İSTANBUL – Pandemi döneminde yaşadıkları zorlukların devam ettiğini belirten sanatçı İsmail Hakkı Demircioğlu ve Sabri Ejder Öziç, sanatın ötelendiğini ve heyecanın yok edildiğini söyledi.
Koronavirüs (Kovid-19) pandemisinden en sert etkilenen grupların başında sanatçılar geliyor. Bir buçuk yılı aşkın süredir yaşanan mağduriyetlerini ve yetersiz desteklere dair seslerini duyurmaya çalışan sanatçılar, müzik aletlerini satarak ayakta kalmaya çalıştı. İşsiz kalan ve geçinemeyen çok sayıda sanatçı da yaşadıkları ekonomik ve psikolojik sıkıntılar yüzünden yaşamlarına son verdi. Pandemi yasaklarının kalkmasıyla birlikte çeşitli önlemler alınarak müzisyenlerin sanatlarını icra etmenin önü kısmen açılabildi. Kısmi normalleşmeyle birlikte sanatçı İsmail Hakkı Demircioğlu ve “Kaptan” lakaplı Sabri Ejder Öziç, 23 Eylül’de Şişli’de bulunan Trump Sahne’de konser verecek. İkilinin İstanbul’dan sonraki programı ise sırayla 25 Eylül’de Adana, 26 Eylül’de Aksaray’da ve 27 Eylül’de Ürgüp’te olacak.
Sanatçı Öziç ve Demircioğlu’yla pandemi zamanında sanatı ve bundan sonraki çalışmalarına ilişkin konuştuk.
SUNULANIN DIŞINDA
Sanatçı Sabri Ejder Öziç, Demircioğlu’yla ilk olarak 2010 yılında beraber sahneye çıktıklarını hatırlattı. Aradan geçen 11 yıllık süreçte toplumsal duyarlılığı olan gruplar ve derneklerle bir araya geldiklerinin altını çizen Öziç, “İnsanlar şiir ve türkü seviyorlar. Yeter ki insanlara popüler kültürün dayattığı sanat algısından başka bir sanat algısı sunulsun” dedi.
Toplumu iyileştirmek, vicdanları yeniden hisseder hale dönüştürmek için “Telin dili olsa” ismiyle bir proje başlattıklarını belirten Öziç, bu kapsamda kendisinin şiirler okuduğunu, Demiroğlu’nun ise türküler seslendirildiğini ifade etti. Her şeyin piyasalaştığı bir çağdan geçildiğini ifade eden Öziç, “Naçizane, herkesin bakıp ama görmediği şiirleri tercih etmeye çalışıyorum. Bize sunulanın dışına çıkmak istiyoruz. İsmail ağabeyde sandık içine atılmış türküleri tercih ediyor” diye konuştu.
SANAT İYİLEŞTİRİLMELİ
Sanat yaratıcısının herhangi bir kaygısının olmaması gerektiğinin altını çizen Öziç, “Benim kaygım yaşanabilir insani değerler ölçüsünde savaşsız, sömürüsüz bir dünyayı yaratabilmek. Bunun için yeteneklerimiz doğrultusunda çaba gösteriyoruz. Sanat iyileştirmeli, bizim derdimizde iyi bir iş çıkarmak. Biz özgünce yaşamaya çalışıyoruz. Kendi sınırları, beğenileri içinde sunulanı ret ediyoruz” dedi.
BÖYLE Mİ OLMALI?
Pandemi döneminde Türkiye’de 160’ın üzerinde müzisyenin intihar ettiğini vurgulayan Öziç, “Bazıları müzisyenliği bıraktı, bazıları enstrümanını sattı. Bir müzisyen eğer enstrümanını satıyorsa bu onun iflas ettiğini gösterir. Devlet bunları görmedi. Ölen öldü, yaşayabilen yaşadı. Ben pandemiyi böyle özetliyorum. Böyle mi olmalıydı? Bana göre ülkenin üzerine çöreklenmiş olanlardan alınıp bu insanlara dağıtabilirdi” diye konuştu.
ÖNÜMÜZÜ GÖREMİYORUZ
Sanatçı İsmail Hakkı Demircioğlu da pandemi döneminin zorluklarının hala devam ettiğini söyledi. Bundan dolayı önlerini göremediklerinin dile getiren Demircioğlu, “Belki popüler sanatçılar geçiniyordur ama genel olarak müzisyenlerin durumu hiç iç açıcı değil. İnsanlar düşünülerek bir uygulama yapılmıyor” dedi.
SANAT ÖTELENDİ
Olağanüstü durumlarda devletin bir şeyler yapması gerektiğini hatırlatan Demircioğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu süreçte vergi almayabilirdi, işi olmayanlara yardımlar yapabilirdi. Belediyelerin ön plana çıkarak sanatçılar desteklenmeliydi. Biz de yeni sezonu Trump’ta vereceğimiz konserle başlayacağız. Yasaklardan sonra ne kadar insanın etkinliğe geleceğini merak ediyorum. Türkiye’nin esas sorunu bu sanatı ötelediler, o heyecanı yok ettiler. Sanat kimsenin umurunda değil. Biz doğru bildiğimiz bir yolda yürüyoruz. Eğer insanlar bize sahip çıkarlarsa seviniriz.”
MA / Kadir Güney
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***