Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Mısra’nın gözleri!

Mısra’nın gözleri!


YORUM | M. NEDİM HAZAR

Bütün ülke hızla hainleştirilirken, terörist listesi artık çoğunluk oranını yakaladı. Ülkenin yüzde 60’ından fazlasını hain olarak ilan eden Erdoğan ve şürekası için, seçim istemek bile hainlik ve darbecilik artık.

Türk tarihinde ilk kez, polis ile zabıta karşı karşıya getirildi ve polis şiddete başvurdu.

Halk, artık polis denilince devletin emniyet güçleri değil, sarayın milis güçlerinden bahsedildiğini biliyor.

Bagajında uyuşturucu taşıyan, üç beş kafadarın bir araya gelip kendi şebekesini kurduğu polis sisteminden bahsediyoruz.

SADAT’ın askeriyesi, bekçilik sistemiyle alınan on binleri de ekleyince Erdoğan’ın, “İktidar olmaya çabalamaktan vazgeçin” buyruğu anlam kazanıyor.

Şeytanlaştırılan kesim ve insanlara her gün yenileri ekleniyor. Kebapçılar son teröristler malum. Boğaziçililer de öyle. Yurt bulamayan öğrenciler zaten hain ilan edilmişti.

Hakkını arayan öğrenci, devletin en tepesinden “Hain” diye yaftalanınca, sarayın milisleri için birer düşman, yok edilmesi gereken unsur olarak düşünülüyor elbette.

Mısra Sapan, Boğaziçi Üniversitesi’nde pırıl pırıl bir öğrenci.

Arkadaşlarıyla beraber yaptığı demokratik bir eylem sırasında polis şiddetine maruz kaldı.

Öyle böyle bir şiddet değil, resmen düşman şiddeti yapılanlar.

Hatırlayacaksınız: Okulun Güney Kampüsü önünde barikat kuran polis, üniversite dışında toplanan öğrencilere müdahale etmiş, kampüs içinde bulunan öğrencilerin ise dışarı çıkmalarına izin verilmemişti. Polisin müdahalesinde çok sayıda kişi yaka paça gözaltına alınırken, bu sırada bazı öğrencilerin yerde sürüklenerek götürülmeye çalışıldığı kameralara yansımıştı. Eylemlerde 14 öğrenci gözaltına alınmış, öğrencilerin tamamı serbest bırakılmıştı.

Mısra Sapan, yaşananları anlatırken, insanın kanı donuyor.

Sapan, sivil polislerin özellikle yüzüne ve gözüne vurduğuna dikkat çekiyor.

Üstelik, dayak sadece eylem esnasında değil, emniyet aracında ve karakolda da devam ediyor.

Şöyle anlatıyor Mısra:

“Sivil polisler direkt yüzüme diz attı, yere düştüğümde ise tekme ve yumruklarla vurdular…”

Peki kim Mısra’ya böyle nefretle vuranlar?

Cevabı bir başka gazetecinin önceki gün yaptığı haberden okuyoruz.

Gazeteci Metin Cihan, Büyükada İskelesi ile gündeme gelen TÜGVA’yı incelemiş.

Ortaya saçılan belgeler inanılmaz.

Gazeteci Cihan’ın paylaştığı listede çok sayıda kişinin, Adalet Bakanlığı’ndan İçişleri Bakanlığı’na farklı kademelerde girecekleri mülakatlar, tarihi ve yeri yer alıyor. Listede yer alan kişilerin “referansları” arasında TÜGVA’nın farklı kademelerinde bulunan kişiler ve AK Parti 26. Dönem Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaçar da bulunuyor.

Öte yandan Cihan’ın paylaşımları arasında ‘Subay Aday Listesi’, ‘PÖH Adayı Listesi’ ve ‘Astsubay Aday Listesi’ başlıkları altında söz konusu kademelere aday isimlerin, mezun oldukları fakülte bilgileri ve telefon numaralarını içerecek şekilde yer alıyor.

Vaktiyle fişlemeden şikayetçi olan siyasal İslamcı iktidar, fişlemeyi “şerefsizlik” olarak nitelemişti. Şimdi görüyoruz ki, fişlemenin şahını siyasal İslamcı iktidar yapmakta.

Cihan şöyle devam ediyor:

“Kimlik numaralarına kadar Excel listesi aslında daha uzun. Görsel olarak paylaşabilmek için bir kısmını aldım. Umarım okunabiliyordur. İsimlere, kimlik numaralarına, telefonlara bant çektim ama bu listelerin başka ellerde de olduğuna eminim. Bugün torpiliyle mutlu olanlar, yarın zor zamanlar geçirebilir. Çocukları cemaat yurduna alırsın, tornadan geçirirsin, sonra asker polis kadrolarına gönderirsin. Bilindik bir hikaye. Yeni sezon. TÜGVA versiyon.”

Mısra ise, başına gelenleri şöyle özetlemiş:

“Çevik kuvvet ekiplerini çağırarak etrafımızı sardılar. Hiçbir gerekçe olmadan bizi bu şekilde 5 dakika ablukada beklettiler. Okula doğru gitmek için adım atmamızla birlikte bize sert bir şekilde saldırdılar. Sekiz kişiydik ve hepimizi darp ederek, işkenceyle gözaltına aldılar. Bana yönelen sivil polisler direkt yüzüme diz attılar. Yere düştüğümde ise tekme ve yumruklarla vurdular. Bu sefer özellikle yüzümüze vurdular. Araçta da bu işkence şiddetlenerek devam etti. Burnu kanayan arkadaşlarımız oldu. Bir kadın arkadaşımızın ise kafasını tutarak aracın camına vurdular. Kapandığımızda ise sırtımıza ve vücudumuza yöneldiler. Zorla ters kelepçe yaptıktan sonra da darp etmeye devam ettiler. Darp sırasında montlarımız da yırtıldı. Kontrol için götürüldüğümüz Bayrampaşa Hastanesi çıkışında da kontrol öncesi çözdükleri kelepçeleri tekrar takmalarına izin vermeyeceğimizi belirtmemiz üzerine bir daha saldırdılar.”

Götürüldükleri Vatan Emniyet Müdürlüğü’nde susuz ve aç bir biçimde havasız avukat görüşme odasında saatlerce tutulduklarını belirten Sapan, avukatlarının gönderdiği suların dahi kendilerine verilmediğini söyledi.

Bu iki olayı beraber okuduğumuzda ortaya çıkan tablo şu:

Mısra ve diğer muhaliflere şiddet uygulayan resmi görevli militanlar, Devlet kadrolarına özenle yerleştirilen TÜGVA’nın elemanlarından başkası değil.

Öylesi bir nefret ki, gencecik bir kız çocuğunun gözünü darmadağın etmeyi vatanseverlik zannediyor!

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version