Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Türkiye’de Covid-19 salgınının ekonomiye etkisi: Devlet bankalarına acil sermaye enjeksiyonu gerekli


Covid-19 salgınıyla mücadelede 720 milyar dolarlık Türkiye ekonomisine (Açtığı kredi miktarını yaklaşık ikiye katlayarak) büyük destek sağlayan devlet bankalarına sermaye aktarımı yapılması gündemde. Ancak uzmanlar devlet bankalarının süregelen borçlarının kapatılması için bir plana ihtiyaç olduğu uyarısında bulunuyor.

Türkiye’de özel bankaların daha temkinli kaldığı pandemi sürecinde devlet bankalarına ait borçlar geçen yıldan bu yana neredeyse ikiye katlandı.

Reuters haber ajansı Türkiye’deki bankacılık sektörü ve hükümet içindeki kaynaklara dayandırdığı haberinde devlet bankalarına yeni bir sermaye enjeksiyonunun yapılması düşünüldüğünü aktardı. Buna göre yetkililer borç verenlerden bu yıl ya da önümüzdeki yıl müteahhit ve diğer borçlanıcıların bekleyen talebini karşılamak üzere yeni bir kredi hamlesine hazırlanmasını istedi.

Ancak tükenmiş sermayenin desteğe ihtiyacı var. Özellikle eylül ayı sonunda salgından büyük darbe alan hizmet sektörünün borçlarının da tahsili gecikmiş borç (NPL) hanesine yazılması sonucu artacak olan borç yüküne karşı önlem ihtiyacı da dikkate alındığında bu ihtiyaç daha da net ortaya çıkıyor.

“Devlet bankaları kaynakları aşırı kullandı”

Ajansa adlarının gizli kalması koşuluyla konuşan kaynaklardan biri devlet bankalarının geçen yıl büyük projeleri finanse ederek sınırını aştığını belirtti. Bu durumu kaynakların aşırı kullanılması olarak tanımlayan yetkili bankaların sermaye desteği ile güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. yetkili ayrıca bazı geçmiş borçlar ödendikçe gelecek yıl için ekonominin çeşitli sektörlerinde kredi büyümesi ihtiyacının ortaya çıkacağına dikkat çekti.

Reuters’a konuşan kaynaklar sermaye enjeksiyonuyla ya da tahsili gecikmiş borçlarla ilgili henüz kesin bir kararın alınmadığını belirtti.

Değerlendirmede bulunan bir başka kaynak tahsili ödenmemiş borçların bir menkul kıymet şirketinden diğerine aktarılabileceği ya da “sorunlu banka” olarak kalmaya devam edilebileceği görüşünde.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’dan da bu konuda yorum yapılmadığı bildirildi.

Özel bankalar kar ederken devlet bankaları zararda

Türkiye Varlık Fonu’dan (TVF) bir yetkili ise bankaların sermaye yeterliliği standart oranının halihazırda iyi seviyede olduğunu belirtti ve fonun ihtiyaç durumunda her zaman bankaları desteklemeye hazır olduğunu vurguladı.

TVF 2020’nin başında Ziraat Bank, Halk Bank ve Vakıfbank’a pandemiden kaynaklanan sıkıntıları hafifletmek için düzenlenen düşük faizli borçlarında etkisiyle borçlanma seviyesinin yüzde 90 oranında artmasının hemen öncesinde 21 milyar lira değerinde sermaye enjekte etmişti.

Devlet bankaları yüksek maliyetler ve Merkez Bankası’nın yüzde 19’luk faiz oranı ve benzer oranda enflasyon karşısında zarar ediyor.

Yılın ilk çeyreğindeki rakamlar iki büyük devlet bankasının net fazi gelirinin kırmızıya düştüğünü gösterirken, özel bankalardan Garanti Bankası, İşbank, Akbank ve Yapı Kredi Bankası’nın siyahta yer aldığını gösteriyor.

Halkbank’ın net karı geçen yıldan bu yana yılın ilk çeyreğinde yüzde 93 azalırken, Vakıfbank’ın yüzde 56, Ziraatbank’ın ise yüzde 49 düştü.

Reuters’a konuşan üst düzey bir bankacı bu bankaların bu yıl ya da gelecek yıl kredi büyümesi yaratabilmesi için acil sermayeye ihtiyaç duyduğunu belirtti. Bu durumun sermaye yeterliliği standart oranı ya da likidite ihtiyacıyla değil, büyüme için yeni borç yaratma kabiliyetiyle ilgisi olduğunu ve bu nedenle devlet bankalarının acil sermayeye gereksinim duyduğu yorumunu yaptı.

Tahsili gecikmiş borçların durumu

Türkiye’nin yıl sonu büyüme beklentisini yüzde 6,7’den yüzde 6,3’e düşüren Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings hızlı borç büyümesi ile turizm ve otelcilik gibi sektörlerin karşı karşıya kaldığı riskin yüksek kaldığına ve bu durumun kötü durumdaki inşaat ve enerji borcu nedeniyle zor durumdaki bankaların riskini arttırabileceğine dikkat çekti.

2018 yılında yaşanan mali kriz Türkiye’nin dayandığı ucuz yabancı krediyi açığa çıkarması ve bu yılın ilk çeyreğindeki yüzde 7’lik büyümeye kadar ekonomik büyümeye sert şekilde frenledi. Ekonomideki yükselişe ve yüzde 3,7 olarak seyreden sektörel tahsili gecikmiş kredi oranının düşüklüğüne rağmen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) borç ödeme süresini 30 Eylül’e uzatma kararı aldı. Bu tarihten sonraki borçlar tahsili gecikmiş borç (NPL) kategorisine alınacak.

BDDK verileri geçen yıl sonu itibarıyla gözetim altındaki borçların yüzde 23 artarak 370 milyona ulaştığını gösteriyor.

Konunun uzmanları BDDK’nın belirlediği tarihin sermaye enjeksiyonunu daha da acil hale getirdiği görüşünde.

Exit mobile version