Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Çin’de ‘MeToo’ hareketinin sembolü olan Xianzi: Çinli feministler birbirlerinden uzaklaştırılıyor

Çin'de 'MeToo' hareketinin sembolü olan Xianzi: Çinli feministler birbirlerinden uzaklaştırılıyor


Xianzi’nin sesi yorgun geliyor. Pekin’den telefonla bağlandığı BBC’ye, “Üzgünüm. Son yarım saattir ağlıyorum” diyor.

Çinli aktivistin ülkenin en büyük ünlülerinden birine karşı açtığı ve onu Çin’in “Me Too” hareketinin yüzü haline getiren dönüm noktası niteliğindeki cinsel taciz davasında mahkemenin kararını açıklamasının ertesi günü.

 

Mahkeme, 3 yıl sonra, yeterli delil olmadığını kaydederek davayı düşürdü.

 

Telefon görüşmemizden önce Xianzi, sıkı bir takipçi kitlesi oluşturduğu Twitter benzeri sosyal medya platformu Weibo aracılığıyla bir destekçiyle iletişime geçmeye çalışmış.

 

Fakat duruşmanın ardından Weibo’daki hesabı kapatılmış, görünüşe göre Xianzi’yi açıkça savunduğu için destekçisinin hesabı da.

 

Artık takipçi topluluğundan koparıldığının farkına varması Xianzi’yi gözyaşlarına boğmuş:

 

“İnsanların hesapları sürekli askıya alınıyor. Onlarla iletişim kurmamın bir yolu yok. Onlara teşekkür etme şansımı kaybettim. Son üç yıl, Çinli feministlerin birbirlerinden uzaklaştırılmasıyla geçti.”

 

Artan kısıtlamalar

 

2018’de “Me Too” hareketi Çin’de rağbet görürken Xianzi – gerçek adı Zhou Xiaoxuan ancak takma adıyla tanınıyor – cinsel taciz hikayelerini paylaşmaya başlayan birçok kadından biriydi.

 

Çokca yayılan 3 bin kelimelik bir makalede, devlet televizyonu CCTV’deki bir sunucu olan Zhu Jun’u, 2014 yılında onunla röportaj yapmak umuduyla giyinme odasını ziyaret ettiğinde kendisine cinsel tacizde bulunmakla suçladı.

 

O sırada 21 yaşında bir stajyerdi, Zhu ise Çin’de herkesin bildiği bir isimdi ve her yıl düzenlenen Bahar Şenliği Galası’nı sunduğu için on milyonların tanıdığı bir yüzdü.

 

Daha sonraki bir makale, daha fazla ayrıntıyı ortaya döktü ve onu engelleme girişimlerine rağmen 50 dakika boyunca defalarca zorla dokunmak ve öpmekle suçladı.

 

Bu yaşananlar, çalışanların odaya girip çıkmasıyla birkaç kez kesintiye uğradı, ancak korku ve utançtan donup kaldığını ve onları uyaramadığını söyledi. Odadan ancak Zhu’nun bir ekip arkadaşıyla konuşurken dikkati dağıldığında çıktığını ve bunun da “yavaşça kendine gelmesi için” bir fırsat sağladığını söyledi.

 

O zaman, “Zhu Jun’u gücendirmenin eğitimimi etkilemesinden korktum, bu yüzden karşı koymaya cesaret edemedim” diye yazmıştı.

 

Zhu sürekli olarak tüm iddiaları reddetti. Bir karalama kampanyasının kurbanı olduğunu ve “muazzam bir aşağılanmaya” maruz kaldığını söyledi.

 

Xianzi, bir gün sonra olayı polise bildirdi. Fakat ona göre, Zhu ulusal bir “pozitif enerji” örneği olduğu- iyi davranışı teşvik etmeyi amaçlayan bir devlet kampanyası- ve bu nedenle itibarı lekelenemeyecek biri olduğu için susması söylendi.

 

Bu yüzden sessiz kaldı. “Me Too” hareketine kadar…

 

Zhu, kendisine iftira davası açtıktan sonra olay daha da kötü bir hale büründü. O zamanlar cinsel tacize karşı açılabilecek en yakın yasaya başvurarak ona “kişilik haklarının ihlâli” için karşı dava açtı.

 

O zamandan sonra Xianzi’nin hayatı alt üst oldu.

 

Wuhan’da orta sınıf bir ailede dünyaya geldi, 18 yaşında yönetmenlik okumak için Pekin’e taşındı ve senarist olarak çalışıyordu.

 

Daha sonra istifa etti ve son üç yıldır biriktirdiği ve zaman zaman yazdığı yazılardan kazandığı parayla yaşıyor. Avukatı ondan ufak bir ücret alıyor.

 

Xianzi, 300 binden fazla takipçi topladığı sosyal medya hesaplarında yasal mücadelesine ve genellikle tavsiye almak için kendisine yaklaşan cinsel taciz mağdurları için kampanya yürütmeye odaklandı.

