Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Peker: ‘Silahlanın’ çağrıma takipsizlik veren savcı şimdi müebbetimi istiyor

Peker: ‘Silahlanın’ çağrıma takipsizlik veren savcı şimdi müebbetimi istiyor



Birleşik Arap Emirlikleri’nde bulunan Peker, örgütüne yönelik operasyonların ardından video çekip paylaşmaya başlamıştı. Tweet atarak iktidar hakkında yeni iddialar ortaya atmayı sürdüren örgüt lideri, bir süredir yeni video atmıyor.
Peker, Twitter hesabındaki paylaşımda şunları söyledi:

“İnsanın yaşı 50 olunca ruh dünyasında daha yerleşik bir düzenin oluştuğunu yaşayan bir kişi olarak hem tarihe şahitlik etmek hem de olayların içindeki asli faili olarak 29 Aralık’ta Anadolu Adliyesi’nde yargılanacağım davamla ilgili iddianameyi hazırlayan Savcı Alim Yaşar ve bazı siyasilerle ilgili yaşadıklarımı sizlerle paylaşmamın doğru olacağına karar verdim.

İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’in suç duyurusu üzerine Ataşehir’de bir mekanın açılışında yaptığım ‘Silahlanın’ çağrımla ilgili takipsizlik kararını veren Terör ve Örgütlü Suçlar Savcısı da Alim Yaşar’dır. Aralık ayının 29’unda yargılanacağım, bence komedi olan davayı açan da yine aynı savcı Alim Yaşar’dır. Sayın Meral Akşener 15-20 bin kişinin katıldığı açılıştaki konuşmamla ilgili suç duyurusunda bulununca o tarihlerde beraber hareket ettiğimiz siyasi partinin yetkilileri ve de SADAT’la irtibatımızı sağlayan kişilerle ne yapacağımız yönünde sohbet ettik.

Bana telefonda ‘Sayın Meral Akşener’le hiç karşılaştınız mı’ diye sordular. Ben de kendilerine iki karşılaşmamız olduğunu söyledim. O karşılaşmalarınız zamanında sizin de isminiz geçen, gündeme çıkmış bir olay var mı diye sorduklarında önce telefonu kapatıp, sonra tekrar arayarak bir tanesinin barmen cinayetinin olduğu tarihlere denk geldiğini söylediğimde bazı tweetler hazırlayarak konuyu bu şekilde muallak bırakıp insanların kafasını karıştıralım dediler.

İkinci karşılaşmamız da İzmit’teki bir sünnet düğünüydü. O görüşmeyle ilgili de aynı muallaklığı kullanalım dediler. O tarihlerde kullandığım telefonun HTS kayıtları çıkarılırsa, ayrıca da Whatsapp yazışmaları çıkarılırsa o tweetlerin benim telefonuma hazırlanmış olarak yollandığı daha sonrasında benim hesaplarımdan paylaştığım görülecektir (hiçbir şey saklı kalmaz diye atalarımız boşuna söylememiş).

Korku iklimi yaratmak için söylemiş olduğum ‘Silahlanın’ çağrımdan sonra toplumda oluşan algı Sayın Akşener’le ilgili doğru olmayan paylaşımlarım neticesinde başka bir noktaya yönlenmiş oldu (o günlerde sosyal medya hesaplarımda paylaştığım videolarımı hazırlayan kişilerin Ak Parti’nin videolarını da hazırlayan aynı kişiler olduğunu belirtmemin gelecek günler adına faydalı olacağına inanıyorum.)

Savcı Alim Yaşar tarafından ifadeye davet edildim. Davet saati çok erkendi. Erken uyanamadığımı koruma polisime söylediğim için davet ilerleyen saatlere alındı. Ya, ben işte böyle özel bir adamdım. Savcı Bey, avukatım Sayın Ersan Barkın da varken ifademi aldı. Kahveler ikram etti. Keyifle geçen ifade faslından sonra Savcı Bey ‘Şimdi ifade bitti, size devletimizin bir isteğini iletiyorum. Bu başsavcımızın da bilgisindedir, kendisinin de isteğidir’ dedi.

‘Silahlanın’ çağrısı yaptığım açılış konuşmamdaki Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na söylediğim sert sözlerden dolayı rahatsız olmadıklarını, sözlerimin doğru olduğunu, ancak ülkedeki tansiyonun çok yükseldiği için bir süre Kılıçdaroğlu’na sert çıkışlar yapmamamı sonrasında istediğim gibi devam edebileceğimi söyledi.

Bana ‘O suç örgütü lideri, onun sözüne mi inanacağız’ diyorlar ya, yanımda Avukat Ersan Barkın da vardı. Onu tanıyan herkes bilir, dünyanın en namuslu, en dürüst adamı. Şehit Necip Hablemitoğlu’nun yetiştirmesi. Avukat Ersan Barkın Atatürk Düşünce Derneği’nin bir dönem başkanlığını yapmış bir kişi.

