Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Ameliyat sonrası hücreye konulan kanser hastası Kanat’ın mektubu: Öldüm öldüm dirildim

Ameliyat sonrası hücreye konulan kanser hastası Kanat’ın mektubu: Öldüm öldüm dirildim



Bold’dan Sevinç Özarslan’ın haberine göre, tümör, tükürük ve lenf bezlerine yayıldığı için boğazına 60 dikiş atılan Kanat, daha dikişleri alınmadan taburcu edildi. Üstelik 35 dikişi hastanede patladığı için yeniden dikilmişti. Doktorun hijyenik bir ortamda kalması gerektiğini söylediği Kanat, o haliyle karantina hücresine kapatıldı.

“KİRLİ BİR YASTIK, ORTASI ÇUKUR KİRLİ BİR YATAK”

Tek başına kaldığı hücre ise kendisinin ifadesiyle pislikten geçilmiyordu. Hasta ve ameliyatlı haliyle tam iki saat hücreyi temizlemek zorunda kaldı. Koğuştan üç çöp poşeti büyüklüğünde çöp çıktı. Kirli bir yastık, ortası çukur kirli bir yatakta uyumak zorunda kalan Kanat’a o gece yemek, sabah da kahvaltı verilmedi. Cezaevine girişte ilaçları alındığı için bütün geceyi ağrı içinde geçirdiğini söyleyen Kanat “Öldüm dirildim.” dedi.

YARGITAY KARARI BOZDU

Gülen Hareketi soruşturmaları kapsamında 24 Temmuz 2016’da tutuklanan Hakan Kanat, Bylock, Bank Asya hesabı, çocuğunu KHK ile kapatılan okullara gönderme ve Kırşehir’de kapatılan bir öğrenci yurdunda müdürlük yaptığı için 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay, verilen cezayı fazla bulduğu için kararı bozdu. 2 Kasım’da yeniden yargılanmaya başladı.

Beş yıldır Kırşehir E Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan 40 yaşındaki Hakan Kanat’a geçen ay tiroid kanseri teşhisi konuldu. Kırşehir’den Ankara Sincan Cezaevi’ne sevk edilen Kanat, 21 Ekim’de Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıd Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ameliyat edildi.

“AÇ SUSUZ İLAÇSIZ BİR GÜN BİR GECE GEÇİRDİM”

Zor bir ameliyat geçiren Kanat, taburcu edildikten sonra hapisteki ilk gecesini şöyle tarif etti: “Kirli bir yastık, bir tabak, bir sabun, bir plastik kaşık ve iki tane çarşaf, ikisi de üst, alt yoktu. Birini altta kullan dedi. Sonra kirli, ortası çukur bir yatak getirildi. İlk gün akşam yemeği verilmedi. Ertesi gün de kahvaltı verilmedi. Ben buraya gelmeden yarınki kahvaltı dağıtılıyor. O yüzden aç, susuz, ilaçsız bir gün bir gece geçirdim.”

“ENFEKSİYON KAPMAMAM GEREKİYOR”

Koğuşta ketıl olmadığı için sıcak bir çay içemediğini söyleyen Kanat, “Koğuşta TV yok, ketıl yok, masa yok, bıçak yok, tabak-bardak yok, anlayacağın bir yatak, bir dolap, mutfak tezgahı, mutfak dolabı, bir sandalye, WC ve banyo vardı. Gerisi boş. Burada kaldım ve şu an kalmaya devam ediyorum. Benim ameliyattan sonra enfeksiyon kapmamam için her şeyi çok temiz olması gerekirdi. Söyledim, ne yapalım elimizde başka yok denildi.” ifadelerini kullandı.

“Çarşamba günü mahkum koğuşundan Sincan 3 Nolu L Tipi CİK’te getirildim. Girişte ilaçlarımı aldılar, o gece ilaçlarımı içemedim. Ağrıdan öldüm öldüm dirildim. Sabah hasta ve ameliyatlı halimle kurum müdürüne çıktım. Durumu söyledim, ilaçlar verildi.

Bu sefer de nasıl kullanacağım söylenmedi. Perşembe mesai öğleye kadarmış. Ertesi gün 29 Ekim bayramı olduğu için. Kurum revirinde çalışan doktor geldi, yarım yamalak söyleyip gitti. Girişte bana kirli bir yastık, bir tabak, bir sabun, bir plastik kaşık ve iki tane çarşaf, ikisi de üst, alt yoktu. Birini altta kullan dedi. Sonra kirli, ortası çukur bir yatak getirildi. Koğuşa getirildi. koğuş tek kişilik, hücre tipi yani. Koğuş pislikten geçilmiyordu. Tam 3 büyük çöp poşeti çöp çıktı. O hasta ev ameliyatlı halimle tam 2 saat temizledim.

Benim ameliyattan sonra enfeksiyon kapmamam için her şeyi çok temiz olması gerekirdi. Söyledim, ne yapalım elimizde başka yok denildi. Koğuşta TV yok, ketıl yok, masa yok, bıçak yok, tabak-bardak yok, anlayacağın bir yatak, bir dolap, mutfak tezgahı, mutfak dolabı, bir sandalye, WC ve banyo vardı. Gerisi boş. Burada kaldım ve şu an kalmaya devam ediyorum.

Perşembe günü sabah baş memura çıktım. Ketıl, masa, yatak değişimi ve ikinci battaniye istedim. Yatak değiştirildi. Eski yatağa göre az iyi ama kullanılmış. Battaniye temiz. Masa ve ketıl veremeyiz. Ama günlük memurlar sana birkaç defa sıcak su versinler dedi. Daha bir bardak sıcak su gelmedi. Kahvaltı için paket çay veriliyor ama ketılın olmadığını bildikleri halde sıcak su verilmiyor. Anlayacağın çaya hasret kaldım.

İlk gün akşam yemeği verilmedi. Ertesi gün de kahvaltı verilmedi. Ben buraya gelmeden yarınki kahvaltı dağıtılıyor. O yüzden aç, susuz, ilaçsız bir gün bir gece geçirdim. 24 saat sıcak su var deniliyor. Ben yarım saat ancak sıcak su görebildim.

Burada sabah namazını kılıp yatıyorum. 8’de sayımda kalkıyorum, aç karnına 2 ilaç içiyorum. Yarım saat sonra kahvaltıda ne verildiyse onu yiyorum. Sonra antibiyotik ve D3 vitamini alıyorum. Sonra kuşluk namazı, Yasin + Fetih + 1 cüz Kuran ve dua ediyorum.

Koğuşta saat başı 10-15 dakika yürüyorum. Günlük 1,5 saat avluya başka yere çıkma hakkım var ama hem hava soğuk hem ameliyatlı olduğum için ben çıkmıyorum. Sonra öğlen yemeği, sonra azıcık uyku, sonra ikindi namazı, sonra kitap gazete (eski önceki mahkumdan kalan) okuyorum.

Sonra ezber Kuran vs, dilekçe, mektup akşam yemeği sonra ara ara az az çamaşır ve yastık kılıflarını yıka kurut, kurutma yeri yok, sonra 21.00 antibiyotik ve D3 vitamini, sonra oyalanma, okuma bulmaca derken 23 gibi yatmaya çalışıyorum. Sonra teheccüt. Böyle işte.”


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version