Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kılıçdaroğlu: KHK’larla görevden alınan herkesi görevine iade edeceğim, söz

Kılıçdaroğlu: KHK’larla görevden alınan herkesi görevine iade edeceğim, söz


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çorum’da bir düğün salonunda düzenlenen “Kanaat Önderleri Buluşması”nda muhtarlar, oda, dernek başkanları ile sivil toplum kuruluşu ve üretici örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Çorum’da Muhtarlar ve Kanaat Önderleri buluşmasında konuştu. Kılıçdaroğlu Suriyeliler için, “Ülkelerine davulla zurnayla göndereceğiz” derken, KHK ile ihraç edilenlerle ilgili de “Ekmeği elinden alınan herkesi görevine iade edeceğiz” ifadesini kullandı.

 

Türk ekonomisinin Londra’da bir avuç tefeciye teslim edildiği savunan CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı tehlikede” dedi.

 

Devletin adaletle yönetilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Devlet Anayasaya göre yönetilmek zorundadır. Ekonomisi güçlü olan devletlerin sözü dünyada geçer” dedi.

 

‘DEMOKRASİ NE DEMEK?’

 

Demokrasi, ekonomi ilişkisine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Demokrasi can ve mal güvenliği demektir. Yargının iradesi para ile satın alınamaz demektir. Medyada, basında özgürlük var demektir” dedi.

 

 

‘EKMEĞİ ELİNDEN ALINAN HERKESİ İADE EDECEĞİM’

 

KHK ile ihraç edilenlerle ilgili Kılıçdaroğlu, “Sözüm söz; o KHK ile görevden alınan, işine son verilen, ekmeği elinden alınan herkesi göreve iade edeceğim. Yeter ki teröre bulaşmasın. Siyaset kurumu kimsenin aşı ile işi ile uğraşmaz.”

 

Kılıçdaroğlu Suriyeliler konusunda, “Ülkelerine davulla zurnayla göndereceğiz” dedi, “Esad ile anlaşmamız lazım” ifadesini kullandı.

 

Türkiye’ye yeni bir siyaset anlayışı getireceklerini, bir dönemi kapatacaklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Ahlaklı, hesap veren, vatandaşını kucaklayan, hiç kimseyi kimliğinden, inancından, yaşam tarzından ötürü ötekileştirmeyen bir siyaset anlayışını getirmek istiyoruz” diye konuştu.

 

‘Bizim iki kırmızı çizgimiz var’

 

Alın teri dökenlerin, helalinden kazananların yanlarında olduklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Bizim iki kırmızı çizgimiz var. Bayrağıyla sorunu olmayan, vatanıyla sorunu olmayan, ‘Bayrak ve vatan benim için vazgeçilmezdir’ diyen herkesle kucaklaşacağız. Bayrağımız ve vatanımız için yeri geldiğinde canımızı vereceğiz. Dolayısıyla yeni bir siyaset anlayışı getireceğiz. Düzgün bir siyaset anlayışı getireceğiz. Bunu yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

 

‘5’. madde; Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü koruyacaktır’

 

Türkiye’nin nasıl yönetileceğinin, siyaset kurumunun nasıl işleyeceğinin Anayasa’nın 5′. maddesinde belirtildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

 

“Devlet bakidir, devlet kalıcıdır, devleti yöneten siyaset ise geçicidir. Devleti yönetmek üzere siyaset kurumuna yetkiyi millet verir, sandığa gider ve der ki ‘X partisi gelsin, devleti yönetsin’. Ama o parti devleti bu Anayasa’ya göre yönetmek durumundadır. Bu kurallara göre devletimiz yönetiliyor mu? 5′. madde; Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü koruyacaktır. Devleti yöneten siyasi irade Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü korur.

