Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Beştaş: Yeni reformlar denildikçe işkence artıyor

Beştaş: Yeni reformlar denildikçe işkence artıyor


ANKARA– Meclis Genel Kurulu’nda konuşan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Türkiye’de hukuksuzluğun egemen olduğunu ifade ederek, “Halka masal anlatılır gibi ‘yeni reformlar geliyor’ deniliyor” dedi.

Kamuoyunda “4’üncü yargı paketi” olarak bilinen 27 maddelik “Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi.

Genel Kurul görüşmelerinde konuşan Halkların Demokratik Partis (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “İşin garip tarafı bir hukuksuzluk rejimi şu anda var yani ‘diktatörlük’ diyoruz, ‘faşizm’ diyoruz, ‘totaliter rejim’ diyoruz ama bütün bunların dışında tam anlamıyla hukuksuzluk egemen bir vaziyette ve halka masal anlatır gibi müjdeler veriliyor her seferinde ‘İşte, yeni reformlar geliyor’ diye. Fakat ‘Yeni insan hakları eylem planı’ denildikçe ne oluyor sokakta? Daha çok gözaltı oluyor, yargı daha çok tutuklama yapıyor, daha çok hukuksuz karar veriyor, cezaevlerinde işkencenin haddi hesabı yok. Artık cezaevlerinde, gözaltı merkezlerinde değil, sokakta gazetecilere varan, siyasetçilere varan, milletvekillerine varan işkence ve kötü muamele uygulamaları var ve bu konuda hiçbir şekilde bu uygulamaları giderecek bir düzenleme bu tekliflere yansımıyor” dedi.

İNFAZ YASASINI HATIRLATTI

İnfaz yasasında yapılan değişikliği de hatırlatan Beştaş, “Değişikliğe göre istismarcılar, tecavüzcüler, mafya liderleri, katiller ardı ardına serbest bırakıldı. Anneler ve çocuklar için de ayrım yapıldı. Siyasi tutuklu olan anneler ve çocukları cezaevinde ama başka adli vakalardan tahliye edildiler. Mafya liderleri tahliye edildi, cezaevlerinde özel kahve siparişleriyle, kebap siparişleriyle özel odalarda beslendi ama hasta tutuklular siyasi suç olduğu için içeride tutuldu. O zaman burada şöyle bir konuşma yapmıştım, çok iyi hatırlıyorum, dedim ki, ‘Bu bir idam kanunudur. İçerideki hasta mahpuslara ‘Sizi aslında idam ediyoruz, siz orada kalacaksınız ve öleceksiniz.’ Diyorsunuz’ dedik ama hasta mahpuslar meselesi hâlâ çözülmedi. Her gün, bir hasta tutuklu daha yaşamını yitirecek diye, yitirmesin diye burada konuşmalar yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

600 AĞIR HASTA TUTUKLU

Türkiye cezaevlerinde şu anda 600’ü aşkın sayıdaki ağır olmak üzere bin 564 hasta tutuklunun olduğunu dile getiren Beştaş, “Bir resmî rapor var, bu raporda 12 tutuklunun yaşamını kaybettiği ifade ediliyor. Oysaki İHD’nin tespitlerine göre sadece 2020 yılında hastalık nedeniyle yaşamını yitiren hasta tutuklu 49 kişi. 49 can, hastaneye gidemeden, ailesiyle vedalaşamadan taammüden öldürülüyor; hukukta bunu adı bu. Çünkü infaz ertelenmiyor ve infaz erteleme kararları verilse bile ATK’den savcılar bırakmıyor” diye belirtti. Beştaş, ATK raporuna rağmen “iyi halli” sayılmadığı için tahliye edilmeyen hasta tutukluları anlattı.  Beştaş, “Bu infaz paketi tamamen insan hak ve özgürlüklerine, demokratik geleneklere aykırı ve siyasi tutukluları içeriden bir daha çıkarmamak üzere hazırlanan bir pakettir ve şu anda en ağır hâliyle uygulanıyor” dedi.

