Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Akşener’den Erdoğan’a: Türkiye ekonomisini işgal etmeye kalkanlar sen, beş müteahhidin ve liyakatsiz kadrolarından başkası değil

Akşener’den Erdoğan’a: Türkiye ekonomisini işgal etmeye kalkanlar sen, beş müteahhidin ve liyakatsiz kadrolarından başkası değil


İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türk Lirası’ndaki hızlı değer kaybına işaret ederek, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yüklendi.

Akşener, “Daha iki hafta önce Türki uçuyor diyordun ekonomiyi şaha kaldırıyordun hatta ciltler dolusu ekonominin kitabını yazıyordun. Hayırdır Sayın Erdoğan hesabın mı şaştı? Anlatacak masallar mı bitti, suçlayacak meslek grubu mu kalmadı? Türkiye ekonomisini işgal etmeye kalkanlar sen, beş müteahhidin ve liyakatsiz kadrolarından başkası değil. Ekonomiyi yerle bir eden siz, ticareti işgal eden siz, tarıma taarruz başlatan siz, millet Hazinesi’ni yağmalayan da siz” dedi.

 

“Beceriksizlikle ihanet arasında ince bir çizgi vardır. Beceremediği halde makam mevki işgal etmek en büyük ihanettir. işte o nedenle kendisinin niyeti iyi midir kötü müdür artık bir önemi yok. Çünkü söz konusu ülkeyi yönetmekse cehalet ve ihanet aynı yola çıkar” diyen Akşener, iktidara şöyle seslendi:

 

“İstediğiniz kadar bağırın çağırın ekonomiye ettiğiniz ihanetin ispati televizyon kanallarının sağ alt köşesinde duruyor. Yetkiyi aldınız görevi kötüye kullandınız. Bunun bedelini ilk sandıkta ziyadesiyle ödeyeceksiniz, bundan şüpheniz olmasın.”

 

Erdoğan’ın, “Ülkemizi denklemin dışına itmek isteyenlerin kur, faiz ve fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunları görüyoruz” ifadesine hatırlatan Akşener, “Tayyip Bey bu iş böyle olmuyor sen saçmaladıkça olan bu güzelim memlekete oluyor” dedi. Akşener, “Gel daha fazla tadımız kaçmadan getir sandığı gerisini biz ve milletimiz hallederiz. Sen yeter ki gölge etme biz başka ihsan istemiyoruz” diyerek erken seçim çağrısında bulundu.

 

 

Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

 

“Sağ olsunlar Denizlili kardeşlerimiz de 29 Ekim Meydanı’na adeta aktılar. Milletin kurduğu bir partiyi dağıtmaktan genel başkanını teneşire yatırmaktan bahseden sayın Erdoğan’a ‘Orada bir dur bakalım’ demekti. milletimiz Denizli’den dedi ki ‘iyi parti yalnız değildir. sayın Erdoğan senden büyük Allah var’ dedi. Denizli 29 ekim meydanı bu ucube sisteme ve onun sonuçlarına mahkum edilen aziz milletimizin köprüden sonraki son çıkış uyarısıdır.

 

“Panik rüzgârları Beştepe koridorlarında esmeye başlamış”

 

“Denizli’deki kalabalığı gösteren bazı iktidar mensuplarını kaşıntı tutmuş. Dedikodu sıraları oluşmuş. Panik rüzgârları Beştepe koridorlarında esmeye başlamış. Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı hiç üzgün değiliz çünkü biz milletimizin arasındayız. Dedikoducu iktidara sözüm şudur nazar etme ne olur çalış senin de olur.

 

“Sayın Erdoğan ve arkadaşları için yol görünmüş, bavulları toplama vakti artık gelmiş”

 

“Görüyorum ki milletimiz kararını çoktan vermiş, Sayın Erdoğan ve arkadaşları için yol görünmüş, bavulları toplama vakti artık gelmiş, hareket saati artık gelip çatmış. Bu vesile ile Sayın Erdoğan’a iyi yolculuklar, emeklilik hayatında da başarıla diliyorum. 

