Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Müzisyenler 15 aydır “yok sayıldıkları” gerekçesiyle tepkili: Virüs notalardan yayılmıyor, müziğe bu kadar düşmanlık olmaz

Müzisyenler 15 aydır "yok sayıldıkları" gerekçesiyle tepkili: Virüs notalardan yayılmıyor, müziğe bu kadar düşmanlık olmaz


Pandemi nedeniyle iş yapamadıklarını ve dayanacak güçlerinin kalmadığını belirten müzisyenler, sosyal güvenceye kavuşmayı ve normalleşme sürecinde konser, festival gibi etkinliklerin yapılmasını talep ediyor.

Koronavirüs salgınının en çok etkilediği alanların başında kültür-sanat geliyor.

 

Özellikle sayıları yüzbinleri bulan müzik sektörü çalışanları çıkmazda.

 

Zira albüm satışları ve dijital platformlardan sağlanan gelir devede kulak.

 

Pek çok müzisyen, 15 aydır, asıl geçim kaynakları olan konserlerden mahrum.

 

Sahne sanatlarına izin verilmediğinden solistinden vokalistine, orkestrasından tonmaister’ına, ışıkçısına, menajerine pek çok kişi işsiz.

 

Kirasını ve faturalarını ödeyemeyen, ihtiyaçlarını karşılayamayan, ailesine-çocuğuna bakamayan müzisyenler arasında canına kıyanlar da bulunuyor.

 

“Gözünü yumma, sahnene sahip çık”

 

Müzisyenlerin çektiği sıkıntı, sosyal medyada da gündemde.

 

“Gözünü yumma, sahnene sahip çık” sloganıyla binlerce paylaşım yapıldı.

 

Son olarak Hakan Altun’un udunun tellerini kestiği sessiz protestoya destek yağdı.

 

Eğlence yasağının “ideolojik” olduğu yorumları da yapıldı.

 

Pandemi nedeniyle yaşanan sıkıntıları, müzik sektörünün emekçilerine sorduk.

 

Sanatçılar, kademeli normalleşme adımları atılırken kendilerinin yok sayılmasına tepkili.

 

Sosyal güvencelerinin bulunmadığını ve günü birlik sahne işleriyle geçindiklerini belirten müzik emekçileri, kayıt altına alınmayı ve etkinliklerin başlamasını talep etti.

 

Şeşen: 1 milyona yakın kişi bu sektörden ekmek yiyor

 

Müzisyenlerin hiçbir güvencesinin bulunmamasına dikkat çeken isimlerden biri Müzik Yorumcuları Birliği (MÜYORBİR) Başkanı Burhan Şeşen oldu.

 

Müzik sektörünün ne kadar zor durumda olduğunu söylemeye gerek dahi olmadığını belirten Şeşen, akla sadece yorumcular, besteciler ya da söz yazarlarının gelmemesi gerektiğini, ses ve ışık sistemi sahipleri, teknik elemanlar, güvenlik sistemleri, ulaşım ve konaklama derken neredeyse 1 milyona yakın kişinin bu alandan ekmek yediğini anlattı.

 

“Pandemi dönemi gösterdi ki müzisyenler tamamen kayıt dışı”

 

“Bu pandemi dönemi gösterdi ki, müzisyenler tamamen kayıt dışı. Vergi mükellefi değiller, sağlık sigortaları yok, emeklilik hakları yok, sadece TC kimlik numaraları var! Zaten var olan sorunları bu salgın dönemi açığa çıkardı” diye konuşan Şeşen, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:

 

“Anayasanın 64. maddesi, devletin sanatçıyı koruması gerektiğini belirtir. Ama ne yazık ki sosyal bir devlet olmadığımız için, her şey sadece Kültür Bakanlığı’nın üzerine kaldı.”

 

Bakanlıkla birlikte yürüttükleri “Müzik Susmasın” projesi kapsamında başvuruları kabul edilen müzisyenlerin son hibe yardımından da faydalanarak ocak ayından itibaren 8 bin liralık destek aldığını belirten sanatçı Şeşen, asıl beklentilerinin performans mekanları ile konser salonlarının açılması ve sokağa çıkma yasağının gece 24’e çekilmesi olduğunu da sözlerine ekledi.

 

Yakın zamanda bu konuda olumlu bir haber almayı dileyen Şeşen, sosyal medyadaki “Gözünü yumma, sahnene sahip çık” sloganıyla başlayan etkileşimi sonuna kadar desteklediğini, bugün İYİ Parti’nin Meclis grubunda yaptığı konuşmanın sonunda da bu slogana yer verdiğini kaydedererek, “Haydi o zaman gözünü yumma, sahnene, müziğe sahip çık” ifadelerini kullandı.

 

Akın: Virüs notalardan yayılmıyor, müziğe bu kadar düşmanlık olmaz

 

Geçimini müzik sektöründen sağlayan kesimin yaklaşık 1,5 yıldır hükümet tarafından göz ardı edildiği eleştirisinde bulunan sanatçı Onur Akın da Burhan Şeşen’in açıklamalarına destek verdi.

