Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Şairin yüreği seslerin usturası oldu: Karıncanın Sustuğu

Şairin yüreği seslerin usturası oldu: Karıncanın Sustuğu


DİYARBAKIR – Ramazan Besili’nin “Karıncanın Sustuğu” şiir kitabı Aram Yayınevi’nden çıktı. Besili’nin her bir şiiri dipsiz kuyulara atılsa da, devrimcinin hafızasının doğa gibi canlı kaldığını gösteriyor.

 

Tutuklandığında 23 yaşında olan ve 29 yıldır cezaevinde bulunan Ramazan Besili’nin “Karıncanın Sustuğu” şiir kitabı, Aram Yayınevi etiketiyle raflardaki yerini aldı. Besili’nin kitaptaki her bir şiiri, dipsiz kuyulara atılsa da birkaç metrekarelik alanda dünyadan tecrit edilse de devrimcinin hafızasının doğa gibi canlı kaldığını gösteriyor. “Bu şiirleri yazarken şüphesiz bizden önce insanlığın etik, estetik ve özgür bir yaşam arayışında ‘düş ve yol’ giden, söz söyleyenlerden büyük bir feyz aldığımı minnettarlığımla birlikte belirtmek isterim” diyen Ramazan Besili’nin, her bir şiirinin başlığı dahi başlı başına incelikli bir derinliği gösteriyor. 

 

“Senin olduğun yerde

İki gözünün karası düşer

‘söz’ düşmez yere. 

Karıncanın sustuğunu, 

sen fısıldardın, 

senin sustuğunu, 

rüzgar… 

Senin olmadığın bir iklimde 

önce kadınlar susar.

Sonra kuşlar, 

ağaçlar… 

Her nakaratta, 

kışlaya kaçar şarkılar. 

Senin olmadığın yerde 

her ülke çocukları kadar ölür…”

 

Hanifi ve İmam Besili’nin anısına adanan kitapta, yoldaşları Tekin ve Engin Kişin’e, Mahmut Ter’e, Sevcan (Ruken) Algünerhan’a, Kasım Alpsoy’a, Aycan Emektar’a şiirler ithaf eden Ramazan Besili, her bir dizeyle okurun yüreğine dokunuyor. Kasım Alpsoy’a ithaf ettiği “Soru-cevap” şiiri her bir devrimcinin adeta biyografisi niteliği taşıyor. 

 

“Kimsin?’ diye soruyorlar. 

Neolitik çağdan kalmış çocuk gibiyim.

Atlarla koşmayı, kekliklerle konuşmayı düşlerim, mesela. 

Nerede öleceğim belli değil, 

ama ilk kez ağladığım yeri bilirim. 

Sırtı dağ gören bir köyde doğmuşum.

Sanki göğün yüzü 

düş akardı, 

güneşi soluklanırken ellerimiz…

 

‘Kimsin?’ diye soruyorlar. 

Köyümüzün tek bir çeşmesi vardı. 

Keçilerle aynı musluktan içerdik suyu. 

İnadım oradan gelir. 

Ne kilisesi vardı köyün 

ne camisi… 

Hep içimde aradım kabeyi. 

Nerede öleceğim belli değil, 

ama ilk kez dizimi kanattığım yeri bilirim.

Mesela, martılara hiç ekmek atamadım. 

 

‘Kimsin?’ diye soruyorlar. 

Biraz çakılım, 

biraz da su.

Biraz ağacım, 

biraz karınca, 

biraz da kuş…

Hatta, 

biraz balığım,

biraz da at.

Belki de,

her birinden bir zerreyim. 

Ya da hepsiyim: Kainatın çocuğu… 

 

‘Kimsin?’ diye soruyorlar. 

Güvercin yumurtasını kırmayı, 

reddetmiş biriyim, mesela.

Yağmurda ıslanır,

rüzgarda üşürüm. 

Küçücük bir çocuk gibi meraklı,

Evladını yitirmiş bir anne kadar da 

kederliyim.

Belki de hepsiyim.

Hatta ötesi…

 

‘Kimsin?’ diye soruyorlar. 

Dünya denen bu gezegenin

hem ‘evvel-ezeliyim’

hem ‘şuanı’

‘sonra’nın da rahmiyim,

ne olacağını bilmediğim”

 

Ramazan Besili’nin yüreği, Karıncanın Sustuğu eserindeki her bir şiirle seslerin usturası oluyor. 

 

RAMAZAN BESİLİ KİMDİR?

 

Ramazan Besili 1970’de Bingöl’ün Adaklı ilçesinde doğdu. İlkokulu Kiği ilçesinde, ortaokul ve lise eğitimini Bilecik’te tamamladı. Yükseköğrenimini Trakya Üniversitesi İnşaat Bölümü’nde sürdürürken politik görüşlerinden dolayı 1993’te tutuklandı. Yirmi dokuz yıldır cezaevinde olan Besili, halen Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulmaktadır.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version