Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Bitmeyen zamlar, yükselen enflasyon, düşen alım gücü: Ekonomideki gidişat huzursuz ediyor

Bitmeyen zamlar, yükselen enflasyon, düşen alım gücü: Ekonomideki gidişat huzursuz ediyor


Merkez Bankası yönetimindeki değişiklik sonrası, Türkiye ekonomisi açısından yeniden çalkantılı bir döneme giriş yapıldı.

14 Ekim gecesi, Dolar/TL kurunda yeni rekor kırılmasını takip eden saatlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası (MB) Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu ile görüşmesinin ardından MB yönetiminde gece yarısı operasyonu yapıldı. Yıl içinde yüzde 19 değer kaybeden Türk Lirası bir günde yüzde 1 daha değer kaybetti.

 

Merkez Bankası Piyasa Beklentileri Anketi’nin ekim ayı sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte, MB Piyasa Katılımcıları Anketi’nde yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 17,63’e yükselirken, Dolar ise 9,27 Türk Lirasına ulaştı.

 

Ekonomideki gidişattan ekonomistler de huzursuz. Birgün’e konuşan ekonomistler Murat Kubilay ve Veysel Ulusoy, Merkez Bankası’na sık sık yapılan müdahaleleri, alım gücünün erimesini, artan enflasyonu ve dış ticaret açığını değerlendirdi.

 

Ekonomist Dr. Murat Kubilay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tercihlerine ya da yönlendirmesine dayalı olağan para politikasının dışında dış borcunun da yüksek olduğunu kaydetti. Kubilay, “Türkiye yoğun dış borcu olan bir ülke ve düzenli olarak cari açık veriyor. Bu nedenle finansman kanallarını açık tutmak ve onların talepleri doğrultusunda belirli bir kur ve faiz seviyesini vermek zorundadır” dedi. 

 

Maliyetleri azaltmanın öngörülü olmaktan geçtiğini vurgulayan Kubilay şöyle konuştu:

 

“Sürekli Merkez Bankası başkanları ve Para Politika Kurulu (PPK) üyeleri değiştiriliyor. Geçtiğimiz ay zaten beklentilerden erken gelen faiz indirimi ile piyasaya bir gerginlik hakim olmuştu. Ancak asıl kritik ve belirleyici olan ve dolar kurunun bu derece kolayca kırılabilir hale gelmesine neden olan üç Merkez Bankası çalışanının bir anda mazeret olmaksızın görevden alınması ve yerine gelen isimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşlerinden pek de ayrılmayacak kişiler olmasıdır. Eylül ayında başlatılan faiz indirimleri ayı ölçüde ve hızla götürülürse enflasyonun düşmediği dış açıkların sürdüğü bir dönemde kurda yeni rekorları kolaylıkla görebiliriz.”

 

“Küresel piyasalarda gıda dahil olmak üzere rekor düzeyde fiyatlar var. Biz TL’nin değerini korusak bile bu kış zor geçecekti. Ama TL’de düzenli değer kaybı ile birlikte temel beslenme malzemelerinin satın alınması yine zorlu olacak. Doğalgaz kömür elektrik fiyatlarındaki artış da evin içerisindeki ısınma ve temel ihtiyaç olan enerjiyi karşılamakta çok büyük bir problem olacak. Barınma sorununu geçtiğimiz günlerde öğrenciler üzerinde görmüştük ama artan konut fiyatları ve kiralar nedeniyle zorlanacağız.”

 

Türkiye’de istihdam oldukça mevsimsel bu yaz turizmde beklenen sağlanmadı. Kuraklık tarımı engelledi ve inşaat sektörü yüksek faizlerle eski ivmesini fazlasıyla kaybetti. Dolayısıyla bu alanlarda çalışanlar istenilen geliri elde edemediler. Geliri elde edemeden de bir kışa girmiş oldular. Bunlar çoğunlukla mevsimlik çalışanlardı. Dolayısıyla bu grubun daha fazla ezileceğini söyleyebiliriz. Yine kamu hizmetlerinde de bütçe finansmanını bozacak bir şekilde kur artışları yaşandığı için kapsamın daraltılması mümkün olacaktır. Ama en büyük sorunu, Türkiye bir türlü istihdam yaratan bir büyüme sağlayamadığı için hali hazırda işsiz olan grup yaşayacaktır.”

 

Ekonomik dengelerin uzun bir süreden beri bozuk olduğunu vurgulayan Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy ise şu ifadeleri kullandı:

 

“Ekonominin neden bozuk olduğu belli, karar vericiler hariç herkes biliyor. Bu süreçte, yapılması gerekenleri söyleyenleri de düşmanlaştıran aynı karar vericiler artık kontrolün kaybolduğu bu dönemde iflas olasılığını arttığının farkına varacaklardır. Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyonun nedenleri basit birkaç faktöre bağlı olmamakla beraber, yolsuzluk ve ülkenin yarattığı ek üretim değerlerinin bir avuç kişi ve grup tarafından paylaşılması belki de en büyük faktör olarak karşımıza çıkıyor. Küresel ve yerel bazda aynı maliyet yapısına maruz kalmış ülkelerde enflasyon sorun olmazken, ülkemizde böyle büyük sorunların yaşanmasında yanlış uygulamalar öne çıkmaktadır. Öte yandan, artık kaynakların kurutulduğu şu son dönemde de uygulamada kasıt aramak gerekebilir.”


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version