Mehmet Onur Yılmaz*
Eğitim hakkı temel insan hakları sayılırken dile ilk gelenlerden. İnsan hakları deyince, yaşama hakkı, sağlık hakkı ve eğitim hakkı ayrılmaz bir üçlü gibi öncelikle sıralanır. Her ne kadar insan hakları arasında bir öncelik sıralaması yapılamayacak olsa da bu böyle. Bunun neden yapılamayacağı ve yapılırsa başımıza ne geleceği ayrı bir yazının konusu olsun, gelin bu hafta eğitim hakkı konusuna biraz yakından bakalım. Sorumuz şu, “eğitimin kendisi eğitim hakkı ihlali olabilir mi?”
EĞİTİM HAKKI NEDEN İNSAN HAKKIDIR?
Çok basit gelebilecek bu soruyu cevaplamaya giriştiğinizde cevabın kendiliğinden o kadar da kolay belirmediği görülür. Bu soru açıkça başkaca soruların da cevaplarına ihtiyaç duyan türev bir soru. Örneğin “insan hakkı olan eğitim nasıl bir eğitimdir” sorusu cevaplanmadan eğitimin bir temel insan hakkı olmasını temellendirmek pek mümkün görünmüyor. Afrika, Asya ve Güney Amerika’nın bazı bölgelerinde çatışmalarda asker olarak kullanılan çocuklara verilen silahlı eğitim de bir eğitimdir, çocuk işçilere merdiven altı atölyelerde yapacakları işin öğretilmesi de… Bunların insan haklarının gereği olan eğitimlerden olmadığı açıktır. Bu kadar uç örnekler üzerinden tartışmak bile anlamsız gelebilir ama eğitimin kendisinin bizatihi bir insan hakkı ihlali olabileceğini gördükten sonra nereye kadar gidebileceğimize bağlı olarak bulacağımız cevaplar bizi şaşırtacak cinsten.
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 70. yılı: İnsan haklarını yeniden düşünmek için bir davet
Haydi sormaya başlayalım: Çocukların eline silah vermese ve bildik anlamda askeri eğitim olmasa da çocuklara ölümün yaşamdan daha değerli olduğunu, düşman sayılanları öldürmeye değer atfeden hatta kutsayan bir eğitim, temel bir insan hakkı olan eğitim midir? Yaşlarına ve gelişimsel özelliklerine bakılmaksızın çıraklık eğitimine maruz bırakılan ve bu eğitim süresinde bile ağır koşullarda çalıştırılan çocukların aldığı mesleki eğitim temel bir insan hakkı olan eğitim midir? Yakın çevrenizde bildiğiniz çocukların aldıkları eğitim nasıl bir eğitim? Aldıkları eğitim, eğitim aracılığıyla onlara değer olarak öğretilenler ve onlara öğretilmeyenler (onlardan gizlenenler), okul aracılığıyla edindikleri yaşam bilgisi onların eğitim hakkının gereği olan türden mi? Eğitim hakları tam olarak gerçekleşiyor mu? Eğitim alırken eğitim hakları ihlal ediliyor olabilir mi?
Bu sorulara vereceğiniz cevaplar “eğitim hakkı neden bir insan hakkıdır” sorusuyla birlikte “insan hakkı olan eğitim nasıl bir eğitimdir” sorusunun sorulmasının zorunluluğunu ortaya koyuyor.
‘İYİ EĞİTİM’ NEDİR?
Nasıl bir eğitim sorusunun en kestirme cevabı “iyi eğitim” elbette. O zaman açık ki, belli bir tür eğitimin peşinde olmalıyız, “iyi eğitim”in… Bütün ebeveynler çocukları için “iyi eğitim”in peşinde, zaten. Ama üzgünüm, bu yol da çıkmaz sokak. “İyi” kavramı içi boş bir kavram. Herkes “iyi” kavramının içini kendi bagajında bulunan ve değerli saydıklarıyla dolduruyor. “İyi” sayılanlar herkes için farklı farklı. Ama gelin kolay anlaşılır olmasından faydalanıp ortak bir “iyi”nin peşinden gitmeyi biraz deneyelim. Örneğin, ‘çok iyi’ matematik ve fen bilimleri öğreten, çocukları ileride üniversite giriş sınavında başarılı olabilecekleri teknik altyapıyla donatan, üzerine bir de yabancı dil öğretimi içeren bir temel eğitim “iyi eğitim”dir diyebilir miyiz? Ne dersiniz?
