T24 Ekonomi Servisi
Vehbi Koç‘un, babası Koçzade Hacı Mustafa Efendi‘den devraldığı ticarethaneyi 31 Mayıs 1926’da ‘Koçzade Ahmet Vehbi‘ adıyla Ankara Ticaret Odası’na kaydettirmesiyle temeli atılan Koç Topluluğu 95. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Faaliyetleri dünyaya da yayılan Türkiye’nin en büyük sanayi, ticaret ve hizmet grubu olan Koç Topluluğu’nun bünyesinde yayımlanan Bizden Haberler dergisinin özel sayısında, Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, Yönetim Kurulu üyeleri Semahat Arsel, Ali Y. Koç, Caroline N. Koç, İpek Kıraç ve Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu‘nun 95. kuruluş yıldönümü anısına kaleme aldıkları yazılar ile verdikleri söyleşiler yayımlandı. Rahmi M. Koç “İnişli-çıkışlı bir ekonomide, 95 sene iş yapmak hiç kolay olmadı” derken, Çakıroğlu “topluluğun 100 bini aşkın çalışanla dünyaya yayılan ofislerinde 49 farklı dil koşulduğunu, 34 farklı para birimiyle iş yaptıklarını” vurguladı.
Koç Topluluğu Şeref Başkanı Rahmi M. Koç, grubun kuşaklararası devrini ile evrimini vurguladığı yazısında, “Büyükbabamın, ayakkabı köselesinden peynire, çividen kesere ve battaniyeye her şeyin satıldığı ve hâlen Çengelhan’da (Ankara / T24) duran dükkânından hareket edersek, şimdi dördüncü jenerasyon oluyoruz” ifadesini kullandı. Rahmi M. Koç, “Türkiye’de birçok ticarethane, kurucuları öldükten sonra aile içerisindeki anlaşmazlıklar ve miras kavgalarından ötürü, maalesef ikinci jenerasyona dahi geçememişlerdir. Bizim ise bugün üçüncü jenerasyon olan bayilerimiz vardır. Çoğu hatırı sayılır şirketlerde aile fertleri mirası üçüncü jenerasyona maalesef taşıyamamışlardır” dedi. Rahmi M. Koç, topluluğun yaklaşık 100 yılda geçtiği evreleri, “küçük bir ticarethane, daha ziyade İstanbul’daki ithalatçılar ile gayrimüslim tüccarlardan tedarik süreci, doğrudan ithalat ve mümessillik, montaj ve yarı imalat, tam sanayi, ihracat ve yurt dışına açılım” şeklinde sıraladı.
Aynı zamanda Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı olan Semahat Arsel, Bizden Haberler‘de yayımlanan yazısında, babası Vehbi Koç’un, genç yaşlarından itibaren başarılı iş insanları ile Avrupa ve Amerika’daki başarılı ülkeleri inceleyerek “Onlar yaptıysa biz niye yapamayalım” düşüncesiyle yaşadığını, ‘ekonomik kalkınma’ ile ‘sosyal kalkınma’yı birbirinden ayrılamayacak bir bütün olarak gördüğünü vurguladı. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç da, Bizden Haberler dergisine verdiği söyleşide, temel yaklaşımlarını Vehbi Koç’un “Ülkem varsa ben varım” sözleriyle özetledi. Ömer M. Koç, “Koç Topluluğu; çalışanlarıyla, bayisiyle, tedarikçisiyle, tüketicisiyle büyük bir ekosistem. 95 yıldır, bitmek bilmeyen bir azimle, faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda yaptığımız stratejik yatırımlarla, sosyal alandaki hizmetlerimiz eşliğinde, tüm paydaşlarımızla birlikte büyüdük. 95 yıldır, başkalarının görmediğini görerek, vizyoner bakış açımız ve sağlam kurumsal yapımızla Türkiye’de liderliğimizi koruyarak, dünyanın en güçlü şirketleri arasında yer aldık. Koç Topluluğu olarak, geçmiş değerlerimizin ışığında ve yeni dijital kültürün rehberliğinde, ikinci asrımıza aynı güçle adım atmaya hazırız” dedi.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Y. Koç, Bizden Haberler‘de yayımlanan söyleşisinde, topluluğun yörüngesinde demokrasi ve cumhuriyet değerlerinin de bulunduğuna vurgu yaparken, “Bizler, kurucumuz merhum Vehbi Koç’tan, attığımız her adımın ve yaptığımız tüm işlerin ülkemiz yararına olması gerektiğini öğrendik. Onun ‘Ülkem varsa ben de varım. Demokrasi varsa hepimiz varız’ sözünü faaliyetlerimizin merkezine yerleştirdik. Vatan sevgisi ile Cumhuriyet’e ve geleneklerimize bağlılığımızla ondan devraldığımız bayrağı büyük bir gururla taşıyor ve ülkemiz için yatırımlarımızı sürdürüyoruz” görüşünü dile getirdi. Ali Koç, “Koç Topluluğu olarak en önemli sermayemizin insan kaynağımız olduğuna inanıyoruz. En iyi yetenekleri Topluluğumuza çekmeyi ve istihdam etmeyi hedefliyoruz. Zira bizler ülkemizin, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün istikametini çizdiği muasır medeniyet seviyesine bizzat kendi insanımızın gayretiyle ulaşacağından kuşku duymuyoruz” dedi. “Ekonomik açıdan sürdürülebilirlik artık yetmiyor, sosyal açıdan da sürdürülebilirliği sağlamak gerekiyor” diyen Ali Koç, “Kapitalizmin kendini yeniden keşfetmesi, yeni bir dinamizm ortaya koyarak dünyamızı daha ileriye taşıyacak bir yapıya dönüşmesi gerekiyor. Bu açıdan Dünya Ekonomik Forumu’nun ‘paydaş kapitalizmi’ konusundaki vizyonunu, daha sürdürülebilir ve eşitlikçi bir geleceğe ulaşmak adına çok önemli buluyorum” görüşünü paylaştı.
Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Caroline N. Koç, dergide yayımlanan söyleşisinde, Koç Topluluğu’nun, “toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması yolunda ulusal ve uluslararası platformlardaki savunuculuk çalışmalarını çok önemli bulduğunu vurgularken, “Eşitlik merkezli bir yol haritasını tüm dünyanın benimsemesi dışında bir seçenek olmadığını düşünüyorum” dedi.
Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi İpek Kıraç da, derginin sorularını yanıtlarken, “topluluğun, uzun yıllardır toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda öncü çalışmalar yürüttüğünü, Koç Holding Yönetim Kurulu’nda en az yüzde 30 oranında kadın üye bulundurma taahhüdünün topluluk şirketlerine yönelik olarak da genişletilmesinin hedeflendiğini” söyledi. Kıraç, topluluğun sosyal sorumluluk projeleri kapsamında eğitime verdiği destekler ile sokak hayvanları için başlattıkları ‘SemtPati‘ uygulamasına vurgu yaptı.
Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu da, dergide yayımlanan söyleşisinde, topluluğun ulaştığı hacme değinirken, “Küresel bir vizyona sahip olan topluluğumuzda 100 bini aşkın çalışanımız var. Türkiye’nin en büyük sanayi ve hizmetler topluluğuyuz. Yurt dışında ise 60’tan fazla üretim tesisi ve pazarlama şirketimiz bulunuyor. Ofislerimizde 49 farklı dil konuşuluyor. 34 farklı para birimiyle iş yapıyoruz” dedi. Çakıroğlu, Avrupa Birliği’nin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında hayata geçirdiği Yeşil Mutabakat kapsamında geliştirilecek çözümlerin bir parçası olmak amacıyla Koç Topluluğu’nun Dünya Ekonomik Forumu (WEF) bünyesinde 30 küresel şirketin davet edildiği Avrupa Yeşil Mutabakat Eylem Grubu‘na dahil olduğunu vurguladı. Levent Çakıroğlu, “Dünya Ekonomik Forumu bünyesinde Uluslararası İş Konseyi tarafından oluşturulan ‘Paydaş Kapitalizmi Göstergeleri’ni kurumsal raporlamalarında kullanacağını taahhüt eden Türkiye’deki ilk şirket olduk” açıklamasını yaptı.
1963 yılında ‘Türkiye’nin ilk holdingi’ olarak kayıtlara geçen Koç Topluluğu’nun yöneticilerinin, 95. kuruluş yıldönümü için Bizden Haberler dergisinde yayımlanan yazı ve mülakatları şöyle:
Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç: Koç Topluluğu’na nice 95 yıllar temenni ederim
Büyükbabamın, ayakkabı köselesinden peynire, çividen kesere ve battaniyeye her şeyin satıldığı ve hâlen Çengelhan’da duran dükkânından hareket edersek, şimdi dördüncü jenerasyon oluyoruz. Henüz görmediyseniz gitmenizi tavsiye ederim.
