CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, FOX TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu “Çalar Saat” programında soruları yanıtladı.
“Erken seçime ve dostlarımızla birlikte iktidarı almaya hazırız” diyen CHP lideri, “Türkiye’nin büyük sorunları var ve bu sorunlar giderek ağırlaşıyor. Türkiye bunları yaşamamalı” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, polis ve sağlık çalışanları olmak üzere tüm memurların 3600 ek gösterge verilmesi gerektiğini belirterek iktidara geldiklerinde bunu sağlayacaklarını söyledi.
“Onlarla gurur duyuyoruz”
A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın Polonya’yı 3-0 yenerek yarı finale yükselmesi ve maç sonunda İzmir Marşı’nı seslendirmeleri hakkında “Gurur duyuyoruz. Bununla gurur duymamak mümkün mü. Marşlarına da yürekten katılıyorum. O marşın çok büyük bir önemi var. Onlar da bugün elde ettikleri başarılarla bir yere gelmişlerse bunu Mustafa Kemal ve arkadaşlarına borçlu olduklarını biliyorlar” dedi.
Protokol tepkisi: Ordular sadece silahla savaş kazanmaz
Yapılan değişiklikle protokol listesinde daha önce 52’nci sırada yer alan Diyanet İşleri Başkanı’nın, 40 sıra yükselerek 12’inci sırada yer alması ve Genelkurmay Başkanı’nın önüne geçirilmesine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Bu yapılan ordunun moralini bozar. Ordular sadece silah ve teçhizatla savaş kazanmaz. Moral gücü ile savaş kazanır. Yenikapı mitinginden bu yana, kışlaya, adliyeye, camiye siyaseti sokayın dedim. Hepsine siyaseti soktular. Metehan’dan bu yana orduda yer alan ordunun hiyerarşisini yerle bir ettiler” dedi.
Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde askeri hastaneleri ve askeri yargıyı yeniden hayata geçireceklerini söyledi.
“Adalet önce vicdanda gerçekleşir”
“Türkiye’de adalet binalarla gerçekleşiyor. Modern bina yapınca adalet mi gerçekleşiyor?” diye soran CHP lideri, “Adalet önce vicdanda gerçekleşir. Hakimin vicdanı. Bazı bilim insanları vicdan için ‘Allah’ın yüreğimizdeki sesi’ deri. Hakime modern bina yapmakla adalet gelmez” dedi.
Erdoğan’ın Yargıtay hizmet binasının açılış töreninde söylediği “Buradan FETÖ’ye sesleniyorum. Merdiven altı hukuku bitiriyoruz” şeklindeki sözlerini de eleştiren Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
“Merdiven altı yasa dışı işlerin yapıldığı yerdir. Bugüne kadar yargı merdiven altında mı çalışıyordu? Ne söylediğini, ağzından ne çıktığını bilmesi lazım. O kavramın ne kavramı olduğunu bilmesi lazım. O kavram bir ekonomi kavramıdır”
Kılıçdaroğlu, “FETÖ 12 Eylül referandumunda yargıyı ele geçirdiği için böyle söylemiş olabilir mi?” sorusuna ise, “Ele geçirmedi, FETÖ’ye teslim edildi. Kanun çıkardılar bunun için. FEYÖ’ye mensupsanız tüm kapılar açılıyordu. Kapıları açan da Erdoğan’ın kendisiydi. O yüzden FETÖ’nün siyasi ayağı bugüne kadar ortaya çıkmadı. Nerede bunun siyasi ayağı? Neden Bahçeli artık bunu söylemiyor” diye yanıt verdi.
“Yargı kararı olmadan ihraç edilenlerin tamamını iade edeceğiz”
Kılıçdaroğlu, “Beraat ettiği halde hala KHK ile atılanlar var. Onların tamamını görevine iade edeceğiz. Aynı şekilde üniversiteden atılan hocaları da görevlerine iade edeceğiz. Bunlar bize oy verir vermez. Bu ayrı bir şey. Önce bu ülkeye adaleti getireceksiniz. Adalet olacak ki herkes huzur içinde yaşayacak” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Devletin çivisini çıkardılar, olayın özeti bu. Devlet Saray’a mahkum edildi” dedi.