 

“Bunlar artık milletimizin önemli bir bölümünün güvenerek yetki verdiği kadrolar değil”

 

“Tablo bu kadar ciddiyken iktidar mensupları ne yapıyor? Yine her zamanki gibi durmak yok saçmalamaya devam. 30 yıldır dolar karşısında değer kaybetmeyen Japon Yeni ile beyin akan kıyaslamalar yapan mı dersiniz; matematik bilimini ağlatmak pahasına sözü ABD bizi kıskanıyor a getirenler mi dersiniz; 5 bin liralık kaşkoluna laf edenlere bizimkiler dizisinin kapıcısı diyerek genel başkanının apartman görevlisi sevgisini yepyeni seviyelere densizler mi dersiniz; utanmadan ayda iki kere et yiyorsak yarım kilo yeriz diyen beslenme uzmanı milletvekili mi dersiniz; zor durumdaki çiftçilerine nankör demeye kalkan hadsizler mi dersiniz; biz bir ay içinde LPG’ye dört defa zam yapıldı deyince yeni bir ekonomik rota deniyoruz diyen üstün zekâlı navigasyon uzmanları mı dersiniz; hatta Batman’da sergilediği dört işlem bilgisiyle dosta güven düşmana korku salan ünlü ekonomi salan Sayın Erdoğan’ın bizzat kendisi mi dersiniz! Ez cümle kolektif bir saçmalama furyanı almış başını gidiyor. Milletimiz her gün daha da fakirleşirken Sayın Erdoğan’ın himayesindeki cehalet festivali tüm hızıyla devam ediyor. Ne diyelim Allah ıslah etsin. Bunlar artık milletimizin önemli bir bölümünün güvenerek yetki verdiği kadrolar değil.

 

“Milletin sırtına yapışmış kenelere bir el uzatsa hepsi ya AK Parti’nin kodamanı çıkacak ya da eş dost tanıdık çıkacak”

 

“Sayın Erdoğan önceki gün meseleyi yine başkalarının üzerine yıktı; ‘Kur faiz ve fiyat artışları üzerinden oyunları görüyoruz. Kurdaki yükselişi bahane ederek hiçbir mantıklı izahı olmayan fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara göz açtırmayacağız.’ Kardeşim ülkeyi yöneten sensin LPG’ye elektriğe, doğalgaza zam yapan ben miyim? Sensin sen. O Fırsatçı sen misin? Maden öyle o zaman şu ana kadar gereğini neden yapmadın? Çık gereğini yap milletin sırtına yapışmış keneler varsa ki var sök at. Hey hat yapmıyor yapamıyor. Çünkü kenelere bir el uzatsa hepsi ya AK Parti’nin kodamanı çıkacak ya da eş dost tanıdık çıkacak. Varsın olsun nitekim zaten artık terörist çiftçi, iş birlikçi manav, dış güçlerin maşası market suçlamalarını kimse ciddiye almıyor. Milletimiz asıl meselenin Sayın Erdoğan’ın kendisi olduğunu gayet görüyor.

 

“Yetkiyi aldınız görevi kötüye kullandınız”

 

“Beceriksizlikle ihanet arasında ince bir çizgi vardır. Beceremediği halde makam mevki işgal etmek en büyük ihanettir. İşte o nedenle kendisinin niyeti iyi midir kötü müdür artık bir önemi yok. Çünkü söz konusu ülkeyi yönetmekse cehalet ve ihanet aynı yola çıkar. Buradan iktidardakilere sesleniyorum; istediğiniz kadar bağırın çağırın ekonomiye ettiğiniz ihanetin ispati televizyon kanallarının sağ alt köşesinde duruyor. Sayın Erdoğan konuşuyor milletimiz fakirleşiyor, ne söylerseniz söyleyin ne masal anlatırsanız anlatın mızrak artık çuvala sığmıyor. Gerçeğin ta kendisi apaçık ortada duruyor, bu gerçek zam olup yağıyor. Mutfaktaki yangın her geçen gün büyüyor. Bu aziz millet size o yetkiyi masal anlatın diye değil işinizi iyi yapın diye verdi. Japon Yeni’nin durumuna kafa yoracağınıza Türk Lirası’na kafa yorsanız böyle olur muydu? Yetkiyi aldınız görevi kötüye kullandınız. Bunun bedelini ilk sandıkta ziyadesiyle ödeyeceksiniz, bundan şüpheniz olmasın.

