Avukat Memet Kılıç, iddia edilen ölüm listesine dair yaptığı değerlendirmede bazı muhalif isimlerin bilerek hedef alınıp itibarsızlaştırılarak psikolojik dengesi bozuk, ucuz kahramanlık peşinde kişilerce hedef alınmalarının istendiğini öne sürdü.
Alman polisi, bir süreden beri ülkelerinde yaşayan ve muhalif kimlikleriyle bilinen bazı Türkiye kökenli kişilerle temasa geçerek “55 kişilik bir ölüm listesi”nde adlarının olduğunu iddia ederek tedbirli olmaları konusunda uyarıda bulunuyor.
Almanya’da yaşayan sanatçı Ferhat Tunç, siyasetçi Hasip Kaplan, Selim Sadak ve gazeteci Celal Başlangıç, yaptıkları açıklamalarda Alman polisince uyarıldıklarını kaydetti.
Aynı listede geçen günlerde evinde saldırıya uğrayan gazeteci Erk Acarer ile gazeteci Can Dündar’ın da olduğu öne sürüldü.
Yine listede adı olduğu öne sürülen yazar Gökhan Yavuzel de geçen günlerde 4 kişinin saldırısına uğradığını açıklamış, darp edilmiş haldeki fotoğrafını paylaşmıştı.
Listeyi hazırlayan açıklanmadı
Alman polisi, bilgilendirdiği kişilere “ölüm listesinin” kim tarafından oluşturulduğu ve olası saldırganların kim veya kimler olabileceği konusunda net bilgi vermedi.
Kimi yerlerde 54 kimi yerlerde 55 kişiden oluştuğu iddia edilen listedeki kişilerin sadece Almanya değil, Birleşik Krallık gibi kimi Avrupa ülkelerinde de yaşadığı öne sürülüyor.
Independent Türkçe’den Ali Kemal Erdem, Alman polisini teyakkuza geçiren “ölüm listesi” iddialarını Almanya’da yaşayan Avukat Memet Kılıç ile konuştu.
Yeşiller Partisi’nde bir dönem milletvekilliği de yapan Kılıç, Alman adalet sistemi dışında ülkenin güvenlik politikalarını iyi bilen bir isim.
Bunu üstlendiği görevlere borçlu. Kılıç, 2000 ile 2010 yılları arasında Alman Ordusu İç Komite Konseyi’nde danışman görevi yaptı.
2009 – 2013 arasında Federal Parlamento İçişleri Komisyonu’nda görevli olarak çalıştı Kılıç.
NSU yani Nazi Teşkilatı tarafından işlenen ve “Dönerci Cinayetleri” adıyla bilinen Türkleri hedef alan cinayetleri araştıran komisyonunun daimi misafiri olarak yapılan toplantılara katıldı.
“Liste organize bir iş”
Kılıç, listeyi hazırlayanların Türkiye bağlantılı olduğu görüşünde.
Alman polisinin belli isimleri uyarmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Birincisi Almanya’nın kişilerle birebir konuşup uyarması bu işi ciddiye aldığını ve somut tehlikeyi gördüğünü gösteriyor. İkincisi bu işin bireysel bir iş olmadığını gösteriyor. Delinin biri oturup bir liste yapar ama bu sefer öyle olmadığını en azından organize bir iş olduğunu gösteriyor.
“Almanya içinde Türkiye ile Rusya işbirliği ile bir güvenlik sıkıntısı olabileceğini söyledim”
Peki sizin bu konuda öncesinde bir iddianız oldu mu?
Geçen eylül ayında Türk Alman Parlamenter Grubu, beni bir sunum yapmaya davet etmişti. Bu sunumda Almanya içinde Türkiye kaynaklı bir güvenlik sıkıntısı olabileceğini ve bunun Türkiye ile Rusya işbirliği ile olabileceğini söyledim.
Neden böyle bir işbirliği olabileceğini düşünüyorsunuz?
Türkiye’nin burada çok adamı var. 3 milyon Türk kökenli insan yaşıyor Almanya’da. Ama Rusya’nın ise istihbarat teknikleri güçlü. Bu iki güç bir araya geldiğinde çok tehlikeli oluyor. Birisi yetmiyor ama ikisi bir araya geldiğinde tehlikeli oluyor.
“Bir deli çıkar bir şey yapar mı diye umuluyor”
Bu iddianızı biraz açar mısınız?
Türkiye, bu iktidar döneminde deli dolu işlere girdi. Özellikle Suriye’de. Önceki olayları temize çekmek adına 22 Nisan 2014 tarihinde MİT Kanunu’nda değişiklik yaptı. MİT bütçesini parlamento denetiminden çıkardı. MİT’e yurtdışında operasyonel iş yapma yetkisi verdi. Yurtdışında operasyonel iş yapma yetkisi denince “Biz Putin abimizi taklit edeceğiz” demekti. Rusya da yurtdışına yaşayan muhaliflerine yönelik operasyonlar yapıyor. Sorsan inkar ediyor. Ama üzerlerinde şaibe kalması Putin’i mutlu ediyor. Çünkü yurtdışındaki muhaliflerini bile ortadan kaldırdığı konusunda mesaj vererek güç gösterisinde bulunmuş oluyor. Benzer bir taktik Türkiye tarafından da üstlenilmiş durumda. Muhalif insanlara bir sürü hakaret savası açılıyor. O hakaret davalarından aslında illaki bir sonuç çıkacak diye beklenmiyor. O davaların amacı muhalifleri bile isteye hedef göstermek. Acaba bir deli çıkar bir şey yapar mı diye umuluyor. Listelerin bu şekilde okunması ve ciddiye alınması gerekiyor.
“Ucuz kahramanlık peşindeki kişileri harekete geçirmenin psikolojik tekniklerini uyguluyorlar”
İddia edilen listeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Listeleri şu şekilde değerlendiriyorum. Listelere yön verenler bazı kişileri harekete geçirtmeye çalışıyor. Psikolojik dengesi iyi olmayan, hayata bir şey başaramamış, ‘bir şey yaparsam ucuz kahraman olurum’ yolunda ilerleyen adamları harekete geçirmenin psikolojik tekniklerini uyguluyorlar. Nasıl ki Hrant Dink’ı bütün haberlere konu yapıp, hakkında davalar açtılar. Bu bir hedef göstermeydi. Sonuçta bir psikopat çıktı bazı yardımlarla cinayeti işledi.
“İstihbarat örgütleri kendi elemanlarıyla bu işe girip devletin başını belaya sokmak istemiyorlar”
Olası şüpheliler sizce kimler olabilir?
Avrupa, polis teşkilatının güçlü olması nedeniyle suç oranlarının yüksek oranda ortaya çıkarabildiği bir yer. Böyle bir ortamda istihbarat örgütleri kendi elemanlarıyla bu tür işlere girip devletin başlarını belaya sokmak istemiyorlar. Onun yerine kişileri hedef gösteriyorlar bir delinin bir psikopatın ortaya çıkabileceklerini varsayıyorlar. Çok gözlerine kestirdikleri biri varsa silah temininde ona yardımcı oluyorlar. Dolayısıyla bu işin ciddiye alınması lazım.
Peki tehdit altındaki kişiler nasıl korunuyor?
Somut bir tehdit varsa devlet polis koruması verir. Ancak bu hem çok külfetli hem de kişinin gündelik hayatını zorlaştırdığından can sıkıcı bir şey. Ayrıca olası tehditler ve hareketlenmeler elektronik ortamlarda da takip edilir.
KAYNAK: INDEPENDENT TÜRKÇE – ALİ KEMAL ERDEM
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***