“Ben mültecilere kızmıyorum, mültecileri getirenlere kızacaksın”
“Suriyeli ve Afgan mültecilere karşı mısınız?” sorusuna yanıt veren Kılıçdaroğlu, “Şöyle bir yanlışımız var. Türkiye’de yaşayan vatandaşlar olarak mültecilere kızıyoruz. Ben kızmıyorum. Mültecilere niye kızasın, mültecileri buraya getirene kızacaksın. Mültecinin ne günahı var. Suriye’de iç savaş olmuş, kapıları açmışsınız, insanlar buraya gelmiş. Savaşı başlatan, oradaki gerilimi tırmandıran, oradaki er türlü ölümü, vahşeti yaşatan da bir anlam da destgek veren de şimdiki iktidar. Sen kapıları açtın mı açtın. Mülteciler gelirse ne yaparsın, bir yerde toparlarsın. Bunun Suriye sınırları içinde olması lazımdı. Orada mülteciler toplanır ve her türlü desteği verirsin onlara. Ama bunlar getirdiler ve Türkiye’nin her yanına dağıttılar. Sonra vatandaş bunlarla birebir yüz yüze gelmeye başladı, bunlar dükkan açmaya başladılar, bizim esnaf vergi veriyor obürü vermiyor. Olaylar çıktı, suçlamalar, cinayetler oldu, bunlar felaket bir tabloyu ortaya çıkardı” dedi.
Kendilerinin iktidara “Bunları ülkelerine gönderin” dediklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, “‘Davulla zurnayla göndereceğim’ dediğim zaman kıyamet koptu” dedi.
“Arkadaş sen devlet değilsin”
Afgan göçü konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden arasında Dışişleri Bakanlığı yetkilileri olmadan yapılan görüşmeye değinen CHP lideri, “Diyor ki; ‘ben varım ya orada, Dışişleri Bakanı bana bağlı’. Arkadaş sen devlet değilsin. Sen orada olsan da olmasan da, 10 yıl, 100 yıl sonra da o Dışişleri Bakanlığı olacak orada. Senin yaptığın görüşmeler kayda alınacak. Osmanlı’da vardı, Selçuklu’da vardı. Sen geliyorsun tarihe ihanet ediyorsun. Ne görüştün arkdaş sen?” diye konuştu.
“Burası yol geçen hanı mı?”
Erdoğan’ın “Gerekli finansman anlaşması yapılırsa mültecileri kabul edeceğiz?” dediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Burası yol geçen hanı mı? Afganistan’dan çıkacak, 2 bin 500 kilometre yolu katedecek, sonra gelip bizim sınırlardan içeri girecek. Sosyal medyada, televizyonlarda gelen Afganların tamamı gösteriliyor. Hepsi cepheden yeni gelmiş gençler gibi. Bir tane kadın yok, çocuk da yok. Türkiye için potansiyel tehlike. Türkiye yol geçen hanı değildir. nlem alınması lazım. Biz istemiyoruz böyle bir şeyi.” dedi.
“Bizim askerimizin kanı para için satılır mı?”
Kendisinin bu açıklamaları üzerine MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, “Askeri unsurlarımızın Afganistan’ı terki düşünülmeyecektir.” dediğini hatırlatan CHP lideri, “Erdoğan dedi ya, bu da pekiştiriyor. Ben de bir an önce askerlerimizin o bataklıktan çıkmasını istiyorum. Bir tek askerimizin ayağına çakıl taşı değmesin, burnu kanamasın. Bizim askerimiz sıradan bir asker mi? Ölüme mi gönderiyoruz. Kanı üzerinden pazarlık yapılır mı? ‘Para ver askerim orada kalacak’ , ‘Para ver havaalanını koruyacak’… Niçin para için. Bizim askerimizin kanı para için satılır mı?
