Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Müslümanın ‘mazlumun ahı’, solcunun ‘insanlık onuru işkenceyi yenecek’ tesellisi

Müslümanın ‘mazlumun ahı’, solcunun ‘insanlık onuru işkenceyi yenecek’ tesellisi


HABER ANALİZ | M. AHMET KARABAY

Emekli MİT Kontraterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür’ün açıklamaları ve itirafları birkaç günden bu yana medyanın gündemini oluşturmuş durumda. Gündemdeki Eymür, dört açıdan ele alınmalı. Biri anlattıkları, ikincisi kendisi hakkındaki iddialar, üçüncüsü ise konuk eden gazetecilerin tavrı bakımından. Dördüncüsü var ki belki hepsinden çok üzerinde durulması gereken nokta. Ortada bir işkenceci varken, işkence yapılan ülke mekanizmasının kör, sağır ve dilsiz olması.

Mehmet Eymür adını genç kuşaklar hatırlamaz sanırım. İcra-yı sanat ettiği yıllar 1970-90’lı yıllardı. Zira, 2000’li yıllarda karabatak gibi bir görünüp bir kayboldu. Su altındaki karabatak, bu kez Gökçer Tahincioğlu’nun T24’te yayınlanan röportajı ile görünür oldu.

Bu röportajda söylediği en önemli şey Türkiye’de işkencenin sistematik olarak uygulandığı, kendisinin de işkenceyi bir yöntem olarak kullandığını net bir şekilde itiraf etmesiydi. Dahası, yaptıklarından pişmanlık duymadığını söyleyecek kadar da pişkinlik sergilemesiydi.

Bu onun işkencesinden geçen yüzlerce, belki binlerce kişinin bildiği bir gerçekti.

Burada yeni olan, kendisinin işkenceyi bir yöntem olarak kullandığını net bir şekilde söylemesi oldu.

Eymür’ün işkence tezgahından geçmiş isimlerden birisi olan Faik Güleçyüz bunlardan birisi. Güleçyüz, Türkiye Halk Kurtuluş Örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle Eymür‘ün 70’lerde işkence yaptığı solculardan biri. “Elektrik işkencesi ilk bize uygulandı. Cehennemi yaşattılar” diyor. Güleçyüz, bu röportajı KHK TV’ye, Eymür’ün itiraflarından hayli önce veriyor.

Faik Güleçyüz’ün yaşadıklarını anlattığı çekimler yeni değil, lakin Ankara Barosu avukatlarından Efkan Bolaç, yaşadıklarına ilişken paylaşımlarını Eymür’ün itirafından sonra yaptı.

Nasıl işkence gördüğünü detaylarıyla anlatan Bolaç’ın paylaşımları, sizleri muhtemelen o işkence odasına götürecek kadar canlı:

“Bir gün yine beni aldılar. Gözlerimi bağlayıp Filistin askısına aldılar. Ben, ‘Bakın hepinizin sesini tanıyorum, yapmayın’ dedim. Beni soydular. Sonra testislerimi sıkan yumuşak bir el hissettim. Acı başka, bir kadının bana işkence yapması başkaydı…

Hiçbir şey olmadı o gün. Sesim bile zor çıktı acıdan. O gün bir kadına işkence yapmayı üzerimde öğrettiler. 1-2 hafta sonra bana işkence yapan kadını, sesinden tanıdım, DGM kaleminde gördüm. Askeri savcının biri kadının içine düşecek gibiydi. Yanlarına yaklaştım ve ‘Kusura bakmayın o gün gözlerim bağlıydı, siz asıl nasılsınız’ dedim. Kızaran işkenceci hızla yanımdan uzaklaştı. Askeri Savcı ne oluyor ya hu deyince o bir işkenceci dedim Savcı dondu kaldı… “

Avukat Efkan Bolak’ın anlattıkları mahkeme kayıtlarına geçen bilgiler.

İşkenceyi bir sorgulama yöntemi olarak kullandığını itiraf eden Eymür hakkında, bu ülke savcılarının tüyünü bile kıpırdatmaması bunun en önemli göstergesi sayılmalı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) yaptığı suç duyurusundan bir sonuç çıkmayacağını söylemek bir kehanet olmasa gerek.

Kimsenin, “Eymür’ün itirafları 1990’lı yıllarda olmuş, zaman aşımına uğramış” diyebilme durumu olamaz. İşkence evrensel bir suç ve zaman aşımı söz konusu değil.

SUÇ MAKİNESİ KARŞISINDA GAZETECİLERİN PERİŞAN HALİ

Tahincioğlu’nun röportajından sonra bu kez bu suç makinesini Halk TV’de beş gazeteci programlarına konuk ettiler.

