Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Güneydeki yangın bütün Türkiye’de mutfağı böyle yakacak

Güneydeki yangın bütün Türkiye’de mutfağı böyle yakacak


HABER-ANALİZ | M. AHMET KARABAY

Önce bir dizi sevimsiz görünen rakam paylaşmam gerekiyor. Verilerinin sağlıksızlığı tartışılan TÜİK, Temmuz 2021 enflasyon rakamlarını açıkladı. TÜFE’de (Tüketici Fiyat Endeksi) aylık enflasyon yüzde 1,8, yıllık enflasyon ise 18,95’e yükseldi. 

Tablo ÜFE’deki (Üretici Fiyat Endeksi) rakamlar daha vahim. Yine TÜİK’e göre Temmuz’da bir önceki aya göre yüzde 2,46, yıllık bazda ise yüzde 44,92 olarak hesaplandı. 

Dediğim gibi bu doğruluğuna güvenin dip yaptığı TÜİK rakamları. Doğruluğuna ekonomistler arasında daha çok güven duyulan ENAG endeksine göre TÜFE rakamları aylık yüzde 4,89 arttı, 7 aylık enflasyon da yüzde 25,14 olarak belirlendi.

Sizi daha fazla sıkıcı rakamla meşgul etmek istemiyorum. Sahillerimizde yaşanan yangının Türkiye’nin her yerinde mutfağa yansımasının nasıl olacağını göstermeye çalışacağım.

Anadolu’da üretim zincirinin üç nedenle ciddi sekteye uğradığı bir yılı yaşıyoruz. 

Bu harita Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlandı. Son 12 ayda kaydedilen yağışları gösteriyor. Bunun tarıma yansıyan dönemine ilişkin veriler ise felaket denebilecek boyutta. 

Anadolu’da bir süredir dolaştığımı sizlerle paylaşmıştım. Çalışanlar, emeklilerle görüştüğüm gibi daha çok üretimde neler olup bittiğini bir miktar anlayabilmek için sanayi ve tarım sektöründe faaliyet gösterenlerle sohbetler ettim. 

Bilindiği gibi Anadolu’nun pek çok yerinde özellikle tahıl üretiminin temeli susuz tarıma dayanır. Tahıl ve bakliyat üretiminde bizi bekleyen tabloyu anlamak için aşağıdaki haritaya bakmak gerekiyor. Nisan 2021-Haziran 2021 arasındaki harita daha ürpertici.

Yağmurun tarıma hayat verdiği dönem Nisan-Haziran ayları olduğunu herkes biliyor. Bu dönemde damla düşmeyen topraklarımızı bu harita net ortaya koyuyor. 

Anadolu’da bırakın maliyetini karşılamayı, ektiği tohum kadar mahsul alamayan çok insan dinledim. Bazıları sohbete katıldığında yaşadığı felaketin boyutunu anlatmak için “Ben hasat için tarlaya bile gitmedim” diyenlere rastladım.

Kuraklık üretim zincirini sekteye uğratan birinci sebep. İkinci neden ise geride bıraktığımız Haziran ayında ağırlıklı olarak Doğu Karadeniz bölgesinde yaşanan sel felaketi. Bunun tarıma vurduğu darbe çok konuşuldu. Onun için ikinci sebep olan sel felaketi ile ilgili fazla paylaşım yapmayacağım. 

Üçüncüsü ise halen yanmakta olan ormanlarımız ve tahrip olan tarım ve turizm alanlarımız. Bunların doğuracağı sonuçlara ilişkin bilgiler paylaşmak istiyorum. 

TÜRKİYE TURİZM İÇİN CAZİBE MERKEZİ OLMAKTAN ÇIKABİLİR

10 günden bu yana söndürülemeyen (kontrol altına almak söndürmek demek değil) orman yangınları iktidardakilerle muhalifler arasında polemik konusu olmaya devam ediyor. İktidar kesimi bilgi karartması yaparak her şeyin yapıldığını ve işlerin yolunda olduğunu göstermeye çalışıyor. Buna da toplumun inanmasını istiyor.

Muhalifler ise iktidarın acizliğinin turizm ve orman bölgelerinin tahrip olmasına yol açtığını iddia ediyor. Bu felaket karşısında beceriksizliğin faturasının çok ağır olacağını anlatıyor.

Bu video hem felaketi, hem gösterilen çabayı ortaya koyması bakımından hayli önemli diye düşünüyorum.

