Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Hasta tutuklu yakınları anlatıyor: İnfaz Kanunu değişmeli, Adli Tıp siyasi olmaktan çıkmalı


Türkiye’de insan hakları savunucularının taleplerine rağmen iyileştirici adımların atılmadığı ve özellikle pandemi ile birlikte daha çok sorunun yaşandığı cezaevlerinde hasta tutukluların içinde bulunduğu fiziksel ve psikolojik koşullar endişe veriyor.

İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre, 2021 yılının sadece ilk üç ayında cezaevlerinde 13 hasta tutuklu hayatını kaybetti. 2020’de ise yaşamını yitiren hasta tutuklu sayısı 27.

Yine İnsan Hakları Derneği’nin verilerine bakıldığında Türkiye hapishanelerinde 604’ü ağır olmak üzere en az 1605 hasta mahpus bulunuyor.

”Cezaevi doktoru bir şeyin yok dedi, kardeşim beyin tümörü olduğunu öğrendi”

Yaklaşık dört yıldır Silivri 5 Nolu Kapalı Hapishanesi’ndeki Murat Güntürk son bir yıldır hasta tutuklu. Son altı aydır sağlık sorunları yaşayan Murat Güntürk’ün ekim ayında beyninde tümör tespit edildi.

Abi Naci Güntürk’ün anlatımına göre kardeşi Murat Güntürk’ün cezaevindeki tedavi sürecinde ihmal var.

’Kardeşim yaklaşık bir yıl boyunca cezaevi doktoruna gidip yaşadığı şikayetlerini anlatıyormuş ancak cezaevi doktoru çok geç sevk etti tam teşeküllü bir hastaneye. Doktor sürekli bir şeyin yok diyerek geri gönderiyormuş. Geçen perşembe ameliyat oldu. Kardeşimi hastaneye götürdüklerinde cezaevi bize bir bilgi vermedi. Hatta kendi imkanlarımızla ameliyattan bir iki saat sonra kardeşimin durumunu öğrendik.’’

Ameliyat sonrası hasta görüşüne gittiğini söyleyen abi Naci Güntürk, yoğun bakımdayken kardeşinin yatağa kelepçelendiğini anlatıyor. Ülkede cezaevlerinde hasta tutukluların yaşadıkları sorunların önemsenmediği düşüncesinde.

‘’Ameliyat sonrası yoğun bakım sürecinde bize refaketçi izni bile tanımadılar. Savcı doktordan izin almamızı yani bir yazı talebinde bulundu. Ancak biz o yazıyı doktordan alamadık. Hatta hasta ameliyattan yeni çıkmış, yoğun bakıma alınmış ama kelepçelenmişti. Ameliyat sonrası çıkarıldığı servis odası da asker ve gardiyanlarla dolu. Hastane odası mı yoksa cezaevi mi belli değil. Beyin ameliyatı geçirmiş bir insan sedyeye kelepçelenmiş. O şekilde kardeşimi görebildik. Yürüyemeyecek hatta yemeğini dahi yiyemeyecek durumda olan birine kelepçe vurmak insanlık dışıdır.’’

Cezasının ertelenmesi için başvuruda bulunduklarını söyleyen abi Naci Güntürk, Adli Tıp Kurumu’ndan çıkacak sonucu bekliyor.

Hasta tutuklu Murat Güntürk’ün abisi Naci Güntürk, yetkililere bu saatten sonra beyin ameliyatı olmuş birine nasıl bir bakım sağlanacağını soruyor.

Yakın zamanda cezası onanan bir başka hasta tutuklu ise iki yıldır kanser tedavisi gören Ayşe Özdoğan. İnfaz ertelemesi kabul edilmeyen dördüncü evre kanser hastası olan Ayşe Özdoğan’a verilen ceza 9 yıl 4.

Özdoğan’ın ablası Emine Erdem, hasta tutuklu Ayşe Özdoğan’ın karantina koğuşunda tutulduğunu ancak karantina koğuşunda sürekli hastaneye gidip gelenlerin olması nedeniyle risk altında olduğunu ifade ediyor:

’Görüşler 15 günde bir, arama hakkımız verilmedi. Çünkü hastaneye götürülüp getiriliyor. Ancak bize de bilgi verilmiyor durumuna dair. Şimdiye kadar sadece bir kere telefonda görüşebildik. Onda da kendisine yanlış tedavi uygulanmak istendiğini ancak izin vermediğini anlattı. Açık yarasına kesinlikle dokunulmamalı ama pansuman yapılmak istenmiş. Rastgele bir tedavi ile hayatı tehlikeye atılıyor. Avukatımız yeniden infaz erteleme ve kurula çıkarılması için başvuruda bulundu. Savcı bizi İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. Burası da Ayşe Özdoğan’dan hastalığın daha da ilerlemiş halini görmek istiyor. Fakat Ayşe Özdoğan’ın onkoloji alanında değil, yüzünün yarısı boşaltıldığı için kulak burun boğaz ile plastik cerrahi alanında geçirmesi gereken dört, beş ameliyat var. Bunlar dikkate alınmadı. İnfazı gerçekleştirilmesi yönünde bir karar verildi.’’