Türkiye’de birçok ticarethane, kurucuları öldükten sonra aile içerisindeki anlaşmazlıklar ve miras kavgalarından ötürü, maalesef ikinci jenerasyona dahi geçememişlerdir. Bizim ise bugün üçüncü jenerasyon olan bayilerimiz vardır. Çoğu hatırı sayılır şirketlerde aile fertleri mirası üçüncü jenerasyona maalesef taşıyamamışlardır.
Türkiye’de 100 seneyi aşkın şirketler daha ziyade yabancı kökenli kuruluşlardır. Benim bildiğim, tamamı Türk sermayesi olan ilk şirket Hacı Bekir Lokumcusu ve Akide Şekerleri’dir ve şirketi beşinci kuşak yönetmektedir.
Babamızın bize en büyük nasihati, kurduğu ve teslim ettiği Vehbi Koç Ticarethanesi’nden sonraki gelişmelerde, işleri devam ettirmemiz, sorunlar karşısında birbirimize sarılıp, ufak tefek anlaşmazlıkları bir tarafa bırakarak, kendisinin kurduğu bu müesseseyi ve Koç ismini iyi bir şöhretle devam ettirmemizdi.
Vehbi Koç, “Alacaklarımı belki tahsil edemem ancak borçlarımı sonuna kadar ödemek durumundayım” felsefesini ilke edinmişti. Bunun içindir ki işin başlangıcında çok yüksek öz kaynakla çalışmış, bu da birçok bankacı tarafından tenkit konusu olmuştu. Koç Topluluğu’nun geçirdiği safhalar şu şekildedir;
- Küçük bir ticarethane,
- Daha ziyade İstanbul’daki ithalatçılar ile gayrimüslim tüccarlardan tedarik süreci,
- Doğrudan ithalat ve mümessillik,
- Montaj ve yarı imalat,
- Tam sanayi,
- İhracat ve yurt dışına açılım.
“Ortaklıklar aynen evlilikler gibi, hassas konulardır…”
Ben işin içine montaj ve yarı imalat safhasında girdim. Tam sanayi safhasını geçirdim ve ihracat döneminin başında bıraktım. Çalışanlarımızla da üç aşama geçirdik. İlk safha maaşlı müdürlerdi. İkinci adımda ticarethane ve İstanbul’dan tedarik kısmında ortak müdürlerimiz oldu. Üçüncü kademe de kurumsal altyapı kurulduktan sonra primli, profesyonel çalışanlardır. Bugün bu etaptayız.
Yönetim Kurulu Başkanlığım döneminde yabancı kuruluşlarla ortaklıklar yaptık ve her ülkenin idarecilerinin ortaklıktaki davranışlarını gördük, öğrendik, tecrübe edindik ve alıştık. Diğer taraftan hisse sattık. Halka açık anonim şirket statüsüne kavuştuk. Ortaklarımıza karşı sorumluluklarımızı öğrendik, saygılı olduk ve hiçbir zaman istismar etmedik.
Yerli veya yabancı olsun ortaklıklar aynen evlilikler gibi hassas konulardır, çok dikkatli davranış ve hareket isterler. Hiçbir zaman fevri ve hissi davranışları kaldırmaz ve böyle davranışlarla başarılı olunamaz. Bu işin içinde darılmak, küsmek veya bıkmak yoktur. Esas gaye, işin selametidir. Koç Topluluğu daima kanunlara sonuna kadar riayet etmiş, saygılı davranmış ve her zaman vergilerini vaktinden evvel ödemiş bir kuruluştur.
“Yaptığımız sanayi hamleleri, bizden sonra gelenlere kolaylık sağladı”
Memlekette ilk sanayi hamlesini biz yaptığımız için bürokraside birçok mevzuatın oluşması ve değişmesinde önemli katkılarımız oldu. Yalnız bu hem çok vaktimizi aldı hem de manen zorladı. Bizden sonra gelenler bu adımları kolaylıkla geçtiler.
1963’te Holding’in kuruluşundan itibaren Topluluk hakiki bir kurumsal müessese oldu ve bir “Koç kültürü” yerleşti. Tercihen idareciler içeriden seçildiler. Dışarıdan gelenler ne hikmetse Koç kültürüne ayak uydurmakta sıkıntı çektiler, bazıları hiç adapte olamadı, bazıları ise zorlandılar.
Zaman zaman Koç Ailesi menfaati ile Holding’in menfaati örtüşmemiştir. Bu da işin tabiatı icabıdır ve bazen aile şapkasını çıkarıp holding şapkasını giyerek karar vermek durumunda kalmışızdır.
Ben zamanında üç sektöre girmek istedim, ancak o vakit idare heyetimiz bunları benimsemedi.
- Bankacılık sektörüydü; geç girdik. Vehbi Koç, İş Bankası’nı kendi bankası gibi benimserdi. Şayet bir banka kurarsa, onlara rakip olur diye çekindi. Diğer bankalardan kredi almasının zorlaşacağını düşündü. Hâlbuki o dönem Akbank’ın sahibi Sakıp Sabancı’ya kredi vermek için tüm bankalar sıraya giriyordu.
- Armatörlük işine girelim diye teklif ettim. İdare meclisimiz o vakit Türk Lirası convertible olmadığı için başarılı olamayacağımızı düşündüklerinden bunu kabul etmediler. Misal olarak bir gemimiz Hong Kong veya Güney Afrika’da bir arıza yaparsa o günkü şartlarla nasıl para göndeririz diye endişe ettiler.
- İhracat yapalım diye çok zorladım. Ancak dâhili ticaret kolay ve kârlı olduğundan, dışarıda da o vakit organizasyonumuz bulunmadığı için rekabet gücümüzü zayıf buldular. Ayrıca paramızın da convertible olmamasını bahane eden müdürlerimiz uzun vakit ayak sürüdüler.
Ancak Özal kontrolü ele aldıktan sonra geniş vizyonu ile;
- Memlekete önce büyük turizm hareketi getirdi.
- İhracatlarımızı artırdı, adeta bir ihracat seferberliği başlattı.
- İş insanlarıyla yaptığı dış seyahatler, bu kişilere hem o ülkenin büyük iş insanlarıyla tanışma şansı yarattı hem de vizyonlarını genişletti.
- Türk lirasını bir günde convertible yaptı ve KDV’yi çok kısa zamanda oturttu. Velhasıl ekonomiye büyük bir ivme getirdi.
“İnişli-çıkışlı bir ekonomide, 95 sene iş yapmak hiç kolay olmadı”
Koç Grubu da bu hareketten nasibini aldı. Bugün Türkiye’nin toplam ihracatının %7’sini biz yapıyoruz. 1995’te Koç Holding Fortune 500 sıralamasına girdi ki listede yer alan tek Türk şirketidir. Grubu büyüterek, liderlik pozisyonumuzu düşürmeden, bu denli inişli-çıkışlı bir ekonomide, yüksek enflasyonu dönemler de dâhil 95 sene iş yapmak hiç kolay olmadı. Bugün ahirete göçmüş olan, emekli ve hâlihazırdaki tüm çalışan arkadaşlarımıza şükranlarımı arz etmek isterim. Koç Topluluğu’na nice 95 yıllar temenni ederim.
Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Semahat Arsel: Vehbi Bey’in bugünleri görmesini çok isterdimVehbi Koç, iş hayatına atıldığı genç yaşlardan itibaren, tanıdığı başarılı iş insanlarına, sonraki yıllarda da Avrupa ve Amerika’daki gelişmiş ülkelerin başarılı kurumlarına imrenip, onları örnek almış ve “Onlar yaptıysa biz neden yapamayalım” düşüncesiyle yaşamıştır. Türkiye’nin, beğendiği bu yabancı ülkelerden niçin daha geride kaldığını sorgulayarak, dört mevsimi, dinamik bir nüfusu olan bu güzel ülkenin doğru yolda gayret edilirse, çok daha fazlasını ve iyisini yapabileceğine inanırdı. Nitekim bu inançla, Koç Topluluğu’nu oluşturan Koç Holding’i kurarken de dünyanın başarılı kurumlarını örnek aldı. Gerek Koç Ailesi’ne gerekse Koç Topluluğu çalışanlarına, güvenilirliğin, itibarın ve kurumsallaşmanın başarının ana hatlarını oluşturduğunu öğretti. “Memleketimizde çakılan her çivinin ve yapılan her yatırımın büyük hizmet olduğuna inanıyorum. Ancak bu yatırımlar sayesinde iş imkânları artacak, yurdumuz hızla gelişecek, halkımızın hayat seviyesi yükselecektir” diye düşünür ve bu konudaki tavsiyelerini de uygulamamızı sıkı sıkı tembihlerdi. Bizler de yaşamımız boyunca tüm bu öğütlere önem vererek, Topluluğumuza inanarak ve güvenerek, tüm yönetici ve çalışanlarımızın gayret ve desteğiyle yolumuza devam ettik. Dünya o günden bugüne çok değişti. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında başlayan sanayi ve imar hamleleri sonucunda ülke gelişti. Koç Topluluğu, bu ekonomik gelişimin lokomotiflerinden biri oldu. Gerek Türkiye’de gerek dünyada saygın şirketler arasında devamlı yer alabildi. Hiçbir başarı kendiliğinden oluşmaz. Bu başarının temelinde; kıymetli yöneticilerimizin büyük gayretleri, çalışanlarımızın emekleri, iş ortaklarımızın ve Koç Ailesi’nin yüksek değer ölçüleri yer alıyor. Birlikte elde edilen bu mertebenin devamlılığı ise çok önemli. Koç Topluluğu’nun bugünlere gelmesinde 95 yıldır emeği geçen herkesin payı var. Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana birtakım inişler çıkışlar olduysa da ülkemiz büyüme ivmesini devamlı sürdürdü. Vehbi Koç düzenli ve sistemli çalıştı, doğru yolda yürümekten vazgeçmedi. Bizler de Koç Ailesi olarak Vehbi Koç’un bu ilkelerini uygulamaya özen gösterdik. Kuruluşumuzdan bu yana da gerek sanayide gerek sosyal hayatta birçok ilke imza attık. Vehbi Koç “ekonomik kalkınma” ile “sosyal kalkınma”nın birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu düşünürdü. Türkiye’nin sorunlarıyla hayatı boyunca çok yakından ilgilendi. Sorunların yerinde tespitine çok önem verirdi. Bu nedenle birçok seyahat de gerçekleştirdi. Bu seyahatlerde gördüklerini not alır, gerekli makamlarla görüşlerini paylaşır, iş insanlarını da ihtiyaçlar konusunda ikna ederek çözümün bir parçası olmaya davet ederdi. Bir taraftan Koç Topluluğu içinde sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirirken, diğer yandan da Türkiye çapında, diğer vakıflarla, sağlık ve eğitim konularında daha kapsamlı faaliyetlerle, TEV, TEMA, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı gibi vakıfların kurulmasında öncülük etti, ilk adımlarının atılmasını sağladı. Öte yandan Türkiye’nin ilk özel vakfı olan, Vehbi Koç Vakfı’nın günümüze kadar eğitim, sağlık ve kültür alanlarında gerçekleştirdiği büyük projeler de Vehbi Koç’un verdiği ilhamla başladı. Vehbi Bey’in sorun olarak gördüğü ve çözümü konusunda çalışmalar yaptığı tüm konuların bugün halen gündemde olduğunu söylemek mümkün. Onun açtığı bu yol, ardından gelenler için cesaret vericidir. Vehbi Bey, geleceği yani bugünleri hayal ederek pek çok sektörün altyapısını oluşturacak girişimlerle bir taraftan Topluluğumuzun bir taraftan da ülkemizin kurumsal yapılanmasına ön ayak oldu. Şuna yürekten inanıyorum ki, bugünleri görse büyük bir gurur ve mutluluk duyardı. Topluluğumuz neredeyse bir yüzyılı geride bırakmak üzereyken dünya da hiç şahit olmadığımız bir hızda değişmeye devam ediyor. Dün fikir olarak akıllarda olan konular, bugün bir bir gerçekleşiyor. Dolayısıyla her zaman olduğu gibi bugün de yarınlara hazır olmak ve herkesten önce harekete geçmek büyük bir önem arz ediyor. Koç Topluluğu’nun bugüne kadar bahsini ettiğim tüm bu konularda önemli bir liderlik vasfı göstermesinden gurur duyuyorum. Dileğim, 100. yılda da aynı kararlılıkla bu hedeflerin sürdürülmesi; ülkemizdeki konumumuz daha da güçlendirilirken, uluslararası alanda da büyümeye devam edilmesidir. |
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç: İkinci asrımızda da Türkiye ile birlikte büyümeye devam edeceğiz – Kurulduğu günden bu yana “Memlekete hizmet bir vatan borcudur” şiarıyla ilerleyen, ülke ekonomisine katkılar sunan, istihdam sağlayan, sosyal faaliyetleriyle eğitimden kültür sanata, sağlıktan çevreye kadar yaşamın farklı alanlarında değer yaratan Koç Topluluğu’nun 95. kuruluş yıldönümü için neler söylemek istersiniz? Koç Topluluğu, 31 Mayıs 1926’da büyük bir inançla doğdu. Bu, her şeyden önce Cumhuriyet’e, ülkeye, ülkenin insanlarına ve hep birlikte büyük işler başarılacağına olan güçlü inançtı. Zorlu bir dönemde ticarete adım atmak, ekonomik kalkınma yolunda, savaş yorgunu bir ülkeye umut aşılamak, Türkiye’nin geleceğine taahhütte bulunmak, sorumluluk üstlenmek demekti bir anlamda. Ne mutlu ki, bugün de memleketimiz için sorumluluk üstlenme söz konusu olduğunda tereddüt etmeyen bir topluluğuz. 95 yılda Topluluğumuz, her dönemde, zamanın koşullarını kararlılıkla karşılayarak değişime ayak uydurmakla kalmamış değişimin ve yeniliğin öncüsü olmuştur. Bunun yanı sıra kuruluşundan itibaren taşıdığı değerlere sarsılmaz bir inançla sahip çıkarak, bu değerleri korumayı görev bilmiştir. Bu değerlerin en başında ülkemize ve insanına duyulan itimat ve bağlılık gelmektedir. Biz sadece bir sanayi topluluğu değiliz, 95 yıllık tarihimizde de hiçbir zaman sadece ekonomik değer odaklı olmadık. Memleketimizin ekonomisi için elimizden gelen bütün gayreti göstermenin ötesinde ülkemizden kazandığımızı insanımızla paylaşmayı “üstümüze vazife” addettik. “Önce insan”, bizim için kavramsal bir yaklaşımdan ziyade, faaliyetlerimizin, iş yapış kültürümüzün merkezine yerleştirdiğimiz temel ilke oldu. Sağlıktan kültüre, eğitimden çevreye uzanan alanlardaki faaliyetlerimizle milyonlarca insanın hayatına dokunduk ve bu çalışmalarımıza aynı arzuyla devam edeceğiz. Koç Topluluğu; çalışanlarıyla, bayisiyle, tedarikçisiyle, tüketicisiyle büyük bir ekosistem. 95 yıldır, bitmek bilmeyen bir azimle, faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda yaptığımız stratejik yatırımlarla, sosyal alandaki hizmetlerimiz eşliğinde, tüm paydaşlarımızla birlikte büyüdük. 