Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Türk futbolunun kurtuluşu yine Almanya’da aranıyor

Türk futbolunun kurtuluşu yine Almanya’da aranıyor


HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK

A Milli Takım’da sona eren Şenol Güneş dönemi sonrası koltuğun yeni sahibinin kim olacağı konusunda yeni gelişmeler yaşandı. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) yöneticilerinden Hamit Altıntop’un “Milli takımlar sorumlusu” olarak atanmasıyla, arayışta farklı bir mecraya girildi. İbre yerli teknik adamlardan yabancılara döndü. Bir dönem Beşiktaş formasını da giyen Stefan Kuntz, görüşme yapmak üzere İstanbul’a geldi. 5 yıldır Almanya U21 takımını çalıştıran Kuntz’la anlaşma sağlanırsa, futbolumuzda “Alman ekolü” yeniden gündeme gelecek.

İKİ ALMAN’IN HİKÂYESİ

Jupp Derwall ve Sepp Piontek, Türk futboluna damga vuran iki usta. Derwall kulüp bazında, Piontek ise milli takım düzeyinde devrime imza attı. Her iki isim de ülkemizde 3 yıl çalıştı. Veda edip giderken, geriye bir futbol ekolü bıraktılar. Günlük başarıyı değil, uzun vadeli yapılanmayı hedeflemelerinin meyvelerini futbolumuz uzun yıllar yedi.

Alman futbolunun efsane teknik adamlarından Jupp Derwall, 1978-84 arasında milli takımı çalıştırdı. O yıllardaki adıyla Batı Almanya’yı 1980’de Avrupa şampiyonluğuna taşıdı. İki yıl sonra 1982 Dünya Kupası’nda finali gördü ancak İtalya engeline takılıp, kupaya uzanamadı. 1984 Avrupa şampiyonasında Almanya grupta üçüncü olup evine dönünce Derwall’in popülaritesi darbe yedi. Erken elenmenin faturasını üstlendi ve milli takıma veda etti. Yeni adresi ise sürpriz bir şekilde Galatasaray oldu.

Derwall’in geldiği Galatasaray’la bugünkü Galatasaray çok farklıydı. Son şampiyonluğunu 1972-73 sezonunda yaşayan Galatasaray sessizliğe bürünmüştü. 1974’te o yıllardaki adıyla 1. Lig’e çıkan Trabzonspor, 1976-84 arasına 6 şampiyonluk sığdırıp, şampiyonluk sayısında Galatasaray’ı yakalamıştı. 1984’te Galatasaray’ın dümenine geçen Derwall önce kulübü yeniden yapılandırdı. Oyun sistemini benimsettikten sonra da 1986-87 sezonunda 14 yıllık şampiyonluk hasretini sonlandırdı.

SİSTEM KURARKEN, YERİNE BİRİNİ YETİŞTİRDİ

Derwall, Galatasaray’da sistemini kurarken bir taraftan da yardımcısı Mustafa Denizli’yi yerine hazırlamıştı. 1987’de görevi bırakırken, koltuğa yardımcısı Denizli oturdu. Derwall’in inşa ettiği takım ve sistemle Denizli, 1987-88 sezonunda bir kez daha şampiyonluk kupasını sarı-kırmızılı ekibin müzesine getirdi. 1989’da sarı-kırmızılar Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda (şimdinin Şampiyonlar Ligi) yarı finale gelirken, Derwall ektiğini biçiyordu. Ünlü hoca, bir anlamda hem şampiyonluk hem de Avrupa fatihi olma yolunu açan isim olarak adını kulüp tarihine yazdırdı.

Yıl 1990. Bir Alman’ın daha yolu Türkiye’ye düştü. Bu kez A Milli Takım, Alman Sepp Piontek’e emanet edildi. 1979’da çalıştırmaya başladığı Danimarka’yı sıradanlıktan çıkarıp Avrupa futbolunda söz sahibi ülke konumuna getirmişti. Dönemin Futbol Federasyonu Başkanı Şenes Erzik’in yeniden yapılanma adına göreve getirdiği Piontek, 3 yılda takımı baştan aşağı yeniledi. Şerefli mağlubiyetlerle övündüğümüz dönemde milli takımın başına geçen Piontek, adeta zihniyet devrimi yaptı.

Evvela, futbolumuzun yazılı olmayan kuralı, “Milli takım iskeleti üç büyüklerden oluşur” prensibini çöpe attı. Kendi ifadesiyle “kalbiyle oynamayan” oyuncuları kadroya almadı. Anadolu’yu il il gezip yetenekli oyuncuları izledi. Rıdvan Dilmen ve Tanju Çolak gibi dönemin iki starına milli takım kapısını kapattı. Hakan Şükür, Ogün, Abdullah gibi gençlere kadro yolunu açtı.

SKOR ALAMADI AMA SİSTEMİ YERLEŞTİRDİ

Piontek dönemi saha sonuçları açısından facia geçti ama özgüven aşılama adına bildiği doğrulardan vazgeçmedi. Skor olarak olmasa da oyun ve sistem olarak gelecek adına ümit veren bir milli takım kurdu.

Jupp Derwall, Galatasaray’da yerine yardımcısı Mustafa Denizli’yi hazırlamıştı. Sepp Piontek ise aynı yoldan gidip yerine yardımcısı Fatih Terim’i hazırladı. Her iki Alman da, uzun yıllar Türk futbolunda söz sahibi olacak iki isme hocalık yaptı, tecrübe ve bilgilerini aktardı. Bir parantez açmak burada şart oldu. Maalesef ne Terim ne de Denizli ustalarının izinden gidip Türk futboluna kendilerinden sonra bayrağı devralacak bir teknik adam yetiştirmediler.

Piontek’in temelini atıp, sistemini oluşturduğu Milli Takım’ı 1993’te devralan Fatih Terim ve Rasim Kara ikilisi Türkiye’yi ilk kez Euro 96’ya taşımayı başardı. 2002 Dünya Kupası’nda gelen üçüncülüğün altında da Piontek imzası vardı. 1990’da bıraktığı Danimarka, Euro 92’de sürpriz bir şekilde Avrupa şampiyonu olduğunda, başarının mimarı olarak gösterilen isim Sepp Piontek’ti.

Derwall ve Piontek dışında da yolu ülkemize uğrayan Almanlar oldu. Galatasaray Karl-Heinz Feldkamp ve Reiner Hollmann ile, Beşiktaş ve Fenerbahçe Christoph Daum’la lig şampiyonluğuna ulaştı. Ancak Derwall ve Piontek gibi iz bırakamadılar. Muhtemel A Milli Takım Stefan Kuntz’a emanet edilecek. Bakalım Kuntz hangi Alman’ın izinden gidecek. Derwall ve Piontek’in mi yoksa Daum, Hollmann ve Feldkamp’ın mı?

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version