Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Erdoğan: Bizi denklemin dışına çıkarmak isteyenlerin oyunlarını görüyoruz

Hulusi Akar'dan 'kimyasal silah' açıklaması


Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.

“Dünya borsalarındaki şişkinlik basılan fazla paraların kendisine gidecek yer bulamamasından kaynaklanıyor.”

Konuşmanın satır başlıkları şu şekilde:

“İzmirli depremzede vatandaşlarımızı 2+1 konutları 160 bin lira ile 180 bin lira, 3+1 lira konutları 220 bin lira ile 260 bin lira arasında maliyetinin çok altında fiyatlarla ev sahibi yapıyoruz. İzmir’de de bir sözümüzü daha yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Yeni, güvenli, konforlu yuvalarının İzmirli vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.”

“Yıllarca dünya ortalamalarının çok üzerinde borçlanmak zorunda kalan bir ülke olduk. Türkiye geçtiğimiz 19 yılda demokraside ve kalkınmada çok büyük bir değişim yaşamıştır. Bu değişimin etkilerini insanlarımızın günlük hayatlarından, ülkemizin uluslararası alandaki konumuna kadar her yerde görmek mümkün. Atılan her adımın gerisinde verilen büyük bir mücadele ve yapılan fedakarlıklar vardır.

Çok partili siyasi hayata geçişimizden sonra tek parti faşizminden beslenen vesayeti güçlendirmek isteyenler hep olmuştur. Kimi zaman siyasi ve ekonomik krizlerle, kimi zaman darbelerle milletimize ağır yükler bindiren bunun ekonomik maliyeti de vardır. Yüksek borçlanma maliyetinin karşılığını yatırıma, üretime, istihdama kavuşarak değil, şantaja maruz kalarak aldık. Parlamenter sistemde hiçbir hükümetin bu şantaja karşı durabilecek gücü olmadığı için ülkemiz siyasi istikrarsızlık batağına mahkum edildi.

‘FİYAT ARTIŞLARI YATIRIMI, ÜRETİMİ DOĞRUDAN ETKİLEMEZ’

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sayesinde bu mücadeleyi verebilecek dirayete ve azme kavuştuk. Kurdaki hareketlerin etkisiyle yükselen enflasyonla yükselen ekonomik sıkıntılar elbette vardır. Fiyatlardaki düzenli artışı ifade eden enflasyonun olduğu yerde yatırım olmayacağı, üretim azalacağı, istihdam düşeceği için dengeler bozulur. Sadece kurdaki yükselişe bağlı olarak ortaya çıkan fiyat artışıyla yatırımı, üretimi, istihdamı doğrudan etkilemez. Velev ki bunun adı enflasyon olsa bile, dünyaya baktığımızda ülkelerin enflasyonu yenmek için farklı politikalar izlediğini görüyoruz. Kimi faizi artırmış, kimi döviz çıpası kullanmış, kimi enflasyon hedefine gitmiştir. Geçmişte enflasyon sorunu bulunmayan ülkelerin ortak özelliği cari açık vermemeleridir.

Dünyada bir süredir yaşanan ve salgın süreciyle hızlanan gelişmeler ekonomik işleyişin klasik iktisat teorileriyle açıklanamayacak yeni bir seviyeye evrilttiğini işaret etmektedir. Küresel ekonomi yeni sınamalar karşısında ciddi bir bocalama içindedir. Salgın sürecinde izlenen politikalarla birlikte Fed’in 2008 öncesi 750 milyar dolar olan bilanço büyüklüğü bugün 8,5 trilyona ulaştı. Küresel ekonomideki handikaplar aşılabilmiş değildir. Araştırmalar, Amerika’daki şirketlerin yüzde 17’sinin aldıkları kredinin bırakın ana parasını, faizini bile ödeyemeyecek durumda olduklarını gösteriyor. Aynı şekilde, dünya borsalarındaki şişkinlik, basılan fazla paranın kendisine gidecek yer bulamamasından kaynaklanıyor.

Üretici fiyatları enflasyonu Amerika’da yüzde 9’u Almanya’da yüzde 18,4’ü, Çin’de yüzde 13,5’i gördü. Alınan tedbirlerle bu üretici enflasyonu rakamlarının tüketici enflasyonuna kısmen daha düşük yansımış olması küresel ekonominin önündeki hayati sorunları ortadan kaldırmıyor. Faiz artırımına gitmeleri veya parasal daralmaya yönelmeleri zor gözüküyor. AB tarafında da parasal genişlemeye devam etme ve faiz artırımından uzak durma yaklaşımı hakimdir. Çin’in de ciddi bir finansal genişleme politikasıyla parasının değerini düşürmeyeceği anlaşılıyor. Karşımızdaki bu tablo bizi bir tercihe zorlamıştır.