95 yıldır, başkalarının görmediğini görerek, vizyoner bakış açımız ve sağlam kurumsal yapımızla Türkiye’de liderliğimizi koruyarak, dünyanın en güçlü şirketleri arasında yer aldık. Koç Topluluğu olarak, geçmiş değerlerimizin ışığında ve yeni dijital kültürün rehberliğinde, ikinci asrımıza aynı güçle adım atmaya hazırız. – Koç Topluluğu kuruluşundan itibaren gerek çalışanları, bayileri ve tedarikçileri gerekse de farklı sektörlerde yarattığı değer ile evlerine girdiği tüketiciler için bir güven simgesi oldu. Tüm bu paydaşlar açısından bakıldığında bu güven duygusu nasıl oluşturuldu? Bu uzun süreli yolculukta farklı alanlarda elde edilen başarıların arkasındaki temel motivasyon nedir? “Ülkem varsa ben de varım” diyen bir topluluk olarak, 95 yıldır, her koşulda tüm paydaşlarımız açısından güvenilir bir liman olmak için elimizden geleni yapıyoruz. Bu güven, büyük bir özen ve özverili çalışmalarla yıllar içinde gelişti. Tıpkı insanlar arasındaki bağ gibi bir kuruluşun tüm paydaşlarıyla arasında güçlü bir bağın kurulması için karşılıklı güven ve birliktelik büyük önem taşımaktadır. Koç Topluluğu olarak kurumsal kültürümüzün nüvesinde, tüm paydaşlarımızı gözeten bir yaklaşım yer alıyor. Dünyada ve Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz her hamlemizi, paydaşlarımızın nezdinde edindiğimiz güven duygusunu ön plana alarak gerçekleştiriyoruz. Biliyoruz ki bu karşılıklı güvenin oluşmasının tohumları, 95 yıl önce atıldı ve bu güven çınarı her geçen gün daha da büyüyerek köklerini derinlere salıyor. Faaliyet gösterdiğimiz sektörlerde, özellikle zorlu süreçlerde gerçekleştirdiğimiz öncü yaklaşımlar, birlikte ekonomik değer yarattığımız paydaşlarımız nezdinde güven duygusunu sağlamlaştıran bir unsur olmuştur. Ayrıca, değişen dinamiklerin oluşturabileceği fırsatlardan ülkemizin istifade etmesi ve bunlara ilişkin risklerin en iyi şekilde yönetilebilmesi için yaptığımız fikir önderliğinin de bu güveni güçlendirdiğini düşünmekteyim. Koç Topluluğu olarak ikinci asrımızda da onların umutlarını besleyen ve ideallerini gerçekleştirmelerini mümkün kılan “güvenilir bir paydaş” olmak için elimizden geleni yapacağız. – Koç Topluluğu, sahip olduğu kurum kültürünü, ekosisteminin her noktasına başarılı bir şekilde taşıyan global bir yapı. 95 yıl önce Türkiye’nin başkentinde başlayıp bugün dünyaya yayılmayı sağlayan globalleşme yolculuğunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir kuruluş için global kültür, ekosisteminin geneline yayılan bir anlayışı gerekli kılmaktadır. Bu anlamda Koç Topluluğu, global bir yapının sahip olması gereken kurumsal yönetim anlayışını güçlü bir ağla tüm sistemine başarıyla entegre etmiş bir düzene sahip. Bu sağlam yapının, Türkiye’de olduğu üzere, Topluluğun dünya ticaretindeki itibarını da her zaman için en üst seviyede tuttuğunu görüyor ve günümüzde de buna hep birlikte şahit oluyoruz. Uluslararası platformlarda alınan kıymetli ödüller de, Koç Topluluğu’nun global düzeydeki bu itibarının sağlamasını yaparak adını küresel düzeyde daha da yüceltmiştir. Kurucumuz Vehbi Koç’un 1987 yılında Milletlerarası Ticaret Odası tarafından “Yılın İş Adamı” seçilmesi, Onursal Başkanımız Rahmi M. Koç’un, uluslararası arenada iş dünyasının en prestijli ödülleri arasında gösterilen “Yaşam Boyu Sorumlu İş İnsanı Ödülü”ne layık görülmesi, bu açıdan oldukça anlamlıdır. Global arenadaki varlığın en önemli aşamalarından biri, rasyonel bir gelecek vizyonuyla kurgulanan stratejik ortaklıklardır. Koç Topluluğu’nun, yaklaşık bir asır önce Ankara’da başlayan ve dünyanın ilk 500 şirketi arasına girmesini sağlayan güçlü küresel gerçekliğinin ardında, kurduğu sağlam stratejik ortaklıkların rolü çok büyük. Örneğin Ford Otosan ortaklığı, tüm dünyada örnek gösterilen, en başarılı iş birlikleri arasında yer alıyor. Yakın bir geçmişten örnek verecek olursak, Arçelik’in Güneydoğu Asya pazarının önemli oyuncusu Hitachi Global Life Solutions (GLS) ile tamamladığı ortaklık ise dünyanın en geniş ölçekli ticaret anlaşmasıyla bütünleşen Asya-Pasifik ülkeleri pazarına imtiyazlı erişim imkânı sağlayacak. Global kültür artık çok daha birleşik ve bir aradalık içeriyor. Koç Topluluğu olarak, kuruluş değerlerimizden, küresel vizyonumuzdan aldığımız güçle dünyayı ilgilendiren her türlü dinamiğe sorumluluk bilinciyle yaklaşıyor ve sorunlar karşısında çözümün bir parçası olmayı görev biliyoruz. Artık çoğumuzun bildiği üzere, çevresel, sosyal ve kurumsal yönetimle ilgili meseleler, yani ESG, dünyanın geleceği için bu alanlarda kayda değer çözümler üretmeyi zorunlu kılıyor. Topluluğumuz, bu inisiyatiflerde elini taşın altına koyarak, bu sorunların temel başlıklarında çıkış yolları tasarlayarak küresel ölçekte iş dünyasına liderlik yapıyor. Koç Holding’in, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi tarafından toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kurulan Nesiller Boyu Eşitlik Forumu’nun liderleri arasına seçilmesinin, bu anlamda global arenada Topluluğumuzun itibarının sağlam bir kanıtı olduğunu açıklıkla söyleyebiliriz. İnsanı odağına alan bir küreselleşmenin daha mutlu yarınlara hizmet edeceğine inanıyor ve adımlarımızı bu yönde atıyoruz. – Vehbi Koç’un “100 yıllık şirket olma” hedefinin gerçekleşmesine çok az bir zaman kaldı. Bu büyük hedefin gerçekleşmekte olduğu dönemin Yönetim Kurulu Başkanı olarak sizin geleceğe ilişkin hedefiniz nedir? Bulunduğumuz zaman diliminde Vehbi Koç’un 100 yıllık şirket olma hayaline çok yakınız ve bu hayaline erişeceğiz. Bununla da yetinmeyip, yeni hedeflerimizi ikinci yüzyılımızda çağın koşullarına göre tasavvur ederek daha yükseğe taşıyacağız. Bunu, güçlü insan kaynağımız, zamanın ötesinde düşünen vizyoner yöneticilerimiz, kader birliği yaptığımız paydaşlarımızla beraber gerçekleştireceğiz. Topluluğumuzun geleceğini varlık gösterdiğimiz toplumun ve dünyanın yarınından ayrı düşünemeyiz. Artık biliyoruz ki yeni dünya kültürü, dijital kavramlar üzerinden yazılıyor. Teknoloji, hayatlarımızı, kullandığımız ürünleri, iş süreçlerimizi her geçen gün daha fazla oranda domine edecek. Bu kapsamda, hayata geçirdiğimiz etkin dijital dönüşümün sağladığı avantajları dikkatle değerlendirmeyi amaçlıyoruz. Türkiye’de özel sektöre dijital dönüşümde de liderlik ederek geleceği daha güçlü karşılayacağız. Koç Topluluğu, sürekli değişebilen koşullara uygun kararları alarak riskleri yönetip fırsatlardan istifâde ederken, uzun vâdeli stratejik odağından da taviz vermeyecektir. Koç Topluluğu, tüm Türkiye’nin değeridir, itibarıdır. İkinci asrımızda da Türkiye ile birlikte büyümeye devam edeceğiz. |
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Y. Koç: Bugüne kadar başarılanları biliyor, kurulan hayallerin gerçekleşeceğine yürekten inanıyoruz – Koç Topluluğu, tarihi boyunca, en zorlu zamanlarda dahi yatırımlarını, ülke ekonomisine fayda sağlamayı sürdürdü. Koç Topluluğu’nun Türkiye ekonomisindeki 95 yıllık konumuyla ilgili neler söylemek istersiniz? Koç Topluluğu’nun bugünlere uzanan tarihi, henüz filizlenme aşamasında olan Cumhuriyetimizin 3’üncü yılında, 1926’da başladı. Bugüne kadar geçen 95 yılda da gerek ülkemizde gerek küresel ekonomide belirsizliklerin yaşandığı günlerde dahi “Gücümüzü aldığımız Türkiye ekonomisine güç katmak” düsturuyla istikrarlı bir şekilde büyümemizi sürdürdük. Bizler, kurucumuz merhum Vehbi Koç’tan, attığımız her adımın ve yaptığımız tüm işlerin ülkemiz yararına olması gerektiğini öğrendik. Onun “Ülkem varsa ben de varım. Demokrasi varsa hepimiz varız” sözünü faaliyetlerimizin merkezine yerleştirdik. Vatan sevgisi ile Cumhuriyete ve geleneklerimize bağlılığımızla ondan devraldığımız bayrağı büyük bir gururla taşıyor ve ülkemiz için yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Damarlarımıza işleyen memleket sevgisi, çok çalışma gayreti, kurumsallaşmaya verdiğimiz önem, iş ahlakı, hep daha iyi olma tutkusu, ülkemize ve insanlığa faydalı olma amacı faaliyetlerimizde yolumuza ışık tutmaya devam ediyor. 