Bu soruya siz ne cevap verirsiniz bilmem ama ülkemizde milli eğitimin yapılanmasına, temel eğitim veren özel okulların reklamlarına, milli eğitim bürokrasisinden önde gelen kişilerin konuşmalarına bakarsanız Türkiye Milli Eğitimi için en gözde eğitim bunun gibi bir şey.…
O zaman, tam bu noktada “iyi eğitim” nedir sorusuna bir örnek üzerinden bakalım:
Pek çoğunuz Anders Behring Breivik ismine aşina olmalı ama bilmeyenler için açayım. Breivik, 1979 yılında Norveç’in başkenti Oslo’da doğmuş, sırasıyla Smestad İlkokulu’na ve Ris Junior High, ardından Oslo’nun en köklü liselerinden Hartvig Nissens Lisesi’ne devam etmiş ve ardından da 150 yıllık geleneği olan bir okuldan, Oslo Ticaret Okulu’ndan mezun olmuş, yukarıda tanımladığımız anlamda “iyi eğitim” almış, diğer deyişle “eğitim hakkı tam olarak gerçekleşmiş” görünen bir Kuzey Avrupalı. Büyük çoğunluğun kabul edeceği “iyi eğitim” almış, üstelik Norveç gibi eğitim sisteminden gurur duyan köklü okullarla dolu bir ülkede…
Yakın çevresi dışındakiler ise Breivik’in adını bu parlak sayılabilecek eğitim geçmişiyle değil, 22 Temmuz 2011’de Oslo’da bombalı araçla ve Norveç İşçi Partisi’nin Utøya Adası’nda süren gençlik kampına doğrudan saldırarak toplam 77 kişiyi öldürmesi ile duydu. Daha sonra çıkarıldığı mahkemede söylediği şu sözleri hâlâ kulaklarımızda: “Yaptıklarımı kabul ediyorum, ancak suç işlediğimi düşünmüyorum”.
Yargılanması sırasında alınan tıbbi raporlara itibar etmeyip Breivik’in hasta ruhlu bir insan olduğunu ileri sürebilirsiniz. Hatta böylesi bir eylemi yapanın insan olamayacağını da… Ama kabul edin bütün bunlar kolaycılığa kaçıp konudan uzaklaşmak dışında bir işimize yaramayacak. İçiniz kaldıracaksa Breivik’e benzer “iyi eğitimli” onlarca “kötü örnek”ten bahsetmek mümkün. Dahası dünyanın içine düşmekte olduğu şiddet sarmalı, artan milliyetçilik ve ırkçılık, mültecilere, kadınlara ve çocuklara yönelen şiddetteki artış sadece eğitimsizlikle açıklanabilir mi? Bana kalırsa bütün bunları bir yandan da eğitimle açıklamamız gerekiyor. Breivik örneğinin bize sorma imkanı verdiği sorulardan kaçmadan cevaplarıyla yüzleşebilirsek eğitim hakkı ile ilgili sorularımıza cevaplar bulmaya da yaklaşabiliriz.
İlk sorumuz şu: Eğitim, başka insanların yaşam hakkına dokunmamak gerektiği, bütün insanların eşit değerde olduğu, bir ırkın mensuplarının diğer ırktan olanlardan, bir cinsiyetin diğerinden üstün olmadığı eğitimin konusu, derdi değilse, nedir eğitimin konusu? Bunlar olmadan öğretilen, hesap kitaba indirgenmiş matematik, bir iki formüle sıkıştırılmış fizik, kimya, tür isimlerini ezberletmekten öte gitmeyen biyoloji ne içindir, ne işe yarar? Elbette bomba yapmak için de, silah kullanmak için de matematik, kimya ve fizik gereklidir. Breivik aldığı eğitimin sonucunda bomba yapmayı ve silah kullanmayı çok iyi öğrenmişti.
Breivik örneği, ezici çoğunluğun imreneceği ve benzerini çocuklarına vermek için, bütün ömür çabaladığı türden bir eğitim içindeki temel eksikliği göstermesi açısından çarpıcı. O halde eğitim hakkı ile ilgili tartışma eğitimi yeniden düşünmemizi şart kılıyor ve nasıl bir eğitim sorusunu biraz daha açarak soracağımız şu soruya kilitleniyor: Bugün çoğunlukça “iyi” sayılan eğitimde eksik/yanlış olan ne?
