Şener Levent, KKTC’nin en önemli gazetelerinden Avrupa’nın Genel Yayın Yönetmeni… ‘Müzmin’ muhalif… Yazıları nedeniyle hapis yattı, gazetenin ofisi basıldı, hatta “tekbir” getirerek gazete basanların arasında belediye başkanları bile vardı. Elbette soruşturmadan hiçbir şey çıkmadı. Gazetedeki haberler nedeniyle yüzlerce dava açıldı, eski parayla milyarlarca lira tazminat talebinde bulunuldu, matbaası ateşe verildi. Rauf Denktaş’ın Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde “yandaş” olan bir gazeteci, Levent’i “vatan haini” ilan etti ve tüm gazete çalışanlarının “kanlarını içmenin helal” olduğunu yazdı. Hatta bir yazısı nedeniyle hapse girdiğinde arkasından kiralık katil bile gönderildi. Kiralık katil, Levent’e kısa sürede hayran olunca “işini bitirmeden” hapisten çıktı ve 20 yıl sonra bir telefonla durumu itiraf etti. Hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bile gazetenin “pespaye” olduğunu söyleyerek Kıbrıs halkını tavır almaya davet etti. Levent, 73 yaşında hala yazıyor, üstelik yazıları giderek “sertleşiyor”. Her fırsatta ve her ortamda Türkiye’nin KKTC’de ‘işgalci’ olduğunu söyleyen Levent, ülkesindeki son durumu, seçimleri, başbakanın görüntülerini “algı, kurgu, itibar suikastı” tamlamalarının ne anlama geldiğini Kronos’a değerlendirdi.
Ersin Tatar neden sürekli Türkiye’de ve il il dolaşıyor?
“Ben Osmanlı torunuyum” diye övünen Ersin Tatar’ın zamanını hep Türkiye’de geçirmesine ve adım adım orada dolaşmasına hiç şaşmamak gerek… Erdoğan aradığı kuklanın en makbulünü buldu… Şimdi de onu dilediği gibi oynatıyor… Türkiye halkı ise Kıbrıs gerçeklerini bilmediği için Tatar’ı da tüm toplumumuzun sözcüsü gibi kabul ediyor ve karşılıyor. Böylelikle Erdoğan da Kıbrıs’la ilgili görüşlerini Tatar’ın ağzından doğrulatmış oluyor… Erdoğan kendi seçimleri için onu kullanıyor diyenler var… Erdoğan’ın Tatar’ın desteğine ihtiyacı mı var? Kıbrıs söz konusuysa, Erdoğan’a en büyük destek CHP’den gelir… Hele de Türkiye’deki seçim arifesinde ‘Kıbrıs’ı ilhak edeceğiz’ dese, CHP ona karşı aday bile çıkarmaz herhalde… CHP yalnız Kıbrıs’ta değil, Suriye, Libya ve Irak’ta da Erdoğan’ın yanında… Fetihçi bir anlayışa sahip çünkü… Son tezkereye nasıl olup da hayır dediler, şaştım doğrusu… Şimdi mi akılları başlarına geldi?
Son yazınızda Fuat Oktay için “Kıbrıs’a vali olmaya özeniyor” demişsiniz ne demek istediniz?
Biz bugüne kadar Kıbrıs’taki TC Büyükelçisi’ne vali diyorduk. Ama Fuat Oktay öne geçti. Burada her işe karışıyor ve talimatlarıyla her şeyi yönlendiriyor… Zaten Türkiye’de ‘Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Bakan’ demek, ‘Kıbrıs Valisi’ demek… Kıbrıs 47 yıldır Türkiye’nin işgali altında… Ama işgalci bize rahat bir işgalci gibi davranamıyor. Neden? Çünkü egemen ve bağımsız bir devlet olarak takdim ediyor bizi dünyaya… Burada kurdurduğu devlet, meclis ve hükümet ile işgalini örtmeye çalışıyor.