 

Bu sırada yetkililerin onu sansürleme çabaları yoğunlaştı, tartışmalar kapatıldı ve Weibo’da paylaşım yapması engellendi. “Mi tu” olarak telaffuz edilmesi nedeniyle “Me Too” kampanyasının Çince takma ismi olan “pirinç tavşanı” ifadesi bile Çin sosyal medyasından kaldırıldı.

 

İlk başta bunu makalelerini onun adına hesaplarında yayınlayan destekçilerine ileterek aştı. Ancak daha sonra onların hesapları da askıya alındı.

 

Xianzi ayrıca, bazı milliyetçi blog yazarlarının onu yalan söylemekle ve ortalığı karıştırmak için “yabancı güçlerle işbirliği” yapmakla suçlamasıyla giderek daha fazla eleştirilerin hedefi haline geldi. Bu hafta resmi Global Times gazetesinde davasıyla ilgili bir köşe yazısında, “Me Too” hareketinin Batılı güçler tarafından “Çin toplumunu parçalamak” için kullanıldığı iddia edildi.

 

Sonra yasal sorunlar ortaya çıktı. Xianzi’ye göre mahkeme, yeni bir mahkeme kararının yürürlüğe girmesinden sonra davayı cinsel taciz davası olarak nitelendirme talebini reddetti.

 

Ayrıca, mahkemede kendisine çok az konuşma fırsatı verildiğini ve giyinme odasının dışındaki alanın görüntü kayıtları ve Zhu ile görüşmesinin bir fotoğrafı gibi destekleyici kanıt olarak nitelendirdiği şeyleri sunma çabalarının engellendiğini söyledi.

 

2014 yılında, Zhu ile tanıştığı gün giydiği elbiseyi kanıt olarak sundu. İlk incelemede Zhu’nun DNA’sına dair hiçbir iz bulunamadı. Ancak daha sonra daha detaylı inceleme talep ettiğinde mahkemede kendisine elbisenin “hiçbir yerde bulunamadığının” söylendiğini aktardı.

 

Ayrıca mahkemenin kendisine Zhu’yu ifade vermeye zorlamanın “gereksiz” olduğunu söylediğini ekledi.

 

Çin hukuk uzmanı Darius Longarino, BBC’ye mahkemenin gerekçesini “ikna edici” bulmadığını kaydetti.

 

Çin’de bazı kişiler bu mahkeme kararlarının arkasında siyasi nedenler olduğuna inanıyor.

 

Tüm bunlara ek olarak, Xianzi hâlâ Zhu’nun kendisine karşı açtığı hakaret davasıyla boğuşmak zorunda ve tazminat olarak 100 bin dolar talep ediliyor.

 

BBC, Zhu ve avukatlarıyla iletişime geçmeye çalıştı, ancak herhangi bir yanıt alamadı.

 

Bütün bunlar Xianzi’yi olumsuz etkilemiş. Geçen hafta destekçileri tarafından paylaşılan bir videoda, Pekin’deki mahkeme salonundan ayrıldıktan kısa bir süre sonra onlarla konuşurken umutsuz görünüyor.

 

Çin medeni kanununun bir kopyasını sıkarken, “Olay gerçekleştiğinde 21 yaşındaydım. Şimdi 28 yaşındayım, çok yorgunum… Üç yıl daha savaşmak için cesaretimi toplayabilir miyim bilmiyorum” diyor.

 

BBC’ye, bazen böyle bir davadan sonra kariyerine devam edip edemeyeceği konusunda endişelendiğini söyledi. Böyle durumlarda film izleyerek ya da şekerleme yaparak dikkatini dağıtmaya çalışıyor.

 

Destekçileri, ailesi ve erkek arkadaşı, duygusal destek vermede hayati önemdeymiş.

 

Ancak onun için en etkili terapi, yazıları aracılığıyla düşüncelerini dile getirmek ve arkadaşlarıyla konuşmak olmuş – “Konuşmak iyileştirir” diyor – bu yüzden artan sansür onun için acı verici.

 

Xianzi, “İnsanların incindiklerini söylemelerini yasaklarsanız, onları gerçekten yok etmeye çalışıyorsunuz demektir” diyor. “Neyi yanlış yaptığımı anlamıyorum. Neden beni yok etmek istiyorlar?”

 

Ağır bir yük

 

Xianzi’nin davası aslında, son haftalarda sona eren ikinci yüksek profilli davaydı.

 

Bu ayın başlarında savcılar, bir iş gezisinde sarhoşken bir çalışma arkadaşına tecavüz etmekle suçlanan, teknoloji devi Alibaba’nın bir çalışanına yönelik suçlamaları düşürdü.