95 yıllık süreçte ülkemizin en büyük şirketler topluluğu olabildiysek, ülkemiz ve insanımız sayesinde, çalışanlarımızın, bayilerimizin, yurt içi ve yurt dışı iştiraklerimizin desteği ile bunu başardık. – “Allah’tan bütün dileğim, kurduğum bu müessesenin devamlılığının sağlanması, iş imkânı yaratması, vergi vermesi ve bizden sonra geleceklere örnek olmasıdır.” Merhum Vehbi Koç, geleceğe dair umutlarını bu sözlerle ifade etmişti. Örnek bir kuruluş olmak, istihdam yaratmak Koç Topluluğu açısından neler ifade ediyor? Koç Topluluğu olarak, daha iyi, daha müreffeh, daha istikrarlı, daha mutlu, kısacası potansiyelini aşan bir Türkiye için hepimizin sorumlulukları olduğuna inanıyoruz. Bu inançla güçlü stratejik ortaklıklar ile yurt içi ve yurt dışında önemli başarılar elde ediyoruz. İş ortaklarımızdan aldığımız güç ve tüm çalışanlarımızın kararlılığıyla hedeflerimize ulaşmak için çalışıyoruz. Bu çaba da örnek başarıları ve yeni istihdam alanlarını beraberinde getiriyor. Merhum büyüğümüz Vehbi Koç’un hedef ve ilkelerinde de yer verdiği üzere Koç Topluluğu olarak en önemli sermayemizin insan kaynağımız olduğuna inanıyoruz. En iyi yetenekleri Topluluğumuza çekmeyi ve istihdam etmeyi hedefliyoruz. Zira bizler ülkemizin, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün istikametini çizdiği muasır medeniyet seviyesine bizzat kendi insanımızın gayretiyle ulaşacağından kuşku duymuyoruz. Bugüne kadar çağdaş bir Türkiye için çalışırken de en önemli destekçimiz ve güven kaynağımız ülkemiz ve çalışanlarımız oldu. Günümüzde yaklaşık 18 bini yurt dışında olmak üzere 100 bine yakın kişiye istihdam sağlamanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Zira onlar, işimizin doğasında bulunan zorlukları göğüslemek ve yoğun rekabetle baş etmek konusunda her zaman büyük başarılar gösterdiler. İnsan kaynağına verdiğimiz önemin bir neticesi olarak, dünyanın önde gelen yayınlarından Forbes’un yayınladığı “Dünyanın En İyi İşverenleri” listesinde 4 yıldır ülkemizi başarıyla temsil etmeyi sürdürüyoruz. Bu vesileyle bugüne kadar, farklı kademelerde Topluluğumuza emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarımıza ve destekleri için kıymetli ailelerine yürekten teşekkür ediyorum. – Koç Topluluğu yönetim esaslarını; eşitlik, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi ilkelere göre şekillendiriyor ve dönemin gereksinimlerini göz önüne alarak sürekli kendisini yeniliyor. Topluluğun sahip olduğu ilke ve değerlerin kurumsal yönetime katkılarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Koç Topluluğu’nu Türkiye ekonomisinin en büyük itici gücü hâline getiren ve başarıya taşıyan temel unsurların başında, Koç Ailesi’nin sahip olduğu ve bizlere de aşıladığı değerler ile kurumsal yönetime verilen önem gelir. Topluluğumuzun çeşitli alanlarda faaliyet göstererek hızla gelişmesi, bu çeşitlilik ve büyümeye uygun bir ortamın oluşturulmasıyla, kurumsallaşmayla doğrudan ilgilidir. 95 yıl boyunca şeffaflık, hesap verebilirlik ve adalet yönetim anlayışımızın ana unsurları olmuştur. Paydaşlarımızla olan ilişkilerimizde de bu unsurlar bizim için vazgeçilmezdir. Bu noktada sizin de belirttiğiniz gibi dönemin ihtiyaçlarını gözeterek kendimizi yeniliyor, tüm paydaşlarımız için güven duygusunu güçlendirecek adımlar atmayı sürdürüyoruz. Topluluğumuzun temelinde var olan ilke ve değerler de kurumsal yönetim uygulamalarımızı, çağın ve koşulların gerektirdiği en ileri düzeye taşımamızı öğütlüyor. Örneğin, yakın bir zaman önce hayata geçirdiğimiz, Koç Holding Hukuk ve Uyum Müşavirliği nezdinde tasarlanan Uyum Programı, şeffaflık açısından yer aldığımız güçlü konumu çok daha ileri bir boyuta taşıyor. Yasal mevzuatlara, etik ilkelere ve politikalarımıza uyum süreçlerinin yeni koşullara göre uyarlandığı evrensel ilkeleri savunan bu program, Koç Topluluğu çalışanlarının katıldığı anketler dikkate alınarak oluşturuldu. Koç Topluluğu Etik İlkeleri de Uyum Programı kapsamında güncellendi. Bu sayede Koç Topluluğu şirketleri, çalışanları, Topluluk adına hareket edenlere ve iş ortaklarına yol göstermeyi ve rehberlik etmeyi amaçlıyoruz. Koç Topluluğu’nun sürdürülebilir iş başarısının ve toplumsal itibarının temelinde de kendini sürekli yenileyen ve öncü olmasını sağlayan bu yaklaşımın yattığına inanıyorum. – Bir süredir “paydaş kapitalizmi” konusu dünyanın gündeminde. Siz ise yıllar önce kapitalizmin yeniden tanımlanması gerektiğini söylemiş ve bu konuyu da ülke gündemine taşımıştınız. Bu açıdan baktığınızda dünyanın içinden geçtiği bu dönemi nasıl yorumluyor, Topluluğun bu konudaki hazırlıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bugüne kadar pek çok kez ifade ettiğim gibi 21’inci yüzyılın sorunlarını, 20’nci yüzyıl anlayışı ve kurumlarıyla çözemeyiz. Büyümeden elde edilen kazanımlar, toplumun tüm kesimlerine fayda sağlayacak şekilde yaygınlaştırılmalı ve sosyal kalkınmaya hizmet etmeli. Ekonomik açıdan sürdürülebilirlik artık yetmiyor, sosyal açıdan da sürdürülebilirliği sağlamak gerekiyor. Bu da ancak ekonomik ve sosyal politikaların bir arada gözetilerek tasarlanması ile gerçekleşebilir. Başka bir deyişle kapitalizmin kendini yeniden keşfetmesi, yeni bir dinamizm ortaya koyarak dünyamızı daha ileriye taşıyacak bir yapıya dönüşmesi gerekiyor. Bu açıdan Dünya Ekonomik Forumu’nun paydaş kapitalizmi konusundaki vizyonunu, daha sürdürülebilir ve eşitlikçi bir geleceğe ulaşmak adına çok önemli buluyorum. Koç Holding’in Dünya Ekonomik Forumu tarafından imzaya açılan “Paydaş Kapitalizmi Göstergeleri”ni kurumsal raporlamalarında kullanacağını taahhüt eden Türkiye’deki ilk şirket olması ile de gurur duyuyorum. Bu taahhüt çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim (ESG) alanlarındaki performansımızı ve ilerlememizi şeffaf bir şekilde paylaşmamıza katkı sağlarken; sürdürülebilirlik vizyonunu tüm iş stratejimize, operasyonlarımıza ve kurumsal beyanlarımıza dâhil etme konusundaki kararlılığımızın bir yansıması oldu. Bu gelişmeden hareketle, dünyanın gündemine henüz gelmiş olan ESG kavramının Koç Topluluğu’nun sahip olduğu ve yıllardır itinayla koruduğu ilkelerin de temelini oluşturduğunun ve bizler için pek de yeni olmadığının altını çizmek isterim. Netice itibarıyla iş dünyası olarak, odağına insanı koyan çözümlerin arayışında üzerimize düşenleri yerine getirmemiz gerektiğini tekrar ifade ediyorum. Koç Topluluğu bünyesinde de bu bakış açısına sahip değerli markaların, kendisini hizmete ve gelişime adamış kurumların olması ise geleceğe umutla ve güvenle bakmamızı sağlıyor. – Koç Topluluğu’nun 100. yılını tamamlayarak ikinci asrına adım atmasına sayılı yıllar kaldı. Topluluğun yeni yüzyılı ve geleceği hakkında neler söylemek istersiniz? Dünya çok hızlı değişiyor. Bugün, özellikle de Covid-19 pandemisiyle yaşanan süreci kimsenin öngöremediği ortadayken, değişimin bu baş döndürücü hızında yeni çıkarımlarda bulunmak da giderek zorlaşıyor. Etrafımızda en kıymetli varlığın bilgi olduğu bir dijital ekonomi inşa ediliyor. Başkalarının sandığımız meseleler her geçen gün gelip bizi