İstanbul Ticaret Odası (İTO) Meclisi’nin 11 Kasım’da aldığı kararla İstanbul’da 230 gram ekmek 2,5 lira oldu. Türkiye’nin genelinde de 230 gramlık bir ekmeğin ortalama fiyatı 2-2,5 lira arasında seyrediyor.
Ancak ekmek üreticilerine göre bu fiyat, un fiyatlarındaki artış nedeniyle artık ekmeğin maliyetini dahi karşılamıyor.
Ekmek Üreticileri İşverenleri Sendikası Genel Başkanı Cihan Kolivar, İstanbul’da ekmeğin ilçeden ilçeye değişerek 4-5 lira arasında satılacağını söyledi.
Kolivar, yüksek maliyetler nedeniyle fırınların 10 güne kadar kepenk kapatmaya başlayacaklarını ifade etti.
İstanbul Halk Ekmek (İHE) ise 250 gramlık normal ekmek dışındaki ambalajlı ürünlere yüzde 47’ye varan oranda zam yaptı.
DHA’nın haberine göre, İTO 12 No’lu Ekmek Un ve Unlu Mamuller Meslek Komitesi Başkanı Hasan Demir ekmeğin 3 lira olması gerektiğini belirtti.
Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı ise yaptığı yazılı açıklamada, ekmeğin 4-5 TL olacağı şeklindeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını kaydetti:
“Evet, ekmeğin temel girdilerinde, hissedilir bir yükseliş söz konusudur. Un fiyatları, maya fiyatları, elektrik, doğal gaz ve su fiyatları her gün değişmektedir.”
“Ancak bu demek değildir ki; vatandaşlarımızı ekmeksiz bırakacağız. Tüketicimizin mağdur edilmemesi, esnafımızın daha da büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalmaması için mutlaka ama mutlaka gereken yapılacaktır.”
Artan maliyetler
Ekmek üreticileri, 2021 yılı başından itibaren buğday ve un fiyatlarında hızlı bir artış yaşandığını söylüyor.
Ekmek Sanayii İşverenler Sendikası’na göre, “döviz kurlarında yaşanan artışlar, buğday rekoltesinin düşüklüğü, bazı kişi ve kurumların buğday stoklamaları gibi nedenlerle” Nisan ve Kasım aylarında un fiyatları yüzde 85 arttı.
BBC Türkçe‘ye konuşan Ekmek Sanayii İşverenler Sendikası Başkanı Çetin Keçeli, son zamlarla birlikte fırıncıların giderek daha zor durumda kaldığını belirtiyor:
“Ekmeğin maliyetinde, yüzde 33 seviyesinde bir un maliyeti bulunurdu. Ancak son un zamlarıyla birlikte bu seviye yüzde 48’lere kadar çıktı.
“Haziran ayında bakanlıktan un fiyatlarındaki artışın bir an evvel önlenmesini talep ettik. Bakanlık bazı değirmenlerden, fırınlara çuvalı 195 liraya un verilmesi yönünde söz aldı. Ancak bu sözler tutulmadı. Şu anda piyasada çuvalı 280 lira ve üstünde un fiyatları var.”
“Eğer değirmenler unun çuvalını söz verdikleri gibi 180-190 liradan vermekten imtina eder ve Toprak Mahsulleri Ofisi de fırınlara yardımcı olmazsa, ekmeğin 2,50 liradan satılması maliyeti karşılamaz. Ekmekte yeni bir tarifeye geçmek zorunda kalacağız.”
‘Fiyat artışı kaçınılmaz’
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez ise ekmekte fiyat artışı yaşanmasının “kaçınılmaz” olduğu görüşünde:
“Sadece un değil; su, elektrik, doğal gaz gibi girdilerde de ciddi bir artış yaşanıyor ve bunun da ekmek fiyatına yansıması gerekiyor. Eğer belirli bir zam yapılmazsa, bu sefer fırınların kapatılmasına ve ekmek kuyruklarına şahit olacağız.”
Ekmek fiyatlarında zam, illerdeki fırıncılar odalarının resmi başvurusunun Valilikler tarafından kabulüyle yapılabiliyor.
BBC Türkçe’ye konuşan tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, ekmek fiyatlarının halen baskılandığını ama bunun uzun süremeyeceğini söylüyor:
“Hasat sezonuna başladığımızda buğdayın tonu 2,500 liraydı, şu anda 4,000 liraya dayandı. Dolayısıyla un sanayicileri de buna uygun olarak un fiyatlarını artırdı.”