AKP’YLE BİRLİKTE DİNCİLİK İLERİ NOKTAYA TAŞINDI
Türkiye’de 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra “alıştığımız” bazı tamlamalar var. Örneğin; “algı operasyonu, itibar suikastı, montaj, kurgu” vs. son dönemde Kıbrıslı liderlerin bazıları da kullanmaya başladı. Artık Kıbrıs’taki hükümetler de AKP’nin “yavrusu” gibi bir politika mı yürütüyor?
Kıbrıs’taki hükümetler yalnız AKP’nin değil, her zaman Türkiye’nin yavrusu oldu… AKP ile değişen tek şey dinciliğin, tarikatların çok ileri götürülmesi… Son skandal kasetle ‘İtibar kaybına uğradık’ diye sızlananlar boşuna sızlanıyor… Sanki itibarları mı vardı?.. AKP adaya müdahalesini eskisinden daha ileri taşıdıysa, bunda bizim muhalefetimizin de payı var… Türkiye’ye hala işgalci diyemeyen ve işgal altında olduğumuz halde hükümetçilik, mecliscilik, demokrasicilik oynayan bir muhalefet…
Kıbrıs halkına, “İslamofaşist bir rejimin buyruğu altında normal bir hayat yaşayabileceğinizi mi zannettiniz” cümlesiyle, vatandaşlarınızın Türkiye halkı (en azından yarısı kadar) gibi dönüştüğünü mü kastettiniz?
Biz adada Müslüman bir topluluğuz, ama hiçbir zaman bağnaz, fanatik bir dindar olmadık… Camilerimiz Cuma günleri bile boştu, yalnız bayramdan bayrama gidilirdi camiye… Şimdi ise sokaklarımızı ‘Ya Allah bismillah, Allah-ü ekber’ tekbirleri getirenler doldurdu… Bu da AKP rejimi sayesinde… Bu rejim İslamofaşist bir rejim… Türkiye’de yaptıklarını bize de empoze etmeye çalışıyor… Sivas Madımak’taki gibi bizi, gazetemizi taşlamaya ve yakmaya gelenler tekbirlerle geldiler… Ne yazık TC generallerinin emrinde olan polisimiz de linççilere kol-kanat gerdi…
MUHALEFET, ERDOĞAN’A LAF ETMİYOR
Kıbrıs’ta bu dönüşümden rahatsızlık duyan topluluklar, STK ya da siyasi partiler var mı? Hükümete ne ölçüde tepki verebiliyorlar, hükümet bu tepkilere karşı nasıl bir davranış sergiliyor?
Toplumumuzda bu durumdan rahatsızlık duyan siyasi parti ve örgütler var, ama ne yazık söylediklerini Ankara’ya söyleyemiyorlar. Ankara’nın buradaki kukla yönetimine söylüyorlar… Yani kukla hükümete sahici bir hükümet gibi davranıyorlar… Tatar’ı yerden yere vuruyorlar, ama Erdoğan’a hiçbir laf etmiyorlar…
Cenevre’de tekrar masaya oturulacağına ilişkin karar verildi. “Eşit uluslararası statünün tanınmaması”yla ilgili KKTC üzerine düşeni yapmıyor mu? Yoksa “garantör devlet” Türkiye’ye olan güven mi sorgulanıyor?
İpler Türkiye’nin elinde oldukça KKTC asla tam bağımsızlığını ilan edemez. Bizim Kıbrıs’ta Kıbrıslı Rumlarla çözüm için anlaşmamız, ancak Türkiye’nin baskısından kurtulmamızla mümkün… Yani, biz önce Türkiye ile sorunumuzu çözmek zorundayız… Türkiye iki devlet tezini, görüşmeleri tıkamak için masaya sürdü. Çözümsüzlük çözümdür stratejisinden hiç vazgeçmedi çünkü… Kıbrıs ancak yeniden birleşirse, burada huzur ve refah olur…
RUMLAR DOĞALGAZ PAYINIZI VERELİM DİYOR TÜRKİYE İSTEMİYOR
KKTC, nasıl bir yapılanma olursa refaha erer? Rumlar 1974’ten sonra Türkiye’den gelenler için “ vatandaşlık vermeyeceğiz” şartını devam ettirir mi?
