Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kaybedilen tek can insan canı değil: Gezegenin sessiz ortakları yangında ne yaşadı, hayatta kalanlar ne durumda?

Kaybedilen tek can insan canı değil: Gezegenin sessiz ortakları yangında ne yaşadı, hayatta kalanlar ne durumda?


“Telef oldu” cümlesi belki de ilk defa bu felaketle bırakıldı. Altı günde 32 kentte çıkan 152 yangında en çok hayvanlar öldü. Yüzlerce gönüllü veteriner sahada. Tek tek aramanın imkansız olduğu ortamda AKUT ve Muğla Belediyesi drone’la hayvan arayaca

“Bunlar benim çocuklarım, bunlar benim her şeyim” diye feryat ediyor Sercan Bayat, yangında geride bırakamadığı hayvanlarından bahsederken. 

 

Yangınların ilk ulaştığı yerdi Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı Kalemler köyü. 

 

Yangın başladığında sahildeki iş yerindeydi Sercan Bayat.

 

Yangını duyar duymaz köydeki evine koştu. Herkes köyden aşağı inerken o köye girmeye çalışıyordu hayvanları için. 

 

“Jandarma geçirmiyordu. Ben kaçarak geçtim. Sonrasında da eve geldiler. Çıkarmak istediler. Jandarma bile çıkaramadı beni evimden” sözleriyle anlatıyor o günü. 

 

Bayat’ın anlattığına göre köyündeki yangın 12:30-13:00 sıralarında başladı, 15-15:30’a kadar sürdü.

 

“İki, iki buçuk saat yandık biz” diyor 30 yaşındaki genç adam. 

 

Yangının ortasında doğan “Mucize”ler 

 

23 hayvanı vardı Sercan Bayat’ın. Yangında sekiz ineği, iki tane de koyunu öldü. 

 

Cehennemin ortasında çektiği video elden ele yayıldı Bayat’ın. Evinin bir kısmı, arabası, bu yıl ilk kez ailesinden ayrı başlayacağı çiftçilik için 50-55 bin lira harcadığı tarım malzemesi, römorku, sulama hortumları, motorları yandı. 

 

Ama bir şey vardı o videoda da görünen, adına “mucize” dediğimiz: Keçilerinin birinin yangın sırasında doğurduğu oğlak.

 

Gerçekten de “Mucize” koydu adını. Mucizeler sonraki günlerde de devam etti.

 

Yangının ikinci günü kül olmuş ormanın ortasında iki ineğini daha buldu canlı. Üçüncü günde ise bir keçisi daha doğurdu. 

 

Dördüncü gün köpeği Arslan çıkageldi. Dört gün boyunca “Ölüsü varsa ölüsünü bulayım” diyerek aramıştı Arslan’ı dağlarda.

 

“Annem, babam öldüğümü zannettiler”

 

“Camın dibindeki yemek kazanı” erimiş dediği evinin karşısındaki besi çiftliği ise 100-150 büyükbaşından 35’ini kaybetti.

 

Bayat’ın anlattığına göre 200-250 ton samanı vardı ve saman, ormandan da çok yanıyordu. 

 

Annesi-babası öldüğünü zannetti Sercan’ın. Ailesi panik içerisindeyken o, muşambalarla yaptığı derme çatma ahırından hayvanlarını salıyordu tek tek. 

 

Bayat, “8-10 metre ağaç boyunca sanıyordum ama alevler öyle böyle değilmiş. Alevlerin arasından sağ sol derken elimden ateşe giden çok oldu. Tutamadım. Hangisini tutayım?” diyerek anlatıyor yaşadıklarını. 

 

Sonrasında soğutma çalışmalarının halkın tankerleriyle yapıldığını söyleyen Bayat, “Samanı, yemi halk taşıyor” dedi dökerken içini. 

 

 

Pandemide turizm bitince çiftçi olmuştu

 

Sercan Bayat, aslında turizm sektöründe çalışıyordu. Ancak pandeminin turizmi vurmasıyla gelir kaybı yaşadı. Bunu telafi etmek için bu yıl çiftçiliğe başlamıştı. Ektiği de harcadığı da iki saat içinde kül oldu: 

 

“Beşinci güne kadar burası mangal yeri gibiydi. Adım attığınız yer kömür, ateş. 

 

Bugün altıncı gün hâlâ gökyüzünden kül yağıyor. Kimse söndüremiyor. 

 

Orman yangınından sonra ağaçların kalın kökleri 1-2 günde sönmüyor. 112’yi defalarca aradık. Onlar da gelmedi, uçaklar da…”

 

“İnsanlar evlerini tahliye etmemekte diretiyor”

 

“Gökçen Hanım keçileri yakalamaya çalışıyoruz. Ben sizi birazdan arayayım” dedi telefonu açar açmaz Veteriner Hekim Mehmet Ali Sonkul. 

 

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Fesleğen Köyü’ndelerdi bütün akşam. 

