‘‘Coğrafi konumu, 83 milyonluk nüfusundan kaynaklanan demografik gücü ve ekonomik dinamizmi sayesinde kaçınılmaz olarak bir bölgesel güç haline gelen komşumuz Türkiye, bizi büyülediği kadar endişelendiriyor da.’’
Le Monde’un İstanbul muhabiri Marie Jego söze böyle başlıyor. Ona göre Erdoğan on bir yıllık başbakanlık ve yedi yıllık cumhurbaşkanlığı döneminde önce Türkiye’de ‘‘ekonomik mucize” yarattı, fakat ardından Suriye, Libya, Kuzey Irak ve Kafkasya’da “ordusunu ve paralı askerlerini” sahaya sürerek geleneksel ortakları olan Avrupa ülkelerini ve Amerika Birleşik Devletleri’ni öfkelendirdi:
“Bir reformcu olan Recep Tayyip Erdoğan 2003’te başbakan olarak iktidara geldiğinde ülkesinin Avrupa Birliği’ne katılma planına en azından görünüşte gönülden inanıyordu.”
“Geriye bakıldığında Erdoğan’ın Eski Kıta’ya demir atma arzusu, orduyu başından defetme taktiği olarak görünüyor’’
‘‘İdeolojik aidiyeti yavaş yavaş, Erdoğan’ın erken dönem pragmatizminin ve başlangıçtaki gönüllü açılımlarının önüne geçti. Geriye dönüp bakıldığında, geçmişte yüksek sesle ve açıkça ilan ettiği Eski Kıta’ya demir atma arzusu, aslında mutlakıyetçiliğe doğru yürüyüşünü engelleyici konumda bulunan orduyu başından defetme taktiği olarak görünüyor.’’
“İçeride altyapı iyileştirildi, sağlık sistemi modernize edildi, GSYİH üç katına çıktı, bu nedenle siyasal İslam’ın Türkiye’deki lideri, otoriter sürüklenmesine rağmen 2002’den bu yana neredeyse tüm seçimleri kazandı.”
“Muhafazakâr tabanı için Hızır gibi bir adam”
“Nüfusun yaklaşık %30’u olan muhafazakar tabanı için Erdoğan, ürettiği drone’lar ve uyguladığı güç diplomasisi ile Türkiye’yi Batı ile kafa kafaya getiren, G20 kulübüne sokan, Hızır gibi bir lider olmaya devam ediyor.”
‘Kendisini eleştirenlerin güce aç yeni bir padişah olarak tanımladığı Erdoğan, amaçlarına uygun bir başkanlık sistemi kurdu. O bir yandan kadınlara kaç çocuk doğuracaklarını söylerken aynı zamanda tüm bakanları atayan ve para politikasını dayatan biri. Erdoğan’ın rüyası, mirasını inkâr etmekten asla vazgeçmediği, Cumhuriyet’in kurucusu, ‘Atatürk’ olarak bilinen Mustafa Kemal’e eş bir izi tarihe bırakmak.”
“Ancak son zamanlarda hava döndü. 2019 yılında yerel seçimlerde AKP, İstanbul ve Ankara da dahil olmak üzere birçok büyük şehri Kemalist muhalefete kaptırdı. Şimdi, döviz krizi ve çift hanelere çıkan enflasyon yüzünden karşısındaki rakiplerinin cephesi önemli ölçüde genişledi.’’
Hiperbaşkanlığa karşı blok
‘‘2001’de AKP’yi kuran eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan’ın yanı sıra Kürtler, merkez sağ milliyetçiler, Kemalistler ve hatta İslamcılar, hiper başkanlığa, yani tek adama karşı birleşmeye çalışıyorlar. Bu rejim ülke için felaket olarak görülüyor. Anketlerde popülaritesini kaybeden Erdoğan’ın siyasi sağlığına kavuşması için bir sonraki cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine, Haziran 2023’e kadar zamanı var.’’
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***