etkiliyor. Gelecek, hızla değişen ve giderek karmaşıklaşan yeni dünyayı anlayanların, trendleri önceden görüp yön verenlerin olacak. Topluluk şirketlerimizin geleceği şekillendirenler arasına ismini yazdırmayı sürdüreceğinden eminiz. Zira bugüne kadar başarılanları biliyor, kurulan hayallerin gerçekleşeceğine de yürekten inanıyoruz. Elbette gidecek daha yolumuz, yapacak işlerimiz var. Geçmişimizden aldığımız güç ve geleceğe olan inancımızla, yolumuza rekabetin en önünde devam edeceğimize güvenimiz tam. Hedefimiz, başarılarımızla dünya çapında örnek oluşturmak, ülkemiz için de gurur kaynağı olmaktır. Bizler uzun vadeli başarının kısa yolu olmadığını biliyoruz, bu bilinçle tüm faaliyetlerimizde kalıcı başarılar elde etmek için sürekli kendimizi yeniliyoruz. Yenilikçi olmak, fark yaratmak ve hep önde koşmak, başarı için olmazsa olmaz. Bu kapsamda da faaliyet gösterdiğimiz her sektörde uzun vadeli bir bakış açısı ile, teknoloji ve inovasyona yatırım yaparak, ülkemiz için yarattığımız katma değeri sürekli artırmayı ve rekabet gücümüzü geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu nedenle bugüne kadar yaptığımız gibi gelecekte de ülkemize olan sonsuz inancımızla, kendi yeteneklerimize de güvenerek, yatırım yapmaya kararlıkla devam edeceğiz. |
Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Caroline N. Koç: Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması yönündeki çalışmalarımızı çok önemli buluyorum 100. yılımıza, hem ülkemizde hem de küresel alanda üstlendiğimiz sorumluluklarımızı artırarak girmeye hazırlandığımız için büyük bir mutluluk ve heyecan duyduğumu ifade etmek istiyorum. Hepimizin çok iyi bildiği gibi; “Ülkem varsa ben de varım” vizyonu, ülkemize hizmet etmenin sadece ekonomik alanla sınırlı olmadığını, toplumsal konularda sorumluluk almamız gerekliliğini de net olarak ortaya koyuyor. İşte 95 yıldır devam eden toplumsal fayda sağlama yaklaşımımızın özünü de bu yaklaşım oluşturuyor. Hiç şüphe yok ki; toplumsal sorunların çözümü uzun soluklu bir çaba gerektiriyor. Eğitimden spora, sanattan sağlığa kadar hayata geçirdiğimiz tüm projelerimizde bu temel gaye ile hareket ediyoruz. Ben de bu çabanın önemine ve devamlılığına canı gönülden inanıyor, ülkemiz için duyduğumuz sorumluluğu bir aile geleneği olarak yeni kuşaklara aktarmayı çok önemsiyorum. Elbette hem topluluğumuz hem de ülkemiz adına bu sorumluluğun en önemli ve ilk adımı Vehbi Koç Vakfı’nın kuruluşuyla atıldı. Vehbi Koç Vakfı, geçmişten günümüze ülkemizin toplumsal kalkınmasını hızlandıran çok değerli projeler hayata geçirdi. Bu vesileyle sevgili eşimin adını taşıyan Mustafa V. Koç Spor Ödülü’ne de kısaca değinmek istiyorum. Mustafa, sporun birleştirici gücüne inanır; dostluğu ve dayanışmayı pekiştirmesini çok önemserdi. Vefatının ardından hayata geçirilen bu ödül ile daha çok gencimizin sporu ve olimpik değerleri bir yaşam tarzı olarak benimsemesini sağladığımıza, Türkiye’den uluslararası sporcular çıkmasını teşvik ettiğimize ve yeteneği olan gençlere ilham verdiğimize inanıyorum. Koç Topluluğu, ikinci yüzyılında da küresel vizyon ve hedefleri doğrultusunda gerek ekonomik gerekse toplumsal kalkınmanın itici gücü olmayı, ülkemize değer sağlamayı sürdürecek. Çünkü inanıyorum ki; arzuladığımız refah ve kalkınma sadece ekonomik büyüklükle değil, kültürel zenginlikle, doğaya ve çevreye saygıyla, sportif atılımlarla, sanat sevgisiyle, eğitim kalitesiyle elde edilebilir. – Toplumsal cinsiyet eşitliği ve bu bağlamda kadının iş yaşamındaki rolü, dünyada ve Türkiye’de gün geçtikçe daha çok önem atfedilerek gündeme geliyor. Bu konuya hassasiyetle yaklaşan bir isim olarak Koç Topluluğu’nun bu alandaki çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Birleşmiş Milletler’in, küresel etki liderleri arasında yer aldığımız HeForShe hareketinin de vurguladığı gibi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği yalnızca kadınları değil, tüm toplumu ilgilendiren bir insan hakları ihlali. Hâl böyleyken; toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması yolunda ulusal ve uluslararası platformlardaki savunuculuk çalışmalarını çok önemli buluyorum ve eşitlik merkezli bir yol haritasını tüm dünyanın benimsemesi dışında bir seçenek olmadığını düşünüyorum. Zira kadınların her alanda güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması dünyanın geleceğine yönelik en umut verici yatırımlardan biri olacak. 2015 yılında Sevgili Mustafa’nın HeForShe hareketine dâhil olması toplumsal cinsiyet eşitliği meselesinde Koç Topluluğu açısından bir milat oldu. Mustafa, HeForShe hareketinin küresel liderleri arasına girerek büyük bir savunuculuk görevi de üstlendi. “Kadın erkek eşittir çünkü insan insana eşittir” dediğinde, gelecek nesillerin eşit haklara sahip şekilde yetişmesine herkesin katkıda bulunabileceğini de vurguluyordu. HeForShe ile birlikte “Ülkem İçin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” projesinin Koç Topluluğu genelinde yaygınlaşması da çok değerli bir diğer adım oldu. Sevgili Ömer M. Koç’un liderliğinde Topluluk olarak toplumsal cinsiyet eşitliği yolunda güçlü bir duruş sergilemeyi ve bu alanda çözümün bir parçası olmak için çalışmayı sürdürüyoruz. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi tarafından kurulan ve önümüzdeki 5 yıl boyunca toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarına yön verecek “Nesiller Boyu Eşitlik Forumu” kapsamında Koç Holding, teknoloji ve inovasyon alanındaki çalışmalara öncülük etmek üzere seçildi. Koç Holding’in bu yeni görevle aldığı sorumluluk, sadece ülkemiz için değil tüm dünya için büyük bir önem taşıyor. Elbette toplumsal cinsiyet eşitsizliği bugün halen en temel ve en acil çözülmesi gereken sorunlardan biri olarak karşımızda duruyor. Ancak geriye dönüp baktığımda HeForShe hareketi ile Koç Topluluğu’nun üstlendiği sorumluluk ve ortaya koyduğu çaba ile oluşan farkındalığın çok değerli olduğuna inanıyorum. |
Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi İpek Kıraç: Devraldığımız değerler ve güçlü vizyonumuzla geleceğe birlikte hazırız– Koç Topluluğu’nun kurucusu merhum Vehbi Koç’la özdeşleşen Topluluk değerleri 95 yılda kuşaktan kuşağa aktarıldı. Bugün ise bu sorumluluk sizlerde. Sizin için Topluluk değerlerinin taşıdığı anlamı ve bu değerleri geleceğe taşıma sorumluluğunun önemini kısaca özetler misiniz? Koç Topluluğu’nun 1926 yılında başlayan hikâyesine 95 yıl boyunca, Türkiye’nin hem ekonomik hem toplumsal kalkınmasını gözeterek emekle, cesaretle, umutla oluşturulan değerler eşlik etti. Yöneticilerinden çalışanlarına tüm şirketler, bayiler Koç Topluluğu’nun hikâyesinin Türkiye’nin hikâyesi olduğu bilinciyle, büyük bir azim ve kararlılıkla topluluğu bugünlere taşıdı. Bizden önceki kuşaktan; ülkemiz için durmaksızın çalışma azmini, attığımız her adımda toplum için en yüksek faydayı gözetme hassasiyetini, geçmişten aktarılan değerleri yarınlara taşıma anlayışını, parlak bir gelecek oluşturmak için öncü bir vizyon kurgulama yeteneğini, içinde yaşadığımız çevreyi, gezegeni koruma duyarlılığını teslim aldık. Bu değerlerin tümünü, koşulların gerektirdiği biçimde yenileyerek ve pekiştirerek korumanın gururunu yaşıyoruz. Taşıdığımız büyük sorumluluğun bilincindeyiz. Aslında yıllar