Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Muhalefeti muhtemel erken seçimde en çok yıpratacak konu

Muhalefeti muhtemel erken seçimde en çok yıpratacak konu


HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

En baştan şunu söyleyip tarafımı belli edeyim. Bu gündem, bu iktidarı ve Türkiye’yi Haziran 2023’e taşımaz. En geç bir yıl içinde sandığın ortaya konacağı kanaatindeyim.

Seçimler öncesinde muhalefeti en çok yıpratacak olan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi değil, Erdoğan’ın aday gösterilip gösterilemeyeceği tartışması olacak gibi görünüyor. Mevcut Anayasa’ya göre bir kişi en fazla iki kez seçilebilir. Burada bir muğlak durum yok.

Anayasa’nın cumhurbaşkanının adaylık ve seçimini düzenleyen 101. Madde şöyle diyor:

“Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir.

Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.”

367 KRİZİNİ AK PARTİ MAĞDURİYETE DÖNÜŞTÜRMÜŞTÜ

Erdoğan, adaylığı konusunda bugüne kadar net bir ifade kullanmadı. Kendisi çıkıp “Ben 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanı adayıyım” demedi. Bu konuda iktidar ortağı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli, vekil sıfatıyla olsa gerek açık ve net bir şekilde Cumhur İttifakı’nın adayının Erdoğan olduğunu söyledi.

Hatırlanacağı gibi cumhurbaşkanının görev süresi ve seçim yöntemine ilişkin düzenleme 2007’deki cumhurbaşkanlığı seçimi krizi sonrasında yapıldı. Daha önce cumhurbaşkanlarının görev süresi 7 yıl idi, bu 5 yıla indirildi, bir kez seçilebilirdi bu iki döneme çıkarıldı.

Bir temelli düzenleme de seçim yöntemine ilişkin yapıldı. Daha önce cumhurbaşkanları Meclis tarafından seçiliyordu. Abdullah Gül’ün adaylığının oylanması üzerinden başlayan tartışmalar sonunda 31 Mayıs 2007’de yapılan düzenleme ile 11. Cumhurbaşkanından itibaren seçimlerin halk oylaması ile yapılması kararlaştırıldı.

Abdullah Gül’ün aday olduğu 27 Nisan 200’de yapılan seçimin ilk turunda, oylamaya katılan milletvekili sayısının 367’den az olması üzerine bir tartışma yaşandı. Deniz Baykal liderliğindeki CHP konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. AYM de 4 gün içinde aldığı jet kararla ilk tur oylamada katılım yeter sayısının olmamasını gerekçe göstererek ilk tur oylamayı iptal etti.

Bir oylamanın geçerli sayılması için daha önceleri hiç söz konusu edilmeyen 367 milletvekilinin katılması şartı ilk kez o seçimde gündeme getirildi.

Sizi ayrıntıya boğmak gibi bir amacım yok. En son şunu da hatırlatayım.

22 Temmuz’da 4 ay erkene çekilen seçimlerde AK Parti, kamu vicdanında da yansıma bulan bu “367 krizi”ni bir mağduriyete dönüştürdü. 3 Kasım 2002’de aldığı oy oranını yüzde 34.28’den 46.66’ya çıkardı.

27 Ağustos’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise Abdullah Gül, 10. Cumhurbaşkanı olarak seçilip Köşk’e çıkmış oldu.

ERDOĞAN’IN YENİ MAĞDURİYET KAYNAĞI

İşte tam da anlatmak istediğim nokta burası. Dikkat edilirse Erdoğan yapılacak yeni bir genel seçimde kamuoyu önünde kendini doğal aday olarak tutuyor. Ama kendisi “Ben yeniden cumhurbaşkanı adayı olacağım” şeklinde açık bir ifade hiç kullanmıyor.

Erdoğan’ın adaylığını açık şekilde dillendiren isim şu anda sadece MHP lideri. Bu Türkiye, seçim sath-ı mailine yaklaştıkça Erdoğan’ın adaylığı daha çok tartışma konusu olacak.