1974’ten sonra Türkiye’den adaya taşınan nüfusa Rumlar “yerleşik” diyorlar. Herhangi bir çözüm durumunda burada doğanlarla, Kıbrıslılarla evlilik yapanların vatandaş olmasına razı gibi görünüyorlar, ancak geriye kalanları asla kabul etmiyorlar…
Doğu Akdeniz’de bulunması olası doğalgaz için işbirliği mümkün mü sizce? Bu durumda Türkiye’nin tavrı ne olur?
Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları konusunda Türkiye Kıbrıslı Türklerin haklarını koruma bahanesi ile sondajlar yapıyor… Ancak ABD izin vermedikçe bu araştırmalarını ileri götüremez… Bizim bu konuda da Rumlarla anlaşmamıza Türkiye engel oluyor. Rum tarafı bizim payımızı nakit olarak bir fona yatırmaya hazır olduğunu açıkladı. Ama Türkiye bunu reddediyor.
MUSTAFA AKINCI TÜRKİYE’NİN MÜDAHALESİYLE DEVRİLDİ
Türkiye, KKTC’deki seçimlere nasıl müdahale etti ve halk bunu nasıl fark etmedi?
Türkiye’nin seçimlerimize müdahalesi ilk kez değil… Her zaman oldu bu müdahale… 1973’te Dr. Fazıl Küçük Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Muavinliği seçiminde Türkiye’nin baskısıyla Rauf Denktaş’a karşı adaylıktan zorla çektirildi… Ahmet Mithat Berberoğlu da aynı seçim sırasında TC Elçiliği’nde tutuklanarak tehditle adaylıktan çektirildi… 1968 yılındaki seçimlerde de Hakim Zeka Bey Dr. Küçük’e karşı adaylıktan çektirilmişti. 2000 yılındaki KKTC Cumhurbaşkanlığı seçiminde Rauf Denktaş ile 2. tura kaldığı halde, Derviş Eroğlu MİT tarafından tehdit edilerek adaylıktan çektirildi… Ve nihayet son seçim işte… Mustafa Akıncı da AKP’nin kaba müdahalesiyle devrildi… UBP’ye başkan kim olursa olsun fark etmez… Hepsi de Ankara’nın uşağı. Ama AKP içinde bu konuda bölünmeler var gibi görünüyor. Bu da başka bir çıkar kavgası herhalde… Sanırım bu meselede Tayyip Erdoğan için hava hoş!
‘TÜRKİYE’NİN BAŞINDA MAFYA ÇETESİ VAR’
Türkiye’de uzun süredir “alışkın” olduğumuz siyaset-mafya ilişkisi Sedat Peker paylaşımlarının ardından KKTC’de de ifşa oldu. Başbakanın istifası ve ardından “kurgu” açıklamaları vs. yaptı. Toplumun bu görüntülere karşı tepkisi ne oldu?
Türkiye’nin başında Ahmet Şık’ın da dediği, gibi bir mafya çetesi” var. Kıbrıs’ın kuzeyinde karşı karşıya gelen iki mafya oluştu. TC mafyası ve yerli mafya… Her sözüne güvenemeyeceğimiz Sedat Peker’in açıklamaları bu yönde değerlendirilmeli bence…
20 Temmuz’un “bayram” olmasına neden karşısınız?
20 Temmuz Kıbrıs’ın en trajik günüdür. Ama kuzeyde işgalcilerle şenlik yapılır, güneyde ise yas tutulur. Acıların bayramı olmaz! Bir gözü gülen, bir gözü ağlayan insan olur mu?
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***