sayı olarak değişse bile, insan için önemli olan değerler aynı şekilde var olmaya devam ediyor. Merkezine “insan”ı alan bir Topluluk olarak, yine en büyük sorumluluğumuz, değişmez değerlerimize sahip çıkmak olacaktır. Topluluğun 95 yıldır başardıkları, insan ve toplum odaklı yaklaşımın kıymetini gözler önüne serdi. Biz de aynı bilinçle, yeni bir asra doğru umutla yürüyeceğiz. Devraldığımız değerler ve güçlü vizyonumuzla geleceğe birlikte hazırız. – Koç Topluluğu geçmişten bu yana kadınların iş hayatındaki yerini önemseyerek, bu doğrultuda her kademede kadınlara eşit imkânlar sağladı. Özellikle son yıllarda da öncülük ettiği projelerle bu konuda toplumsal bir farkındalık yaratılmasına da ön ayak oldu. Siz, kadınların iş hayatındaki yerini güçlendirmek açısından Koç Topluluğu’nun rolünü ve çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yaşamın her alanında toplumsal cinsiyet eşitliğini önemsiyor ve bunun kapsamını tüm iş dinamiklerimize taşımaya çalışıyoruz. Kadınların iş hayatındaki varlığının güçlenmesi, bu eşitliğin sağlanması için önümüzdeki yıllarda önemini sürdürmeye devam edecek. Koç Topluluğu, toplumsal cinsiyet eşitliğinde öncü adımlar atarak bu konunun toplum gündeminin üst sıralarına taşınmasına, geniş kitlelerce ele alınmasına katkılar sundu. Bu, hiç kuşkusuz canlı ve devamlılık içeren bir süreç ve sürekli bir gayret gerektiriyor. Topluluğumuz, uzun yıllardır toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda öncü çalışmalar yürütüyor. Bu öncü rol, bizler için gelecekte bu alanda belirleyeceğimiz hedeflerde çıtayı çok daha yükseklere çıkarma yolunda itici bir güç oluşturuyor. Koç Holding’in Yönetim Kurulu’nda en az yüzde 30 oranında kadın üye bulundurma taahhüdünün Topluluk şirketlerine yönelik olarak da genişletilmesi hedefi, bu kapsamda öncü olarak değerlendirilebilecek bir adım. Koç Topluluğu birbirine güçlü halkalarda bağlanmış, çok sayıda yapılanmayı içeriyor ve bir girişim halka halka tüm katmanlara yayılıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği çerçevesinde üzerinde hassasiyetle durduğumuz kadının iş hayatındaki konumu, hep birlikte yaptığımız çalışmalarla güçleniyor. Bu noktada, Koç Topluluğu’nun bugünlere gelmesi için var gücüyle çalışan, Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal gelişimine katkı sağlamak için elini taşın altına koyan, iş hayatındaki kadınlara ilham veren başta annem merhum Suna Kıraç olmak üzere Koç Topluluğu’nun 95 yılı boyunca görev yapmış tüm kadınlara da buradan teşekkürlerimi sunmak isterim. Onların cesaretle yaktığı meşale, yeni nesillerin yolunu aydınlatmaya devam edecek. – Koç Topluluğu kuruluşundan itibaren yalnızca ekonomik değil toplumsal kalkınmaya destek için de çok önemli projeleri hayata geçirdi. Siz de eğitimden hayvan haklarına kadar çok geniş bir alanda pek çok sosyal çalışmanın içinde yer alıyorsunuz, önemli sorumluluklar üstleniyorsunuz. Topluluğun geleceği açısından sosyal alanda gerçekleştirilen çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bizden evvelki kuşaklardan teslim aldığımız değerlerden bahsederken ifade ettiğim gibi, sosyal sorumluluk çalışmaları topluluğumuzun ajandasında sarsılmaz ve özel bir konuma sahip. Eğitimden sanata, sağlıktan çevreye, hayvan haklarına kadar bu çalışmalar farklı kulvarlarda ve çok yönlü olarak yürütülüyor. Bu anlamda eğitim en çok önem verdiğimiz konulardan biri. Çünkü biliyoruz ki, bir toplum eğitimli insanların omuzlarında yükselir, refaha, daha aydınlık günlere kavuşur. Eğitimde fırsat eşitliğine inanıyor ve bu motivasyonla faaliyetler yürütüyoruz. Özelikle eğitim olanakları sınırlı olan çocuklara ve gençlere imkân sunacak çalışmalara ağırlık veriyoruz. Dünya hızla değişiyor, Ülkemizin de bu değişimde geri kalmaması, çağdaş bir ülke olarak ilerleyebilmesi, çocuklara ve gençlere sunulan eğitim fırsatları ve kalitesinin sağlam bir çizgide tutulmasını elzem kılıyor. Biz de topluluk olarak Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) gibi engelleri aşan, cesur yapılanmalarla, diğer sosyal alanlarda olduğu gibi toplumun geleceği öğrencilere el uzatıyor, onlarla, hayal ettikleri yarınlara ulaşmaları yolculuğunda birlikte yürüyoruz. Sosyal çalışmalarımızı çok yönlü olarak sürdürdüğümüzü ifade ettim. Yine bu kapsamda sokak hayvanları için başlattığımız SemtPati projesi de, tüm canlıların yaşam hakkına duyarlılığımızın bir sonucu olarak doğdu. Koç Sistem’in desteğiyle geliştirdiğimiz projeyle sokak hayvanlarıyla uyum, sevgi ve güven içinde yaşanacak örnek mahalleler oluşturmayı hedefledik ve bu hedefimiz doğrultusunda epeyce yol aldık. – Bugün, Koç Topluluğu’nu geleceğe taşıyacak kuşak içerisinde görev alıyorsunuz. Topluluğun yarınlarına dair neler söylemek istersiniz? Koç Topluluğu’nun sosyal girişimleri, özünde var olan toplum odaklı anlayışından aldığımız güçle, gelecek asrında da aynı kararlılıkla sürecek. 100. yaşımıza yaklaşırken, gelecek günlerde de bu bilinci geliştirerek taşımanın hem sorumluluğunu hem de heyecanını taşıdığımı belirtmek isterim. Topluluğumuz her zaman olduğu gibi faaliyet gösterdiği sektörlerde öncülük yaparken, ülkemizin gelişmesine katkıda bulunmayı sürdürecektir. Bizler, dijitalleşen dünyanın gerçekliklerine, ritmine ve yenilikçi doğasına topluluk olarak aşinayız. Çevre, insan ve toplumsal refahı merkezine alan sürdürebilir yaklaşımlarımızla, geleceğe birlikte hazırız. |
Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu: Küresel gücümüzü daha da artırırken, stratejik ve yenilikçi hamleler ile topluluğumuzu geleceğe taşımayı hedefliyoruz – Koç Topluluğu 95 yıl boyunca hem dünyanın hem ülkemizin çok farklı dönemlerine şahit oldu ve sahip olduğu uzun vadeli stratejilerle hep güçlü kalmayı başardı. İkinci yüzyıla da aynı güçle girmek için yeni dönemde Topluluğun stratejik öncelikleri neler olacak? Öncelikle topluluğumuzun 95’inci yılını kutlayarak sözlerime başlamak isterim. Koç Topluluğu’nun 95’inci yılını kutluyor olmak büyük bir gurur ve çok önemli bir sorumluluk. Koç Topluluğu, neredeyse bir asırdır güçlenerek büyürken, koşullar ne olursa olsun ülkemiz için en iyisini hedeflemekten, ilkleri başarmaktan, üretmekten bir an dahi vazgeçmedi. Kurucumuz merhum Vehbi Koç, döneminin çok ilerisinde bir bakış açısına, çok stratejik bir vizyona, özü değerlerle ve memleket sevgisiyle örülü bir gelecek yaklaşımına sahipti. Topluluğumuzun DNA’sını oluşturan bu yaklaşım, bugün halen en değerli mirasımız olarak yolumuzu aydınlatmayı sürdürüyor. Bu vesileyle merhum Vehbi Koç başta olmak üzere, 95 yıl boyunca ilmek ilmek örülen bu başarı öyküsüne emek veren, katkı sağlayan herkesi saygıyla ve şükranla anıyorum. Dünyamız birçok politik, ekonomik, teknolojik ve toplumsal gelişmeye sahne oluyor. Hızlı değişimin getirdiği belirsizlikler ve dalgalanmalar her geçen gün daha da artıyor. Pandemi şartlarında da bir kez daha yaşayarak gördük ki; her türlü koşulla başa çıkmanın tek yolu değişimi yöneten, değişimi kucaklayan ve değişime liderlik eden bir kültür oluşturmaktan geçiyor. Küresel bir vizyona sahip olan Topluluğumuzda 100 bini aşkın çalışanımız var. Türkiye’nin en büyük sanayi ve hizmetler topluluğuyuz. Yurt dışında ise 60’tan fazla üretim tesisi ve pazarlama şirketimiz bulunuyor. Ofislerimizde 49 farklı dil konuşuluyor. 