Muhalefet, (en azından muhalefetin bir kesimi) Erdoğan’ın hem 2014’te hem de 2018’de aday olduğunu ve seçildiğini gerekçe göstererek yeniden aday olamayacağını gündeme getirecek.

Muhalefetten bazı isimler ise Erdoğan’ın aday olsa bile zaten seçilemeyeceğini belirterek, “Biz kendi işimize bakalım” tavrını sergilemek isteyecek.

Cumhur İttifakı’nın AK Parti kanadında “Erdoğan sonrası” diye bir konunun gündeme getirilmesi ve bunun tartışılması asla ve asla mümkün değil. Böyle bir tartışma lidere ve daha önemlisi davaya ihanet sayılır.

Erdoğan’ın yeniden adaylığı yakın gelecekte bir ülke sorununa dönüşmüş olarak Türkiye’nin önüne çıkmış olacak. “Anayasa’nın 101. Maddesinin açık hükmü var” demeyin sakın. Bu açık hükme rağmen olacak.

Çünkü orta yerde iktidarı hiçbir şekilde bırakmak istemeyen bir kişi var. Bu kişi, ”kendisinin halk tarafından yeniden istenen kişi” olarak ortaya konmasını istiyor Halk bir kişiyi yeniden aynı koltukta görülmesini istiyorsa, “bunun önünde bir sistem engeli varsa bu engel de aşılır” diye zihinlere yerleşmesini istiyor.

ANKET FİRMALARI ERDOĞAN LEHİNE ALGI OPERASYONU MU YAPIYOR?

Kamuoyunun nabzını tutan anket şirketleri yaptıkları seçim anketlerinde iki önemli soruya cevap arıyorlar. Bazen “Bu Pazar seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” diye soruyor, bazen de “Hangi ismi cumhurbaşkanı olarak görmek istersiniz?” tarzındaki soruları yöneltiyorlar.

Anket firmaları, yapılacak seçimde muhalefetin muhtemel adayları olabilecek Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ya da Meral Akşener’i AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yarıştırıyorlar.

İşte anket firmalarının yaptığı saha çalışmalarında ikinci sorunun içine Recep Tayyip Erdoğan’ı koymaları, bir tür algı operasyonu olarak nitelendiriliyor. Muhalefetin bir kesimi, “Erdoğan’a oy verir misiniz?” sorusunu şıklar arasına koyarak anket firmalarının Cumhur İttifakı’na hizmet ettiğini öne sürüyorlar.

Muhalefetin kendisini ilkeli ve yasalara uyarak hareket ettiğini söyleyen kesimi, “Anayasa varsa, demokrasi varsa, Türkiye hukuk devleti ise Erdoğan bir daha aday olamaz” diye karşı çıkacak.

Muhalefetin bu kesimi “Anket firmaları Erdoğan’ı şıklar arasında göstererek anayasaya rağmen bir algı oluşturuyor. Erdoğan’ın işini kolaylaştırıyor. Erdoğan’ın adaylığını legal hale getiriyor” diye suçlamalarda bulunacaklar.

Cumhur İttifakı ise Erdoğan’ı halk tarafından istenen ama adaylığı elinden alınmak istenen şahıs gibi bunu mağduriyetle ortaya koyacak.

Erdoğan aday olmak isterse Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) yeni yapısı buna hayır diyebilecek durumda değil. Adaylığını açıklaması halinde bunu kabul eder ve sadece gerekçelerini hazırlar.

Bilindiği gibi YSK, seçimler konusunda tek yetkili. YSK’nın aldığı kararların Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götürülme durumu yok. Nitekim AYM 2014’te Mansur Yavaş ile Melih Gökçek’in yarıştığı seçimlerde bu konuda emsal bir karar verdi.

Öyle görülüyor ki, bu kez mağduriyet “Halkın istediği isim olan Erdoğan’ın adaylığı elinden alınmak isteniyor” diye orta yere çıkacaklar.

Exit mobile version