Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

ALD teşhisi konan Mithat Talha’nın ilik nakli için babasına ihtiyacı var

ALD teşhisi konan Mithat Talha'nın ilik nakli için babasına ihtiyacı var



Dört yıldır Ağrı Patnos Cezaevinde tutuklu olan KHK’lı veteriner Ethem Güllüce, 22 Eylül 2017’de gözaltına alındığında oğlunun vücudu birdenbire kıpkırmızı oldu ve göz göz yaralar döktü.

O zaman 4 yaşında olan Mithat Talha, daha sonra da annesinin gözaltına alınmasına şahit oldu. Bir cilt rahatsızlığı olan atotip dermatit geçiren Mithat Talha’ya geçen ay ise Lorenzo’nun Yağı filmiyle tanınan ölümcül ALD (Adranolökodistrofi) teşhisi konuldu.

Çocuklarıyla birlikte Düzce’de yaşayan ve eşi tutuklandıktan sonra zor bir süreç geçirdiklerini ifade eden Esra Güllüce oğlunun ALD olduğunu öğrenince yıkıldığını söyledi. Hemen tedavi süreci başlatıldı. Doktorların “Belki iki yıl, belki biraz daha fazla yaşar” dedikleri Mithat Talha’nın ilik nakline ve babasına ihtiyacı var.

Mithat Talha’nın iyileşmesi için tek umudunun ilik nakli olduğunu belirten Esra Güllüce, “Oğlumun hastalığını öğrendiğim gün eşimin dosyası Yargıtay tarafından onandı. Ev sahibimiz evden çıkmamızı istedi. O gün çaresizliği en dibine kadar yaşadım. Benim kanım ve kardeşinin kanı maalesef nakil için uygun değil. Babasından kan alınması gerekiyordu, o da sürekli prosedüre takılıyordu. Durumu sosyal medyada gündeme getirdikten sonra babadan kan alındı ancak bu sefer de yanlış yere gönderildi. Bir türlü elimize ulaşmayan kan nihayet geldi. Şimdi sonuçları bekliyoruz.” dedi.



“1200 KİLOMETRE YOL GİTMEKTEN YORULDUK”

KHK TV’den Tuba Demir’in sorularını cevaplayan Esra Güllüce, “Çocuklarım babalarına çok düşkün. Talha sürekli babasını sorup duruyor. Nakil işlemi zorlu bir süreç. Bu süreçte eşimi yanımıza görmek istiyoruz ve yetkililerden infaz erteleme talep ediyoruz. Biz sürekli 1200 km yol gitmekten çok yorulduk. Ağrı bize çok uzak bir yer. Hem hastalık ile mücadele ederken hem de yollarda olmak Talha’yı daha da kötü etkiliyor. Daha önce birçok kez eşimin bize yakın bir yere nakledilmesi istedik ancak maalesef nakil işlemi yapılmadı. Tek başıma bunun altından kalkamıyorum. Hem benim hem de çocukların eşime çok ihtiyacı var.” ifadelerini kullandı.

Güllüce ailesi de 15 Temmuz’dan sonra hukuksuzluğa maruz kalan binlerce aileden biri. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nden mezun olan Ethem Güllüce, 2011 yılında Iğdır’a atandı. Kısa bir süre sonra eşiyle evlendiler. İki erkek çocukları dünyayı geldi. 15 Temmuz’dan sonra 1 Eylül 2016’da çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilen Ethem Güllüce, Mayıs 2017’de Düzce’de bir piliç bayiinde iş bulunca ailesiyle birlikte bu şehre yerleşti.

TEHDİT EDİLDİ, PSİKOLOJİK BASKI GÖRDÜ, HÜCREYE KONULDU

Ancak kısa bir süre sonra bütün hayatları yeniden darmadağın edildi. Önce 22 Eylül 2017’de kendisi gözaltına alındı. İki hafta sonra eşini aldılar. Dosyaları Iğdır’da açıldığı için Düzce’den Iğdır’a götürüldüler. Ethem Güllüce 9 Kasım 2017’de tutuklandı. O günden beri hapiste. Eşini ise bir ay sonra serbest bıraktılar.

O günlerde de çok sıkıntı yaşadıklarını söyleyen Esra Güllüce, “Psikolojik baskı ve tehdit yapıldı. Hücreye koydular. Konuş konuş, isim ver, isim ver… Kimin ismini vereyim ben Allah aşkına. Ben bir şey bilmiyorum ki.” dedi.

Makine teknikeri ve ilahiyat mezunu olan Esra Güllüce de Gülen Hareketi soruşturmaları kapsamında yargılandı ancak Iğdır 2. Ağır Ceza Mahkemesi beraatine karar verdi. Karara savcı itiraz ettiği için dosyası şu anda Yargıtay’da bulunuyor.

Yargılanma sürecindeki trajikomik bir olaya da dikkat çeken Güllüce, “Okuduğum bütün okulları sordular. Söyledim. Savcı katibe dedi ki ‘Yaz oraya. Bu yapıyla bağlantılı okullarda okumamış.’ Dedim ki, ben 5,5 yaşında okula başladım. Eskaza ilkokulda kolejlerden birine gitmiş olsaydım bu suç olacaktı, öyle mi dedim.’” diye konuştu.

NEDEN TUTUKLU?

Güllüce eşinin neden tutuklu olduğunu ise şöyle açıkladı: “Eşimin hakkında tanıklık edenler arasında meslektaşları da var. Aralarında çocuk doktoru var, cerrah var. Eşimi asıl üzen meslektaşları. Sosyal hayatta herkesin yaşadığı olayları anlatan tanık ifadeleri nedeniyle 10 yıl verdiler. Yargıtay bu cezayı bozdu, savcı 8 yıl 9 aya düşürdü. Tanık ifadelerinden bazılarını okudum. Biri diyor ki, ‘Maç yaptığımız sırada benden kurban istedi.’ Öteki diyor ki, ‘Biz çocuk görmesi gibi vesilelerle bir araya geldiğimizde biz normal konulardan konuşurken o dini konulardan bahsetmek istiyordu.’ gibi ifadeler. Şimdi kendilerine sormak istiyorum acaba vicdanları rahat mı?”


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version