 

Bu, polis soruşturmalarının söz konusu kişinin onunla “uygunsuz davranışlarda bulunduğunu” tespit etmesine rağmen oldu. Bu kişi sonunda Alibaba’dan kovuldu ve 15 gün boyunca gözaltında tutuldu.

 

Çin’de sadece çok az sayıda cinsel taciz vakası mahkemeye taşınıyor. Hukuk uzmanlarına göre, olayın video kayıtlarını veya fotoğraflarını talep etme eğilimi, davacıların davalarını kanıtlamaları için ağır bir ispat yükü oluşturuyor.

 

Bazıları, genellikle işverenleri veya çalıştıkları kurumlar gerekli adımları atmadığı için başlarına gelenleri internet üzerinden paylaşıyor.

 

New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırma görevlisi olan Aaron Halegua, “Bu mağdurlar, kamuya açıklamaktan başka seçeneklerinin olmadığını düşünüyor ki bu da kurumların şikayetleri ele almadaki başarısızlığını yansıtıyor. Bir mağdurun, işverenlerinin dikkatini çekebilmek için başına gelenleri Weibo’da yayınlamasına gerek olmamalı” diyor.

 

Fakat bunu yapmak onları suçladıkları kişiler tarafından iftira davası açılması riskiyle karşı karşıya bırakıyor ve bu tür davalarla ilgili araştırmalar, çoğu zaman kaybettiklerini gösteriyor.

 

Ocak ayında Çin’de, bir kişinin cinsel tacize uğraması halinde başka birine dava açabileceğini ve kurum ve kuruluşların bu tür davranışları önlemek için önlemler alması ve soruşturması gerektiğini açıkça belirten 1010’uncu Maddeyi içeren yeni bir medeni kanun yürürlüğe girdi.

 

Geçen yıl ilk kamuoyuyla paylaşıldığında bir kazanç olarak gösterildi. Ancak, Yale Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırma görevlisi olan Longarino, cinsel taciz veya saldırı iddialarında bulunanların sahada farklı bir gerçeklikle karşı karşıya kalmasıyla, hukuk sisteminin “karışık bir mesaj” gönderdiğini söylüyor.

 

“Karşı koymanın olumlu yanından çok daha fazla olumsuz yanı var, bu da ürkütücü bir etki yaratıyor” diye ekliyor.

 

Halegua, yasanın, cinsel tacizi ele almazlarsa işverenlerin karşılaşacakları yükümlülükler konusunda daha açık olması ve ayrıca mağdur olduklarını söyleyenleri misillemeye karşı koruması gerektiğini söylüyor.

 

‘Birlikte direniyoruz’

 

Aktivistler, Xianzi’nin davasının sonucunun Çin’deki “Me Too” hareketi için bariz bir yenilgi olduğunu söylüyor. Bazıları bunu, mağdur olduklarını söyleyenlerin karşılaştığı artan zorlukların acı bir örneği olarak görüyor.

 

Aktivist Liang Xiaowen BBC’ye, sohbet uygulaması Wechat’ta 300 üyeli bir feminist grubun Xianzi’nin yargılanmasından kısa bir süre sonra susturulduğunu söyledi. Üyeler sohbette paylaşımda bulunmaya devam edebilir, ancak diğerlerinden gelen mesajları göremezdi. Liang, “Tecrit edildiniz ancak bunun farkında bile değilsiniz” diyor.

 

Bazıları kısıtlamaları aşmanın yollarını buluyor. Xianzi’nin davasından sonra, destekçileri “Rose-Colored You” isimli bir şarkı yayımlayarak onunla internet üzerinden iletişim kurmanın bir yolunu buldu. Şarkının sözlerinin bir kısmı şöyle: “Yorgun görünüyorsun ama asla durmuyorsun… Bu çağda ne yaptığını hatırlayacağım. Kendini aşmışsın.”

 

Xianzi’nin davasındaki umut ışığı böylece onun bıraktığı miras oldu ve Çin’de kadın hakları konusunda önemli ölçüde farkındalık yarattı.

 

Tanınmış feminist Lu Pin, “Me Too isyankâr doğası nedeniyle önemlidir… Çin’de hâlâ sesini yükselten son birkaç anlamlı sesten biriydi. Me Tooe kaybolamaz, çünkü Çinli kadınların gerçek yaşanmış deneyimlerinden yola çıkıyor” diyor.

 

Xianzi, davasının adalet mücadelesinde “ilerleme” kaydettiğini gördüğünü ve şu anda temyiz başvurusunda bulunmaya hazırlandığını söyledi.

 

“Birlikte direniyoruz. Bu zaten bir dereceye kadar bir zafer” diyor kararlı bir şekilde ve ekliyor:

 

“Bunun [tüm bu çabalara] değmeyeceğini hiç düşünmedim. Bir saniye bile.”

 

KAYNAK: BBC TÜRKÇE


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version