CHP Sözcüsü Faik Öztrak, AKP hükümetine sert tepki gösterdi. AKP’nin, ‘siyasi yüzsüzlüğün kitabını yazdığını, zübüklüğün zirvesine çıktığını’ anlatan Öztrak, “Türkiye’nin dört bir yanında büyük sıkıntılar var. Yoksulluk, yolsuzluk, umutsuzluk almış başını gitmiş. Milletin sorunlarına çözüm bulması gerekenler felç olmuş, hükümet meflûç. Kurumlar çalıştırılamıyor. Devlet büyük bir krizde.” diye konuştu. Öztrak, Erdoğan’a ise “Artık vakit tamam, seçim zamanıdır bu zaman, milletten korkma, sandıktan kaçma.” diye seslendi.
Düzenlediği basın toplantısıyla gündemi değerlendiren Faik Öztrak’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Ucube tek adam vesayet rejimiyle, yasama, yürütme, yargı erklerinin hepsi saraya bağlandı. Denetleyici, düzenleyici kurumlar fiilen ortadan kaldırıldı. Devleti kemiren parazitler için elverişli bir ortam hazırlandı. Ülkeyi 19 yıldır yöneten kadroların evinde kavga başlayınca, evin reisinin elinden ipler kaçınca, suç örgütleriyle, mafyayla gayrimeşru ilişkilerinin, yasak meyveleri birer birer ortaya dökülmeye başladı.”
SORUMLULUKTAN KAÇMAYA ÇALIŞIYOR
“Şimdi evin reisi, bu yasak mahsulü sahiplenmiyor. “Bunlarla kaybedecek zamanımız yok” diyerek, sorumluluktan kaçmaya çalışıyor. Erdoğan şahsım hükümetine, “128 milyar dolar nerede?” diye soruyoruz. “128 milyar dolar nerede diye soru mu sorulur?” diyor. “Deprem paraları nerede?” diyoruz. “Hesap vermeye zamanımız yok” diyor. Şimdi de mafya-siyaset-ticaret hattında, borular patlamış, yayılan kokular, tahammül edilemez boyutlara ulaşmış, ekonomiyi, devleti kemiriyor. Ama Şahsım Hükümetinin bunlarla ilgilenecek zamanı yokmuş. Erdoğan, bunlarla ilgilenmeyecek, Bunların hesabını vermeyecek de neyin hesabını verecek? Siyasetin gücü ve sermayesi itibardır.”
SİYASİ YÜZSÜZLÜĞÜN KİTABINI YAZDILAR
“Bu elebaşı (Sedat Peker) AK Parti için mitingler düzenledi. Akademisyenlerin kanlarında banyo yapacağını söyledi. Erdoğan ile samimi pozlar verdi. AK Partili siyasilere çanta çanta para verdi. Yetmedi kahve verdi. Ama şimdi çıkmışlar, içtikleri kahvenin parasını da, millete ve muhalefete ödetmek istiyorlar. Can çıkar, huy çıkmaz. Bunların huyu bu… Siyasi yüzsüzlüğün kitabını yazdılar. Zübüklüğün zirvesi bu olsa gerek.”
HUKUKEN DE CİDDİ BİR SUÇTUR
“Demokrasilerde milletin iradesine saygı duymak, yapılan veya yapılmayan her işin hesabını vermek esastır. Hesap vermemek hukuken de ciddi bir suçtur. Bu ülkede bir İçişleri Bakanı, “Bir siyasetçinin, organize suç elebaşından, 10 bin dolar aldığını” söylüyor. O suç örgütü elebaşı, bir AK Parti MKYK üyesine, “10 bin dolar değil, Çanta çanta para verdiğini” söylüyor. O AK Parti MKYK üyesi de; “Elçiye zeval olmaz” diyerek, yukarılara mesajlar veriyor. Saray ve ahalisinin evindeki kavga ayyuka çıkmış. Şantaj almış yürümüş. milletin dertleri de sahipsiz kalmış. Kibir hastalığına yakalanmış bir yönetim iflah olmaz. Milletin sesini duymaz, halini görmez, derdine derman olmaz. Ne yazık ki bugün Türkiye’de yaşanan budur.”
İÇİŞLERİ BAKANI HAKKINDA KORKUNÇ İDDİALAR VAR
“Adalete yaslanmayan güç çürütür. Mutlak güç, mutlaka çürütür. Bugün İçişleri Bakanı hakkında korkunç iddialar var. Bu iddialar, AK Partinin aile işi değildir. Artık, “kol kırılır, yen içinde kalır” diyemezsiniz. 10 bin dolar alan siyasetçinin adından başlayarak, bu bakana sorulacak çok soru var. Bu iddiaları açıklığa kavuşturacak yer; ne devletin televizyonları, ne de AK Parti disiplin kuruludur. Bunun yeri Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. İçişleri Bakanı, yürütülecek soruşturmanın selameti açısından istifa etmek ve TBMM’de kurulacak araştırma ve soruşturma Komisyonlarına hesap vermek durumundadır. Erdoğan şahsım hükümeti bugün ortalığa saçılan pislikler için, üç maymunu oynuyor. Yargı da aynısını yapıyor.”
YAPTIĞIN SUÇ VE SUÇA ORTAKLIK
Devletteki çürümeden ne yazık ki yargı da payını almış. Adalet Bakanı’nın sesi çıkmıyor. Diğer yandan bir İstinaf Mahkemesi hâkimi çıkıyor, kullandığı milyonluk arabasını savunmak için, “Hâkim ve savcıların yüzde 25’nin sahip olduğu araçlar, benim aracımdan daha pahalı” diyor. Ama milyonluk arabalara binen hâkim ve savcılar varsa, geceliği on binlerce liralık otellerde tatil yapanlar varsa, bunlar da titizlikle soruşturulmalıdır. Biz, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nu derhal göreve davet ediyoruz. Bu milyonluk araçların sahibi, hâkim ve savcılar kimlermiş? Hakim ve savcıların dörtte birine bu suyun gözü nereden geliyormuş? Bunlar ortaya çıkarılmalıdır.”
BÜTÇEDEN 21 MİLYAR LİRA KAYNAK AKTARDILAR
“Dün Muş’ta bir esnafımız, “16 aydır iş yerimizi açamadık. Aldığım destek 16 ayda 500 lira. Cumhurbaşkanı gelsin 500 lira biz verelim. Bakalım geçinebiliyor mu? Banka kredilerini ödeyemiyoruz. Erteliyor faiziyle. Ödeyebilsem zaten bu borcumu öderim” diyor. Şu salgın döneminde, beş tane yandaş müteahhite, geçilmeyen köprü ve yollar için, bütçeden 21 milyar lira kaynak aktardılar. Ama aynı bütçeden milyonlarca yurttaşımıza vere vere, 10 milyar lira hibe verdiler.”
HACZE GİDECEK DİYE UYKU UYUYAMIYOR
“Besici “Bu fiyatlarla yaşayamam” kasaplar da “Bu fiyata satamam” diyor. Vatandaş da eti vitrinde seyrediyor. Tarım Kanunu ortada… “Milli gelirin en az yüzde biri kadar, çiftçiye destek verilecek.” Bu kanunun emri. Kanunen ödenmesi gerektiği halde ödenmeyen tarımsal desteklerin toplamı 212 milyar lira. Banka borcunu ödeyemeyen çiftçi, evi, tarlası, traktörü hacze gidecek diye uyku uyuyamıyor. Ama çiftçinin borcuna şahin kesilen Ziraat Bankası, yandaşın kredi borcuna serçe kadar ses edemiyor.”