Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Taliban-ABD anlaşması Afganistan’ın nasıl kaderini belirledi, anlaşma ne öngörüyordu?

Taliban-ABD anlaşması Afganistan'ın nasıl kaderini belirledi, anlaşma ne öngörüyordu?


Uluslararası güçlerin çekilmesinin ardından, Taliban Afganistan’ın tamamını hızla ele geçirdi. Peki, ABD neden 20 yıl süren savaşın ardından Afganistan’dan çekilmeyi kabul etti?

NATO 2001’de; New York ve Washington’daki 11 Eylül saldırılarının ardından Taliban’ı başkent Kabil’in dışına sürüklemişti.

 

Ancak neredeyse 20 yıl sonra Taliban liderleri başkent Kabil’e geri döndü ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda pozlar vermeye başladı.

 

Belki de en şaşırtıcı olan da, buna yol açanın ABD ve NATO müttefiklerinin feci bir askeri yenilgisi değil, dikkatle müzakere edilmiş bir barış anlaşması olması.

 

Peki, bir ABD Başkanı’nın döneminde imzalanıp, halefi tarafından uygulanan anlaşmanın böyle feci bir sonuca yol açmasına neden olan neydi?

 

ABD neden Taliban ile anlaşma yapmak istedi?

 

İkiz kulelerin yıkılmasından bir gün sonra, dönemin ABD Başkanı George W. Bush “bu savaş zaman ve kararlılık gerektirecek ama hiç şüpheniz olmasın, kazanacağız” vaadinde bulunmuştu. Gerçekte ise ABD Taliban’a karşı bir askeri zafer kazanmanın yanına bile yaklaşamadı.

 

11 Eylül saldırılarından sorumlu El Kaide militanlarına ev sahipliği yapan Taliban, NATO’nun müdahalesiyle kentlerden hızla sürülse de, birkaç yıl içinde yeniden toparlandı ve 2004’te Batılı güçler ve yeni Afgan yönetimine karşı bir savaş yürütebilecek duruma geldi.

 

George W. Bush’un halefi Barack Obama, artan saldırılar karşısında 2009’da Afganistan’da asker sayısını artırdı. Ülkedeki Amerikan askerlerinin sayısı bir dönem 140 bine çıktı.

 

Bu şekilde Taliban bir kez daha püskürtüldü ama uzun vadede Afganistan’da asker artırmak çok da etkili olmadı.

 

Afganistan ABD’nin en uzun süren savaşı oldu. ABD’ye maliyeti 987 milyar dolardı. 2300’den fazla Amerikan askeri de savaşta öldü. Bu süreçte Amerikan halkının desteği azalırken, müdahalenin sona erdirilmesi çağrıları daha yüksek sesle yapılır oldu.

 

2014’te resmen eğitim ve destek rolü oynamaya başladıktan sonra her yıl ölen ABD askeri sayısı görece düşük olmaya başlarken, Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani son 5 yılda 2019’da 45 binden fazla Afgan güvenlik görevlisinin öldüğünü söylemişti.

 

Barack Obama’nın halefi Donald Trump, Taliban ile müzakereleri yoğunlaştırdı. ABD ve Taliban, Şubat 2020’de bir anlaşma imzaladı.

 

Geçen yılki başkanlık seçimlerine giden süreçte bu anlaşmadan bahsetmek, Trump’ın hoşuna gidiyordu.

 

Trump Axios News’a yaptığı açıklamada “Bu arada, muhtemelen bildiğiniz gibi büyük ölçüde Afganistan’dan çıktık. 19 yıldır oradaydık. Çıkacağız” demişti.

 

Anlaşmada ne vardı?

 

ABD kalan askerlerini Afganistan’dan çekmeyi kabul etti. Taliban da kontrol ettiği bölgelerde El Kaide ya da radikal bir başka örgütün faaliyet göstermesine izin vermeyeceğini açıkladı.

 

Ayrıca Afgan güvenlik güçlerinden 1000 tutsak ve Taliban mensubu 5000 mahkum karşılıklı olarak serbest bırakılacaktı.

 

Anlaşma, Taliban’a karşı ambargoların kaldırılmasını da öngörüyordu.

 

Anlaşmanın tarafları sadece ABD ve Taliban’dı. Taliban, Afganistan’ın nasıl ve kimin tarafından yürütüleceğini Afgan hükümetiyle müzakere edecekti.

 

Görüşmeler sürerken, eğitilmesi yaklaşık 89 milyar dolara mal olan ve teoride sayıları 300 bini geçen Afgan güvenlik güçleri güvenliği sağlayacaktı.

 

Dönemin ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’a göre Başkan Trump imzaladığı belgeyi “harika bir anlaşma” diye niteledi. Trump, kamuoyu önünde anlaşmayı “aşırı derecede iyi olma şansı olan bir plan” diye tanımladı.

 

İki taraf da anlaşmaya uydu mu?

 

ABD, Afganistan’dan asker çekmeye Trump döneminde başladı. Taliban ve Afgan hükümeti arasındaki yüz yüze görüşmeler Eylül 2020’de başladı.

 

Görüşmelerde ilerleme kaydedilememesine karşın, Taliban’ın düşmanları anlaşmanın bir felakete yol açmayacağında kararlıydı.

 

Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani Şubat ayında BBC’ye, “Burası Vietnam değil. Bu çöken bir hükümet değil” demişti.

 

Temmuz ayında ise Taliban’ın sözcülerinden biri, “Savaş alanında üstün olsak da, görüşmeler ve diyalog konusunda çok ciddiyiz” diye konuşmuştu.

 

Taliban’ın o dönem bir haftada 10 vilayet merkezini ele geçirmesi belki de daha o zaman, gelecekteki durumu gösteriyordu.

 

Selefi Trump ile neredeyse başka her konuda anlaşamayan ABD Başkanı Joe Biden, Trump’ın anlaşmasını uygulamaya devam etti. Geçen ay basına yaptığı açıklamada, “farklı bir sonuç alınacağı konusunda herhangi bir makul beklenti olmadan bir kuşak Amerikalıyı daha Afganistan’daki savaşa göndermeyeceğini” söyledi.

 

Biden, “Taliban’ın her şeyi ezip geçme ve tüm ülkeye sahip olma ihtimali çok düşük” diye de eklemişti.

 

Ve son günlerde yaşananlara karşın, Biden kararının arkasında durdu. Pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Son bir haftada olanlar bize bir şey göstermişse, o da Afganistan’daki Amerikan askeri varlığını sona erdirmenin doğru karar olduğudur” dedi.

 

Ancak birçok kişi için, Taliban liderlerinden Muhammed Abbas Stanikzai’nin geçen yıl Eylül ayında dünyanın en büyük askeri gücüyle imzalanan anlaşmadan sonra, lüks bir otelin balo salonunda söylediği sözler bugün kulağa daha doğru geliyor:

 

“Savaşı kazandığımıza hiç şüphe yok.”


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version