Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Barcelona’nın dertleri derya gibi

Barcelona’nın dertleri derya gibi


HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK

Barcelona’nın makine gibi işleyen çarkları son yıllarda tersine döndü. Özellikle Şampiyonlar Ligi, İspanyol ekibinin kanayan yarası oldu. Kupa 1’i en son 2015’te müzesine götüren Barcelona, Bayern Münih ve PSG karşısında kabuslar yaşadı. Lig ve Avrupa arenasında hızla irtifa kaybeden Barcelona’da çanlar teknik patron Ronald Koeman için çalıyor.

CRUYFF VE GUARDİOLA

Barcelona’nın bolluk yılları 2008’de başlamıştı. Kulübün ünlü alt yapısı La Masia’dan yetişip uzun yıllar A takım formasını giyen Pep Guardiola’nın 2008’de yuvaya dönüp takımın dümenine geçmesiyle yeni bir sürece giriliyordu. Guardiola’nın en büyük avantajı, kendi gibi La Masia’dan yetişen oyuncuların takımın iskeletini oluşturmasıydı. Dünyanın Messi efsanesiyle tanıştığı yıllarda Xavi ve İnesta gibi iki orta saha maestrosuna aynı anda sahip olmak paha biçilmezdi. Guardiola yönetimindeki Barcelona, kalitesinin hakkını verip 4 yıla 3 La Liga, 2 Şampiyonlar Ligi başarısı sığdırdı. Elbette ulusal ve uluslararası arenada birçok kupa daha kaldırdı.

Barcelona’da başarının anahtarı, kulübün formasını terleten oyuncuların teknik adam olmasıydı. 1990’lı yıllarda Johan Cruyff, efsane bir takım oluşturmuştu. Kulüp tarihine hem oyuncu hem de teknik adam olarak damga vurmuştu. Kurduğu takım, ABD basketbol milli takımına nazire yapılarak ‘rüya takımı’ olarak tanımlandı. Cruyff’lu yılların izdüşümünü 2008-12 arasında Pep Guardiola yaşattı. Kulüp kültür ve yapısını bilen, kumaşı kaliteli eski oyuncular dümene geçtiğinde Barcelona yenilmez armada hâline geliyordu.

GUARDİOLA’NIN VELİAHTI KANSERE YENİK DÜŞTÜ

Ancak her zaman Cruyff ve Guardiola ayarında teknik adam bulmak da mümkün değildi. Son dönemde çaresizlikten Tata Martino ve Quique Setien gibi Barcelona kalibresinin çok altında isimler göreve getirildi. Guardiola’dan sonra göreve gelen Tito Vilanova’nın uzun yıllar görevde kalmasına yakalandığı amansız hastalık engel oldu. Sadece bir yıl görevde kalan Vilanova, lig ve kupayı kazanmıştı. Kanseri yenemeyen Vilanova genç yaşta yaşama veda etti. Yine 2014’te göreve gelen Luis Enrique de yolu Barcelona’dan geçmiş bir yıldızdı. 3 yılda iki lig ve bir Şampiyonlar Ligi kupası kazanan Enrique’yi koparan kulüpte yaşadığı sorunlardı.

Temmuz 2017 ile Ocak 2020 arasında görev yapan Ernesto Valverde, iki kez La Liga şampiyonluğu yaşattı. Ancak Şampiyonlar Ligi performansı göz doldurmadı. 2018-19 Şampiyonlar Ligi’nde yarı finale kadar gelen Valverde yönetimindeki Barcelona, sahasında 3-0 yendiği Liverpool’a deplasmanda 4-0 yenilip, final şansını kaybetti. Barcelona açısından daha önce görülmemiş, bir faciaydı. Doğal olarak Valverde gözden hızlı bir şekilde düştü.