Moderatörlüğünü Özlem Gürses’in yaptığı programda gazeteciler İpek Özbey, İsmail Saymaz, Cengiz Erdinç, Hakan Çelenk konuk ettikleri Mehmet Eymür’e sorular yönelttiler. Beş gazeteci Türkiye’de sanki ilk kez işkence olayı duyuluyor gibi şaşkınlık sergilemeleri ise gerçekten şaşılacak bir şeydi.

Karşılarındaki şahıs, “Ben işkence yaptım” diyor ve kendince uygun bulduğu işkence yöntemlerini iyi bir şey yapmış gibi anlatıyor.

Bu suç makinesi kendisini mahkeme yerine koyup yakaladığı kişinin “suçlu” olduğuna karar veriyor ve “suçlu olduğunu bildiği” kişiye itirafta bulunması için işkence yapıyor. 5 gazeteciden birisi de “işkence suç” diyemedi. İpek Özbey, “Yaptığınız meşru mu?” diyecek oldu ise de cümlesini bitiremedi.

İşkenceyi açıkça bir sorgulama yöntemi olarak savunan Eymür, “Şu an daha ağır işkenceler var” diye bir tablo ortaya koydu. Beş gazeteci arkadaştan biri de çıkıp “Bugün neler yapılıyor” demeye cesaret edemedi.

Malum, demokrat dünyada adı işkence ile anılan Türkiye’de bu kelimenin geçtiği bir cümle bile kullanmak hayati risk taşıyor olabilir.

EYMÜR MÜ ABD AJANI, DOĞU PERİNÇEK Mİ?

Bu tartışmada dikkate değer bir başka taraf daha var. Eski MİT’çi Eymür’ün anlattıkları küllenmiş bir kavgayı da alevlendirdi. Kendisini “derin devlet” olarak tanımlayan kesimler arasında on yıllardır devam eden derin bir kavga var. Bu kavgalardan birisi de bir kesimin diğer kesimi Amerikancı olarak suçlamak.

Eymür, Perinçek’in CIA’nın adamı olduğunu öne sürdü. Hem de net konuştu:

”Perinçek’in hem ordu içinde yüzbaşılıktan başlayıp generalliğe kadar uzanan adamları var hem de MİT’te.  Perinçek, tamamen, İngiliz istihbaratıyla Amerikalıların adamıdır. Kesinlikle öyledir.”

“Perinçek’i hep hapiste tutmak lazım. o kadar çok insanın ölümünden mesul ki. Biz onu, Robert Kolej’deki İngiliz casusu öğretmenin evinde yakaladık.”

Eymür bunları söyler de Doğu Perinçek ekibi durur mu? Perinçek, CIA’nın adamı suçlamasına “Benim hayatım ABD ve İngiltere ile mücadele etmekle geçti” karşılığını verirken, çevresindekiler de karşı atağa geçti. Eski MİT’çinin hayatının yalanla geçtiğini öne süren Perinçek ekibi, Eymür’ün teşkilattan CIA bağlantısı deşifre olduğu için atıldığı iddiasında bulundular.

Dahası, Perinçek’in gazetesi Aydınlık’ta daha önceki kavgalar döneminde kullanılmış malzemelerden bazılarını da yeniden servis ettiler.

EYMÜR’ÜN İTİRAFLARI İŞKENCEYİ YENECEK SONUCU DOĞURMAYACAK

Yapılan haksızlıklar ve işkenceler sonrasında dindarlar genelde “Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah’ı var”, Aleviler “Mazlumun ahı, indirir şahı”, solcular da “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sözlerindeki anlama sığınıp teselli ararlar.

Tarih yazıları paylaştığım bir yazıda tarihten işkence örnekleri anlatmak istiyorum. Başka ülkelerin tarihlerini fazla bilmiyorum. Ama bizim tarihimizde o gün de bugün de işkence yapanlar hep yaptıklarının hesabını vermeden gittiler, gidecekler.

Size daha acısını söyleyeyim. Bugün haksızlıklar yapanlar da hesabını vermeden gidecekler. 1980 darbesinin lideri Kenan Evren ne kadar hesap verdi ise bugünküler de en fazla o kadar hesap verirler.

Dahası, bugünkülerini insanlık tarihi nasıl yazacak onu iktidardan nasıl gidecekleri belli edecek. Şundan emin olun. Bugün sizlerin “zalim” diye nitelendirdiğiniz kişiler, İslâm tarihine “en büyük kahramanlardan biri” olarak geçecek.

Eğer bundan şüpheniz varsa, dünü sadece İletişim Daire Başkanının oluşturduğu ekip tarafından yazılan tarihten okumuşsunuz demektir.


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version