EĞİTİM ŞART AMA İNSAN HAKLARININ ETİK EĞİTİMİ…
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 26’ncı maddesinin “b bendi” şöyle der: “Eğitim, insan kişiliğinin tam geliştirilmesine, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel gruplar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu yerleştirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki etkinliklerini güçlendirmelidir.”
Bize “iyi eğitim” için bir fikir verse de, bu resmi tanımın eksik yanı eğitimin “bir kişinin her durumda insan haklarını koruyacak biçimde eylemde bulunabilmesi” konusunda onu güçlendirmesinin gerekliliğini belirtmekte donukluğu. Gelin İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin eksik bıraktığını biz tamamlayalım. İoanna Kuçuradi, etik bir beceri olan bu tür (bir kişinin her durumda insan haklarını koruyacak biçimde eylemde bulunabilmesi) eylemde bulunabilmeyi doğru değerlendirme becerisi olarak tanımlar. Bu çerçevede eğitimin amacı, “çocukların, insan kimliklerinin -yani kültürel, ulusal ya da başka bir grupsal kimliklerinin değil, insan kimliklerinin- bilinci ve insan haklarının bilgisi, onlarda insan haklarını koruyacak ve bu arada insan hakları ihlallerini giderecek biçimde eylemde bulunma istemesini geliştirmek” (1) olmalı. Bir diğer ifadeyle eğitim “çocukların insan kimliklerinin -tek ortak kimliğimizin- farkına varmalarına, böylece de insan haklarını korumayı içtenlikle istemelerine yardımcı olmayı” (1) hedeflemelidir. “Diğer kimliklerimiz ne olursa olsun, kendimizi her şeyden önce bir insan olarak görebiliyorsak ancak, başkasını da doğal olarak ya da rastlantısal özellikleri ne olursa olsun, her şeyden önce bir insan olarak görebiliriz. İnsan hakları fikri, insanların farklılıklarından değil, insan olarak aynılığının bilgisinden kaynaklanıyor. İnsanlar arasındaki farklılıklar apaçık olgulardır, ama bütün insanların apaçık olmayan aynılığını görebilmek için eğitim gerekli”dir (2).
Şimdi bu bilgiyle eğitimi yeniden düşünmeyi başarabilirsek Anders Behring Breivik’in “Yaptıklarımı kabul ediyorum, ancak suç işlediğimi düşünmüyorum” sözlerinin 21’inci yüzyılda eğitimle ilgili neyi değiştirmemiz gerektiği konusunda çerçeveyi çizdiğini görebiliriz. Açık ki eğitimin amacı ve hedefleri insan hakları ve insan onuru temelinde en baştan tanımlanmalıdır. Brevik’in yaptığı katliamdan onun istediğinin ve beklediğinin aksine insan olmanın, insan kalmanın önemini anlamak ve bu doğrultuda çalışmak hiç kimseye değilse o gün hayatı ellerinden alınan 77 kişiye ve yakınlarına olan insanlık borcumuzdur.
Not: İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 70 yılında insan hakları üzerine yeniden düşünmek ilginizi çekiyorsa lütfen, sorularınızla siz de dahil olun. İnsan haklarının temel kavramlarıyla ilgili sorularınızı onur.yilmaz@amnesty.org.tr adresine göndererek siz de bu düşünce serüveninde bana katılabilirsiniz.
(1) Kuçuradi, İoanna, “İnsan Hakları Eğitimi ve Dayanışma için Eğitim: Eğiticilerin Eğitimi”, İnsan Hakları Kavramları ve Sorunları, Türkiye Felsefe Kurumu, Ankara 2007, 259-266
(2) Kuçuradi, İoanna, “Irkçılık ve Diğer Hoşgörü Konusu Olamayacak Olanlarla Savaşma Yolu Olarak İnsan Haklarının Etik Eğitimi”, İnsan Hakları Kavramları ve Sorunları, Türkiye Felsefe Kurumu, Ankara, 2007, 267-275
*Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi İnsan Hakları Eğitimi Programı Koordinatörü