Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Prof. Dr. Uğur Emek: Hazine garantili projelerin yükü 910.5 milyar liraya çıktı

Prof. Dr. Uğur Emek: Hazine garantili projelerin yükü 910.5 milyar liraya çıktı


Döziv kurlarındaki artış durmazken, hazine garantili ve döviz üzerinden yapılan yap işlet devret projelerinin de maliyeti sürekli artıyor.

Başkent Üniversitesi İktisat Programı Bölüm Başkanı ve eski Devlet Planlama Teşkilatı Planlama Uzmanı Prof Dr Uğur Emek, yap işlet devret projeleri kapsamında Hazine’nin yaklaşık 157 milyar dolarlık yükümlülük altına girdiğini vurguladı.

 

Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Prof Emek, “AKP döneminde 20 bin kilometrenin üzerinde bölünmüş yol yapıldı. Şimdi bu yolların yanına otoyol yapılıyor. Neden? Bilmiyoruz. Şehir hastaneleri açılırken mevcut devlet hastaneleri kapatılıyor. Neden” diye sordu.

 

Uğur Emek’in kendisine sorulan sorulara verdiği cevapların bir kısmı şu şekilde;

 

– Döviz kuru 11 lirayı aşınca devlet garantili mega projelerde garanti ödemeleri ne kadar arttı?

 

157 milyar dolar civarında gelir garantisi verildi. Bunun 81 milyarı şehir hastaneleri, yaklaşık 40 milyarı ulaştırma projelerine ve yaklaşık 36 milyarı da Akkuyu Nükleer Santralına aittir.

 

Şehir hastaneleri ve ulaştırma projelerinin bir kısım ödeme yapıldı. Şu an kabaca 150 milyar dolarlık bir gelir garantisi stoku bulunmaktadır.

 

Yılbaşında dolar kuru 7.43 TL’dir. 23 Kasım itibarıyla ise 13.50 TL’ye kadar çıktı. Diğer bir deyişle yılbaşından bu yana TL dolar karşısında 6.07 TL değer kaybetti. Bu durumda garantiler TL cinsinden 910.5 milyar artmış oldu.

 

– Şu anda kadar garantili Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerine ne kadarlık para yatırıldı, bu yatırımlar şart mıydı?

 

Uluslararası çalışmalara göre 2016-2040 arasında Türkiye’nin altyapı yatırımına ihtiyacı 975 milyar dolardır. Mevcut gidişatla bunun 405 milyar dolarını bulabiliyoruz. 570 milyar dolar için yeni kaynak bulunması gerekiyor.

 

Bu nedenle projelerin önceliklendirilmesi gerekiyor. AKP döneminde 20 bin kilometrenin üzerinde bölünmüş yol yapıldı. Şimdi bu yolların yanına otoyol yapılıyor. Neden? Bilmiyoruz. Şehir hastaneleri açılırken mevcut devlet hastaneleri kapatılıyor. Neden? Bazı hastaneler depreme dayanıklı değilmiş. Peki, Bilkent Şehir Hastanesi açılınca 2004 yılında Ankara’da yapılan 677 yataklı Atatürk Hastanesi neden kapatıldı? Adana’da şehir hastanesi için beş yaşındaki 750 yataklı Numune Hastanesi, neden kapatıldı? 2011 yılında Ankara Etlik Şehir Hastanesinin inşaatına başlayınca 15 yaşındaki 401 yataklı Etlik İhtisas Hastanesi de kapatıldı.

 

Kapatılan bu hastanelerin arazilerinin ticari alan ve rezidans olarak kullanılacaktı. İhalelerde bu araziler, kazanan firmalara tahsis edildi. Danıştay bu uygulamanın kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek ihalelerin yürütmesini durdurdu. Bu durumda Sağlık Bakanlığı arazileri geri aldı. Şimdi ne yapacaklar bilmiyoruz.

 

Her tercih bir vazgeçiştir. Kaynaklar bu şekilde harcanınca diğer alanlarda hizmet üretilemiyor. Hastanelerde randevu alınamıyor. Merkezi Hastane Randevu sisteminden Ankara merkezde göz randevusu almanız kolay değil. Belki 15-20 gün yakın ilçelerden randevu alabilirsiniz. Veliler temizlik malzemesi ve kırtasiye gibi başlıklar altında okullara bağış yapmak durumunda kalıyorlar.

 

– Bitmiş projeleri iptal etmek mümkün olur mu, garanti ödemelerinden vazgeçilebilir mi?

 

Böyle bir yaklaşımın söylendiği gibi kolay olmadığını düşünüyorum. Sözleşmelerin içeriğine iyi bakmak gerekiyor. Kamu kurumları sadece şirketlerle KÖİ sözleşmesi imzalamıyor. Ayrıca bankalarla da borç üstlenim anlaşması imzalıyor. Uluslararası tahkim var. Karmaşık bir sözleşme ilişkisi var orta yerde. 

 

Bunun yerine performans denetimi yapılabilir. Sayıştay raporlarına göre özellikle de şehir hastanelerinde özel şirket taahhütlerini yerine getirmiyormuş. Performans denetimi iyi yapılırsa kamunun eli güçlenir diye düşünüyorum.


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version