 

Yeniden telefonda konuştuğumuzda bir köy sakinin keçilerini vermediğini, köyü tahliye etmeyi reddettiğini söyledi. 

 

Sonkul’a göre kendilerini en çok zorlayan şey, bazı bölgelerde halkın ayak diremesi. 

 

“Yavru kedileri yakalamak için 45 dakika uğraştık. Tavuktu, horozdu, köpekti kurtarabildik ama insanları ikna etmek zor” diyor tecrübeli veteriner hekim. 

 

“Üzerimize kıvılcım kıvılcım atıyor” dediği bölgelerden bir süre sonra çıkartılıyorlar. Sonrası mı? Sonrası tetikte beklemekle geçiyor.

 

 

Önemli eksiklikler: Yakalama aparatı ve yanmaz eldiven

 

Kendilerini zorlayan bir ikinci şey ise yakalama aparatlarının eksikliği.

 

Muğla Veteriner Hekimler Odası, Muğla Büyükşehir Belediyesi, AFAD, UMKE, Milas Belediyesi, Kaymakamlığı, Kızılay… Hepsi koordineli şekilde çalışıyor. Köylerde gezen ekip gibi, merkezde de acil afet birimi var. 

 

Taşımak için araç, mama ve ilaç eksiği yok. Öyle ki iki firmanın yolladığı iki kamyon mama da yolda. 

 

“Ancak yakalama aparatı, kafes, yanmaz eldiven lazım. Bizim dışımızda itfaiyecilerin de yanmaz eldivene çok ihtiyacı var” diyor Veteriner Hekim Mehmet Ali Sonkul. 

 

 

“İnekler ahırından ayrıldığında panik olurlar” 

 

Vakaların ne boyutta olduğunun genelde bir bölgedeki yangın bittikten sonraki 1-2 günde netleştiğini söyleyen Sonkul, tedavi altına aldıkları hayvanların hâlâ stresli olduklarını söylüyor: 

 

“İnekler mesela… ‘İnek, Sığır’ der geçeriz. Ama inekler, evine bağlı sosyal hayvanlardır.  Yerinden ahırından ayrıldığı zaman ciddi panik olurlar. Panik halinde koşturan inekleri görüyoruz. 

 

Bugün de bir kırlangıç getirdiler. Oksijen tedavisi alıyor klinikte. 

 

Patileri yanan hayvanlar için ise yanık derecesine, doku kaybı şiddetine göre o patinin eski haline gelme ihtimali bulunuyor. “

 

“Nefes alırken bile acı çektiklerini duyuyorsunuz” 

 

Manavgat, Marmaris ve Bodrum’da farklı ekipleri Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP), Manavgat ve Marmaris’e birer sahra çadırı kurdu. Denizli ve Bodrum’u da takip ettiklerini söyleyen HAYTAP yetkileri, gerekirse oraya da çadır göndereceklerini, böyle bir durumda gönüllü hekimlere ihtiyaçlarının olabileceğini söyledi. 

 

 

HAYTAP’tan Independent Türkçe’ye yapılan açıklamaya göre Manavgat’ta hayvan ölümleri daha kötü durumda.

 

Çünkü Türkiye tarihinde ilk defa bu boyutta olan felakete kimse hazır değildi. Bu nedenle Manavgat’ta insan ve hayvan tahliyesi gecikti. 

 

HAYTAP’tan yapılan açıklamaya göre üçüncü derece yanıklar ve karbonmonoksit zehirlenmesi en fazla görünen vakalar. 

 

“Nefes alırken bile acı çektiklerini duyuyorsunuz” diyen HAYTAP yetkileri, çiftlik hayvanlarından kurtulanların ise genelde serbest bırakılanlar olduğunu ifade ediyor. 

 

Belediyelerden, köylülerden, kamu kurumlarından destek alan ekipler, öncelikle tahliye çalışmalarına katılıyor. Köylerin boşaltılması, yaralanan hayvanların tedavisi sağlanıyor. 

 

Daha sonra tedavi, çadırlarda devam ediyor. 

 

Üç aşamalı müdahale sistemi

 

Muğla Büyükşehir Belediyesi Geçici Hayvan Bakım Evi Veterineri Özgür Yaman, daha detaylı anlatıyor müdahale sürecini. 

 

Yaman’ın açıklamasına göre izledikleri üç aşama var. 

 

Bunlardan ilki devam eden bir yangının hangi yöne doğru uzandığının belirlenmesi ve o yöndeki riskli alanların tahliyesi. 

 

Bu konuda AKUT yardımcı oluyor. Yangının nereye yöneldiği konusunda veterinerleri uyarıyorlar. “Biz de yangının yöneldiği yerde olası can kayıplarını engellemek için ilk tahliyeyi yapmaya çalışıyoruz” diyor Yaman. 

 

 

İkinci aşama yangında yaralanan ve/veya kaçan hayvanlara sağlık müdahalesi, rehabilitasyonun sağlanması. 