Özdoğan’ın ablası Emine Erdem’in aktarımına göre cezaevi reviri sağlıklı olmadığı için Ayşe Özdoğan idrar yolu enfeksiyonuna yakalandı ve soğuk nedeniyle böbreklerinde de sorun oluştu.

‘’Tuvalet ve banyosunu iki kişinin yardımlarıyla yapan biri on gün sonra banyo yapabildi. Bu süre zarfında iki kez acile kaldırıldı. Ayşe Özdoğan iki yıl boyunca sadece iyileşmek için çaba sarf etti o nedenle psikolojisi de çok kötü. Ailesi olarak İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun Ayşe Özdoğan hakkında tekrar raporlandırma yaparken sadece onkoloji alanında değil geçirmesi gereken ameliyatları ve tedavileri de dikkate almasını istiyoruz. Biz af değil cezasının ertelenmesini istiyoruz.’’

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu Eş Sözcüsü Avukat Destina Yıldız, sorunun İnfaz Kanunu’nda başladığını söylüyor.

Bununla birlikte Adli Tıp Kurumları’nın (ATK) siyasi ortama göre kararlar vermesinin de önüne geçilmesi gerektiğine dikkat çekiyor Avukat Yıldız.

”İnfaz erteleme ile ilgili kanun değişikliği şart. İnfaz erteleme başvurusunda savcılığa yapılan başvurularda savcılık mahpusu ATK’ye sevk ediyor. Eğer örgütlü suçlar kapsamında ceza alan kişilerse savcılık Terörle Mücadele’ye yazı yazıyor. Bu yazıda kişinin toplum güvenliği açısından herhangi bir tehlikeye oluşturup oluşturmayacağı soruluyor. Emniyet somut araştırma yapmadan kişiyi tehlikeli ve riskli bildirdiğine dair rapor gönderiyor ve ceza infaz ertelenmiyor. Meclis bunun için çalışmalı”

Mevzuatta ‘güvenlik’ gerekçesiyle esnek uygulamalara fırsat tanındığını vurgulayan Avukat Destina Yıldız, görevli kişinin uyguladığı kötü muameleye karşı başlatılan hukuki sürecin de cezasızlıkla yani takipsizlikle sonuçlandığını ifade ediyor.

”Hasta tutuklular için cezanın ertlenmesi sağlanabilir ya da daha uygun koşullar oluşturulabilir. Türkiye’de iki tane rehabilitasyon hapishanesi var. Onların da koşulları çok iyi değil. Bunların sayılarını arttırmak da doğru değil ama hapsetmenin alternatifleri getirilmeli. Bu çok mümkün olmadığı için hapishanelerin koşulları iyileştirilmeli diyoruz. Bir başka yöntem de de kamu hizmeti getirilebilir.”

Avukat Destina Yıldız, cezaevlerinde binlerce kişinin yaşam hakkı ve sağlık hakkının devletin sorumluluğunda olduğunun altını çiziyor.

Geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de benzer bir açıklama ile ceza infaz kurumlarının gerek ulusal gerek uluslararası her türlü kurumun haberli ya da habersiz denetimine açık olduğunu söyledi.

Adalet Bakanı Gül; _”_Hukuk devletinin kurallarıyla, kurumlarıyla işlemesi için önemli gelişmeler aldık. Bunların en başında sağlık hakkı gelmektedir. Hasta, tutuklu ve hükümlülerin sağlık koşullarını iyileştirecek önlemlerin alınması devletin görevi, tutuklu ve hükümlülerin de hakkıdır” ifadelerini kullandı.

‘Aysel Tuğluk’un sağlık durumu kötüye gidiyor’

Kısa bir süre önce Aralık 2016’dan beri Kocaeli Kandıra Cezaevi’nde olan HDP’li siyasetçi Aysel Tuğluk’un avukatları yazılı bir açıklamayla Tuğluk’un sağlık durumunun kötüye gittiğini açıklamıştı.

Hasta tutuklu Aysel Tuğluk’un avukatları, Tuğluk’un süreç tamamlanmadan hastalığının duyulmasını istemediğini belirterek, ATK’ye çağrıda bulunmuştu.

Son olarak KHK’lı komiser yardımcısı Mustafa Kabakçıoğlu’nun 29 Ağustos 2020’de Gümüşhane Cezaevindeki tek kişilik bir hücrede plastik sandalye üzerinde hayatını kaybettiğinin ortaya çıkması, cezaevlerinde ihmal iddialarını tartışmaya açmıştı.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version