Bahçeli’nin kendisinin söylediği “askerlerimizi çekelim” sözleri için, “CHP Genel Başkanının teklif ve temennileri ya cehaletinin ya da cüretkar korkaklığını sonucudur. Afganistan’dan dönmek demek Anadolu coğrafyasını tehlikeye atmak demektir” dediğini anımsatan Kemal Kılıçdaroğlu, “2900 kilometrelik İran sınırını bıraktık, sanki biz komşuyuz. Şu anlayışa bak. Sonra ne oldu? İtirazımız ve kamuoyunun desteği ile vazgeçtiler. Askeri geri çektiler. Teşekkür ettim” dedi.
Bahçeli’nin “Mülteci sorunu Türkiye’nin beka sorunudur” çıkışının tamamen politik olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, “Kendi tabanını küstürmemek. Aslında buradalar. Bahçeli ‘Bunları gönder’ diyor mu? diyemiyor. Tabanını tutmak için ‘ben de rahatsızım’ diyor. Rahatsızsan gönderceksin” diye konuştu.
“Kuş uçsa görülür de on binlerce kişi nasıl geliyorlar?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye’de kayırlı ve kayıtsız 300 bin Afgan göçmen var. Muhalefetin bu konuda söylediği rakamlar yalan” sözlerine de yanıt veren Kılıçdaroğlu, “Kayıtsızı nerden buluyorlar. Bu kayıtsızlar nereden geldi? Kayırlı gelmesi için sınırdan gelmesi lazım. Ben İran sınır kapısına da gitim. Görevliler kapıdan Afganların geçmediğini söyledi. Peki nasıl oluyor da geliyorlar. İki tepeyi gösterdiler. ‘Buralarda karakollar, kameralar var. Kuş üçsa görülür’ dediler. Peki kuş uçsa görülür de bunlar nasıl geliyorlar? On binlerce kişi nasıl geliyor? Demek ki birileri buna göz yumuyor” dedi.
“Bizden mülteci Yunanistan’a gittiği zaman Suriye’ye mi iade ediliyor?”
Afgan göçmenlerin iade edileceğine dair bazı açıklamalar yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, “Kime iade edeceksin? Afganistan’dan mı geldi bunlar? Hayır. İran’dan geldi. Sen İran’a iade ettin mi? Bizden mülteci Yunanistan’a gittiği zaman Suriye’ye mi iade ediliyor? Hayır, Türkiye’ye iade ediyorlar” dedi.
Suriyelileri geri gönderme planı
İktidara geldiklerinde Suriye ve Türkiye’de karşılıklı olarak büyükelçilikleri açacaklarını ve Suriye’deki savaşı bitimek için Şam yönetimi, AB, Rusya ve ABD ile görüşeceklerini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu savaşın bitmesi lazım. Türkiye’deki Suriyelileri altyapısı ve her türlü imkanı hazırlandıktan sonra Suriye’deki güvenlki bölgelere yerleştireceğiz. Parasını da AB ile birlikte karşılayacağız. Türk işadmları oralarda yatırımlar yapacal ve fabrikalar açacak. Yeter mi yetmez. Esad ile de görüşeceğiz ve geri dönenlern can ve mal güvenliğini birlikte sağlayacağız. Bunda sonra bütün mesele çözülür. En az 2 yıllık bir zaman diliminde buların hepsini yapacağız” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Afgan göçmenlerin de benzer bir şekilde ülkelerine geri gönderileceğini ancak öncelikle belirsiz ortamın ortadan kalkması gerektiğini söyledi.
