Avustralyalı olimpik kanocu Jo Brigden-Jones “Boğa köpekbalıklarının kayık ve kanoları itip devirmeye çalıştığı biliniyor” diyor.
“Suda büyük bir çırpıntı olduğunda köpek balığının orada olduğunu anlıyorsunuz.”
Brigden-Jones günlük idmanlarını sürdürdüğü suları, keskin dişli tehlikeli hayvanlarla paylaşıyor olmaktan tedirgin görünmüyor (boğa köpekbalıklarının büyük beyazlar kadar tehlikeli olmadığını söylüyor) ama 2metre 40 santim boyunda ve 130 kilo ağırlığında bir etoburla aynı suyu paylaşmak çoğu insanın kabusu olabilir.
Üstelik idman yaptığı sularda sadece köpek balıkları değil timsahlar da vardı ama Brigden-Jones’un Olimpiyat oyunlarına geliş sürecindeki yaşamında sıra dışı olan tek şey bu değil.
Bir yandan Covid ile mücadelenin ön saflarında yer aldı ve küçük kekler pişirip sattı.
Gündüz idman gece mesai
Tokyo Jo Brigden-Jones’un katıldığı ikinci olimpiyat oyunları. Bir çok sporcu iki olimpiyat arasında tam zamanlı olarak idmana odaklanıyor.
Fakat Jo, seçkin bir atlet olmasının yanısıra, geceleri de paramedik (acil tıp teknisyeni) olarak çalışıyor ve hayat kurtarıyor.
Bir yandan nehirlerde ve spor salonlarında idmanlarını sürdürürken, geceleri ambulansta acil yardım çağrılarına yetişiyor ve fazla mesai yapıyor.
Bir de bütün bunları Covid salgınının yaşandığı dönemde yaptığını düşünün.
“Olimpik seçmeler yaklaşırken koruyucu maske ve donanım kullanımı çok önemli hale geldi. Kendinizi bilinmeyenlerle dolu tehlikeli bir ortama atıyorsunuz.”
‘Olimpiyatlar ertelenince yıkıldım’
Jo 2020 Tokyo Olimpiyatları’nın ertelendiği açıklanmadan bir kaç hafta önce elemeleri geçip olimpiyatlara katılma hakkını elde etmişti.
“Ertelemeyi duyunca feci şekilde yıkıldım ve çöktüm ama neden ertelendiğini de tamamen anladım.”
“Fakat her günümü ve hayatımı bu tek hedefe odaklamak için yaptığım tercihler ve fedakarlıklardan sonra bunun 12 ay ertelenmesi benim için çok büyük bir darbe oldu.”
Üstelik Jo 33 yaşına gelmişti ve Tokyo’dan sonra, artık olimpik sporculuktan emekli olmayı planlıyordu.
Tokyo 2020 onun için bir nevi uzun bir spor kariyerinin sonundaki hediye gibi olacaktı çünkü 2008 ve 2016’daki olimpiyatlarda seçmeleri çok küçük farklarla kaybetmişti ve omzundan çok büyük bir ameliyat geçirmişti.
“Yaşı büyük bir atlet olarak ve vücudumun artık dağılmaya başladığını, adeta güç bela bantlanarak bir arada durabildiğini bildiğim için, bir yıl daha her gün ağır bir idman sürecine dayanıp dayanamayacağımı sorguladım. Kabullenmesi çok zor oldu.”
‘Spor dışında bir hayatım olduğunu bilmek’
Jo’nun spor kariyeri 13 yaşında spora yetenekli çocukların alındığı bir eğitim programına kabul edildiğinde başlamıştı.
Gücü ve kollarının özellikleriyle kürek, pedal sporlarında başarılı olacağı düşünülmüştü.
“Kanoculuğun ne olduğundan bile haberim yoktu” diyor. Fakat başlar başlamaz bu spora bayılmıştı.
Fakat yapmayı çok sevdiği başka bir iş daha vardı.
“Tıpla ilgili şeyler hep ilgimi çekerdi ve zamanla acil tıp teknisyeni olarak, içinde yaşadığınız topluma faydalı şeyler yapmanın ne kadar zevkli, heyecanlı ve tatmin edici bir iş olduğunu keşfettim.”
Zaman ve enerji bakımından tüketici de olsa Jo, elit bir atlet olarak idmanlarını sürdürürken aynı zamanda çalışıyor olmanın faydasını gördüğünü söylüyor.
“Kariyerim boyunca lüzumundan biraz fazla çalıştığım dönemler olmuş olabilir, ya da ihtiyacım olduğu kadar dinlenme fırsatı bulamamış olabilirim. Çünkü ya idmandan işe koşmam ya da gece nöbetinden sonra idman yapmam gerekebiliyordu. Ama bunu yaptım çünkü sporda başarılı olamazsam bunun dışında bir hayatım olacağını biliyordum. Bugün hala kanoculuğa devam edebiliyor olmam da bu sayede oldu” diyor.
Küçük kekler de yapıp satıyor
Jo, ertelenen Tokyo Olimpiyatları için idmanlarını sürdürürken, Avustralya da Covid salgını yüzünden sıkı önlemler uygulamaya başlamıştı. Bu Jo’yu bazı zor kararlar almaya mecbur etti.
Olimpik takımın diğer üyeleriyle birlikte farkı bir eyalette oluşturulan bir idman kümesine katılması gerekti ve bir sağlık teknisyeni olarak işini de oraya aldırdı.
Tayininin çıkmasını beklerken yeni bir de mesleğe girişecekti: Küçük kekler pişirip satmak.
“Kek yapmak hep tutkuyla sevdiğim bir şeydi. Tatlıyı da çok severim. Bu benim için bir hobiyi bir yan işi çevirip para kazanmaya dönüşmüş oldu” diyor.
Ama yaptığı kekler, kilolarını korumak zorunda olan atletlere göre değildi.
“Kek yapıyorsanız ödün vermemelisiniz. Kestirme yöntemlere başvuramaz, şekeri azaltamazsınız. Kek yapıyorsanız gerçekten kek gibi olmalı” diye ekliyor.
Sudaki sürprizler
Jo’nun, izolasyona alınan sporcu idman kampı da sürprizlerle doluydu.
Günlük egzersizlerini yaptıkları nehirde çok sayıda timsah vardı.
“Pedallarken hiç rastlamadık, iyi de oldu ama yakında bir timsah çiftliği vardı bir gün oraya gittik” diye anlatıyor.
Orada çalışanlar, atletlere, Olimpiyat kampındaki kürek kulübünün sularında yakaladıkları dev bir timsahı göstermişler.
“Bunu öğrenmesek de olurdu” diye ekliyor gülerek.
Jo, Kadınlar 500 metre kano yarışlarında 6 Ağustos Cuma günü yarışacak.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***