İngiltere merkezli The Guardian gazetesi, Türkiye’de kenevir üretimiyle ilgili bir haber hazırladı. Haberde İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınlara yönelik sarfettiği ağır sözler nedeniyle Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden kovalan Abdurrahman Dilipak’ın konuya ilişkin yazılarına sık sık atıfta bulunuldu.
Dilipak’ın kenevir üretiminin en ateşli savunucusu olmasa bile bir zamanlar Türkiye’de yaygın olan bitkinin yeniden üretilebilmesinin yasal hale gelmesini savunan önemli isimlerden biri olduğu hatırlatıldı.
Hükümete yakınlığıyla bilinen Yeni Akit gazetesi köşe yazarı Dilipak’ın “Esrarın bin bir faydası var… Bu bitki Allah’ın bir lütfu. Havayı, suyu, toprağı temizler. Alkol daha tehlikeli o serbest” ifadelerine yer verildi.
Endüstriyel alanda kullanılan kenevirin 1970’lerde katı narkotik karşıtı yasalar getirilene kadar Türkiye’nin Karadeniz bölgesinde yetiştirildiği hatırlatıldı ve bugün birçok insanın bu politikadaki değişikliği ABD’den gelen baskıya bağladığı anımsatıldı.
Haberde esrarın tabu olmaya devam ettiği ve eğlence amaçlı kullanımın da iki yıla kadar hapis cezasına maruz kaldığı yer aldı.
Kenevir kağıdı ve tekstil üretimi devam etse de bu fabrikaların sonuncusunun 2000 yılında kapandığı ve Hindistan gibi ülkelerden ithal edilen daha ucuz petrol bazlı malzemelerle rekabet edemediği dile getirildi.
Guardian muhabiri Bethan McKernan, “Ekonomik krizle mücadele eden ve ekonomiyi çeşitlendirme yolları arayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2019’da bir zamanlar patlayan kenevir ihracat endüstrisini restore etme umuduyla ülkenin esrar üretimini artırmak için adımlar atacağına dair sürpriz bir açıklama yaptı.” ifadelerine yer verdi.
Bu bağlamda araştırmacılar tarafından yetiştirilen ve incelenen ilk mahsul hasat edildi. 19 Mayıs Üniversitesi Kenevir Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç Selim Aytaç’a göre sonuçlar umut verici.
Haberde Prof Aytaç’ın “2013 yılından bu yana endüstriyel kullanım için ince lifli ürün yetiştirmek ve ilaç maddesi miktarını azaltmak için tohum geliştiriyor ve yetiştiriyoruz. Şimdiye kadar büyük başarı elde ettik. İlaç, gıda, un, orman ürünleri, ip, tekstil için kullanılabileceğini umuyoruz.” değerlendirmesi yer aldı.
Aytaç, “Dünya hükümetleri karbon ayak izlerini azaltmaya çalışırken keneviri geri getirmenin küresel bir etkisi olabilir. Plastik veya pamuktan çok daha az kaynak kullanılıyor.” diyor.
İstanbul, Barselona’dan sonra dünyada en çok uyuşturucu tüketimi yapılan ikinci şehir
Uyuşturucu kullanımı hakkında konuşma tabusuna rağmen, İstanbul Üniversitesi’nin 14 arıtma tesisinden gelen atık suyu analiz eden Türkiye’de türünün ilk örneği olan bir araştırma, 17 milyonluk megakentte yasa dışı madde kullanımının hayli yaygın olduğunu gösteriyor.
Araştırmaya göre, en çok kullanılan uyuşturucu madde türü esrar.
Bu, İstanbul’u, Barselona’dan sonra dünyada en yüksek madde tüketimine sahip ikinci kent olarak ortaya koyuyor.
Ayrıca araştırma, İstanbul’un eroin kullanım seviyesinde New York’tan sonra ikinci olduğunu gösteriyor.
Dilipak ve diğerlerinin de işaret ettiği gibi, esrarın yasallaştırılması, üretimi organize suçun tekelinden alarak mevcut yasa dışı endüstrinin düzenlenmesine yardımcı olabilir.
Haberde, Dilipak’ın “Acil eylem planı: Kenevir” başlıklı yazısından alıntı yapılıyor ve “Adana İstanbul’un nüfusunun 13’te biri ama Adana’da kullanılan esrar neredeyse İstanbul’la aynı. Adana dünyada oransal açıdan 3. sırada. Güya bizde esrar yasak. Bu nasıl bir yasak, nasıl böyle bir sonuçla karşı karşıya kalıyoruz.” deniliyor.
Aytaç, esrar yetiştirmeye yönelik bakış açısının yavaş yavaş değiştiğini dile getiriyor ve ekliyor;
“Samsun’da bir köy, bir anlamda algıları değiştirmede ve meseleyi tartışmada öncülük ediyor. Tarım alanlarında yaptığımız denemelerde, bölge halkı gece gelip bitkilerimizi söktü. Ancak giderek daha fazla insan, zararlı bir şey yetiştirmediğimizi, değeri olan bir ürün yetiştirdiğimizi anlamaya başlıyor.”