Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Sedat Peker: Daha ne davalar açılacak göreceksiniz

Sedat Peker: Daha ne davalar açılacak göreceksiniz


Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, kardeşi Atilla Peker’in 1996 yılında öldürülen Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı hakkında soruşturma başlatan savcılığa gittiğini duyurduğu tweet’inde, “Daha ne davalar açılacak göreceksiniz” dedi.

İstanbul Anadolu başsavcılığı Atilla Peker’in dilekçesi üzerine Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı’nın 1996 yılında öldürülmesi hakkında soruşturma başlatmıştı.

 

Peker, 23 Mayıs’ta yayınladığı 7’nci videosunda 1996’da dönemin içişleri bakanı Mehmet Ağar ve Özel Harekat’çı Korkut Eken’in talebi üzerine çözüm ve barış yanlısı Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı’yı öldürmesi için kardeşi Atilla Peker’i görevlendirdiğini söylemişti.

 

Aynı gün Muğla’nın Fethiye ilçesinde ‘ruhsatsız silah bulundurmak’ suçlamasıyla gözaltına alınıp adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Atilla Peker, savcılık ifadesinde, Eken’le birlikte Adalı’yı öldürmek üzere Kıbrıs’a gittiğini, Adalı’nın evinin çevresinde keşif yaptıklarını, cinayeti işlemeden geri döndüklerini, Eken’in daha sonra kendisine “Atilla biz Kıbrıs işini hallettik” diyerek Adalı’nın öldürüldüğünü söylediğini anlatmıştı.

 

Eken ise “Adalı’yı tanımıyorum. Olayın araştırılması için suç duyurusunda bulunacağım” demiş, o dönem Kıbrıs’a artan PKK faaliyetlerini araştırmak için Ağar’ın görevlendirmesiyle gittiğini, yanına Atilla Peker’i de aldığını söylemişti. Eken, devlet görevlisi olmayan Peker’i ‘devlet stratejisi‘ nedeniyle yanına aldığını ifade etmişti.

 

Peker, sürekli tekrarladığı “Bir tripoda, kameraya yenileceksiniz!” cümlesini yazdığı tweet’inde şunları kaydetti: “Kardeşim Atilla Peker Anadolu Örgütlü Suçlar Savcılığının daveti üzerine polislerin takibinde olarak yoldadır. Konu Kutlu Adalı cinayeti.”

 

Kutlu Adalı kimdir?

 

1935’te Lefkoşa’da doğdu. 1961-1972 yıllarında Rauf Denktaş’ın özel kalemiydi. Daha sonraki yıllarda ise en önemli muhalifi oldu, Kıbrıs’ın bağımsızlığını savundu. 6 Temmuz 1996 günü evinin önünde vurularak öldürüldü. Kıbrıs’ın kuzeyinde, Türkiye’ye bağlı olarak görev yapan güvenlik makamlarının başlattığı soruşturma sonuç vermedi ve cinayeti kimin işlediği belirlenemedi. Eşi İlkay Adalı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye aleyhine dava açtı. 31 Mart 2005’te mahkeme, cinayet hakkında yeterli ve inandırıcı araştırma yapılmadığı gerekçesiyle Türkiye’yi mahkûm etti. Cinayet, Adalı’nın ikon müzesi olarak bilinen, ‘paha biçilmez’ eski eserlerin yer aldığı St. Barnabas Manastırı’na silahlı bir baskınını araştırdığı günlere denk geldi. Baskın, 14 Mart 1996’yı 15 Mart’a bağlayan gece gerçekleşti; manastırdaki üç nöbetçiyi saf dışı edip bir odaya kilitleyen maskeli ve silahlı kişilerin neler çaldığı açığa çıkarılamadı. Adalı, baskından dokuz gün sonra, 23 Mart günü baskında ‘KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’na bağlı araçların kullanıldığını açıkladı. Adalı, ölümünden iki gün önce meşhur ‘Sopa ve Sıpa’ yazısını kaleme almış, “Anavatan-Yavruvatan politikası, gelen Türk giden Türk, ölen Türk, öldüren Türk politikasını doğurmuştur” demişti (Yenidüzen Gazetesi’nden alınmıştır).

Exit mobile version