34 farklı para birimiyle iş yapıyoruz. Topluluğumuzun uzun vadeli değer yaratma hedefiyle faaliyetlerine ve yatırımlarına devam etmesini mümkün kılan bir kurumsal yönetim yapısına sahibiz. Böyle büyük bir yapıyı yönetirken, değişim dinamiklerinin getirdiği tehditleri bertaraf etmek ve fırsatları da herkesten önce görüp hızla değerlendirerek rekabet gücümüzü artırmak zorundayız. Bunun için gerekli kurumsal yetkinliklerimizi geliştirerek Topluluğumuzu geleceğe taşıma vizyonuyla kapsamlı bir “kültürel dönüşüm” programı yürütüyoruz. Bu program kapsamında, her biri sonuçları itibarıyla kısa sürede büyük başarı yakalayan dijital dönüşüm, sıfır bazlı bütçeleme, çevik yönetim, inovasyon ve kurum içi girişimcilik gibi iddialı ve etkili inisiyatiflerimiz bulunuyor. Geleceğimizi yenilikçi stratejiler üzerine inşa etmeyi önceliklendiriyoruz. Ölçeğini küresel pazarlar olarak belirleyen lider bir Topluluk olarak, sürekli yeni hedeflerle ilerlediğimiz bir yolculuk içerisinde olduğumuzu söyleyebilirim. Yürüttüğümüz tüm projelerde çıtayı küresel rekabeti esas alarak belirliyoruz. Hep daha iyisini başarabilmek için de kültürel dönüşüm perspektifimizi çağın gereklerine göre şekillendirerek sürdürmeyi hedefliyoruz. Yurt içindeki başarılarımızı yurt dışına taşıma, stratejik ve yenilikçi hamleler ile büyüme ve küresel gücümüzü daha da artırma hedefimizi ancak bu şekilde gerçekleştirebiliriz inancındayım. Diğer yandan, geçmişte olduğu gibi bugün de işimizi büyütürken, insanı odağına alan, dünyayı ve toplumu gözeten bir yaklaşımla hareket etmeye özen gösteriyoruz. Çünkü iş modelimizin odağında uzun vadeli, sürdürülebilir değer yaratmak arzusu yatıyor. Çalışma arkadaşlarımız başta olmak üzere, tüm paydaşlarımızla kurduğumuz güvene dayalı uzun soluklu iş birliklerinin temelini bu anlayışımızın oluşturduğunu söyleyebilirim. Çalışma şeklimizden iş yapışımıza, toplumsal yatırımlarımızdan iklim krizi ile ilgili attığımız her adıma kadar, dünyadaki hızlı değişim sürecinin bir parçası olmaya, Topluluğumuzu küresel liderler arasına taşıyacak çalışmaları hayata geçirmeye odaklanıyoruz. – Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim konularında son dönemlerde artan bir hassasiyet söz konusu… Koç Topluluğu ise kuruluşundan bu yana, henüz bu kavramlar bu denli dillendirilmemişken, birçok öncü çalışmayı hayata geçirdi. Topluluğun 95 yıllık yolculuğunu bu kapsamda nasıl değerlendiriyorsunuz? Koç Topluluğu’nun uzun soluklu başarısının ardında ülkemizin toplumsal ve ekonomik kalkınmasını önceliklendiren bir bakış açısı yatıyor. Kurucumuz merhum Vehbi Koç’un “Ülkem varsa ben de varım” düsturu bu yaklaşımın en net özetidir. Koç Topluluğu’nun kuruluşundan itibaren gerçekleştirdiği yatırımlara, büyüme hamlelerine bakacak olursanız, her birinin ardında sorumlu vatandaşlık bilinci, insani ve eşitlikçi bir dünya vizyonu görürsünüz. Bugün ESG denilen çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim yaklaşımı özünde küresel sorunlar karşısında tüm kurumlara ve bireylere sorumluluklarını hatırlatıyor. Nihayetinde toplumsal, çevresel ve sosyal sorunların çözümünde özel sektör, sivil toplum, devlet ve uluslararası kuruluşların ortak çalışması gerekiyor. Karmaşık meselelerin, küresel ve kapsamlı çözümler beklediği bir dönemden geçiyoruz. Biz Koç Topluluğu olarak 95 yıldır toplumsal pek çok meselenin çözümünde sorumluluk alarak hareket ettik. Örneğin 2006 yılında başlayan “Ülkem İçin” pek çok önemli alanda hayata geçirdiğimiz projeler ile Koç Topluluğu’nun ESG yolculuğundaki çok büyük bir dönüm noktası olmuştur. Elbette her dönem yeni konuları karşımıza çıkarıyor ve üstümüze farklı sorumluluklar yüklüyor. Zira hep vurguladığım gibi Topluluğumuzun geleceğini içinde yaşadığımız toplumun ve dünyanın geleceğinden ayrı düşünemeyiz. Bu nedenle iklim değişikliği ve sürdürülebilirlikle ilgili dünyayı etkileyen konuları her zaman gündemimizin en üst sıralarında tutuyoruz. Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetimle ilgili konuların gerçek anlamda risk ve fırsatlar barındırdığını göz önüne alarak, bu konuları uzun vadeli bakış açısıyla iş modelimizin bir parçası olarak konumlandırıyoruz. Bu doğrultuda, paydaşlarımızın ihtiyaçlarına paralel olarak belirlediğimiz “Geleceğe. Birlikte” yaklaşımımız gerek iş stratejilerimizi şekillendirmede gerekse operasyonlarımızda bizlere yol gösterici oluyor. 2020 yılında, hiç kuşkusuz, ESG konuları tüm iş dünyasının gündeminde üst sıralara yerleşti. Diğer yandan, en önemli dış ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında hayata geçirdiği Yeşil Mutabakatı aynı zamanda dijitalleşmeyi hızlandıracak ve istihdamı artıracak ekonomik büyüme modeli olarak konumlandırdı. Burada alınacak kararlar, iş yapış şekillerimizi ve ticari ilişkilerimizi doğrudan etkileyecek nitelikte. Çözümün bir parçası olmak amacıyla Koç Topluluğu olarak Dünya Ekonomik Forumu (WEF) bünyesinde oluşturulan ve 30 küresel şirketin davet edildiği Avrupa Yeşil Mutabakat Eylem Grubu’na dahil olduk. Ülkemizin ve Topluluğumuzun menfaatlerini gözeten önerilerimizin de dahil edildiği ve WEF’in 2050 yılında “net sıfır karbon hedefi”ni içeren Ortak Bildirisi’ni imzaladık. Yine Dünya Ekonomik Forumu bünyesinde Uluslararası İş Konseyi tarafından oluşturulan “Paydaş Kapitalizmi Göstergeleri”ni kurumsal raporlamalarında kullanacağını taahhüt eden Türkiye’deki ilk şirket olduk. Ayrıca yakın dönemde kültürel dönüşüm programımıza karbon dönüşümünü de ekleyerek programımızı büyütmeye karar verdik. Özetle ifade etmem gerekirse; küresel alanda aldığımız her türlü liderliğin hem Topluluğumuzu hem de ülkemizi daha ileriye taşıyacağına inanarak hareket ediyoruz. – Topluluğumuzun 95. yılı vesilesiyle çalışma arkadaşlarımıza, bayilerimize ve tüm diğer paydaşlarımıza vermek isteyeceğiniz en önemli mesaj nedir? Her zaman ifade ettiğim gibi güvenilirlik, dürüstlük, ilkeli iş ahlâkı, gelecek kuşaklara karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek, öncüsü olduğumuz ve vazgeçemeyeceğimiz temel ilkelerimizi oluşturuyor. Bir yandan Topluluğumuzun kuruluş harcını oluşturan bu değerleri korurken, diğer yandan da yenilikçi ve değişime liderlik eden, farklı coğrafyalardaki faaliyetlerimizle de sürekli zenginleşen kültürümüzü bir araya getirdiğimiz bir çalışma anlayışı ile ikinci yüzyılımıza doğru emin adımlarla yürüyoruz. Çünkü değişmekten korkmuyoruz, kendimize güveniyoruz. Bir asra yakın geçmişimizden aldığımız güçle küresel varlığımızı genişletmek, rekabetçiliğimizi artırmak, teknoloji ve inovasyon kabiliyetlerimizi geliştirmek için var gücümüzle çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Topluluğumuzu bu hedeflere ve geleceğe en büyük sermayemiz olan çalışma arkadaşlarımız ve tüm paydaşlarımızla birlikte taşıyacağız. Bu vesileyle, kuruluşumuzdan bu yana Yönetim Kurulu Başkanlarımız; merhum Vehbi Koç, Sayın Rahmi M. Koç, merhum Mustafa V. Koç ve Sayın Ömer M. Koç’a, destekleri ile bize daima güç veren Koç Ailesi’ne, hissedarlarımıza, Topluluğumuzun bu günlere gelmesinde emeği geçen büyüklerimize, çalışma arkadaşlarımıza, bayilerimize, tedarikçilerimize ve iş ortaklarımıza canıgönülden teşekkür ediyor, saygıyla anıyorum. |