Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Rize ziyareti sırasında maruz kaldığı fiziki saldırıyla ilgili açıklamalarına sert tepki gösterdi.
Partisinin il binasının açılışı için İzmir’e gelen Babacan, suç örgütü yöneticisi Sedat Peker’in iddialarıyla gündeme gelen mafya, siyaset, bürokrasi ilişkileri konusunda da “Bu ülkede halkın iradesiyle, halkın desteğiyle yönetmeyi artık zor görenler, hukuksuzlukla, çeteyle, mafyayla, suç örgütleriyle ülkeyi idare etmeye çalışıyorlar. Bu ülkeyi parsel parsel suç örgütleri arasında paylaştırıyorlar. Her yerden adeta irin fışkırıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, dün partisinin grup konuşmasında, Akşener’in Rize ve ilçelerindeki ziyaretleri sırasında uğradığı saldırılarla ilgili olarak “Gelin hanıma memleketim Rize’de, görüldüğü gibi gayet güzel bir ders veriliyor. Nerede, nasıl adım atılacağını çok iyi bilmek lazım. Sen Rize’ye kalkıp da Rize’nin uşağına bu şekilde hakaret edip onu Netanyahu gibi bebek katillerinin yanına koymaya kalkarsan, işte yapılacak olan budur. Yine dua et ki, gelin hanıma çok ileri gitmeden bir ders verdiler. Bu da Rizeli’nin edebini, adabını gösterir. İkizdere yetmedi bir de Çayeli’ne gitti. Orada da zaten gerekeni yaptılar. Ondan sonra Trabzon’a gitmeye kalktın, Trabzon’da da hiç meydana çıkmadan, hemen uçağa geçip Ankara’ya döndün. Bu daha bir. Daha neler olacak neler. Daha dur bakalım. Bunlar iyi günler” ifadesini kullanmıştı.
“İktidarı kaybetme korkusu iliklerine kadar işlemiş”
Erdoğan’ın bu açıklamalarını hatırlatan Babacan, “Çıkmış dün ne diyor? Bir muhalefet partisinin genel başkanına yapılan siyasi şiddeti destekliyor ve daha fazlasını teşvik ediyor. Akıl alır gibi değil. Bir devletin varlık sebeplerinden en önemlisi vatandaşının güvenliğini sağlamaktır. O devletin başındaki kişinin yani cumhurbaşkanının bir numaralı işi de tüm vatandaşların olduğu gibi siyasi partilerin genel başkanlarının da güvenliğini sağlamaktır. Güvenliğinden sorumlu olmaktır. ‘Başına gelen iyi oldu’ diyor, ‘daha da fazlası olacak’ diyor. Böylesine artık gözleri körleşmiş. Böylesine bu ülkenin gerçeklerinden kopmuş. İktidarı kaybetme korkusu iliklerine kadar işlemiş. Benim dünkü konuşmadan gördüğüm tablo bu. Artık cumhurbaşkanlığı görevini falan neredeyse bir kenara bırakmış, bir siyasi rakip olarak devlet gücünü kullanarak ben rakiplerimi nasıl yıldırırım, nasıl korkuturum, bunun derdine düşmüş. Demek ki neymiş arkadaşlar? Artık bu iktidarın gitme zamanı hızla yaklaşıyor” diye konuştu.
“Bu ülkede olacak siyasal şiddetin sorumlusu Cumhurbaşkanı’dır”
DEVA Partisi lideri sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben öyle anlıyorum ki bu suç örgütleri, çeteler, mafyalar devlet yönetimiyle artık o kadar içli, dışlı hale gelmiş ki devleti yönetenlerin zihniyeti de adeta öyle çalışmaya başlamış. Tehditle, kabadayılıkla ülkeyi yönetmeye çalışıyorlar. Açıkça söylüyorum, dünkü açıklamasından sonra bu ülkede olacak siyasal şiddetin, bu ülkede herhangi bir partinin üst yöneticilerine, genel başkanına yönelik olacak bir şiddetin sorumlusu Cumhurbaşkanı’nın kendisidir. Bunun yolunu, önünü açmıştır, teşvik etmiştir. Kabul edilemez böyle bir şey. Türkiye Cumhuriyeti ya bir hukuk devleti olur ya da mafyanın, çetelerin, suç örgütlerini eline düşen bir ülke olur. Biz ülkemizi bir hukuk devleti olarak görmek istiyoruz.”