 

“Hayırdır Sayın Erdoğan hesabın mı şaştı?”

 

“Daha iki hafta önce Türki uçuyor diyordun ekonomiyi şaha kaldırıyordun hatta ciltler dolusu ekonominin kitabını yazıyordun. Hayırdır Sayın Erdoğan hesabın mı şaştı? Anlatacak masallar mı bitti, suçlayacak meslek grubu mu kalmadı? Türkiye ekonomisini işgal etmeye kalkanlar sen, beş müteahhidin ve liyakatsiz kadrolarından başkası değil. Ekonomiyi yerle bir eden siz, ticareti işgal eden siz, tarıma taarruz başlatan siz, millet Hazinesi’ni yağmalayan da siz. 

 

Erdoğan’a: Gel daha fazla tadımız kaçmadan getir sandığı

 

“Tayyip Bey bu iş böyle olmuyor sen saçmaladıkça olan bu güzelim memlekete oluyor. Gel daha fazla tadımız kaçmadan getir sandığı gerisini biz ve milletimiz hallederiz. Sen yeter ki gölge etme biz başka ihsan istemiyoruz.”

 

“İşsizliği ötelemek için açılan okul sayılarından bahsediyorum; bunun geri zekâlılıkla bir alakası olmadığına daha vahim olduğuna inanıyorum”

 

“Birileri bu işi yapmıyor ama kalpten bu ülkeyi yönetenler adına sizlerden özür diliyorum ben. Çünkü eğitim o kadar önemli bir iştir ki. O öğrenci öyle bir yetiştirmek durumunda olursunuz ki. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren en önemli mihenk taşı eğitimdir ki bütün yatırımlar öğretmen yetiştiren okullara yapılmışken; o beğenmedikleri cumhuriyet, coğrafyanın doğduğunuz yerin kaderiniz olmaktan sizde çıkardığı bu eğitim anlayışını birinci öncelik yapmışken; bugün bizi yönetenler, bu kürsüde konuşan ben, milletvekili olarak bu salonu şereflendiren sizler dahil bizim yaş gurubumuzda, hangi fikirden nereden hangi yerden olursanız olun cumhuriyetin o eğitimde verdiği o fırsat eşitliği bizi buralara getirdi.  Türkiye’nin bu iktidar zamanında kaybettiği en önemli konu eğitimle birlikte fırsat eşitliğidir. İzmit’in bir köyünden bu kürsüye gelen ben, Kasımpaşa’dan Beştepe’ye yükselen Sayın Erdoğan, bunların her birini bu cumhuriyetin eğitime verdiği öğretmene verdiği önem üzerinden yaşadık ve sağladık. Ama bugün Tunceli’den bir kız çocuğu, Edirne’nin köyünden bir kız çocuğunun veya herhangi bir şehrimizden bir kız çocuğu benim hayattaki şansıma sahip değilse Müslüm Gürses gibi demeliyim ki batsın bu dünya! Bilerek yapıldığına inanıyorum. İşsizliği ötelemek için açılan okul sayılarından bahsediyorum. Bunun geri zekâlılıkla bir alakası olmadığına daha vahim olduğuna inanıyorum. Bunu da değiştirmek hepimizin boynunun borcu olsun.

 

“Bu ülkenin kaynağı bol ama maalesef iktidarın vicdanı kıt.”

 

“Geçen yıl yapılan bir ankete göre öğretmenlerimizin yüzde 43’ü daha fazla para kazanacağım bir iş bulursam mesleği bırakmayı düşünüyorum diyor. Durumun vahametine bakar mısınız! OECD verilerine göre Türkiye öğretmen maaşlarında en düşük seviyede. “


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version