Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kılıçdaroğlu: 4 bakan ‘bizi Yüce Divan’a gönderirsen ucu sana da dokunur’ diye Erdoğan’ı tehdit etti; ben biliyorum

Kılıçdaroğlu: 4 bakan ‘bizi Yüce Divan’a gönderirsen ucu sana da dokunur’ diye Erdoğan’ı tehdit etti; ben biliyorum


CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 17/25 Aralık soruşturmalarında adı geçen bakanların neden Yüce Divan’a gönderilmediğine dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. “Büyük paralar dönmüş, rüşvet yenmiş, bütün bu rezaletler yaşanmış. Ancak olayı kapattılar. Bakanları Yüce Divan’a göndermediler.” diyen Kılıçdaroğlu, “Çünkü (o bakanlar) “(Eğer bizi Yüce Divan’a) gönderirsen işin ucu sana dokunacak’ diye tehdit ettiler, ben biliyorum. ‘Gönderirsen biz de konuşuruz’ dediler.” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, FOX TV’de İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat’in konuğu oldu. Gündeme ilişkin değerlendirmelere bulundu. Hem seçime hem de iktidara hazır olduklarını söyledi. Türkiye’nin sorunlarının giderek ağırlaştığını anlattı. 3600 ek göstergeyi çıkaracaklarını belirtti, Erdoğan’ın ‘merdiven altı yargı’ ifadesini eleştirdi. Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan Bayraktar’ın 25 Aralık dosyasına ilişkin itiraflarını da değerlendirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:

3600 EK GÖSTERGEYİ VERECEĞİZ

“Sorunlar giderek ağırlaşıyor. Bunları çözmeye talibiz. Her yerde büyük sorunlar var, bunların çözülmesi lazım. Devletin yeniden ayağa kalkması lazım. 3600 ek göstergeyi vereceğiz. Kimsenin endişesi olmasın. Polisler aynı zamanda bizi de koruyorlar. Polisler 14 saat çalışıyor, 20 saat çalışan polisler var. Bunlara emekli olunca maaşı düşüyor. Niçin kardeşim? 3600 ek göstergeyi verdiğimizde bu sorun çözülecek. Polislere de öğretmenlere de vereceğiz.”

4 BAKAN YÜCE DİVAN’A GÖNDERİLSEYDİ, KONUŞACAKLARDI

“Erdoğan Bayraktar’ın ilk açıklaması bu değil. Daha önce de benzer bir açıklama yaptı. 25 Aralık 2013’te olaylar patladığı zaman yolsuzluk dosyaları, evdeki paralar, para kasaları, para sayma makineleri, Erdoğan’ın ne kadar para kaldı diye Berat beye sorması, bütün bu rezaletler yaşandı. Erdoğan, 4 bakana ısrar ediyor açıklama yapın diye. Erdoğan Bayraktar, ‘Rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle istifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyon yayınlayınız’ diyorlar 4 bakana. Bayraktar da ‘Tarafıma böyle bir baskı uygulanmasını kabul etmiyorum. Çünkü soruşturma dosyasında yer alan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü sayın başbakanın talimatı ile yapıldı. Başbakan istifa etmeli’ diyor. Aradan zaman geçti, Bayraktar görevden alındı diğer 3 bakan görev değişikliği yapıldı. Yüce Divan’a gitmesi gerekirken, göndermediler. Olayı kapattılar.”

BÜYÜK PARALAR DÖNMÜŞ, RÜŞVET YENMİŞ

“Sonra bir internet sitesindeki söyleşiden sonra olay yeniden patlak verdi. Söylediği 2013’ten farklı değil aslında. Ortada bir rüşvet var, büyük paralar dönmüş, rüşvetler yenmiş. Olayın gündeme gelmesi, Erdoğan’ın sessizliğini koruması, Cemil Çiçek’in konuşması son derece doğru ve yerinde. Erdoğan Bayraktar’ın kızması beni niye üç bakan ile bir tutuyorsun diye. Eğer bir şey varsa ben görevi kötüye kullandım diyor. Çünkü talimatın gereğini yaptım diyor. Onlar rüşvet aldılar diyor. Gönderemediler Yüce Divan’a. Çünkü gönderirsen işin ucu sana gidecek tehdidi yapıldı, ben biliyorum. Gönderirsen biz de konuşuruz dediler.”

ÜLKEYİ YÖNETECEK KİŞİNİN AHLAKLI OLMASI LAZIM

“Bir ülkenin bir numaralı insanı eğer mal varlığı dolayısıyla tehdit ediliyorsa, o kişi o ülke için beka sorunudur. Ülkeyi yönetecek biri varsa önce ahlaklı olması lazım. İktidara geldiğimizde tehdit sıralamasında ilk sıraya yolsuzlukları koyacağız. Yolsuzluklar, bir devleti içten içe çürütür. Mersin ve İzmit Derince Limanı. Kokain yakalandı, soruşturma açılmadı. Çünkü bunlar devletteki adamları kontrol ediyor. Bu çürümeyi nasıl bitireceğiz? Önceliğimiz bu olmalıdır.”

