR TEK DARP ETMEDİKLERİ KALDI

Kimseden korktuğum çekindiğim yok. 6 ay önce bizzat 1. müdüre yazdım, dönüşü olmayan bir yola giriyorsunuz dedim. Keskin Cezaevi’nde 4.5 yılda yaşananlar Afyon Cezaevi’nde 3 ayda yaşandı. Dilekçeleri sümenaltı etmeler, sahte tutanaklarla ceza vermeler… Bir tek darp edilmem kaldı.

(Kızına hitaben) Adalet Bakanlığı’na da yaz, burada da can güvenliğim yok. Keskin’de olduğu gibi bakanlığa yazıp mektupla ihbar etmeme rağmen Meclis’te önerge verilene kadar inkar ettiler. Bundan cesaret alan cezaevi yönetimi her türlü suçu işliyor. Kaç insandan duydum dövdüler diye.”

SAVCILAR DA BU İŞİN İÇİNDE

Adalet Bakanlığı, ilgili savcılık harekete geçsin diye yazdık ama görüyoruz ki savcılar da demek ki bu işin içinde. Müdürün şikayeti hemen işleme konuyor, bizim şikayetimiz işleme konmuyor. Bu ne anlama geliyor? (Cezaevi yönetimine) eylemlerinize devam edin teşviği mi?

Bütün suçlarını gizliyorlar, bunlar hep gözdağı korkutma yıldırma… Öyle zannediyorlar. Ama yani kusura bakmasınlar ben hakkımı aramaktan, dilekçemi vermekten, şikayet etmekten vazgeçmeyeceğim.

KENDİMİ GÜVENDE HİSSETMİYORUM, ZATEN ARKASI GELECEK

Ben kendimi güvende hissetmiyorum. Bunun arkası gelecek. Zaten söylediler. Keskin’de de böyle diyorlardı. ‘Her şey bir tutanağa bakar.’ Müdür, personeline ‘şöyle bir tutanak tutun’ dese hangisi itiraz edebilir? Odamda kamera yok, bana iftira atılırsa ben kendimi nasıl savunacağım?

Kayıt altına alın dedim aramayı, almadılar. Ben o usulsüz aramayı nasıl delillendireceğim? Niye herkesin odasına 1 dakikada 1-2 memurla girip çıkılırken, benim odamda 15-20 dakika kalındı? Niye benim odama 8-10 memur doluştu, daha fazlası da koridorda birikti? Bunun amacı nedir?

Nasıl bir ihbar aldılar da bütün eşyalarımı ortalığa saçtılar? Bu şikayetlerimle de ilgilenecek mi savcı bey? Demek ki onları da aşan bir durum var. Demek ki talimatlar daha üst yerlerden veriliyor. Zulümleri, işkenceleri ifşa ediyoruz diye. Bu her insanın görevi.

DİLEKÇE YAZMAKTAN PARMAKLARIM NASIRLAŞTI

İnfaz hakimiyle neden görüştürülmüyorum? Neden 6 aydır müracaatlarım hakkında karar verilmiyor? Böyle olunca da bunlar da burada suçlarına pervasızca devam ediyorlar. Yazdığım her dilekçeyi iki nüsha yazıyorum, ellerim nasırlaştı, parmaklarım nasırlaştı. Böyle bir şey olur mu?

Nerede insan hakları kurumları, kuruluşları savunucuları? Eşek sıpasını fakülteye götürüp hayvan hakları dersi veriyorsunuz ama cezaevlerinde insanlık onuru çiğneniyor. Adalet Bakanı (Gül) daha dün ‘işkenceye karşıyız müsamaha yoktur’ dedi. Cezaevlerinin halini biliyor mu?

Benim şikayetlerimle ilgilenmeyen savcılar kızımı şüpheli olarak çağırıyor. Bütün bunlardan cesaret alan cezaevi yönetimi işkence etmeye devam ediyor. Can güvenliğim kalmadı, dönüşünü almaya başladım. Yapılanlara söylenenlere bakınca daha bunun arkası gelecek.”


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version