 

Normalleşme sürecinde maske, mesafe, hijyen kuralları gözetilerek konser, festival gibi etkinliklerin yapılması ve müzik icra edilen mekanların açılması gerektiğini dile getiren Akın, “Virüs notalardan yayılmıyor, müziğe bu kadar düşmanlık olmaz” dedi.

 

“Müziğe artık üvey evlat olarak bakmaktan vazgeçsinler”

 

Sözlerini “Müziğe artık üvey evlat olarak bakmaktan vazgeçsinler” ifadeleriyle sürdüren Akın, müziğin bir ülkenin ruh sağlığı için de çok önemli olduğuna vurgu yaparak, özellikle pandemi sürecindeki mutsuz, huzursuz, psikolojik çöküntü yaşanan bir dönemde kültür-sanat aktivitelerinin iyileştirici bir güç görevi gördüğünü hatırlattı.

 

Yüzbinlerce kişinin darda olduğuna vurgu yapan Akın, “İnsanlar evlerine ekmek götüremiyor. Enstrümanlarını satanlar var. Müzisyenler intihar ediyor. Sadece şarkıcılar değil; icracı sanatçılar, müzisyenler, ses sistemleri ile sahne arkasındaki sistemleri kuran teknisyenler, tonmaisterlar gibi kimseler de yardımdan yoksun.

 

“300 milyon lirayı bulan bu özel kopyalama harcının ödenmesini talep ediyoruz”

 

Sosyal güvencelerinin olmadığına, günlük kazançla geçindiklerine değinen Onur Akın, devletin yeniden kopyalama harcı adı altında elde ettiği gelirin bu yıl müzik sektörüne verilmesi gerektiğini savundu:

 

“Özel kopyalama harcı (copyright) adı verilen, yeniden kopyalama harcı olarak da bilinen TRT bandrolü var. Bunun hakkı müzisyenlerin. Yıllık 300 milyon lirayı bulan bu özel kopyalama harcının müzisyenlere, sanatçılara ve bunu hak eden meslek birliklerine ödenmesini talep ediyoruz.”

 

Çelik: Bir yıldır bekliyoruz bir kişi de bizi hatırlasın, bizden söz etsin

 

Koronavirüs salgını nedeniyle 1,5 yıldır iş yapamadığı için maddi sıkıntı yaşayan, destek alamazsa son çare olarak baterisini satmak zorunda kalacağını belirten sanatçı Ceyhun Çelik de Burhan Şeşen ve Onur Akın gibi bir an önce konser, festival gibi etkinliklerin başlatılması gerektiği görüşünde.

 

Salgının başında hemen her sektörün bu durumdan etkilendiğini ancak zamanla pek çok alanda normalleşme adımlarının atıldığını ifade eden Çelik, sıra müzisyenlere geldiğinde “yoklarmış” gibi davranıldığını savundu:

 

“Bir yıldır bekliyoruz bir kişi de bizi hatırlasın, bizden söz etsin…”

 

41 yaşındaki Çelik, yaklaşık 15 aydır kapalı olan için mekanların sahipleri ile organizatörlere de yardım yapılması gerektiğini dile getirdi.

 

“Aylardır cebimde param olmadığı için kızıma sürekli bahaneler uyduruyorum ve onu görmeye gidemiyorum”

 

Pek çok baba gibi kendisinin de evladına çok düşkün olduğunu belirten Çelik, salgın sürecinde kendisini en çok etkileyen durumu ise şöyle özetledi:

 

“Çocuğum, boşanmış bir ailenin ferdi. Salgına kadar onu yokluk çekmeden büyütmeye çalıştım. Ama aylardır cebimde param olmadığı için kızıma sürekli bahaneler uyduruyorum ve onu görmeye gidemiyorum. Çünkü benden bir şey istese, alamayacağım. Bir babanın evladına bir şey alamaması çok üzücü. Beni en çok da aylardır çocuğumun yanına gidememek mahvetti.”

 

“İşimizi yapmamıza izin versinler”

 

Etkinlik alanlarında gerekirse yüzde 50 kapasiteyle iş yapmaya razı olduklarını dile getirerek bir an önce konserlerin başlaması gerektiğini savunan Ceyhun Çelik, “Biz sadece sahneye çıkmak ve müziğimizi yapmak istiyoruz. Bin 500 kişilik bir kültür merkezinde 750 kişiye ya da 150 kişilik mekanda 75 kişiye müzik yapmaya razıyız. Mitinglerde, spor salonlarında, teknelerde yüzlerce, binlerce kişi bir araya geliyor, eğleniyorken biz neden müzik yapıp paramızı kazanamıyoruz? Yattığı yerden yardım bekleyen insanlar kategorisinde olmak da istemiyoruz. Biz sadece işimizi yapmak istiyoruz. İşimizi yapmamıza izin versinler” şeklinde konuştu.

 

KAYNAK: INDEPENDENT TÜRKÇE – LALE ELMACIOĞLU

Exit mobile version