CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Sezgin Tanrıkulu, Karar TV’de yayınlanan “Bi Karar Ver” programında gazeteciler Yıldıray Oğur ve Elif Çakır’ın sorularını yanıtladı. Tanrıkulu, “Darbe döneminden daha ağır, adil işlemeyen bir yargı süreci var” dedi.
Geçmişte sıkıyönetim yargıcına, savcısına gidebildiklerini ama bugün yapmadıklarını kaydeden Tanrıkulu, “Şunu bir hukukçu olarak söyleyebilirim: Türkiye, darbe dönemlerinden daha ağır bir yargı krizi yaşıyor. Bakın darbe dönemlerinde, ki o dönemleri hatırlıyorum, avukatlık da yaptım, daha öğrenciyken duruşmalarda bulundum, o dönem ulaşılabilir bir yargı vardı. Sıkıyönetim yargıcına gidebiliyorduk, savcısına gidebiliyorduk, Devlet Güvenlik Mahkemeleri bakımından da öyleydi ama şimdi adil işlemeyen bir yargı düzeni var” ifadelerini kullandı.
‘ADLİ TIP YETKİSİ ÜNİVERSİTE VE ARAŞTIRMA HASTANELERİNE VERİLMESİ LAZIM’
Cezaevlerindeki ağır hasta mahpusların durumuna ilişkin bir soru üzerine Tanrıkulu, hasta mahpuslara ilişkin nihai kararın Adli Tıp Kurumu’na verilmiş olmasının yanlışlığına dikkat çekerek, “Van’daki bir hasta infaz erteleme isteyecekse İstanbul Adli Tıp’a, o kurulun karşısına bizzat çıkacak. Oysa doğru olan bu yetkinin Adli Tıp Kurumu’yla birlikte araştırma hastanelerine, üniversite hastanelerine verilmesi lazım. Biz Adli Tıp’a güveniyoruz da neden bir üniversitedeki hocalara güvenmiyoruz? Aynı etiketli hocalar, niye onlara güvenmiyoruz? İktidar Adli Tıp eliyle bunu da kendi tekelinde tutmaya çalışıyor. Bütün araştırma hastanelerine evrilirse bu yetki kontrol edemez, kimin tahliye olup olmayacağını kontrol edemeyeceği için bu düzenlemeyi getirmedi, getirmiyor” şeklinde konuştu.
Serbest Görüş:
‘12 EYLÜL DARBESİNDEN SONRA BİLE BU KADAR DEĞİLDİ’
Son 4-5 yılda kitlesel mağduriyetler oluşturulduğunu, insanların okudukları okul, para yatırdıkları banka ya da katıldıkları kermese bakılarak terör örgütü üyeliğinden cezalandırıldığını anlatan Sezgin Tanrıkulu, “Kitlesel mağduriyetler oluşturuldu, belli yurttaşlarımıza karşı. Cemaatle bir vesileyle bağ kurmuş, okuluna gitmiş, kermesine katılmış, bankasına para yatırmış, ne bileyim okulunda öğretmenlik yapmış insanlar doğrudan doğruya örgüt üyeliğiyle cezalandırıldılar, adil olmayan süreçlerden sonra. Ve Cumhuriyet tarihinde olmadığı kadar kadın hükümlü ve tutuklu oluştu. E bunların çocukları var, bebekleri var. Hamile kadınlar çok ağır biçimde gözaltına alındılar, tutuklandılar. 12 Eylül darbesinden sonra bile bu kadar değildi. Bunun onda biri bile değildi” değerlendirmesinde bulundu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***