 

Bağımsızlık ne demektir? İki anlamı vardır; siyasi bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık. Ekonomik bağımsızlığınızı koruyamazsanız, siyasi bağımsızlığınızı koruyamazsınız. O nedenle Gazi Mustafa Kemal’in iki temel ilkesi vardır. ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’. Yani ‘Bayrağımın altında özgürce yaşayacağım, hiçbir gölgeyi kabul etmiyorum.’ diyor. Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle perçinlenmezse siyasi bağımsızlığınızı koruyamazsınız. El aleme el, avuç açarsınız. O nedenle Mustafa Kemal ve arkadaşları siyasi ve ekonomik bağımsızlığı beraber düşünmüşlerdir. Bunu niçin ifade ediyorum? Şunun için; eğer biz 83 milyon olarak Londra’daki bir avuç tefeciye mahkum edilmişsek ve onlardan para gelmezse Türkiye’yi yönetemiyorsak, biz dünyanın faizini onlara ödüyorsak ekonomik bağımsızlığımız tehlikededir. Siyasi bağımsızlığımız, eyvallah bir sorun yok ancak ekonomik bağımsızlığımız tehlikededir. O nedenle ekonomisi güçlü olan devletler dünyada her zaman söz sahibi olur. Görevimiz ekonomiyi daha güçlü hale getirmektir.”

 

‘Demokrasi dediğimiz kavramı büyütmemiz lazım’

 

Kılıçdaroğlu, Anayasa’da devleti yönetmek üzere halk tarafından görevlendirilen siyasi partinin cumhuriyeti ve demokrasiyi korumakla görevlendirdiğini vurguladı.

 

“Peki demokrasiyi koruyor muyuz?” diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Demokrasinin önemini hepimiz biliyoruz. Demokrasi, halkın iradesine saygı göstermek demektir. Herkesin düşüncesini özgürce ifade etmesi demektir. Aynı zamanda demokrasi can ve mal güvenliğidir. ‘Benim malıma gelir birisi çökerse ben mahkemede bulurum. Nasıl olsa Ankara’da hakimler var.’ demektir. Yargının iradesi parayla satın alınamaz demektir. Siyasi gücün yargı üzerine hegemonyası yok demektir. Medyada, basında özgürlük var demektir. Böyle bir demokrasi bizde var mı şimdi? Eğer bu ülkenin gençleri tweet attığı zaman ‘başıma bir bela gelir’ diye korkuyorsa, burada bir sorunumuz var demektir. Bunu beraber düşünmek zorundayız. Bu işin partisi yoktur. Demokrasiyi ben de savunacağım, benim gibi düşünmeyen de savunacak. Ben de konuşacağım, benim gibi düşünmeyen de konuşacak. ‘Sadece ben konuşacağım, kimse konuşmayacak’, bu demokrasi değildir. ‘Sadece ben ifade edeceğim, kimse ifade etmeyecek. Sadece ben düşüneceğim herkes bana uyacak’, bu demokrasi değil. Demokrasi dediğimiz kavramı büyütmemiz lazım.”

 

‘Milletin yüzü gülmüyor’

 

Anayasa’ya göre iktidarın toplumun refahı, huzuru ve mutluluğunu sağlamak zorunda olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

 

“Milletin yüzü gülmüyor. Sanayici önünü göremiyor, çiftçi ektiğinin karşılığını alamıyor. Neden? Bütün bunları düşündüğümüz zaman, devleti anayasal kurallara göre yönetmesi gereken siyasi iktidar bu toplumu mutlu kıldı mı? Toplumun refah düzeyini yükseltti mi, mutlu bir toplum yaptı mı? Allah aşkına şunu bir düşünün. Bundan 20-30 yıl önce kimse kimsenin kimliğini sormazdı. Şimdi komşumuzun kimliğini soruyoruz, hangi kimlikten diye. Komşumuzun inancını soruyoruz, hangi inançtan diye. Türkiye hangi hale geldi. Bunları aşmak zorundayız. Biz büyümek zorundayız. Bakın, uluslararası mutluluk endeksi yayınlanmış. 150 ülke arasında 104’üncü ülkeyiz. Kimsenin yüzü gülmüyor. Parası olanın da yüzü gülmüyor, sanayicinin de yüzü gülmüyor. Çiftçinin zaten hiç yüzü gülmüyor. İşsizin yüzü gülmüyor. Üniversiteden mezun olmuş, iki çocuğu var, iş bulamıyor, onun da yüzü gülmüyor. Cebinde parası olması fark etmiyor.”


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version