Benim vekaletimi kabul edince başta Danıştay Eski Başsavcısı Tansel Çölaşan Hanımefendi olmak üzere birçok tanınmış sima kendisi için ‘En çok umut vadedenlerin maddi çıkarlar uğruna nerelere savrulduklarını görüyoruz’ dediler. Birçok önemli kişi de vekaletini iptal etti. Yine tarihe not düşmek için söyleyelim, benden bugüne kadar bir lira almadı. Kendisine ‘Sen saf mısın’ diye sorduğumda ‘Eğer sizden bir lira bile alırsam, kendimi diğerlerinin söylediği gibi hissederim’ dedi.

Bana suç örgütü lideri diyorsunuz. Ersan Barkın Türkiye’nin en temiz adamı, bütün herkes bilir. O da duydu. Namuslu adamdır. Bir gün ona sorarlarsa biliyorum ki doğruyu anlatacaktır. Savcı Alim Yaşar’ın şahsım hakkında verdiği takipsizlik kararını sizlerin huzurunda sorgulamak isterim.

Sayın Savcı muhalefet partisi liderinin suç duyurusu üzerine başlattığı bu önemli soruşturmayla ilgili neden polise yazı yazıp: a)Bir kafeterya açılışında, şehrin göbeğinde 20 bin kişi yan yana nasıl geliyor ve miting yapıyorlar?

Yetkili makamlardan izin alınmış mı? b) Açılış yapılan yer minibüs yolu güzergahı, bu sokaklar trafiğe nasıl kapatıldı? Yolların trafiğe kapatılma emrini kim verdi? c) Sonrasında mitinge dönüşen bu açılışa katılan kişilerle Sedat Peker’in ilişkisini sorguladınız mı? gibi uzatabileceğimiz hiçbir çalışma yapılmadan dosya kapatıldı?

Gerçi polise araştırma için yazı yazmaya gerek yoktu. Savcı bey internete girseydi Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Barış Yürüyüşü yaparken Gebze civarına geldiğinde, açılıştaki mitingdeki kürsüde hemen yanımda bulunan Özgür Altay isimli şahıs tarafından sözlü saldırıya uğradığına dair gazete haberlerini, videoları rahatlıkla görebilirdi (Doğruların bir gün ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.)

Bütün her şey bu kadar açık bir şekilde ortadayken silahlanma çağrıma takipsizlik vereceksiniz, şimdi ise çocukların bile inanmayacağı sebeplerle hem müebbet hem de 300 sene istediğiniz bir dava açacaksınız. Ben aynı adamım, neden şimdi böyle oldu? Tabii ya, videoları çektikten sonra; hırsızlıkları, uğursuzlukları, uyuşturucu sevkiyatlarını kara para aklamaları, SADAT eliyle El Nusra’ya yollanılan silahları anlattıktan sonra hiçbir delil olmadan bu davayı açacaksınız. Davayı açabilirsiniz. Belki mahkemeye baskıyla ceza da çıkarttırabilirsiniz. Ancak vicdan sahibi hiçbir insanı buna inandıramazsınız.

Çünkü yaşanılan her şey ortada. MİSİAD Genel Başkanı Feridun Öncel Bey’e bir suçlama yapıyorsunuz, kendisi de size ‘Hayır bu yanlış, bunu benden Ak Parti Eski Genel Başkan Yardımcısı Milletvekili Tuğrul Türkeş rica etti. Kendisini şahit olarak yazın’ dediğinde Uğrul beyin ismini yazmamak için elli tane bahane uyduracaksınız (Feridun Başkan’ın ısrarı üzerine ifadelere ismi yazıldı.)

Ayrıca Feridun başkanın ifadesini alırken ‘Süslü sülü he’ diyip kafanızı sallayacaksınız. Süslü sülüyü ben söyledim. Ayrıca siz terör savcısısınız Hakaret davalarına bakan savcı değilsiniz ki. Bu sizi niye alakadar ediyor? Doğru ya, talimatla dosya hazırlanınca böyle oluyor. Bu anlattıklarımın hepsi şahitli, ispatlı, görsel görüntüleri olan olaylardır. Ayrıca da şahsımın ikrarı vardır. 29 Aralık’ta yargılama başladığında ben de bulunduğum yerden mahkemenin gidişatıyla ilgili savunmamı yapacağım.

Bu benim ve dünyadaki her insanın en doğal hakkıdır. Gerçi ben savunmamı sosyal medya üzerinden tüm ülkenin göreceği şekilde yapacağım.”


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version