SEDAT PEKER’İN AÇIKLAMALARI DOĞRU

“Söylemediği laf kalmadı Birleşik Arap Emirlikleri’ne. Onların da bize söylemediği laf gelmedi. Bizim mallarımızı boykot ettiler, boykot çağrısını bütün Arap dünyasına yaymaya çalıştılar. Sedat Peker oraya gitti, açıklamalar yapıyordu. Yaptığı açıklamalar doğru. İşin içinde olduğu için biliyor, isim, yer, zaman veriyor. Kendisi de o işin içinde, anlatıyor. Orayla temasa geçtiler şimdi. Mısırla da kavga ettiler. Ben tüm Arap dünyasıyla edilen kavgaya karşıyım. Ben herkesle barış içinde yaşamak isterim. Herkesle kavga etti. Mısırla kavga etti, şimdi barışmak için 50 tane adamı araya koyuyor. Bunlar Erdoğan’ın ayıbı. Ben devletim adına üzülüyorum. Türkiye neden bu hale geldi? Mal varlığının hesabını veremeyen bir adamın burnunu böyle sürterler.”

SEDAT PEKER’İ SUSTURTULAR

“Bu görüşmelerin sebebini bilmiyorum ama Sedat Peker’i susturdular. Girmek de istemiyorum o cepheye. İktidar kanadının büyük bir rahatsızlığı var. Türkiye’de gündem oluyor, bilmem kaç milyon kişi açıklamalarını dinliyor. Devletin içinde çürümüşlüğün boyutunu görüyorsunuz.”

SEZGİN BARAN KORKMAZ’I KİM SERBEST BIRAKTI?

“Sezgin Baran Korkmaz da öyle, sonradan öğrendik. Rüşvet vermesi, hapisten çıkarılması, hapisten çıkaran kişinin AYM’ye üye seçilmesi… Bu, Yargıtay’da ona oy verenlerin ayıbıdır. Ben anlatırken utanıyorum. Sezgin Baran Korkmaz’ı kim serbest bıraktırdı? Mal varlığındaki haczi kim kaldırttı? Bunu kimse araştırmaz, ucu siyasilere bulaşacak.”

KABAHAT BANA TEPKİ GÖSTEREN KADINDA DEĞİL, ONU O HALE GETİRENLER SUÇLU!

“Çorum’un çok güzel bir çarşısı var. Orayı geziyoruz. Her görüşten insan var tabii. Baktım orada bir kadın, çocuk arabasıyla duruyor. Hanımefendi tepki gösterdi. Biz de tabii ayrıldık. Kabahat bu kadın da değil. O kadını bu pozisyona taşıyan siyaset anlayışında. Bu kadın beni tanımaz. Beni sevmeyebilir ama böyle bir tepkiyi ortaya koyan siyasi atmosferin sorumlusudur, o kadın değil. O kadın yanlış, hata yaptı hiç önemli değil. Anlayışla karşılarız, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili olsanız da gelen tepkileri makul karşılamak zorundayız. Hangi gerekçe ile tepki gösterdiğini ben öğrenmek isterdim. Belki haklıydı, biz de ona göre hatamızı düzeltmek isterdik.”

MÜLTECİLERE DEĞİL, ONLARI GETİRENE KIZIYORUM

Türkiye’de yaşayan vatandaşlar olarak da mültecilere kızıyoruz. Ben kızmıyorum. Mültecileri buraya getirene kızacaksınız. Kapıları açmışsınız, herkes burada. Savaşı başlatan, oradaki gerilimi tırmandıran bir anlamda da şimdiki iktidar. Mülteciler oradan kaçıyor, geliyorlar. Sen kapıları açmışsın, onlar da geliyor. Bunlar getirdiler, Türkiye’nin her tarafına dağıttılar. Vatandaş bunlarla birebir yüz yüze gelmeye başladı. Bir sürü olaylar, suçlamalar çıktı, cinayetler oldu. Biz iktidara ‘Bunları ülkelerine gönderin’ dedik kıyamet koptu.”

ESAD’LA GÖRÜŞÜM, SURİYELİLERİ EVLERİNE GÖNDERECEĞİZ

“İktidar olduğumuz zaman mültecileri ülkelerine göndereceğim. Bunların kayıtları var. Bir kısmı da kayıt dışı. Öncelikle büyükelçilikleri açacağız. Suriye’deki iç savaşın bitmesi için bütün çabayı göstereceğiz. Şam yönetimiyle de Avrupa Birliği ile de Rusya ile de ABD ile de görüşmemiz lazım. Bir şey daha yapacağız, oturup Esad ile konuşacağız. Can ve mal güvenliklerini beraber sağlayacağız. Bundan sonra bütün mesele çözülür. Avrupa’ya diyeceğiz, ‘Bakın iç savaş bitti. Siz bunların kendi ülkelerinize de gelmesini istemiyorsanız bizim bunları Suriye’ye yerleştirmemiz lazım’ diyeceğiz. Evi, okulu, yolu, hastaneyi yapacağız.”

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version