Ocak-Ağustos 2020 arasında koltuğa oturan Quique Setien ise, tarihe çok farklı geçecekti. Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde Bayern Münih’e 8-2 yenilmesi, Barcelona için tam bir yıkım oldu. Kulüp tarihinin en farklı ikinci yenilgisini alıyordu. Aynı skoru en son 1928’de Sevilla karşısında görmüştü. Avrupa arenasındaki hezimetin bedeli olarak Setien’le yollar ayrıldı.

KOEMAN’DA FORMÜL ÇALIŞMADI

Başarının yolunun eski oyuncuları göreve getirmekten geçtiğini düşünen Barcelona, Ağustos 2020’de Ronald Koeman’a dümeni teslim etti. Johan Cruyff’un ‘rüya takımının’ en önemli figürlerinden biri olan Koeman, defansın patronuydu. Mesafe tanımadan kaleye çektiği şutlar ve serbest vuruşlardaki ustalığı efsane olmanın yolunu açtı. 2001’de teknik adamlığa başlayan Koeman, Vitesse, Ajax, Benfica, PSV, Valencia, Feyenoord, Southampton, Everton ve son olarak Hollanda milli takımını çalıştırdı. Barcelona’yı çalıştıracak kıvama çoktan gelmişti.

58 yaşının tecrübesiyle Barcelona’ya gelen Hollandalı hocanın şansızlığı kulüp tarihinin en berbat ekonomik döneminde koltuğa oturmasıydı. Luiz Suarez gibi bir oyuncunun, bedava sayılacak bir ücretle Atletico Madrid’e gitmesinin tek nedeni çöken ekonomiydi. Messi’yi kızdırma pahasına Suarez’i gönderen Barcelona, bir anlamda lig şampiyonluğunu Atletico Madrid’e gümüş tepside sundu. Şampiyonlar Ligi’nde son 16 turunda sahasında PSG’ye 4-1 yenilmesi pek hayra alamet değildi. Yıllar sonra Barcelona Devler Ligi’ne son 16 turunda veda ediyordu.

MESSİ AYRILINCA MORALLER BOZULDU

Bu yıl kabus daha sezon start almadan başladı. Yaşayan efsane Messi, 21 yıllık Barcelona günlerini noktaladı. Gerekçe yine ekonomikti. Şampiyonlar Ligi’nde belalısı Bayern’le aynı gruba düşen Barcelona, grubun ilk maçında sahasında rakibine 3-0 yenildi. Skor kadar can yakan, İspanyol ekibinin çaresizliğiydi. Tam “O eski halinden eser yok şimdi” durumuydu. Alman ekibi, Barcelona’nın adeta bitmeyen kabusu oluyordu.

Barcelona’nın sezon başından beri istenilen form grafiğine ulaşamamasına Bayern hezimeti eklenince Başkan Joan Laporta ile Ronald Koeman’ın arasında sert rüzgarlar esmeye başladı. Koeman’ın yerine yeni bir teknik direktör getirmek için çalışmalara başlayan Barcelona yönetiminin, bu yaz kulüpte danışman olarak göreve başlayan Jordi Cruyff’a teklif götürdüğü basına sızdı. Ancak vatandaşı Koeman ile aralarındaki dostluğu gerekçe gösteren Cruyff teklifi reddetmişti bile. Teklifin götürülmesi bile, yönetimin Koeman’la sezonu tamamlamayacağının işareti oldu. 2003-10 yılları arasında da Barcelona’nın başkanlığını yapan Juan Laporta, şu ana kadar sezon devam ederken hiçbir teknik direktörün görevine son vermedi. Eğer Koeman’la yollar ayrılırsa, bu Laporta’nın başkanlık kariyeri için de bir ilk olacak.

Sorun sadece teknik adamla sınırlı değil. Yıldızlarını kaybeden Barcelona hızla sıradanlaşıyor. Yüzlerce milyon Euro ödenen isimler fiyasko çıkıyor. Kulübün başarısının temel taşlarını oluşturan ünlü alt yapı La Masia’dan yeni isimler gelmiyor. Bir de ekonomik darboğaz var.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version