 

Üçüncü aşama ise hayati öneme sahip. Zira yangının bitmesi ve soğutma işlemlerinin ardından gezici klinikler, veterinerler ve gönüllüler, ormanda belirli bölgelere yemek bırakıyorlar. 

 

Yaman, “Maalesef ağaçlarımızı kaybetmişiz ama o bölgede ölmemiş hâlâ popülasyonu devam eden, çıplak gözle göremediğimiz, gece ortaya çıkan hayvanlar var. Beslensinler diye onlara özel mama bırakıyoruz” diyerek açıklıyor bu aşamayı. 

 

İlk defa drone kullanılacak

 

Yaman’ın açıklamasına göre yeni denenecek bir aşama daha var: Drone ile arama 

 

Kuşadası AKUT ekibi ile yangının bittiği yerlerde drone ile arama yapacaklarını söyleyen Veteriner Hekim, “Dolayısıyla yaralı bir ayıyı, sinmiş pusmuş bir hayvanı tepeden görebileceğiz. Böyle bir hayvan varsa hemen ekiplerimize haber vereceğiz. Yangın da bittiği için o alanda nokta atışı yapacağız drone’la” diyor. 

 

 

“Yaklaşık 350 hayvan kurtardık” 

 

Özgür Yaman, bugüne kadar iguanadan sülüne, eşekten koyuna, sığırdan kedi-köpek ve kaplumbağaya kadar yaklaşık 350 hayvanı kurtardıklarını söylüyor. 

 

“Yangının mesafesi 50 metreden az, hâlâ terk etmiyorlar”

 

Büyükşehir Belediyesi’nin verdiği görevle Marmaris’ten sorumlu veteriner hekim olan Özgür Yaman’a göre çözülmesi gereken iki sorun var. 

 

Bunlardan ilki, yangın evleri diplerine gelse bile asla tahliyeye izin vermeyen hayvan sahipleri. 

 

“50 metreden falan bahsetmiyorum. Alevler daha da yakına gelene kadar bekliyorlar” diyen Yaman, “Evlerini terk etmediklerinde biz tahliyede bulunamıyoruz. Orada hayvanlar hayatlarını kaybettiklerinde ‘hiç gönüllü yok mu?’ deniliyor. Bu da bizi çok üzüyor. Ekiplerin motivasyonunu yıpratan bir durum” ifadelerini kullanıyor. 

 

 

“20 dakikada önündeki yangın, arkana geçebiliyor”

 

Yaman’a göre “Alevler buraya 20 dakikaya gelir” cümlesindeki 20 dakika bile çok uzun zaman: 

 

“‘Yangın yirmi dakika sonra buraya ulaşır. Dur bu hayvanı çıkaralım’ şansımız olmuyor. 

 

Çok hızlı ulaşıyor. Biraz uzakta gördüğünüz alevler, bir bakmışsınız 20 dakika sonra gerinizde kalmış.” 

 

“‘Burada veteriner yok’ diye haber yapan var” 

 

Hayvan iç hastalıklarında uzmanlaşmış Yaman’a göre yaşadıkları ikinci sorun “yalan ve kirli haberler”: 

 

“Biz bu olayda şunu anladık ki tek yürek olabiliyoruz. Bir sürü gönüllü hekim ve insan gelmeye devam ediyor. Çok yaşlı da olsa “en azından temizliğinizi yaparım” gönüllüler bile oldu. 

 

Bu bir yerde iyi niyeti bir kalabalığa neden oldu ve bir koordinasyonla düzene sokabildik. 

 

Ancak olmayan şeyi olmuş gibi anlatan, “burada veteriner hekim yok” gibi yalan haber yapan, farklı siyasi kaygılarla çekim yapmaya çalışan medya grupları var. 

 

Bu kaosa ve yığılmaya neden oluyor. Dolayısıyla yangın ekiplerinin müdahale etmesi zorlaşıyor. “

 

 

“Biz Muğlalıyız. Yaşatmak, yeşertmek üzere bu ülkedeyiz” 

 

İzmir, İstanbul gibi büyükşehirlerin yanı sıra, Kadıköy, Şişli gibi ilçe belediyelerinin de yardıma koştuğunu, HAYTAP’ın çok ciddi katkısı olduğunu söyleyen Özgür Yaman, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün’ün hayvan hassasiyeti öne çıkan bir başkan olduğunu ifade ederek, destek veren herkese teşekkür etti. 

 

“Zor şeyler de yaşadık. Yangının ortasında kaldık, bazen karbonmonoksit zehirlenmesine biz maruz kaldık. AKUT yardımıyla kurtarıldığımız oldu” diyen Yaman’ın ağzından her şeye rağmen “Biz umutluyuz” cümlesi dökülüyor ve ekliyor: 

 

“Onlar yaksın biz yaşatırız. Biz yine yeşertiriz. Biz Muğlalıyız. Yaşatmak, yeşertmek üzere bu ülkedeyiz.”

 

KAYNAK: INDEPENDENT TÜRKÇE – GÖKÇEN TUNCER


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version