‘SOKAKTA İŞKENCE VAR’

Mahkemelerin her gün iktidarın istediği kişilere ceza verdiğini belirten Bektaş, “Yakalama çıkarıyor, tutuklama çıkarıyor, istinafta onuyor, Yargıtay da onama kararı veriyor ama kendilerinin işlediği suçlara, ayan beyan olan suçlara hiçbir şekilde dokunmuyor. Bir de önümüze getiriyorlar bu paket gibi içinde suya sabuna dokunmayan, böyle uyduruk uyduruk kıytırık maddelerle ‘Hadi, bunu onaylayın’ diyorlar. Ya, siz yangını söndürmüyorsunuz, sokakta işkence var, bunu önlemiyorsunuz, tutukluları ömür boyu orada ölecek üzerine bir infaz düzenlemesi yapıyorsunuz. Aslında, bütün siyasi tutuklu ve hükümlülere idam cezası veriyorsunuz hem de hukuka aykırı bir şekilde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen bunu yapıyorsunuz, sonra gelip bize insan hakları eylem planı hikâyesini, masalını anlatıyorsunuz. Bunu yutmuyoruz, bunu vatandaş yutmuyor” şeklinde konuştu.

‘CEZAEVLERİ İŞKENCE MERKEZİNE DÖNÜŞTÜ’

Her bir cezaevinin neredeyse bir “işkence merkezine” döndüğünü kaydeden Beştaş, “Bunu anlatıyoruz bu kürsüden ama tabii ki bu sefer AYM’ye ya da işte hukuka uygun çok istinaden verilen kararlara da itiraz ediliyor. Yani artık tuzun koktuğu, sözün bittiği, denizin bittiği bir noktadayız. Hakikaten adaletsizlik tarihin en büyük zirvesine ulaşmışken bizi böyle kanun teklifleriyle, taslaklarla, yargı paketleriyle oyalamak istediğinizi çok iyi görüyoruz. Biz sizi çok iyi tanıyoruz. Bu iktidarın mantığını artık bütün Türkiye gördü. Tabii, bir de yargının verdiği kararlar var, cezasızlık kararları var; faili meçhul cinayetler, kasten katliam girişimleri, katliamlar, hepsinde cezasızlık politikasıyla örtülü bir af durumu da var” diye aktardı.

MEDENİ YILDIRIM DAVASINI HATIRLATTI

Beştaş devamında şöyle konuştu: “Medeni Yıldırım Lice’de, çözüm süreci döneminde jandarmalar tarafından katledildi. Ben cenaze törenine gitmiştim, morga gitmiştim annesiyle beraber; o gün hayatım boyunca unutamayacağım günler arasına girdi. Unutamayacağım çünkü annesi bana üniversite sınavını kazandığı belgeyi verdi morgun önünde. Çocuk üniversite sınavına girmiş, kazanmış ve ona gelmiş; bunu göremeden evden çıkmış, askerler ateş açmış, öldürülmüş. Kaç yılında? 2013’te. Karar dün verildi. Öldüren şahısla ilgili, Adem Çiftçi’yle ilgili on sekiz yıla kadar hapis cezası istendi. Önce beraat kararı verdi Diyarbakır 7. Ağır Ceza; istinaf bu kararı bozdu. Şimdi, dün tekrar Adem Çiftçi beraat ettirildi. Bu karar Adem Çiftçi’ye ‘19 yaşındaki Medeni Yıldırım’ı iyi ki öldürdün’  kararıdır, ‘Ben seni destekliyorum’ kararıdır, ‘Gençleri öldürebilirsin, Kürt gençlerini haydi haydi öldürebilirsin’ kararıdır.

APÊ MUSA DAVASI

Bu sadece bir örnek, Medeni Yıldırım sadece bir örnek. Askerlerin ateş açtığı sabit, kimin ateş ettiği sabit, hangi silahtan çıktığı sabit; siz neye dayanarak beraat kararı veriyorsunuz? İşte ‘hukuksuzluğun, adaletsizliğin zirve yaptığı dönem’ derken bunu söylüyoruz. Dün Vedat Aydın’ın otuz yıldır bekleyen dosyasında beraat kararı verildiğini anlattım. Musa Anter’in dün duruşması vardı, Filiz Vekilimiz gitmişti. Süreyi unuttum, bir yıl kaldı galiba. Bir gazeteci, bizim Ape Musa’mız; yani, tarihte o kadar önemli bir yeri var ki. Ya, bir yıl kaldı zaman aşımına. Bir gazeteci, 80 yaşında bir gazeteci cinayetinde bile ceza verilmiyor. İşte, AKP-MHP Türkiyesi’nin resmi budur. ‘Bize destek olmayanlara ceza veririz ve öldürenlere de beraat veririz’ anlamındadır.”

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.

Exit mobile version