“50 kiloluk un çuvalının fiyatı 170-180 liraya iken şu an bazı yerlerde 340 liraya kadar çıktı, yani yüzde 100’e yakın bir artış yaşandı. Bu zammın bir şekilde ekmeğe de yansıması gerekiyor ancak fırıncı ekmek fiyatını kendisi artıramıyor.”
Yıldırım’a göre, sadece un değil kira ve enerji fiyatları gibi maliyeler artmaya devam ettikçe ekmeğe zam yapmamak, fırıncıların batması anlamına gelecek.
Türkiye’nin buğday üretimi azaldı
Türkiye yakın geçmişe dek buğday üretiminde tamamen kendi kendine yetebilen bir ülke konumundayken, 2019-2020 sezonu itibarıyla bu tablo değişmeye başladı.
Un ve ekmeğe yapılan zamların temel nedenlerinden biri olarak, Türkiye’nin bu yılki buğday üretiminin ciddi seviyede azalmış olması olarak gösteriliyor.
Güncel Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’nin bu yıl buğday rekoltesi, yüzde 13 azalarak yıllık 17,5 milyon ton seviyesinde gerçekleşecek.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez’e göre Türkiye’nin bu yıl buğdayda kendi kendine yeterlilik seviyesi yüzde 80’lere indi.
Buğday rekoltesinin azalmasında karşımıza çıkan nedenlerden ilki, kuraklık.
Türkiye’nin genelinde hissedilen ancak buğday üretiminde özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini etkileyen kuraklığın bu yıl buğday verimini oldukça düşürdüğü değerlendiriliyor.
Yıldırım, “Türkiye bu sene çok ciddi bir kuraklık yaşadı. Normalde yıllık 20 milyon ton buğday üretimi olan Türkiye, bu sezon başladığından beri ithalat yapmak zorunda kalıyor” diyor.
Tarım Mahsulleri Ofisi’nin 30 Haziran’dan bu yana 6. kez buğday ithalat ihalesi açtığını söyleyen Yıldırım, döviz kuruna bağlı olarak buğday fiyatlarının da arttığını belirtiyor.
Suiçmez ise yurt dışından alınan buğdayın fiyatının giderek arttığını söylüyor:
“2021’nin ilk aylarında buğdayı yurtdışından ton başına 250 dolara alırken, şimdi o da 350-400 dolara yükseldi, yani 4 bin liranın üstüne çıktı.
“Kendi çiftçimize yeterli destek vermediğimiz için çiftçi üretimden çekiliyor, TMO da mecburen yurtdışından yüksek fiyata alıp iç piyasaya daha düşük fiyatta satma yoluna gidiyor.”
Ekili buğday ekili alanları azalıyor
Öte yandan resmi verilere göre Türkiye’nin ekili buğday ekili alanları her geçen yıl azalıyor.
Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, sadece son 10 yıl içerisinde 9 milyon hektar buğday ekili alanın şu an itibariyle 6,8 milyon hektara kadar gerilediğini belirtiyor.
Ekmek Sanayii İşverenler Sendikası Başkanı Çetin Keçeli’ye göre un ve ekmek fiyatlarında kalıcı bir düşüş yaşanması için, buğday üretimini artırılması gerekiyor:
“Tarımla uğraşanlar karşılığını alamadığı için buğday ekimi giderek azalıyor. Son yıllardaki politikaların yetersizliği sebebiyle artık buğdayı bile ithal ediyoruz. Çiftçiye teşvik sağlanarak buğday üretiminin artırılması gerekiyor.”
TÜİK verilerine göre tarımsal girdi maliyetleri Eylül ayı itibarıyla yıllık bazda yüzde 27,79 arttı.
Bu seviyenin bile oldukça yüksek olduğunu değerlendiren uzmanlar, tarımsal girdi fiyatlarında TÜİK’in verilerinin çok daha üzerinde bir artış yaşandığını belirtiyor.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, “Gübrenin yüzde 200’den fazla zamlandığı bir ortamda TÜİK, gübre fiyatlarındaki artışın yüzde 71 olduğunu açıklıyor” diyerek, artan gübre fiyatlarının üreticiye etkisini şöyle anlatıyor:
“Çiftçinin en temel gübrelerinden biri olan üre, dünyadaki doğal gaz zamlarına da bağlı olarak sürekli arttı. Haziran 2020’de ton fiyatı 1,800 TL olan üre gübresi; Haziran 2021’de 4,100 TL, Ekim’de 9,000 TL, şu anda ise 11,700 TL oldu.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***