Osmaniye Devlet Hastanesi’nde, geçtiğimiz nisan ayında nöbetçi doktor ile hastaneye gelen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Bülbül ardasında yaşanan tartışma, mahkemeye taşındı.
Osmaniye Devlet Hastanesi’nde görevli ortopedi doktoru Kemal Gökhan Günel ile muayene olmak için hastaneye gelen Osmaniye Adliyesi’nde görevli cumhuriyet savcısı Mehmet Bülbül arasında, 12 Nisan’da tartışma yaşanmıştı. Günel, sırası ve randevusu olmadan muayene olmak isteyen savcı Bülbül’ün talebini reddettiğini söylemişti. Bülbül’ün kendisini tehdit ettiğini ve diğer hastaların muayene olmasına engel olduğunu iddia eden Günel, “Biz adam öldürmedik, kimseyi yaralamadık. Sadece usulsüz sıra isteyen birine ‘hayır sıra vermemiz mümkün değil’ diye mevcutlu bir şekilde yani ters kelepçe ile benim sorguya götürülmem gerekiyormuş” demişti. Karakola giden Günel ifade işlemlerinin ardından serbest bırakılmıştı.
Doktor Kemal Gökhan Günel’in şikâyetine, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından takipsizlik kararı verildi. Ancak, Osmaniye Adliyesi’nde görev yapan savcı Bülbül’ün “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret” şikâyeti üzerine doktor hakkında Osmaniye 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Doktor Günel’in avukatı Cengiz Bayram, ANKA Haber Ajansı’na açıklama yaptı:
“TÜRKİYE’DE HEKİM OLMAK ÇOK ZOR”
“Türkiye’de artık hekim olmak çok zor iş. Hekimler hem şiddete maruz kalıyorlar hem mobbing uygulanıyor kendilerine” diyen Bayram, “Tek başlarına 30 gün çalışmak zorunda olan hekim arkadaşlarımız var. Yine astronomik tazminat davalarıyla karşı karşıya kalıyorlar. Bir de tabii ki hukuksuzluk gördükleri zaman artık, hekimler bu ülkede çalışmak istemiyorlar” ifadelerine yer verdi.
“GEÇEN YIL 3 BİN 47 TANE HEKİMİMİZ ALMANYA’YA GİTMİŞ”
Bayram sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bakın geçen yıl 3 bin 47 tane hekimimiz Almanya’ya gitmiş ve Almanya’da çalışmaya başlamış. Ve şu anda Türkiye’de tıp öğrencileri 4. sınıftan sonra, Almanca kurslarına giderek 2 yıl Almanca kursuna devam ediyorlar, burayı bitirdikten sonra Almanca yeterliliği verip o ülkede çalışıyorlar. Bizim yöneticilerimizin buna bir çözüm bulmaları gerekiyor. Bu arkadaşımız da aslında gitmek istiyordu. Ama biz kendisini ikna ettik, şu anda bu problemin yaşandığı hastaneden ayrıldı. Özel sektöre geçti.”
“BİZİM ŞİKAYETİMİZE TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİ, İTİRAZ ETTİK”
“Biz şikayetçi olduk. Ama bizim şikayetimize aynı il başsavcılığı tarafından takipsizlik kararı verildi. Biz ona şu anda itiraz ettik. Bakalım sonucu bekliyoruz. Tam tersi işin garip tarafı Savcı Bey’in şikayeti kabul edilip, müvekkilim hakkında dava açıldı. Bu gerçekten çok adaletsiz. Hekimlerin yüreği yaralanmış vaziyette.”
“HALA ADALETE İNANIYORUZ”
“Biz bu ülkede hâlâ adalete inanıyoruz ve orada mahkemeye gittiğimizde bu mahkemenin o ilden alınmasını talep edeceğiz. Bir de Sağlık Bakanlığı, hekiminize sahip çıkmamış. Yani kendisine bir de disiplin cezası verildi. Önce kınama cezasını vermişlerdi, ona itiraz ettik. Daha sonra bunu uyarı cezasına çevirdiler ve buna da itiraz ettik. Çünkü hekim arkadaşımızı hiçbir disiplin cezası alabilecek bir eylemi yoktu. Kendisi, savcı sıfatına sahipken, ‘Ben başsavcıyım’ deyip ondan sonra yetkisini otoritesini bana göre kötüye kullanmaya çalışan bir hukuk adamımız.”
“HEKİMLER VE HUKUKÇULAR ÜLKENİN ROL MODEL İNSANLARIDIR”
“Türkiye’de hekimler ve hakimler, hukukçular; bu ülkenin aslında rol model insanlarıdır. Bizlerin yaptığı şeyler bu ülkenin gelişmişliğini gösterir. Hekimlik ve hekim mesleği sağlığın en önemli aktörü. Bu insanları bizim bir şekilde korumamız, tutmamız lazım. Yani bu insanlar belki seslerini çıkartmıyorlar ama ben bunların sesini en iyi duyan insanlardan bir tanesiyim. Hekimler gerçekten çok olgun, onurlu insanlar. Hiç ses vermeden kendi çözümlerini bulabiliyorlar, çok akıllılar. O yüzden ne yapıyor, kendi çözümünü buluyor dışına gidiyor. Bugün Türkiye Atatürk’ün sayesinde gerçekten çok iyi bir tıp eğitimi veren bir ülke.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***