‘EKONOMİ SAVAŞINDAN ZAFERLE ÇIKACAĞIZ’

Ya ülkemizden eskiden beri hakim olan anlayışı sürdürecektik, ya da kendi önceliklerimize göre yolumuza devam ederek tarihi bir mücadeleyi göze alacaktık. Biz mücadeleyi tercih ettik. Geçmişten beri her alanda olduğu gibi finansal kriz yönetimlerinde de çok büyük birikim ve tecrübe sahibi bir ülke olarak dünyanın içinden geçtiği dönemde fırsatları değerlendirmekte kararlıyız. Ülkemizi denklemin dışına itmek isteyenlerin kur, faiz ve fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunları görüyoruz. Biz aynı oyunu vesayetle mücadelemizde gördük. Biz aynı oyunu terör örgütleriyle mücadelemizde gördük. Biz aynı oyunu darbe girişimlerinde gördük. Biz aynı oyunu uluslararası nice hadisede, nice platformda gördük. Ülkemizin bunca tuzaktan, badireden nasıl çıkardıysak Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu ekonomik kurtuluş savaşından da zaferle çıkartacağız.

Biz geçmişte uzunca bir süre denenmiş ama bir türlü sonuç alınamamış yüksek faiz, düşük kur kısır döngüsü yerine üretim, yatırım, istihdam, büyüme odaklı ekonomi politikasında ülkemiz ve milletimiz için en doğrusunu yapmakta kararlıyız. Kurun piyasadaki hareketlerini bunun için takipte özellikle kararlıyız. Yatırımı, üretimi, ihracatı bu yüzden teşvik ediyoruz. Felaket tellallarının gürültülerini bunun için dikkate almıyoruz. Mandacı iktisatçıların reçetelerine bunun için itibar etmiyoruz. Fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara da göz açtırmayacağız, hepsinin tepesine tepesine bineceğiz. Bu politikayla biz ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı, hangi risklerle karşı karşıya bulunduğumuzu, sonunda ne elde edeceğimizi gayet iyi biliyoruz.

‘KUR ÜZERİNDEN KUMAR OYNANMASINI ENGELLEDİK’

Çin’le Avrupa arasındaki en büyük ve kabiliyetli imalat sanayiini kurduk. Pekin’den Londra’ya kadar, bütün bu bölgede en güçlü lojistik altyapısı ülkemize aittir. Swap işlemlerini yakından izlemek suretiyle küresel para cambazlarıyla işbirliği yaparak, kendi ülkelerini soymayı alışkanlık haline getirenlerin önünü kestik. Bireysel yatırımcıların ve geliri döviz olmayanların dolarla borçlanmasına imkan tanımayarak kur üzerinden kumar oynanmasını engelledik. Bugün ülkemizde geçmişten farklı olarak bireylerin döviz borcu değil, bankalarda ve yastık altında ciddi bir döviz varlığı vardır. İhracat ve ithalat işi olanlar dışında kayda değer düzeyde döviz borcu olan şirketimiz yoktur. Bankalarımızın açık pozisyonları bulunmuyor. Bütçe performansımız oldukça yüksek bir seviyededir. Büyük altyapı projelerini önemli ölçüde bitirdiğimiz aiçin acil finansman ihtiyacımız da kalmadı.

YİP modeli sayesinde devam eden projelerimizde kamu finansmanına yük getirmiyoruz. turizm gelirlerimiz hızla artıyor. Savunma sanayimiz ülkemizin en önemli gelir kalemlerinden birine dönüşüyor. İstikrarsızlık bölgelerindeki başarılı kriz yönetimimiz insani ve siyasi hareket alanımızı genişletiyor. Karadeniz’de bulduğumuz doğalgaz enerji konusundaki umutlarımızı güçlendirdi. Fazla vermeye başlayan cari denge, attığımız adımların amacına uygun sonuçlar doğurduğuna işaret ediyor. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bu tespitimiz ülkemizin bugüne kadar yaşadıklarından çıkardığımız derslere dayanmaktadır.

Faizin sebebini belirleyecek olan ülkenin ihtiyaçlarıdır. Ülkemizi mandacı iktisatçıların arzuladığı şekilde küçültecek, insanlarımızı açlığa yoksulluğa mahkum edecek politikaları reddediyoruz. Bunun yerine sorunlarımızı kendi çözümlerimizle aşacak adımları atıyoruz. Yeni küresel sistem arayışları ve ülkemizin sahip olduğu güçlü altyapı böyle bir mücadele için bize geçmişte olmadığı kadar uygun bir zemin sunmaktadır. Küresel finans çevrelerinin ülkemizi bunca zamandır ekonomik boyunduruk altında tutanların şimşeklerini üzerimize çektiğimizin de elbette farkındayız. Ülkemizin ve milletimizin ekonomik kurtuluşu için böyle davranmamız gerekiyor. Biz de işte bunu yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Bu politikanın insanlarımızın günlük hayattaki olumlu yansımalarını görmeye başlayacağız.

Türkiye olarak hamd olsun sağlık hizmetlerinden aşıya kadar her konuda salgınla mücadelede iyi bir yerdeyiz. Okullarımızda eğitim öğretim sürüyor, işyerlerimiz çalışıyor. İnsanlarımız günlük hayatlarını sürdürüyor. Sahip olduğumuz bu imkanları kullanmaya devam edebilmemiz için tedbiri elden bırakmamamız gerekiyor. Bizim sadece biraz daha dikkatli olmaya ihtiyacımız vardır. Aşı olmayanların veya aşısı eksik olanların bir an önce sağlık kuruluşlarımıza başvurmaları tavsiyemizi hatırlatıyoruz. Bundan sonra da salgınla mücadelede dünyanın önünde giderek ülkemizi bu musibetin sıkıntısından koruyacağına inanıyorum.”

 

 

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version