Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Zulmün sınırı yok!

Zulmün sınırı yok!


HABER İNCELEME | İLKER DOĞAN 

Rejimin ‘istiklal mahkemeleri’ sulh ceza hakimlikleri ile militan partililerin atandığı ağır ceza mahkemeleri zulümde sınır tanımıyor. İktidar haftada bir ‘yeni’ yargı reformu paketi açıklayadursun, adliye binalarında hukuksuzluklar tüm hızıyla devam ediyor.

Son olarak dün Konya’da 7,5 aylık sınıf öğretmeni Huriye Acun, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Huriye öğretmenin 4 yaşında bir de oğlu bulunuyordu. 15 yaşından küçük çocuğu bulunan annelerle, hamile kadınların tahliye edilmesi için yasal düzenleme beklenirken, annesi tutuklu çocuklara bir yenisi daha eklenmiş oldu.

AİLELER PARAMPARÇA OLDU

Yargıda reform paketleri göz boyamaktan öteye gitmiyor. Anayasa’yı da, kanunları da umursamayan savcı ve hakimler nedeniyle yaşları 3 ila 15 arasında değişen binlerce çocuk aile bütünlüğünden mahrum. Hem annesi hem de babası tutuklu yüzlerce çocuk var. Çocukların çoğunun psikolojisi bozulmuş durumda. Birçoğu ilaç kullanıyor.

7 Temmuz’da günün haberi Konya’dan geldi! Hizmet Hareketi’ne yönelik soruşturmalar kapsamında hakkında dava açılan ve yargılanan 7,5 aylık hamile bir kadın daha cezaevine gönderildi. Sınıf öğretmeni olan Huriye Acun, ilk çocuğu Umut’a 7 aylık hamileyken 2016’da gözaltına alınmış, gebeliği gerekçesiyle adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Tutuksuz olarak devam eden sözde yargılama sonrasında 9 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Huriye Acun, dün sabah tutuklanarak Konya E Tipi cezaevine gönderildi. Acun’un 15 gün boyunca karantina hücresinde tutulacağı öğrenildi. Huriye Acun’un tutuklanmasıyla 4 yaşındaki oğlu Umut da annesiz kaldı.

BEBEĞİN BEYNİNDE SIVI TOPLANMASI OLABİLİR

Cezaevine gönderilen Huriye Acun, yaklaşık 1,5 ay sonra bir kız çocuğu dünyaya getirecek. Son doktor kontrolünde bebeğin sağlığıyla ilgili sorunlar olduğu ortaya çıkmıştı. Doktorun, “Bebeğin beyninde sıvı toplanması olabilir” dediği öğrenildi. Ancak ne savcı ne de hakim söz konusu sağlık sorununu dikkate almayarak tutuklama kararı verdi.

YÜZLERCE ÇOCUK CEZAEVİNDE

AKP rejiminin Türkiye’sinde hem annesi hem babası tutuklu yüzlerce çocuk var. Yaşları 3 ile 15 arasında değişen binlerce çocuk bir anda hem annesiz hem de babasız kaldı. Çocukların çoğunun psikolojisi bozulmuş durumda. 7-8 yaşlarında ilaç alan çocuklar var.

Psikiyatrist Prof. Dr. Hasan Herken, 17 Mart 2019’da yaptığı sosyal medya paylaşımında bu duruma dikkat çekmiş ve şu ifadeleri kullanmıştı: “Her ikisi tutuklu ebeveynlerin çocuklarının perişan halleri karşısında ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. 26 yıllık ruh sağlığı çalışanıyım. Profesyonelliğimi bu konuda koruyamıyorum. Bir nesil mahvoluyor. Bunu hakimlerin görmemesi, yasayı uygulamamaları kahredici…”

YARGIDA REFORM SAFSATASI

İktidar, göz boyamak için her ay yeni bir yargıda reform paketi açıklıyor. Son olarak 4. paket Meclis’e geldi. Ancak bugüne kadar açıklanan hiç bir paket derde derman olmadı. Adliye binalarında hukuksuzluk ve zulüm bütün hızıyla devam ediyor.

Hukukçulara göre yargıda reforma ihtiyaç bile yok. Mevcut kanunlar hakkıyla uygulansa bile yeterli. Ancak uygulanmıyor! Hakim ve savcılar, Doğu Perinçek’in tabiriyle siyasetin köpeği haline gelmiş durumda.

YATARI DOLAN İNSANLAR BİLE TAHLİYE EDİLMİYOR

Örneğin ‘tutuklama’ için ‘kuvvetli şüphenin varlığını gösterecek somut bir delil’ olması gerekiyor ancak sulh ceza hakimlikleri hiç bir delil olmaksızın insanları özgürlüğünden ediyor. Doğum yapmış ya da hamile kadınların tutuklanmaması gerekiyor ancak savcı ve hakimlerin umurunda bile değil… Tutuklama istisna olmalı ancak Türkiye’de bu ‘ceza’ya dönüştürülmüş durumda.

Hepsi bir yana, hiç bir somut delil olmadan ceza verilen ve yatarı dolduran insanlar Yargıtay cezalarını onamadığı gerekçesiyle tahliye edilmiyor. Cezaevlerinde rehin alınmış yüzlerce insan var.

KABOĞLU: YARGI PAKETLERİNİN AMACI…

CHP Milletvekili Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu da yargı paketlerinin amacının, iktidarın kendini tehdit edeceğini düşündüğü bağımsız yargının oluşumunu engellemek olduğunu söylüyor. Kaboğlu, “İktidarın, 19. yılında yargı reformundan bahsetmesinin trajikomikliğini bir yana bırakırsak; her getirdikleri paketin, yargı sistemini asıl çürüten durum olan yürütmenin vesayetini tehdit etmeyecek sınırlı değişiklikler aracılığıyla, konjonktürel siyasi hesaplara yönelik algı oluşturulmasından ve tepeden tırnağa suça batmış bir yapıyı adil bir yargılanma sonucunda mahkûm edebilecek yolu açacak her adımı sansürlemeden başka bir şey değil.” diyor.

Exit mobile version