Tablo ister iktidar kesiminin, ister muhaliflerin gösterdiği gibi olsun değişmeyen bir sonuç var. Yaşanan yangınlar Türkiye ekonomisine sıçrayacak. 

İki sonuçtan dolayı sıçrayacak. Birincisi sadece ormanlarımız yanmadı. Tarım için kullanılan aletler yandı, büyük ve küçükbaş hayvanlar yandı, tarım alanları yandı, meyve bahçeleri yandı. Tabii evler, tesisler yandı. 

Bu yaşananları rakamlara dökebilmek şu aşamada mümkün değil. Bunun için hasar tespitlerinin yapılıp tablonun ortaya çıkması gerekiyor. 

Görünen tabloya ve yanan alanların yüzölçümüne göre Tarım İş Sendikası’nın 2 Ağustos tarihi itibariyle verdiği rakamlara bakılırsa 140 bin futbol sahası büyüklüğündeki bir alan her şeyi ile kül oldu.

İkincisi turist, güney sahillerimizdeki doğal güzelliklere geliyordu. Doğal güzelliklerimiz yangınlarla kül oldu. Turistik tesislerin yabana atılamayacak kadar bir bölümü kısmen veya ağır bir şekilde hasar gördü.

Bu doğal güzelliğin ve tesislerin tahrip olması Türkiye’yi turistler için cazibe merkezi olmaktan hayli uzaklaştıracak. Bu yıl için rezervasyonların bir kısmı iptal edilmek durumunda kalacak. 

Doğanın yenilenmesi yıllar alacağına göre, Türkiye epey bir süre turizm için cazip bir ülke olmaktan çıkma riski ile karşı karşıya. 

YANAN YERLER MUTFAKTAKİ ATEŞİ KÖRÜKLEYECEK

Şimdi yeniden en baştaki sıkıcı enflasyon rakamlarına dönmemiz gerekiyor. Türkiye’de enflasyon yaz aylarında ciddi düşüş kaydederdi. Bunda gıda maddelerinde yaz aylarında gelen üretim bolluğunun önemli etkisi olurdu. 

Bu yıl ise düşme bir tarafa artış kaydedildi. Bu enflasyon sepetinde önemli bir yere sahip olan gıda fiyatlarının yükselmesine yol açacak. Gıda enflasyonu geçtiğimiz yıllardaki gibi ithalat ile terbiye edilmesi yoluna gitmek de kolay olamayacak. 

Fiili yangına müdahale etmedeki acizlikleri ortaya çıkanların mutfaktaki yangın karşısındaki yetersizlikleri yıllardır biliniyor. 

Türkiye’nin döviz alanında yaşadıkları aylardır bizzat iktidarda olanların konuşmalarına yansıyor. Yaşanacak gelir kaybını toplumun alt kesimleri çok daha net bir şekilde hissedecek. Gelir grupları arasındaki uçurum daha çok belirginleşecek. 

Tüketici enflasyonunun nereye doğru gideceğini görmek için ÜFE’ye bakmak gerekiyor. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre TÜFE ile ÜFE arasındaki makas 26 puana dayandı. Temmuz ayı enflasyonu 20 yılın rekoru olduğu gibi, aradaki makas da benzerine rastlanmayan oranlara ulaşmış durumda.

Yıllardır Merkez Bankası’nı ve TÜİK’in yıpranması için özel bir çaba harcar pozisyonda olan iktidar, şimdi iki ucu pislik olan bir sopayı elinde tutmak durumunda.

9 gün sonra Merkez Bankası faiz değerlendirme toplantısı yapacak. Enflasyon 18,95’lik enflasyon ile Merkez Bankası’nın belirlediği faiz arasında sadece 0,5 puanlık reel bir gelir var. Bırakın birilerinin söylediği gibi faizi düşürmeyi, sabit tutması bile kolay görünmüyor. DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ın dediği gibi “Erdoğan sebep, yüksek enflasyon, yüksek faiz ve yüksek kur sonuç”

Sebep değişmeden yüksek enflasyon ve yüksek faizin değişmesi mümkün görünmüyor. 

Baştan bu yana anlatmaya çalıştığım üç doğal nedenin üzerine bir de yetersiz yönetim eklendiğinde önümüzdeki aylarda mutfaktaki yangının çok can yakacağı acı bir gerçek olarak karşımızda duracak. 

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version