“Ülkede çok derin bir yönetim krizi var”
Erdoğan’ın haftalardır Türkiye gündemini işgal eden mafya, siyaset, bürokrasi ilişkileri konusunda uzun bir süre sessiz kaldığını hatırlatan Babacan, “Her konuda topa giren, bir köşe yazarının yazdığına anında cevap veren Cumhurbaşkanı neredeyse bir ay izledi sadece” dedi.
Ülkenin çok derin bir yönetim krizi yaşadığını vurgulayan Babacan, “Son birkaç haftadır yasadışı faaliyetlerin siyasetin merkezine oturduğuna dair iddialara tanık oluyoruz. Bakanları, siyasetçileri, bürokratları ve hatta kendilerini gazeteci diye tanıtıp şahsi çıkar peşinde koşanları da kapsayacak çerçevede vahim iddialar, ithamlar duyuyoruz her gün. Ülke gündemini işgal eden bu iddialardan, bu mafya, siyaset, bürokrasi üçgeninden ben ülkem adına utanç duyuyorum. Daha kötüsü tüm ülke bu iddialarla çalkalanıyor. Fakat tek bir savcı bile bir süreç başlatmıyor, başlatamıyor. Bugün karşı karşıya olduğumuz mesele sadece gündeme düşen bazı iddialardan da ibaret değil. Sorun, ülkeyi yönetenlerin çarpık zihniyetinin ve bu kötü siyaset anlayışının varlığı aslında. Sorun, hukuk devletinin katledilmiş olması. Sorun, sivil toplumun, özgür basının ve ifade özgürlüğünün önemli bir ölçüde yok edilmiş olması. Sorun, tarafsız ve bağımsız yargının neredeyse ortadan kaldırılmış olması” ifadelerini kullandı.
“Cumhurbaşkanı’nın tercihi kötü düzenin devamından yana oldu”
Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisini grup toplantısında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya verdiği desteği ise şöyle yorumladı: “Sayın Cumhurbaşkanı’nın dünkü tercihi mevcut düzenin bir süre daha devam etmesinden yana oldu. Ya kendi yakın arkadaşlarına, kendi bakanlarına karşı bir tutum alıp ittifak ortağını kaybedecekti. İttifak ortağını kaybettiği anda ülke paldır, küldür seçime gitmek zorunda kalacaktı veya şu andaki kurulu kötü düzenin devamından yana tercihte bulunacaktı. Cumhurbaşkanı’nın tercihi şu andaki kötü düzenin devamından yana oldu. ‘Gidelim vatandaştan güven tazeleyelim’ diyemedi. Ama bu Cumhurbaşkanı’nın tercihidir. Vatandaşlarımızın da bütün bu olup bitenlerle ilgili bir kanaati, bir değerlendirmesi mutlaka olmuştur.’’
Yargının, gündemdeki iddia ve ithamlarla ilgili harekete geçmemesini “Yargı korkuyor, baskı altında” sözleriyle açıklayan Babacan, Erdoğan’ın savcıları harekete geçme çağrısı yapmamasını da “Yargının böylesine ağır baskı altında olduğu bir ülkede Cumhurbaşkanı’ndan yargıya gidecek bir sinyal çok önemliydi. Bunu yapmadı” sözleriyle eleştirdi.
Soylu’ya eleştiri
DEVA Partisi lideri, Sedat Peker’in iddialarının hedefindeki isim olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da “İktidarın büyük ortağının küçük ortağına mahkum olduğunu bilip küçük ortak üzerinden kendinize güç devşirip, şurada bir süre daha, çok değil birkaç gün daha bakanlık yapmak bu kadar kıymetli bir şey değil ya. Nasılsa bu görevlerin hepsi bitiyor. Bu görevler bittikten sonra siz bu ülkenin vatandaşlarının karşısına mertçe çıkabiliyor musunuz? Alnınız ak, başı dik çıkabiliyor musunuz? Mesele budur” mesajını verdi.
Babacan, “Eğer birileri oturdukları koltuklara yapışıyorsa arkadaşlar bilin ki orada bir sorun var. Kalkmaya, bırakmaya demek ki korkuyorlar. Ya büyük menfaat var ya da kalktıkları zaman ortaya saçılacak bir sürü yanlışlıklar var. Onun için ısrarla, inatla koltuğa yapışanlar olduğunu görüyoruz bu ülkede” dedi.