Erdoğan Bayaktar’ın açıklamaları
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın 17-25 Aralık operasyonu hakkındaki “Dosyada ne varsa doğruydu” şeklindeki açıklamalarını yorumlayan Kılıçdaroğlu, “Erdoğan bayraktar bunları ilk kez söylemiyor. 25 Aralık 2013’te olaylar patladığı zaman, Erdoğan 4 bakana ‘açıklama yapın beni rahatlatın’ diyor. Bunun üzerine NTV’deki bir programa bağlanan Erdoğan Bayraktar, “Rüşvet ve yolsuzluk iddialarının bulunduğu bir operayon nedeniyle istifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyonu ayınlayınız” diyor. Bu da diyor ki; ‘Tarafıma böyle bri baskı yapılmasını kabul etmiyorum. Çünkü soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü sayın başbakanın talimatı ile yapıdı. Başbakan’ın istifa etmesi gerekir’ diyor. Rüşvet alan diğer 3 bakana görev değişikliği yapıldı, bu görevden alındı” dedi.
Cemil Çiçek’in TBMM Başkanı olduğu dönemde 4 eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmediğini ve olayın üzerinin kapatıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “20133’te söylediğindne çok farklı değil aslında. Ortada bir rüşvet var, büyük parlar dönmüş. Olayın yeniden gündeme gelmesi ve Erdoğan’ın bütün bu olaylar karşısında sessizliğini koruması ve Cemil Çiçek’in ‘Bunarın Yüce Divan’a gitmesi gerekirdi’ demesi son derece doğru ve yerinde. Erdoğan Baraktar, ‘beni diğer 3 bakanla niye yan yana koyuyorsunuz? Eğer bir şey varsa ben görevi kötüye kullandım. Ama onlar rüşvet aldılar’ diye kızıyor” şeklinde konuştu.
“Erdoğan, ‘Yüce Divan’a gönderirsen biz de konuşuruz’ diye tehdit edildi”
Kılıçdaroğlu, söz konusu operasyonların bir kumpas olduğu şeklindeki değerlendirmeler hakkında ise şöyle konuştu:
“Bir cinayet işlendi diyelim. Öldüren kişi bizim düşmanımız diyelim. Şimdi biz bunu görmeyecek miyiz? Hayır göreceğiz. Rüşvet var, para sayma makinaları var, ayakkabı kutularında saklanan paralar var. Bakan çocukları ve kendileri var. İşin özü ortada bir kirlilik var. ‘Eğer Yüce Divan’a gönderirsen işin ucu sana kadar gelecek’ tehdidi yapıldı. Ben bunu biliyorum. ‘Gönderirsen biz de konuşuruz’ dediler”
Kılıçdaroğlu, “Bir ülkenin bir numaralı kişisi mal varlığı ile tehdit eidliyor ve o kişi de boyun eğiyorsa, o kişi ülke için bir beka sorunudur. Bir lkenin bir numaralı adamı emperyal güçler tarafından rehin alınıyorsa, bu adamdan ülkeye hiçbir fayda olmaz. Bunu AK Parti’ye oy veren yurttaşarımızın da bilmesini istiyorum” dedi.
“Türkiye’nin bir numaralı beka sorunu yolsuzluklar”
İktidarda geldiklerinde Türkiye’nin bir numaralı güvenlik sorunu olarak neyi kabul edecekleri sorusuna yanıt veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yolsuzluklar. Çünkü yolsuzluklar bir devleti içten içe çürütür. En tepedeki rüşvet alırsa aşağıya kadar yansır bu. Çürüme başlar. Devleti çürüttüğünüz andan itibaren de kontrol edemezsiniz” dedi.
Venezuela’da 5 ton kokain yakalandığını ve Türkiye bağlantılı olduğunun açıklandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, Türkiye’de bununla ilgili bir soruşturma açılmadığını, Mersin ve Derince Limanlarında yakalanan uyuşturucu hakkında da soruşturma açılmadığını savunarak, “Çünkü bunlar devlette güçlü adamları, siyasetçileri kontrol ediyorlar. Devlette çürüme bakın hangi boyulara ulaşıyor” diye konuştu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***